- Oyunun bir anlamı var

Adsense kodları


Oyunun bir anlamı var

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Sun 8 July 2012, 02:45 pm GMT +0200
“Oyun”un bir anlamı var
Hakan HASTAOĞLU • 59. Sayı / DİĞER YAZILAR


Uzun yıllar sadece meraklıların, çocukların ilgilendiği bir alan olan bilgisayar oyunları bir anda ve dramatik şekilde tüm toplumun gündemine oturdu. Erzurum'da vahşice katledilen Musa Kang isimli çocuğun online oyunlarda uzman olduğu ve sahip olduğu puanlar için kaçırılmış olabileceği iddia edilince, bir anda tüm anne babalar gözlerini bilgisayar başında saatlerce oturan çocuklarına çevirdi. Okuldan kaçıp internet kafeleri dolduran çocuklar tekrar ve daha ciddi bir şekilde dikkatimizi çekti ama yine aynı hızla ülkenin daha “ciddi” problemleriyle ilgilenmemiz gerektiği için unutuldular.

Adı “oyun” olunca çoluk çocuk işi olarak görülen oyun sektörünün dünyada yaklaşık 50 milyar dolarlık bir pazarı olduğu tahmin ediliyor. Yani 40 milyar dolarlık Hollywood’dan daha büyük bir ekonomi. Yıllar boyunca sadece bilgisayarlar ve konsollar için geliştirilen oyunlar artık mobil dünyada hemen her türlü elektronik alette kullanılır oldu. Cep telefonları bile son derece gelişmiş araçlarla donatılmış bir oyun cihazı haline geldi. Ama bütün bu büyüklüğüne rağmen sektör, meraklılarının dışında, yeterince anlaşılamadı.

Hayatımızdaki her türlü sosyal durumu dönüştüren internetin oyun sektörüne karşı ilgisiz kalması düşünülemezdi. Önce oyunların lisanssız versiyonlarının internet üzerinden paylaşılması ile gelir kaybına uğrayan firmalar daha sonra online oyunu keşfetti. Milyonlarca insanın aynı anda oynadıkları uygulamalar yavaş yavaş bağımlılık yaptı. Saatler bilgisayar başında geçirilmeye başlandı. Aile, iş, sosyal çevre ihmal edildi. Hatta gazetelerde boşanma sebebi olarak online oyunların gösterildiğini okur olduk.

Türkiye de tabii bu “küresel oyunun” dışında kalmadı. Önce yabancı sitelerde oynamayı sevdik, sonra onların Türkçe versiyonları geldi, daha sonra kendimiz, bize “uygun” oyunlarla günlerimizi gecelerimizi neşelendirdik. Kimimiz kumar oynadı, kimimiz kendine sanal çevre oluşturdu, kimimiz mitolojik kahraman oldu, kimimiz de galaksiler arası savaşlar düzenledi. Fakat özellikle gençler bu yenidünyayı çok sevdi ve gittikçe bağımlısı oldu.

Eskiden sadece ilgili olanların bildiği bu dünya, bir yasaklama haberiyle birlikte medyanın da radarına takıldı. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, Facebook üzerinden oynanan ve kullanıcıların sanal çiftliklerini yönettikleri Farmville adlı oyunu yasakladı. Gerekçeleri oyunu üreten firmanın sitesinde sanal kumar oynatmasıydı ama daha önceki internet yasaklamalarında görmedikleri bir tepkiyle karşılaşınca geri adım atmak zorunda kaldılar. Çünkü 7’den 70’e her yaştan ve meslek grubundan insanın bu oyunun bağımlısı olduğu ortaya çıktı. Sektörün önde gelen ürünleriyle kıyaslandığında hem grafik açısından, hem de oynanabilirlik açısından çok basit kalan oyun, kısa sürede dünyayla birlikte Türk kullanıcılarının da temel eğlencesi haline geldi. Ofisteki arkadaşlarınız, ev hanımları, öğrenciler birbirlerine Facebook üzerinden sanal inek, koyun, ağaç gönderir oldu. Kocaman şirketlerin tepe yöneticilerinin eve gider gitmez bilgisayar başına geçip tarlalarının bakımıyla uğraştığını gördük, duyduk.

