- Peygamberimiz as ın bakiyy kabristanındakilere dua edisi

Adsense kodları


Peygamberimiz as ın bakiyy kabristanındakilere dua edisi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Wed 24 March 2010, 11:49 am GMT +0200
Peygamberimiz Aleyhisselamın Bakiyy Kabristanında Gömülü Mü´minler ve Uhud Şehitleri İçin Dua Edişi



Yüce Allah tarafından, Peygamberimiz Aleyhisselama:

"Git de, Bakiyy kabristanı halkı için dua et!" buyuruldu.

Peygamberimiz Aleyhisselam dua edip dönünce:

"Git de, Bakiyy kabristanı halkı için tekrar dua et!" buyuruldu.

Peygamberimiz Aleyhisselam gitti, onlar için:

"Ey Allah´ım! Bakiyy kabristanı halkını yarlığa!" diye dua etti.

Bakiyy kabristanından dönünce:

"Uhud şehitleri için de dua et!" buyuruldu.

Peygamberimiz Aleyhisselam Uhud´a gidip, Uhud şehitleri için de dua etti.[33]

Hz. Âişe´nin bildirdiğine göre; Peygamberimiz Aleyhisselam bir gece ridasını ve ayakkabısını çıkarıp ayak ucuna koydu.

İzarının bir kısmını döşeğinin üzerine serip uzandı.

Biraz kestirdikten sonra, ridasını yavaşça aldı, ayakkabısını yavaşça giydi, kapıyı açıp dışarı çıktı, yavaşça uzaklaştı.

Hz. Âişe de hemen başörtüsüyle başını örttü, izarıyla büründükten sonra Peygamberimiz Aleyhisselamın arkasından gitti.

Bakiyy kabristanına kadar Peygamberimiz Aleyhisselamı takip etti.

Peygamberimiz Aleyhisselam, bir müddet ayakta durduktan sonra, ellerini kaldırdı:[34]

"Selam olsun size ey mü´minler diyarı!

Sizler, bizden önce gitmiş bulunuyorsunuz!

İnşaallah, biz de size katılacağız!

Ey Allah´ım! Onların ecirlerinden bizi mahrum etme!

Onlardan sonra bizleri fitnelere uğratma!" diyerek dua etti.[35]

Peygamberimiz Aleyhisselam bir müddet durdu, sonra ellerini kaldırdı, el kaldırışını üç kere tekrar­ladıktan sonra geri döndü.

Peydam berim iz Aleyhisselam hızlı hızlı yürümeye başladı.

Hz. Aişe de hızlı yürüdü.

Peygamberimiz Aleyhisselam koşmaya başladı.

Hz. Âişe de koşmaya başladı.

Peygamberimiz Aleyhisselam eve yaklaştı.

Hz. Âişe, Peygamberimiz Aleyhisselamdan önce eve girip yatağına uzandı.

Sonra, Peygamberimiz Aleyhisselam içeri girdi. Girince, Hz. Âişe´ye:

"Ey Âişe! Neyin var? Ne için kuşkulandın?" diye sordu.

Hz. Âişe:

"Birşeyyokyâ Rasûlallah!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Ya bana sen haber verirsin, ya da Latîf ve Habîr (herşeyden haberdar) bulunan Rabbim bana haber verecektir!" buyurdu.

Hz. Âişe:

"Baban, anam sana feda olsun yâ Rasûlallah! Onu sen bana haber ver!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Sen benim önümde bulunan karaltıyı gördüm mü?" diye sordu.

Hz. Âişe:

"Evet! Sırtıma vurup canımı acıttı!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Evet! Cebrail Aleyhisselam bana gelip senden habersizce ayrılmam için bana seslendi. Ben de, senin yanına varmadan habersizce ayrılmayı kabul ettim.

Sen elbiseni çıkarınca, seni uyudu sandım, uyandırmak istemedim. Sen korkarsın diye çekindim.

Yüce Rabbin Bakiyy kabristanındaki halka gidip kendileri için mağfiret dilemeni sana da emrediy­or!" buyurdu.

Hz. Âişe:

"Yâ Rasûlallah! Ben oraya gidip ne diyeyim?" diye sordu.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"´Selam ve Allah´ın rahmeti bu diyara bizden önce, bizden sonra gelen mü´min ve Müslümanların üzerine olsun!

İnşaallah, bizler de gelip size katılacağız!´ de!" buyurdu.[36]

Peygamberimiz Aleyhisselam gecenin sonuna doğru Bakiyy kabristanına gidip:

"Selam olsun size ey mü´minler diyarı! İnşaallah, biz de size katılacağız!

