- Peygamber s.a.v in duasının kabul edilmesi

Adsense kodları


Peygamber s.a.v in duasının kabul edilmesi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Mon 3 January 2011, 08:15 pm GMT +0200
PEYGAMBER SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM'İN DUASININ KABUL EDİLMESİ VE DÜŞMANIN ONDAN ELİNİ ÇEKMESİ


8513- Enes radiyallahu anh'dan: "Hıristiyan bir adam vardı. Müslüman ol­muştu. Bakara ve Âl-i İmran sûrelerini oku­yup ezberlemişti. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e gelen vahiyleri yazardı. Sonra tekrar hıristiyan oldu ve şöyle demeye başladı: 'Muhammed bir şey bilmiyor. Ancak ben ona ne yazdımsa onları biliyor.' Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem şöyle buyurdu: 'Allahını! Onu bir ibret

kıl!' Hemen Allah onu öldürdü. Onu defnetti­ler, sabah olunca toprağın onu dışarıya atıp fırlattığını gördüler.

Hıristiyanlar:

'Bunu yapsa yapsa, Muhammed ve arka­daşları yapmıştır. Onların arasından çıkıp kaçtığı için, bu din kardeşimizin ölüsünden kefenini soydular ve onu meydanda bıraktı­lar' dediler. Daha derin kazıp toprağın derini­ne gömdüler. Sabah olunca yer tekrar onu dı­şarıya fırlatıp attı. Yine: 'Bunu Muhammed ve arkadaşları yapmıştır. Onların arasından çıkıp kaçtığı için bu din kardeşimizin ölüsün­den kefenini soyup, onu kabrin dışına bıraktı­lar' dediler. Eskisinden daha derin kazıp tek­rar gömdüler. Fakat sabah olunca yer onu tek­rar dışarıya fırlatıp attı. Yine aynı şeyi söyle­diler, daha da derin kazıp gömdüler. Üçüncü kez yine dışarıya fırlatınca, bunun insan işi olmadığının farkına vardılar. Nihayet onu iki taş arasına koyup üzerine de kocaman bir taş koydular." |Buhârî ile Müslim.l

8514- Câbir radiyallahu anh'dan: "Onun babası öldü ve bir yahudiye olan otuz vasaklık borç bıraktı. (Câbir) Yahudiden mühlet istediyse de yahudi bu teklifi kabul et­medi. Bunun üzerine Câbir şefaat etmesi (ara­buluculuk) için Peygamber sallallahu aleyhi ve seliem ile konuştu.

Peygamber sallallahu aleyhi ve seliem ya­hudiye gidip konuştu, alacağına mukabil hur­malığın meyvesini almasını söyledi. Yahudi yine kabul etmedi. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve seliem hurmalığa girdi ve içinde yürüdü. Sonra Câbir'e: 'Haydi çalış da onun borcunu ver!' dedi. Allah Resulü sallal­lahu aleyhi ve seliem döndükten sonra onun için mahsul topladı ve ona (Yahudiye) otuz vesakını verdi. Geriye onyedi vesak da arttı. Câbir olan biteni haber vermek için Allah Re­sulü sallallahu aleyhi ve sellem'e geldi. Fakat onu ikindi namazını kılarken buldu. Namazı bitince, ona onyedi vesak arttığını söyledi. O da:  'Haydi git bunu Ömer'e bildir!' dedi.

Ömer'e gidip bildirince, Ömer ona: 'Zaten onun bereketli olması için, Allah Resulü sal­lallahu aleyhi ve seliem içinde yürüdüğü za­man ben bunu anlamıştım' dedi."

8515- Diğer rivayet:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve seliem ona (Câbir'e) dedi ki:

'Onu (hurmayı) toplayıp çardağa koydu­ğun zaman bana bildir!' Toplayıp çardağa koyduğum zaman ona bildirdim. Peygamber sallallahu aleyhi ve seliem Ebû Bekr ve Ömer ile birlikte geldi. Yanına oturup bereketlen­mesi için dua buyurdu. Sonra: 'Haydi alacak­lılarını çağır ve bundan onlara babanın bı­raktığı borçları öde!' Babamdan alacaklı kim varsa hepsini çağırdım ve borçlarını ödedim de yine yedisi (kaliteli) acve hurması allı ve­ya yedisi diğerlerinden olmak üzere onüç ve­sak arttı."

