- Peygamber (s.a.v.)'in Yüzük Takması

Adsense kodları


Peygamber (s.a.v.)'in Yüzük Takması

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Fri 11 November 2011, 07:46 pm GMT +0200
12- Peygamber (s.a.v.)'in Nakşı “Muhammed Resulul­lah” Olan Gümüş Bir Yüzük Takması Ve Ondan Sonra Halifelerin De Bu Yüzüğü Takması


1915- Abdullah İbn Ömer (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Resulullah (s.a.v.) gümüşten bir mühür yüzük edinmişti. Bu yüzük onun elindeydi. Sonra Ebu Bekr'in elinde bulundu. Ondan sonra Ömer'in elinde bulundu. Ondan sonra Osman'ın elinde bulundu. Nihayet Eriş kuyu­suna düştü. “Bu mühür yüzüğün nakşı, “Muhammed Resulullah” idi. [175]

1916- Abdullah İbn Ömer (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Peygamber (s.a.v.), altın bir mühür yüzük edinmişti. Sonra onu attı. Daha sonra gümüşten bir mühür yüzük edindi. Onun üzerine:

“Muhammed Resulullah” cümlesini nakşettirdi ve:

“Hiç kimse, benim bu yüzüğümün nakşı gibi kendi yüzüğüne nakış yap­masın!” buyurdu.   

Peygamber (s.a.v.), bu gümüş mühür yüzüğünü taktığı zaman, taşını avucunun içine çevirirdi. Muaykib'in elinden Erîs kuyusuna düşen yüzük odur. [176]

Açıklama:

Resulullah (s.a.v.), yüzüğü, devlet adamlarının mühürleri gibi, resmi mühür konumunda kullandığı için, resmi yazılarda karışma olmaması için, üzerindeki nakşı başkalarının yapmasına izin vermemişti. Dolayısıyla Resulullah (s.a.v.)'in yüzüğü kaybolunca, yerine yapılan yüzük, aslının yerinde kullanılacağı için onun hükmünü alarak Hz. Osman, o yüzüğün benze­rini yaptırmıştır.

Hz. Peygamber (s.a.v.), yüzüğündeki yazının aynısının, hiç kimsenin kendi yüzüğüne yazdırmamasını emretmişti, Hz. Osman, bu yasağın, Resulullah (s.a.v.)'în hayatına özgü oldu­ğunu, vefatından sonra yazılmasının caiz olduğunu anlayarak yaptırdığı yüzüğe, “Muhammed Resulullah” yazdırmıştı.

Resulullah (s.a.v.)'in, yüzüğünün üzerine başka nakış yapılmamasını istememesi; bu işe bir bozgunculuk karışmaması içindir. Çünkü Resulullah (s.a.v.), bu yüzüğü, sadece mühür maksadıyla kullanmak için yaptırmıştır.

Yalnız yüzüğün üzerine, sahibinin ismini ve Allah'ın ismini nakşetmek caizdir. Alimlerin çoğunun görüşü bu şekildedir.

İhtiyaç gidermek isteyen kimsenin, üzerinde Allah'ın isimlerinden biri yada Peygamber ve melek ismi yazılı veya kutsal mekanlardan birinin resmi bulunan bir eşya bulunursa, tuva­lete girerken onu çıkarması gerekir. Bu; Hanefilerin, Şâfiîlerin, Mâlikilerin ve Hanbelilerin görüşüdür. Buna uymamanın hükmü, mekruhluktur.

Eğer bu eşya üzerinde Kur'an'dan bir ayet veya ayetten bir kisım bulunursa, onunla tuvalate girmek ve kaza-i hacatte bulunmak haramdır. Ancak kaybolma korkusu olduğunda yada bu ayet muska halinde üzerine dikili olduğuna bu sakınca ortadan kalkar. Bu durumda o ayetlerin üstü örtülerek veya cebe konularak gizlenmesi gerekir.

Buna göre bugün çokça kullanılan cihazlardan biri olan cep telefonlarının üzerinde bu türden yazı ve resim bulunduran kimselerin, bu hususa dikkat etmeleri gerekir.

Resulullah (s.a.v.), yüzüğün taşını avucunun içerisine çevirmesi; hem muhafaza etmek ve hem de kibirden korunmak için bu şekilde davranmıştır. Gerçi Resulullah (s.a.v.), bu konuda bir şey emretme mistir. Dolayısıyla yüzük istenildiği şekilde taşınabilir. Fakat efdal olan, bu konuda Resulullah (s.a.v.)'e uymaktır. Selef, bu konuda yüzüğü hem avuç içine çevirmiş ve hem de çevirme mistir.

Muaykib, Saîd b. Ebi'l-As'ın azadlısıdır. Görüldüğü üzere bu rivayette, Eriş kuyusuna yü­züğü düşürenin Muaykib olduğu bildirilmektedir.

Konu ile ilgili diğer rivayetlerde ise bu yüzüğü düşürenin Hz. Osman olduğu ifade edilmektedir.

Alimler bu iki rivayetin arasını şöyle uzlaştırmışlardır: Halifeler, bu yüzüğü parmaklarına takmışlardı. Hz. Osman zamanında, yüzük çoğunlukla Muaykib'in elinde bulunmuştur.[177] Hz. Osman'a lazım olup istediği zaman Muaykib, Erîs kuyusunun başında bulun­muş ve tam Hz. Osman'a verirken yüzük kuyuya düşmüştür. Yüzük aranmasına rağmen bulunamamıştır. Hz. Osman'da bu yüzüğün bir benzerini yaptırmıştır. [178] Düşürmenin her ikisine de nispet edilmesi, bundandır.

Erîs kuyusu, Küba mescidine yakın bir bahçenin içinde bulunmaktadır.

[175] Buhari, Libas 50.

[176] Ebu Dâvud, Hatem 1, 4219; Nesâî, Zinet 54; İbn Mace, Libas 39, 3639.

[177] Nesâî, Zînet 54.

[178] Ebu Dâvud, Hâtem 1, 4220; Nesâî, Zînet 54.