- Oscar heykelciğinin macerası sürüyor

Adsense kodları


Oscar heykelciğinin macerası sürüyor

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Thu 5 July 2012, 04:02 pm GMT +0200
Oscar heykelciğinin macerası sürüyor
Ahmet TERZİOĞLU • 60. Sayı / SİNEMA


Oscar, her yıl hangi oyuncuların, filmlerin ve yönetmenlerin hangi nedenlerle ödüle layık görüldüğünden çok kendi söylencesine yeni hikâyeler katmayı önemseyen ve bu duruma uygun olarak takip edilen bir ‘sinema olayı’. Sanki Akademi için önemli olan töreni kimin sunacağı, kimin hangi kıyafetle törene geleceği ve ödülleri kimlerin alacağı üzerine yapılan dedikodular ve söylentiler. Bu yönüyle Oscar yıllardır nevi şahsına münhasır bir ‘ödül’ olarak sinema dünyasındaki yerini koruyor.

Bu yıl 82.si 7 Mart’ta, her zamanki gibi Kodak Theater’da gerçekleştirilecek olan ödül töreni, Akademi üyelerinin adayları belirleme ve değerlendirme sistemlerinde yapılan revizyon dışında kaldığı yerden yoluna devam ediyor.
Törenin sunuculuğunu bu yıl, daha önce 73. ve 75. Ödül törenlerinde iki kez sunuculuk görevini yerine getiren Steve Martin ve bu onura ilk kez erişecek olan Alec Baldwin üstlenecek. Töreni daha önce 1929’da Douglas Fairbanks ve William Demille birlikte sunmuşlardı.

Önceki yılların aksine bu yıl Oscar ödüllerini daha cazip kılabilmek maksadıyla “En İyi Film” adayı beşten 10'a çıkarılırken, “En İyi Animasyon” dalındaki adayların sayısı ise üçten beşe yükseltildi. Yapılan önemli değişikliklerden bir diğeri de, ödül sahiplerini belirleyen 581 Akademi üyesinin “En İyi Film” dalında seyredeceği 10 aday film hakkında geniş bir rapor tutup, filmlerin kendi beğenisine göre sıralamasını yapmalarının zorunlu hale getirilmiş olması. Önümüzdeki yıldan itibaren “En İyi Yönetmen”, “En İyi Erkek Oyuncu”, “En İyi Kadın Oyuncu” dallarında da aday sayısının beşten 10'a çıkarılması yönünde çalışmaların yapıldığı basına yayılan haberler arasında. Bu revizyonun yapılmasının altında ise Oscar heykelciği için yapılan mücadelenin çok daha renkli hale getirilmesinin ve organizasyona daha az eleştiri yöneltilmesinin yattığı düşünülüyor. İkinci nedenin ilkinden daha baskın olduğu düşünmemiz için elimizde çok neden var.

Resmî adaylar 2 Şubat 2010'da açıklanacak, ancak şimdiden adaylıklar hakkında ortaya pek çok fikir atılıyor. Her dalda ödüle aday olması hususunda fikir birliğine varılan bazı filmler, oyuncular ve yönetmenler ise şöyle: “En İyi Film” dalında The Hurt Locker, Invictus, The Lovely Bones, Precious, Up in the Air, Inglourious Basterds, A Serious Man, An Education, A Single Man ve Nine’ın 10 aday arasına gireceği neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. “En İyi Yönetmen” dalında ise Kathryn Bigelow (The Hurt Locker), Peter Jackson (Lovely Bones), Jason Reitman (Up in the Air), James Cameron (Avatar) ve Clint Eastwood (Invictus) favoriler arasında başı çekiyor. “En İyi Erkek Oyuncu” dalında ise Colin Firth (A Single Man), Morgan Freeman (Invictus), George Clooney (Up in the Air), Matt Damon (The Informant), Robert De Niro (Everybody’s Fine) Daniel Day Lewis (Nine) öne çıkan isimler. “En İyi Kadın Oyuncu” dalında ise Carey Mulligan (An Education), Meryl Streep (Julia & Julia), Gabourey Sidibe (Precious), Helen Mirren (The Last Station) ve Saorise Ronan (The Lovely Bones) ödüle yakın isimler arasında adları öncelikli olarak zikredilenler.

