- Osmanlı’nın ‘valide’ camileri

Adsense kodları


Osmanlı’nın ‘valide’ camileri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ehlidunya
Sat 24 August 2013, 12:48 pm GMT +0200
Osmanlı’nın ‘valide’ camileri



Osmanlı tarihinin kritik dönemlerinde iktidarda olan valide sultanlar, payitaht İstanbul’da yaptırdıkları camilerle de zamana mühür vurmuş.

Bu camiler, şehrin çeşitli semtlerinde, beton işgaline rağmen hâlâ bir şeyler söylüyor, anlayana…

Ahmet Hamdi Tanpınar, “İstanbul, büyük mimarî eserlerinin olduğu kadar küçük köşelerin, sürpriz peyzajların da şehridir. Hatta iç İstanbul onlarda aranmalıdır.” der Beş Şehir’de. Mesela valide sultanların yaptırdığı camiler, bu manzaraya işaret eden parçalar... Şehrin muhtelif semtlerine kondurulmuş bir çiçek bahçesi gibi duran bu tarihî eserler, günümüz İstanbul’unun da nefes odaları adeta. Kimi camiler yapılırken banisi vefat ettiği için öksüz kalmış, kimileri de estetik çizginin manasını üflüyor.

Bezmiâlem Valide Sultan Camii (Dolmabahçe)

Bezmiâlem Valide Sultan, II. Mahmud’un eşi, Abdülmecid’in ise annesi. Osmanlı’nın hayırsever sultanlarının başında gelir. Caminin inşasına Valide Sultan zamanında başlanmış, ancak vefatı üzerine Abdülmecid Han tarafından tamamlanmış.



Denize nazır caminin tasarımı ise Ermeni mimar Garabet Balyan’a ait. 1855 senesinde bir cuma selamlığıyla ibadete açılır. Sanat tarihçilerine göre caminin en belirgin biçimsel özelliği net bir kurgu ve geometriye sahip olması. Yine yeni klasikçiliğin 19. yüzyılın ortasındaki en bütüncül örneği kabul edilir. Cami, tek parti döneminde, 1948 senesinde Denizcilik Müzesi olarak kullanılmış, 1966’da ise yeniden restore edilerek hizmete açılmıştır. Cami, en son Gezi Parkı olayları ile gündeme gelmişti.

Valide-i Atik Camii (Üsküdar)

Cami, Yahya Kemal’in ‘Atik Valde’den İnen Sokakta’ şiirinde bir Ramazan günü hissettiği duyguları kaleme alması ile de meşhur.



Eski Valide Camii olarak da tanınan bu güzide yer, II. Selim’in eşi, III. Murad’ın annesi Afife Nur Banu Sultan tarafından 1583’te Mimar Sinan’a külliye olarak yaptırılır. Cami, medrese, tekke, sıbyan mektebi, kervansaray, hamam, darülkurra, darüşşifadan oluşan yapılar grubunda günümüzde sadece cami ve 16. yüzyıl ayrıntılarını kaybetmiş hamam, özgün işlevini sürdürüyor. Toptaşı Cezaevi hariç, diğer eserler ise restore edilmeyi bekliyor. Altı ayak üstünde yer alan caminin mihrap tarafındaki çiniler İznik çinilerinin en güzel örneklerinden. Evliya Çelebi’nin deyişiyle ‘tarif olunmaz bir hayr-i azim’ olan mabet, Üsküdar içinde bir ada gibi… Asırlık ağaçların altında Haydar amcanın çayını yudumlarken; burada zamanın perdelerini aralıyor insan. Çünkü bu mütevazı görkemin abideleşmiş hali, betonarme işgale rağmen hâlâ ayakta duruyor.

Pertevniyal Valide Sultan Camii (Aksaray)

Cami 1869-1871 yılları arasında yaptırılır. Banisi II. Mahmud’un eşi, Abdülaziz Han’ın annesi Pertevniyal Valide Sultan’dır. Eserin mimarı, Montani’dir.


Ancak ünlü mimar Sarkis Balyan’ın da çizimlere dâhil olduğu söylenir. Camideki süslemelere hâkim renk, altın yaldızla parlatılan mavidir. Aksaray Meydanı’na bakan avlu kapısı Osmanlı taş oyma sanatının nadide bir eseri olarak kabul edilir. Pertevniyal Valide Sultan, oğlu Sultan Abdülaziz’in bir darbe sonrası tahttan indirilip şehit edilmesi üzerine inzivaya çekilir. “Her şeyi affederim ama oğlumun kanını helal etmem” diye seccadesinde ağladığı rivayet edilir. 1883 senesinde vefat eden Valide Sultan, yaptırdığı caminin bahçesindeki türbede yatıyor.

Yeni Valide Camii (Üsküdar)

1708 senesinde inşaatına başlanan ve 1711’de tamamen ibadete açılan Yeni Valide Camii, Valide-i Cedid olarak da biliniyor.


Üsküdar merkezde, iskeleye yakın bu eser, II. Ahmet’in ve III. Mustafa’nın annesi Emetullah Rabia Gülnuş Sultan tarafından Kayserili Mehmet Ağa’ya yaptırılır. İkişer şerefeli iki minaresi olan caminin içi kadar avlusu da huzur dağıtan bir iklime kapı aralıyor. Avluya beş ayrı kapıdan girmek mümkün. Valide Sultan, banisi olduğu caminin kapısını bekliyor sanki bir cennet bahçesini andıran türbesi ile… Cami ile yüz yüze geldiğinizde kulağınıza Yahya Kemal fısıldayacaktır: “Yıllar geçtikçe İstanbul, bana sade coğrafya olarak değil, tarih olarak da çok derin göründü.” Burası aynı zamanda, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Peygamber Efendimiz’in (sas) mübarek hayatlarını anlattığı ‘Sonsuz Nur’ vaazlarını verdiği cami.

Yenicami (Eminönü)

Eminönü denince akla gelen ilk cami, Yeni Cami, diğer adıyla Valide Sultan Camii. 1597’de III. Murad’ın eşi Safiye Sultan’ın emriyle temeli atılır.


Bir başka valide sultan olan Hatice Turhan Sultan’ın gayretleriyle 1663’te ibadete açılır. Caminin kaderinde mimarların da önemli yerleri var. Mimar Davut Ağa ile başlayan inşaat, Mimar Dalgıç Ahmet Ağa ile devam eder. Ancak camiyi bitirmek IV. Mehmed’in mimarbaşısı Mustafa Ağa’ya nasip olur. Şehzadebaşı ve Sultanahmet camilerindeki kubbe planı burada da tekrarlanır. Caminin merdivenleri İstanbul’a gelenlerin dinlenme yeri gibidir. Güvercinleri ise cami yapıldığından beri oradalarmış hissi uyandırıyor insanda...

Zaman