Ey Allah´ım! Bakiyyu´l-Garkad halkını yarlığa!" diye dua etmeye başladı.[37]

Peygamberimiz Aleyhisselamın azadlısı Ebu Nüveyhibe der ki:

"Resûlullah Aleyhisselama Bakiyy kabristanında gömülü Müslümanlar için Allahtan mağfiret dilemesi emrolununca, üç kere geceleyin gidip mağfiret diledi.

İkinci gecede,[38] Resûlullah Aleyhisselam geceyansı adam gönderip beni çağırttı.[39]

Bana:

´Ey Ebu Nüveyhibe! Hayvanımın semerini vur![40]

Şu Bakiyy kabristanında gömülü halk için Allah´tan mağfiret dilemekliğim bana emrolündü. Sen de benimle git!´ buyurdu.[41]

Resûlullah Aleyhisselam hayvanına bindi, ben de yürüyerek[42] kendisiyle birlikte gittim.[43]

Bakiyy kabristanına varınca hayvanından indi, ben de hayvanını tuttum.[44]

Resûlullah Aleyhisselam, onların arasında durup:

´Esselâmü aleyküm ey kabirler halkı ![45]

İnsanların içinde sabahladığı şeylerden, sizin içinde sabahladığınız şey, sizin için daha mutludur![46]

Allah´ın sizleri ondan kurtarmış olduğunu bir bilseydiniz![47]

Birbiri ardınca kıt´alargibi karanlık geceler geliyor!

Onların sonradan gelenleri, öncekilerinden de kötü[48] ve baskındır!´ buyurdu.[49]

Sonra bana dönüp:

´Ey Ebu Nüveyhibe! Bana dünya hazinelerinin anahtarları ve dünyada temelli kalmak, sonra da Cennet verildi!

Ben bununla Rabbime kavuşmak ve Cennet arasında muhayyer kılındım.

Bunlardan birisini tercih etmekte serbest bırakıldım.[50]

Ben de, Rabbime kavuşmayı ve Cenneti tercih ettim!´ buyurdu.[51]

Kendisine:

´Babam, anam sana feda olsun! Sen dünya hazinelerinin anahtarlarını ve dünyada temelli kalmayı, sonra da Cenneti seçip alsaydınya!" dedim.

Resûlullah Aleyhisselam:

´Hayır! Vallahi ey Ebu Nüveyhibe! Ben Rabbime kavuşmayı ve Cenneti tercih etmiş bulunuyorum!´ buyurdu.

Bakiyy kabristanında gömülü Müslümanlar için Allah´ın mağfiretini diledikten sonra, döndü."[52]

Hz. Âişe de der ki:

"Resûlullah Aleyhisselamdan:

´Dünya ile ahiret arasında muhayyer kılınıp birini seçmekte serbest bırakılmadıkça hiçbir peygam­ber vefat etmez!´ buyurduğunu hep işitir dururdum.

Peygamber Aleyhisselamın ahiret âlemine alınmasına sebep olan buhha´ya tutulup nefes borusu­nun tıkandığı ve sesinin kalınlaştığı zaman:

´...Allah´ın kendilerine nimetlerverdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle, salihlerle birlikte! Onlar ne iyi arkadaştırlar!´ [Nisa: 69] mealli âyeti okuduğunu Peygamber Aleyhisselamdan işittim.

Sanırım ki; Peygamber Aleyhisselam o zaman[53] dünya ile ahiret arasında[54] muhayyer kılınmış, ikisinden birini tercihte serbest bırakılmıştı."[55]

Bakiyyü´l-Garkad´da gömülü Müslümanlar için dua ettiği gibi,[56] Uhud şehitleri için de dua ve istiğ­far etmesi, Peygamberimiz Aleyhisselama Allah tarafından emredilmişti.[57]

Peygamberimiz Aleyhisselam, bir gün Uhud´a gitti, Uhud şehitleri için dua etti.[58]

Sonra, dönüp minbere çıktı.[59]

Ölülere ve dirilere veda eder gibi,[60] buyurdu ki:

"Ben, sizin Kevser havuzuna ilk erişeniniz, karşılayanınız olacağım ![61]

Kevser havuzunun genişliği Eyle ile Cuhfe arasındaki mesafe gibidir.[62]

Sizinle buluşma yerimiz, Havuzdur![63]

Ben sizin hakkınızda şehadet edeceğim!

Ben şu anda havuzumu görüyorum![64]

Şu anda bana yerin hazineleri, yerin anahtarları verildi!

