- Övülen ve Yerilen Sabrın Kısımları

Adsense kodları


Övülen ve Yerilen Sabrın Kısımları

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
neslinur
Sun 18 July 2010, 04:23 pm GMT +0200
بســـم الله الرحمن الرحيم
 
 
 Övülen ve Yerilen Sabrın Kısımları
 
 
"Sabır" iki kısımdır.

1 - Bir kısmı yerilen sabırdır,

2 - diğer kısmı övülen sabırdır.

Allah'dan, O'nun iradesinden, O'nun muhabbetinden ve kalbin O'ndan uzaklaşmasına sabretmek yerilen sabırdır. Bu sabır, kulun tamamıyle olgunluktan durdurulmasını ve yaratılmış olduğu gayeden uzaklaşmasını içine alır. Bu sabır, sabırların en çirkinidir. Çünkü onsuz yaşayamayacağı sevgilisinden uzaklaşmaya sabreden kimsenin sabrından daha aşırı ve daha çirkin bir sabır yoktur.

Allah Teala dostları için hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir beşerin kalbine gelmediği nimetler hazırlamıştır. Bu nimetlere nail olmak için dünyayı terkedip, kendisini ibadet ve taata veren zahidden daha büyük bir zahid yoktur.

Nitekim bir kimse, zahidlerden birinin zühdüne, (dünyadan uzaklaşmasına) hayret ederek:

"Senden daha zahid (dünyadan uzaklaşanı) görmedim" dedi.

Zahid de:

"Sen, benden daha zahidsin, ben baki olmayan ve vefasız olan dünyadan uzaklaştım, sen ise, ahiretten uzaklaştın, hangimiz daha zahiddir?" dedi.

Yahya b. Muaz er-Râzi dedi ki:

"Sevenlerin sabrı, zahidlerin sabrından daha çok hayret edilecek şeydir, nasıl sabrederler şaşılacak şey?"

Bu hususta denildi ki, sabır her yerde övülür. Ancak sevgiliden uzaklaşma konusunda sabır övülmez.

Bir gün bir kimse, Şibli'nin yanında durup:

"Hangi sabır, sabredenlere en ağırdır?" diye sordu.

Şibli de şöyle dedi:

"Allah için sevmede ve Allah için buğuz etmekte sabır."

O kimse: "hayır" dedi,

Şibli: "her şeye Allah için sabır" dedi.

O kimse: "hayır" dedi.

Şibli: "Allah'la beraber sabır" dedi.

O kimse: "hayır" dedi.

Bu sefer Şibli: "hangi sabırdır?" diye sordu.

O kimse de: "Allah'dan uzaklaşmaya sabırdır." deyince,

Şibli öyle bir çığlık attı ki, neredeyse ruhu çıkacaktı.

Denildi ki:

Allah'la beraber sabır, vefadır. Allah'dan uzaklaşmaya sabır ise, cefadır.

İnsanlar ittifak etmişlerdir ki sevgiliden uzaklaşmaya sabretmek övülmez. Kulun olgunlaşması ve kurtuluşu Allah'ı sevmekte olunca, O'ndan uzaklaşmaya nasıl sabreder. Sevilenler, sevenlerin kendilerinden uzaklaşmalarına sabretmelerini ayıplarlar. Nitekim denilmiştir ki:

Her şeyde sabır övülür, ancak sevilenden uzaklaşmaya sabır yerilir.

Başka biri de sevgiliden uzaklaşmada sabır hakkında "erkekler her şeyle oynarsa, sevginin de onlarla oynadığını görürsün " demişti. Onun sevgisi bana öyle işledi ki sol tarafla sağ taraf gibi oldu. Ondan uzaklaşmaya nasıl sabredilir.?

Bir kimse, sevgilisine onun sevgisinden çektiği acıyı şikayet edince sevgilisi "Eğer sen sevginde samimi olsaydın, benden uzaklaşmaya sabredemezdin" demiştir.

Büyüklerden biri de şöyle demiştir:

"Sevgiye şikâyet ettim. O da 'Yalan söylüyorsun. Aşıkın maşukundan uzaklaşmaya sabredemediğini görmüyor musun?' dedi."

İki sabırdan hangisinin daha mükemmel olduğunda görüşler değişmektedir.

Övülen sabır iki nevidir:

1 - biri Allah için sabırdır.

2 - Diğeri Allah ile sabırdır.

Nitekim Allah Teala:

"Sabret, Senin sabrın ancak Allah'ın yardımıyladır." (Nahl/127)

Diğer bir ayette:

"Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen, bizim nezaretimizdesin." (Tur/48) buyurmuştur.

Alimler bu iki sabırdan hangisinin daha mükemmel olduğunda ihtilaf etmişlerdir. Bir kısım alimler:

"Allah için olan sabır daha mükemmeldir. Çünkü Allah için olan şey, Allah ile olan şeyden daha mükemmeldir. Zira Allah için olan şey gayedir. Allah ile olan şey ise, vesiledir. Gayeler vesilelerden şereflidir.