8516- Diğer rivayet:

"Dedim ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Babam Uhud günü şehit düştü, geriye çok borç bırak­tı. Alacaklıların seni görmesini istiyorum.' Şöyle buyurdu: 'Haydi git, her çeşit hurmayı, ayrı ayrı yerlerde harman yap!' Dediğini yap­tım. Onu çağırdım. Onu görünce (alacaklılar) o anda başıma üşüştüler. (Allah Resulü sallal­lahu aleyhi ve seliem) onların ne yaptıklarını görünce, harmanların en büyüğünün çevresin­de üç kere döndü. Sonra yanına oturdu. Son­ra: 'Haydi arkadaşlarını (alacaklıları) çağır!' dedi. Geldiler; onlara tartıp vermeye başladı. Nihayet Allah, babamın borçlarını ödememi nasip etti. Allah'ın babamın borçlarını öde­memi nasip etsin ve kız kardeşlerime hurma-sız olarak dönmeye razıydım. Allah tüm har­manlara bolluk ve bereket vermişti. Hatta Re­sulü sallallahu aleyhi ve seliem'in yanına oturduğu harmana baktım; sanki ondan tek hurma bile eksilmemişti."

[Buhârî, Ebû Dâvud ve Nesâî.]

8517- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Annem müşrik bir kadındı. Onu (müte­madiyen) İslâm'a davet ederdim. Bir gün yi­ne İslâm'a davet ettiğimde, annem Allah Re­sulü sallallahu aleyhi ve sellem hakkında hoş­lanmadığım çirkin sözler söyledi.

Hemen ağlayarak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e vardım ve dedim ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Annemi İslâm'a davet edi­yordum. O da bir türlü kabul etmiyordu. Bu­gün onu yine davet edince, senin hakkında ileri geri konuştu ve beni çok üzdü. Hidayete ermesi için, ne olur Ebû Hureyre'nin annesi için Allah'a dua et!' Bunun üzerine Allah Re­sulü sallallahu aleyhi ve sellem: 'Allahtın! Ebû Hureyre'nin annesini hidayete erdir!' di­ye dua etti. Ben de onun yanından sevinerek ayrıldım.

Eve varınca kapıya yaklaştım. Kapalı idi. Annem ayak seslerimi duydu ve bana içerden:

'Yavaş ol ey Ebû Hureyre! Şimdi geliyo­rum' dedi. Tam o anda su şırıltısını duydum. Annem yıkanmıştı* Giyindi, aceleden başör­tüsünü başına almadan gelip kapıyı açtı. Son­ra şöyle dedi:

'Ey Ebû Hureyre! Allah'tan başka hiçbir tanrının olmadığına Muhammed'in O'nun kulu ve Resulü olduğuna şehadet ederim' de­di. Hemen Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e sevinerek döndüm. Sevincimden ağ­lamaya başladım ve dedim ki:

'Ey Allah'ın Resulü, müjde! Allah senin duanı kabul edip annemi hidayete erdirdi.' Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Allah'a hamdetti ve güzel şeyler söyledi. Sonra dedim ki:

'Ey Allah'ın Resulü! Allah'a dua et de be­ni ve annemi mü'mİn kullarına, onları da bize sevdirsin.' Şöyle dua etti: 'Allahım! Şu kulca-ğızını ve annesini mü'min kullarına sevdir, onları da bunlara sevdir!'

Ondan sonra beni işiten ve gören hiçbir mü'min yaratılmadı ki beni sevmiş olmasın."

(Müslim]

8518- es-Sâib bin Yezîd radiyallahu anh'­dan:

"Teyzem beni (küçükken) Resûlullah sal-

8520- Câbir radiyallahu anh'dan:

"Biz Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem ile çarşıdayken bir kadın şöyle dedi:

'Ey Allah'ın Resulü! Kocam bana yaklaş­mıyor, benimle onun arasını ayır (boşa)!' Ko­cası uğradı; Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem onu çağırıp durumu bildirdi. Bunun üzerine şöyle dedi: 'Ey Allah'ın Resulü! Sana ikram edene yemin ederim ki ben onunla da­ha dün gece beraber oldum.' Bunun üzerine kadın ağlayıp şöyle dedi:

'Yalan söylüyor, sen bizi birbirimizden ayır! Çünkü Allah'ın yaratıkları içinde en çok nefret ettiğim adam budur.' Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem gü­lümsedi ve başlarını tutup birbirlerine yaklaş­tırdı ve şöyle dua etti: 'Allahım! Bunları bir­birine yaklaştır, birbirlerini sevsinler.' Çok geçmeden kadın yine geldi ve şöyle dedi: 'Ey Allah'ın Resulü! Seni hak ile gönderene ye­min ederim ki şimdi onun kadar hiç kimseyi sevmiyorum'." |Ebû Ya'lâ.j

8521- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: Ebû Cehl dedi ki: "Muhammed aranızda

hiç secdeye kapanmıyor mu?"

"Evet" dediler.

"Lât ve Uzzâ'ya yemin ederim ki, eğer onu secde yaparken görürsem boynuna basıp çiğneyeceğim. Yüzünü toprağa sürteceğim."

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem na­maz kılarken boynuna basmak İçin geldi, fakat birden gerisin geri dönüp elleriyle kendini ko­ruyarak geri çekilip gitti. Kendisine soruldu:

"Ne'n var, neden böyle yaptın?"