Vallahi,[65] ben sizin için, benden sonra müşriklere dönersiniz diye korkmam!

Fakat, ben sizin için[66] dünyaya kapılır ve onun üzerinde[67] birbirinizi kıskanırsınız,[68] birbirinizi öldürürsünüz ve sizden öncekilerin yok olup gittikleri gibi siz de yok olup gidersiniz diye korkanım!" buy urdu.[69]




[33] İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 205.

[34] Ahm ed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 221.

[35] İbn Sa´d, c. 2, s. 203, Ahm ed, c. 6, s. 71.

[36] Ahm ed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 221.

[37] İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 203-204.

[38] Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 488.

[39] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 292, Ahmed, c. 3, s. 489, Taberî, c. 3, s. 190.

[40] Ahmed, c. 3, s. 488.

[41] İbn İshak, c. 4, s. 292, İbn Sa´d, c. 2, s. 204, Ahmed, c. 3, s. 489, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 38, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 544, Taberî, c. 3, s. 190.

[42] Ahmed, c. 3, s. 488.

[43] İbn İshak, c. 4, s. 292, İbn Sa´d, c. 2, s. 204, Ahmed, c. 3, s. 489, Belâzurî, c. 1 , s. 544, Taberî, c. 3, s. 190.

[44] Ahmed, c. 3, s. 488.

[45] İbn İshak, c. 4, s. 292, Ahmed, c. 3, s. 489, Dârimî, c. 1, s. 38, Belâzurî, c. 1 , s. 544 Taberî, c. 3, s. 190.

[46] İbn İshak, c. 4, s. 292, İbn Sa´d, c. 2, s. 204, Ahmed, c. 3, s. 489, Dârimî, c. 1, s. 38, Belâzurî, c. 1, s. 544, Taberî, c. 3, s. 190.

[47] Ahmed, c. 3, s. 489, Belâzurî, c. 1, s. 544.

[48] İbn İshak, c. 4, s. 292, İbn Sa´d, c. 2, s. 204, Ahmed, c. 3, s. 489, Belâzurî, c. 1 , s. 544 Taberî, c. 3, s. 190.

[49] Ahmed, c. 3, s. 488, Dârimî, c. 1, s. 38.

[50] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 292, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 204, Ahmed, Müsned, c. 3, s. 489, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 38, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 544 Taberî, c. 3, s. 190.

[51] İbn Şa´d, c. 2, s. 204, Belâzurî, c. 1, s. 544, Taberî, c. 3, s. 190.

[52] İbn İshak, c. 4, s. 292, Ahmed, c. 3, s. 489, Dârimî, c. 1, s. 38, Taberî, c. 3, s. 190.

[53] İbn Sa´d, c. 2, s. 229, Ahmed, c. 6, s. 176, Müslim, c. 4, s. 1893.

[54] Ahmed, c. 6, s. 176.

[55] İbn Sa´d, c. 2, s. 229, Ahmed, c. 6, s. 176, Müslim, c. 4, s. 1893.

[56] İbn Sa´d, c. 2, s. 205.

[57] İbn İshak, c. 4, s. 300, İbn Sa´d, c. 2, s. 205.

[58] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 149, Buhârî, Sahîh, c. 2, s. 94, Müslim , c. 4, s. 1796.

[59] İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 205, Ahmed, c. 4, s. 1 49, Buhârî, c. 2, s. 94, Müslim, c. 4, s. 1796.

[60] İbn Sa´d, c. 2, s. 205, Müslim, c. 4, s. 1796.

[61] İbn Sa´d, c. 2, s. 205, Ahmed, c. 4, s. 149, Buhârî, c. 4, s. 94, Müslim, c. 4, s. 1796.

[62] Müslim, c. 4, s. 1796.

[63] İbn Sa´d, c. 2, s. 205.

[64] İbn Sa´d, c. 2, s. 205, Ahmed, c. 4, s. 149, Buhârî, c. 2, s. 94.

[65] Ahmed, c. 4, s. 149, Buhârî, c. 2, s. 94.

[66] İbn Sa´d, c. 2, s. 205, Ahmed, c. 4, s. 149, Buhârî, c. 2, s. 94, Müslim, c. 4, s. 1796.

[67] İbn Sa´d, c. 2, s. 205, Müslim, c. 4, s. 1796.

[68] İbn Sa´d, c. 2, s. 205, Ahmed, c. 4, s. 149, Buhârî, c. 2, s. 94, Müslim, c. 4, s. 1796.

[69] Müslim, c. 4, s. 1796.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 8/236-241.