Bundan dolayı AIIah'a yaklaşmak için yapılan nezirlerin yerine getirilmesi vaciptir. Bu nezir, Allah için yapılmıştır. Nezir yemin yerinde bulunursa, onun yerine getirilmesi vacip değildir. Çünkü bu nezir Allah'a yemindir.

Allah için olan şey "Uluhiyyetiyle" ilgilidir. Allah ile olan şey ise, "Rububiyyetiyle" ilgilidir.

"Uluhiyyetiyle" ilgili olan şey, "Rububiyyetiyle" ilgili olan şeyden daha şereflidir.

Bundan dolayı uluhiyyetinin birliğini kabul eden kimse, Allah'a ortak koşmaktan kurtulmuş olur. Fakat rububiyyetinin birliğini kabul eden kimse, Allah'a ortak koşmaktan kurtulmuş olmaz. Çünkü putlara tapanlar her şeyi yalnız Allah'ın yarattığını, her şeyin rabbi olduğunu ve her şeyin maliki olduğunu ikrar ediyorlardı. Fakat Allah'ın birliğini kabul etmiyorlardı. Onun birliğini kabul etmek, yalnız O'na ibadet etmek ve O'nun ortağı bulunmadığını ikrar etmektir. Bunu yapmadıkları için rububiyyetinin birliğini kabul etmeleri kendilerine fayda vermedi." demişlerdir.

Diğer bir kısım alimler de şöyle demişlerdir:

"Allah ile olan sabır daha mükemmeldir, hatta Allah için olan sabır, ancak Allah ile olan sabırla mümkündür. Nitekim Allah Teala, "Sabret" buyurmuştur. Yani Resulullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) sabretmesini emretmiştir. Burada emredilmiş olan sabır Allah için olan sabırdır. Sonra Allah Teala, "Senin sabrın ancak Allah'ın yardımıyladır." buyurmuştur.

Bu son ayet-i kerime, haber cümlesidir, önce geçen ayet-i kerime ise, inşa cümlesidir. Cenab-ı Hak haber cümlesinde sabrın ancak Allah ile mümkün olduğunu bildirmektedir. Bu haber cümlesi iki manayı içine almaktadır. Allah'dan yardım istemektir. Musahabe için olan "ba" harfinin delalet ettiği hususî beraberliktir.

Nitekim bir hadis-i şerifde:

"Benimle işitir, benimle görür, benimle alıp tutar, benimle yürür." buyurulmuştur.

Ayetteki, "ba" harfiyle istiane (yardım istemek) murad edilmemiştir. Çünkü yardım istemek itaat edenle isyan eden arasında ortaktır. Allah ile olmayan hiçbir şey, olamaz. Zira her şeyi yaratan Allah'dır. Ayetteki "ba" harfi, "aşağıdaki ayette açıklandığı üzere musahabe ve maiyyet (hususi beraberlik) içindir. Nitekim ayette:

"Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir." (Bakara/153) buyurulmuştur.

Bu beraberlik, kulun nafile ibadetlerle Allah'a yakın olmasıyla meydana gelmiştir. Hatta o kul, Allah'ın dostu olup, O'nunla işitir, O'nunla görür, O'nunla sabreder, hareket ederken, otururken ve düşünüp anlarken Allah onunla beraberdir. Kim böyle olursa, ona Allah için sabır kolay olur ve Allah için bütün ağır yüklere katlanır.

Bir hadis-i kudside:

"Her şeye katlananlar benim için katlanırlar." buyurulmuştur.

"Senin sabrın ancak Allah'ın yardımıyladır."

Bu ayet-i kerime, Allah Teala bir kimse ile beraber olmazsa, onun sabretmesinin mümkün olmayacağına delalet etmektedir. O halde Allah'ın yardımı bir kimse ile beraber bulunmadıkça, o kimse, emredilenleri yapmaya ve tebliğ etmeye sabredemiyeceği gibi, mukadderata da sabredemez.

Sabrı Allah ile olmayan kimse, sabrın sonundaki güzel dereceyi umut edemez. Nitekim işitmesi, görmesi, alıp tutması, yürümesi Allah ile olmayan kimse de sevilen ve Allah'a yaklaştıran dereceyi umut edemez.