“Oyun mafyası”
Medya da toplumda bu kadar ilgi gören bir meseleyi kullanmadan duramazdı. Sayfalarında ünlülerin Twitter’da birbirlerine ettikleri hakaretlerin yanında oyunlarla ilgili gelişmeler de yer bulmaya başladı. Bu neşeli günleri Erzurum’dan gelen korkunç haber bozdu. Musa Kang adında 13 yaşında bir çocuk kayıptı ve oyun mafyası tarafından kaçırıldığı iddia ediliyordu. Her türlü işin çetesinin olduğu Türkiye için bile “oyun mafyası”nın ne olduğunu anlamak kolay olmadı.

World of Warcraft adındaki oyun, online oyun pazarının zirvesinde yer alıyor. Tüm dünyada 10 milyondan fazla kullanıcısı olan oyun, üreticisinin yıllık 1.5 milyar dolar ciro yapmasını sağlıyor. Sadece bu oyunla ilgili binlerce site, blog, forum halen yayında. Ve işin mafyayı ilgilendiren tarafı, bu tip oyunlarda uzun zaman harcayarak elde edebileceğiniz özellikleri o kadar vakit harcamadan kademe atlamak isteyenlere satabiliyor olmanız. İnternet sitelerinde yapılan bu satışlarla yasal olup olmamasına bakılmadan milyonlarca dolar el değiştiriyor. İşte Musa Kang’ın da, ilerleyen günlerde cinayetin gerçek sebebi ortaya çıksa da, Metin2 adlı oyundaki sanal karakteri için kaçırıldığı iddia edildi ve Türk kamuoyu sanal oyun pazarıyla tanıştı. Sanal karakterlerin 25 bin TL’ye kadar elden çıkarılabildiğini duyan girişimcilerimiz “acaba biz de bu işi yapabilir miyiz?” diye düşünürken, anne babalar “çocuğum mafyanın eline düşer mi?” sıkıntısını yaşar oldu.

Oyun sektöründen her gün yenilik haberleri gelirken kafalar da karışıyor. Tamamıyla sanal âlemde geçirilen vakitler bazıları için milyon dolarlara denk geliyor. Örneğin, Farmville oyununun yapımcısı firmaya bugün biçilen değer 1 milyar dolara ulaşırken Çinli işçileri sizin yerinize çiftliğinize göz kulak olması için çalıştırabileceğiniz haberleri gazetelere yansıdı.

Bütün bu hengamede online oyunlarda başınıza gelebilecek en büyük tehlikelerden biri dolandırılmak olabilir. Daha da tehlikelisi ise bağımlı hale gelmek olacaktır. Saatlerce bir ekrana bakmak yakınlarınıza sıkıcı gelirken siz başka bir şeyle meşgulken bile bilgisayarınızı özleyebilirsiniz, sabaha karşı uyanıp sanal filolarınızı hedefe yönlendirebilirsiniz, hayatınızdaki en önemli şey sanal karakteriniz ise ve artık eşiniz, çocuklarınız, aileniz, arkadaşlarınız kendilerini ihmal ettiğinizden şikâyetçi ise bağımlı olma yolundasınız. Profesyonel yardım almanız veya iradenizi kontrol altına almanız yapmanız gereken en acil önlem.

Çocuğunuzun oyun bağımlısı olmasından korkuyorsanız -ki bugün birçok anne baba bu konudan muzdarip- ilk vazifeniz kontrolü ele almak olmalı. Bilgisayar başında geçirilen zamanı sınırlamalı, çocuğunuz vaktini nerelere harcadığını kesinlikle bilmeli ve onunla birlikte daha fazla zaman geçirmelisiniz. Bütün teknolojik gelişmelerde tekrarlanan süreç burada da yineleniyor; hayatımıza giren aletin bizim emrimizde olduğunu bilmeli ve esir olmayı reddetmeliyiz.