"Onunla aramızda ateşten bir hendek gö­ründü. Birtakım kanatlı mahlûklar gördüm" dedi. Müteakiben Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyurdu:

"Eğer o bana yaklaşsaydı, melekler onu paramparça yapacaklardı." (Râvi Ebû Ha­zım dedi ki:) Ebû Hureyre'nin rivayet ettiği hadiste mi yoksa kendisine ulaşan başka bir hadiste mi yer aldı bilmiyoruz, Allah hemen şu âyeti indirdi:

"Hayır, insan zengin oldu diye azar ... ona boyun eğme, Allah'a secde et ve yalnızca ona yaklaş" (Alak, 6-19).


8522- Câbir radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile

Necid'e doğru bir harbe çıktık. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem çok ağaçlı bir va­dide, biz öğlen istirahatindeyken bize yetişti, Bir ağacın altında konakladı. Kılıcını da çı­kartıp o ağacın bir dalına astı. İnsanlar da göl­gelenmek üzere, her biri bir ağacın altına git­ti. Gerisini Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle anlattı:

'Ben uyuyorken bir adam geldi, (ağaçta asılı) kılıcımı aldı, derken uyandım, kılıcım onun elinde parlıyordu, şöyle dedi: 'Şimdi se­ni elimden kim kurtaracak?'

'Allah' dedim. Kılıç elinden düştü, işte bu vak'anın kahramanı şu oturan adamdır.'

Evet o (adam) kavminin meliki idî. (Allah Resulü) onu affetmiş, ona bir ceza vermemiş­ti. Adam affedildikten sonra şöyle diyerek ay­rılıp gitti:

'Bir daha sana düşman olan bir kavmin içinde asla yer almam'." [Buhârîve Müslim.]

8523- Câbir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Beyt'e (Kâ'be'ye) girdim, baktım ki şey­tan kapının arkasında duruyor.- Hemen boğa­zına yapıştım, dilinin soğukluğunu (elimde) hissedinceye kadar öyle tuttum. Salih bir ku­lun (Süleyman Aleyhisselamın) duası olma­saydı, o (şeytan) orada bağlı kalacaktı da, in­sanlar sabahleyin onu o haliyle seyredecek­lerdi." [Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat'ta]


8513- Bu hadisi Buhârî (menâkıb 25/44, IV, 181-2), Ebû Ma'mer an Abdilvâris an Abdilazîz an Enes senedi ile tahrîc etti.

8514-8516- Bu hadisi Buhârî (buyû‘ 51/2, III, 21; istikrâd 18, III, 86-7; vasâyâ 36, III, 199, üçüncü lafız; mağâzî 18/3, V, 32; menâkıb 25, IV, 172) ve Nesâî (vesâyâ 4/1-2, VI, 245-6), eş-Şa'bî an Câbir asl-ı senedi ile;

Buhârî (istikrâd 9, III, 84, ilk lafız; sulh 13, III, 171, ikinci lafız), Ebû Dâvud (2884) ve Nesâî vesâyâ 4/4, VI, 246), Vehb b. Keys an an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8517- Bu hadisi Müslim (fadâilu's-sahâbe 158, s. 1938), Amr en-Nâkıd an Ömer b. Yûnus an İkrime b. Ammâr an Ebî Kesîr an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

8518- Bu hadisi Buhârî (vudû' 40/3, I, 55-6; menâkıb 21-22, IV, 163-4; mardâ 18, VII, 9-10; da'vât 31/1, VII, 156), Müslim (fadâil 111, s. 1823) ve Tirmizî (3643), Hâtim b. İsmaîl ani'l-Cuayd b. Abdirrahman ani's-Sâib asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8519- Bu hadisi Tirmizî (3629), Bündâr an Ebî Âsım an Azre b. Sâbit an İlbâ b. Ahmer an Ebî Zeyd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

8520- Bu hadisi Ebû Ya'lâ (1868), Ubeydullah b. Muâz an ebîhî an Yûsuf b. Muh. b. el-Münkedir an ebîhî an Câbir senedi ile tahrîc etti.

Yûsuf b. Muh. ihtilâflı bir râvidir. Diğer râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VIII, 268).

8521- Bu hadisi Müslim (sıfâtu'l-münâfikîn 38, s. 2154), el-Mu'temir an ebîhî an Nuaym b. e. Hind an Ebî Hâzım an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

8522- Bu hadisi Buhârî (cihâd 84, 87, III, 229-30; mağâzî 31/10) ve Müslim (müsâfirîn 311-2, s. 576), Ebû Seleme ve Sinân b. e. Sinân an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8523- Heysemî'ye göre isnâd hasendir (Mecma‘ VIII, 229).


Bilal2009
Thu 11 July 2019, 07:22 am GMT +0200
Esselamu aleyküm Rabbim bizleri Önderimiz in bir yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun

ceren
Thu 11 July 2019, 07:11 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm. Rabbım bizleri peygamber efendimizin yolunda giden onun gibi dua eden ve feyzine erişen kullardan olalım inşallah...