"Ben (kulumun) işiten kulağı, gören gözü alıp tuttuğu eli, yürüyen ayağı olurum"

Bu hadis-i şerif ile Allah Teala'nın kulu ile beraber olması murad edilmiştir. Yoksa, kimilerinin dediği gibi Allah Teala'nın kulunun bizzat azaları ve kuvvetleri olması murad edilmiş değildir. Onlar, "Kulun zatı ile Allah'ın zatının bir olduğunu" iddia etmektedirler. Allah Teala, hıristiyanların kardeşleri olan bu kimselerin iddialarından münezzehtir. Şayet onların zannettikleri gibi olsaydı, Allah'a yakın olan kul ile yakın olmayan kul arasında fark bulunmadığı gibi, nafile ibadetlerle Allah'a yakın olan ile isyanla Allah'ın buğuz ettiği kimselerin halleri arasında da bir fark bulunmazdı. Hatta, yaklaşan ile kendisine yaklaşılan, kul ile mabud, seven ile sevilen olmaması lazım gelirdi. Yukarıda geçen hadis-i şerif iyice düşünülürse, bunların batıl davalarının birçok yönden yalanlandığı görülür.

"Ben kulumun kulağı, gözü, eli, ve ayağı olurum" hadis-i şerifi:

"Benimle işitir, benimle görür, benimle dokunur ve benimle yürür" hadis-i şerifi ile tefsir edilmiştir. Hadis-i şerifte Allah Tealaya, O'nun sevdiği şeylerle yakın olmak, beraber olmakla ifade edilmiştir. Hatta Allah kuluna o kadar yakın olur ki onun kulağı, gözü, eli ve ayağı yerinde olur.

Nitekim bir hadis-i şerifde de:

"Hacer-i esved yeryüzünde Allah'ın sağıdır, kim onunla musafaha edip öperse, sanki Allah ile musafaha edip O'nun sağını öpmüş olur" buyurulmuştur.

Bu hadis-i şerifde de yukarıdaki hadis-i şerifde olduğu gibi Allah Teala'nın Hacer-ül esvede yakın olduğu ifade edilmiştir. Bir kimsenin kendisini yakın arkadaşının yerine koyarak böyle ifade kullanması mümkündür.

Hatta bir kimse, sevdiği bir zata "sen benim canımsın, kulağımsın, gözümsün." diyebilir. Bu sözün iki manası vardır.

Biri, "sen benim canım, kalbim, kulağım ve gözüm yerindesin" manasınadır.

Diğeri de "senin sevgin ve muhabbetin benim kalbimi ve ruhumu kaplayınca, sen benimle bir olup, benim arkadaşım oldun" manasınadır.

Nitekim bir hadis-i kudside Allah Teala buyuruyor ki:

"Ben zikredenin arkadaşıyım."

Diğer bir hadis-i kudside de şöyle buyuruluyor:

"Kulum beni zikredip, dudakları benimle hareket ettikçe ben onunla beraberim."

Yine bir hadis-i kudside:

"Kulumu bir sevdim mi artık onun kulağı, gözü , eli ve destekleyeni olurum." buyuruluyor.

Kulun kalbini ve ruhunu Allah sevgisi kaplayınca Allah ona o kadar yakın olur ki, bu yakınlık ancak bu ifadelerle anlatılabilir.

Bu açıklamalar, Allah ile olan sabrı anlatmak içindir. Zira kulun sabrı, Allah'ın kendisiyle beraber olmasını göredir. Allah kendisiyle beraber olunca başkalarının sabredemeyeceği şeylere sabreder.

Ebu Ali Sina:

"Sabredenler, dünya ve ahiret saadetini elde edip Allah ile beraber olma şerefine nail olmuşlardır." demişti.

Nitekim Cenab-ı Hak:

"Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir." (Bakara/153) buyurmuştur. Allah'a ulaştıran sıfatlarından birine sarılma:

Burada çok ince bir sır vardır. O da, her kim Allah'ın sıfatlarından bir sıfatına sarılırsa, o sıfatın onu Allah'a ulaştıracağıdır. Allah Teala'nın sıfatlarından biri de, "sabûr: çok sabırlıdır." Hatta kullarından işitmiş olduğu ezaya O'nun kadar sabreden yoktur.

Denilmiştir ki, Allah Teala Davud aleyhisselam'a:

"Benim ahlakımla ahlaklan, çünkü çok sabırlı olmak benim ahlakımdandır." diye vah yetmişti. Allah Teala, isimlerini ve sıfatlarını sevdiği gibi bunların eserlerinin kullarında da görünmesini sever.

Çünkü:

- Allah güzeldir, güzel olmayı sever.

- Allah affedicidir, affedenleri sever.

- Allah cömerddir, cömert olanları sever.

- Allah her şeyi hakkıyla bilendir, ilim ehlini sever.

- Allah tektir, tekleri sever.

- Allah çok kuvvetlidir ve Allah katında kuvvetli mü'min, zayıf mü'minden daha sevimlidir.

- Allah çok sabırlıdır, sabredenleri sever.

- Allah Şekûr'dür, şükredenleri sever.

Cenab-ı Hak kendi sıfatlarının eserleriyle muttasıf olanları sevince, kullarının bu sıfatlardan muttasıf oldukları kadarıyla Allah onlarla beraberdir. Allah Teala, işte bu hususi beraberliği, "Ben, kulumun kulağı, gözü, eli ve onu destekleyeni olurum" buyurarak açıklamıştır.