Sinema kitaplığı

Nuri Bilge Ceylan
Sinemaskop Türkiye / Turkey Cinemascope
NTV Yayınları, 2009, 212 s.


Türk sinemasının yeni dalga olarak tanımlanan ve 90'ların ikinci yarısıyla birlikte hızla başarılarını arttıran hareketin önemli yönetmenleri arasında başı çeken Nuri Bilge Ceylan'ın, İklimler (2006) filmi için mekân arama çalışmaları sırasında başladığı bir çalışmanın neticesi olan Sinemaskop Türkiye, Kasım 2006 yılında Selanik Film Festivali'nde ilk kez sergilenmişti.

97 fotoğrafın yer aldığı kitap, NTV Yayınları etiketiyle piyasaya sunuldu. Önsözünü Yıldırım Türker'in kaleme aldığı kitap, Türker'in kalemiyle şöyle tanımlanmış: “Sinemaskop Türkiye dizisindeki her bir fotoğrafın yoğunlaştırılmış, bir ana hapsedilmiş bir film olduğuna inanıyorum... (...) Nuri Bilge, kamerasını eline aldığında dünya sessizce onun dramaturjisine boyun eğiyor. Bir sırrı büyütüp çığ gibi üstümüze yuvarlarken bakanlara, yani bize açıkça meydan okuyor.”

Kutulu ve 1000 adet numaralandırılmış olarak basılan kitabın etiket fiyatının 500 TL olması ise projenin adının ve bağlamının asıl ulaşması gereken çevreye asla ulaşamayacağını düşündürüyor. Zira Türkiye'ye dair “yoğunlaştırılmış ve bir ana hapsedilmiş film”leri andıran fotoğrafların abartılı kompozisyonları içerisinde yer alan kahramanların hiçbirinin kuşe kağıt üzerinde uzanan Türkiye manzaraları sunan bu kitabı alabilmesi, kitabın fiyatı nedeniyle pek de ihtimal dâhilinde gözükmüyor.

Hayal Perdesi şimdi e-dergi
2003 yılından beri fanzin olarak yayın hayatını sürdüren Hayal Perdesi Ocak ayında 14. sayısıyla beraber e-dergi formatına geçiş yaptı. İhsan Kabil öncülüğünde çıkan dergi geçen 6 sene içinde, fanzin bir dergi olmasına rağmen düzenledikleri organizasyonlarla adından sıkça söz ettirdi. Yayın hayatında daha profesyonel bir mecraya atılan iki aylık sinema dergisi Hayal Perdesi’nin Ocak-Şubat sayısı geniş bir muhtevaya sahip. Dergi “Türk sinemasının 2009 vizyonu” hakkında kapsamlı bir dosyayı kapağına taşıyor. İhsan Kabil, Uğur Vardan, Ayşe Pay, Celil Civan, Ümit Aksoy ve Betül Demirel 2009 vizyonuna ayna tutarken Asuman Suner, Nezih Erdoğan ve Zahit Atam'ın "Türk Sineması Nereye?" başlıklı panelde dile getirdikleri önemli sorulara/sorunlara da dosyada yer veriliyor. Dosya dışında özellikle Ayşe Şasa söyleşisi ve Baki Uğur Kart’ın hazırladığı Halit Refiğ değerlendirmesi dikkat çekiyor. Dergi, 15. sayısında ise yakın zamanda kaybettiğimiz yönetmen Ahmet Uluçay’ın sinemasını incelemeyi planlıyor. Şık tasarımı ile okur açısından büyük kolaylık sağlayan sitenin yeni ikametgahı www.hayalperdesi.net. – Salih Demirhan