sumeyye
Fri 5 March 2010, 02:09 pm GMT +0200
Peygamberimiz Aleyhisselamın Hayber´den Medine´ye Yönelişi
Peygamberimiz Aleyhisselam; Hayber, Fedek, Vâdi´l-kurâ ve Teymâ Yahudilerinin işlerinden boşaldıktan sonra, alınmış olan ganimetlerle Medine yolunu tuttu.[96]
Medine´ye yaklaştı. Sabah namazından biraz önceye kadar, bütün gece yola devam etti.
Dinlenmek için bir yerde konaklayıp:
"Sabah namazı vaktimizi gözIeriyle-bizim için-kollayacak (uyumayacak) elverişli ve koruyucu kim var? [97] Belki biz uyuyup kalabiliriz" buyurdu. [98]
Bilal-i Habeşî:
"Ben varım yâ Rasûlallah!" dedi. [99]
Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam da, mücahidler de, başlarını yere koyup uyudular. [100]
Bilal-ı Habeşî, namaz kılmaya durup, Yüce Allah´ın dilediği kadar namaz kıldı. Sonra, çökmüş deve sine dayanarak sabah namazı vaktini gözlemeye başladı.[101]
Hz. Ebu Bekir, vakit vakit:
"Ey Bilal! Gözlerine sahip ol! Sakın uyuyup kalma hâ!" diyordu.
Bilal-i Habeşî der ki:
"Abama bürünmüş, dizlerimi dikmiş, iki elimi kavuşturup oturmuş, sabah namazı vaktini gözlemeye başlamıştım.
Yanımı ne zaman yere koyduğumu, nasıl uyukladığımı pek bilemiyorum!
Halkın:
´İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn!´ diye okuduklarını işitmedikçe, [102] güneşin sıcaklığını duymadıkça, uyanamadım ! [103]
İlk uyanan ve telaşlanan da, Resûlullah Aleyhisselam oldu[104] ve:
´Ey Bilal! Nedir bu yaptığın bize?!´ diye sitem etti. [105]
´Babam, anam sana feda olsun yâ Rasûlallah! Senin ruhunu tutan, bırakmayan Kudret, benim de ruhumu tuttu, bırakmadı!´ dedim.[106]
Resûlullah Aleyhisselam gülümsedi[107] ve:
´Doğru söyledin!´ buyurdu. [108]
Ashab, beni dillediler durdular.
Bu hususta onların bana en katı ve sert davrananı da, Ebu Bekir´di.
Halkın beni en hafif kınayanı ise, Resûlullah Aleyhisselamdı. [109]
Uyukladığımız vadiden yürünerek çıkılınca, Resûlullah Aleyhisselam:
´Burası, şeytanların eğleştiği birvadidir! [110] Haceti olanlar, hacetini gidersin!´ buyurdu.
Halk, ağaçların altlarına dağıldılar. [111]
Resûlullah Aleyhisselam, devesini çöktürüp abdest aldı.
Halk da, abdest aldılar. [112]
Resûlullah Aleyhisselam:
´Ey Bilal! İlk ezanı oku!´ buyurdu.
Seferlerin hepsinde böyle yapardım.
Ezanı okuduğum zaman, halk toplandı.
Resûlullah Aleyhisselam, onlara:
´Sabah namazının sünnetini kılınız!´ buyurdu.
Halk, sünneti kıldılar. Sonra, bana:
´Ey Bilal! Kamet getir!1 buyurdu.
Kamet getirdim.
Resûlullah Aleyhisselam, öne geçip halka namaz kıldırdı.
Namaz kılarken, insan, güneşin sıcağından, alnının terini silecek dereceye gelmişti.
Resûlullah Aleyhisselam, selam verince, cemaate yöneldi ve:
´Bizim ruhlarımız, Allah´ın Kudret avucundadır!
İsterse onu tutar, alıkor. Buna, bunu yapmaya, O en lâyıktır.
Ruhlarımızı bize geri çevirdiği zaman, bizim için, namazımızı kılmak mümkün olur. [113]
Herhangi biriniz uyur veya unutur da namazını geçirirse, onu nasıl vaktinde kılıyor idiyse, yine öylece kılsın, kaza etsin! [114] Çünkü, Yüce Allah ´Beni anmak için, namaz kıl!´ buyurmuştur´ dedi ." [115]
Bundan sonra, Peygamberimiz Aleyhisselam, Hz. Ebu Bekir´e dönüp:
"Şeytan Bilal´e geldi. O sırada, Bilal namaz kılıyordu.
Onu yanının üzerine yatırdı. Uyuyuncaya kadar, kendisini, çocuk tıpışlar gibi tıpışlamaktan geri dur madı!" buyurdu.
Sonra da, Bilal-i Habeşî´yi yanına çağırdı.
Ona, başından geçeni sordu.
Bilal-i Habeşî de, Peygamberimiz Aleyhisselamın Hz. Ebu Bekir´e haber verdiği gibi haberverdi.[116]
Hz. Ebu Bekir, Peygamberimiz Aleyhisselama:
"Senin Resûlullah olduğuna şehadet ederim!" dedi. [117]
Peygamberimiz Aleyhisselam, Medine´ye girerken:
"Bizler, Rabbimize yönelici; günahlarımızdan tevbe, Rabbimize kulluk edici olarak dönüyoruz!" diy erek dua etti.
Müslümanlarda, Medine´ye varıp ininceye kadar, bunu tekrarlamaktan geri durmadılar. [118]
[96] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 353 Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711, Taberî, Târih, c. 3, s. 96, İbn Kayyım , Zâdu´l-mead, c. 2, s. 163.
[97] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711.
[98] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 711.
[99] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355 Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711.
[100] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711.
[101] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Halebî, İnsanu´l-uyûn, c. 2, s. 775.
[102] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711.
[103] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711.
[104] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 163, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 213, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 775.
[105] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 163, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 213.
[106] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 712, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 163, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 213.
[107] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 712, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 776.
[108] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 776.
[109] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711, 712.
[110] İbn Kayyım , Zâdu´l-mead, c. 2, s. 163.
[111] Vâkıdî, Megâzî, c. 2,5.711, 712.
[112] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355.
[113] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 712.
[114] İbn Kayyım , Zâdu´l-mead, c. 2, s. 163.
[115] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 213.
[116] İbn Kayyım , Zâdu´l-mead, c. 2, s. 163, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 776.
[117] Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 776.
[118] İbn Sa´d.Tabakâtü´l-kübrâ, c. 8, s. 123,124, Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 58.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/144-147.