- Orucu Bozan İşlenmesi Mekruh Ve Müstehab Olan Şeyler

Adsense kodları


Orucu Bozan İşlenmesi Mekruh Ve Müstehab Olan Şeyler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
neslinur
Mon 16 August 2010, 05:26 am GMT +0200
Orucu Bozan, İşlenmesi Mekruh Ve Müstehab Olan Şeyler
 

İslam Dini, insan hayatını dengede tutmak, ona ruhsal ve bedensel yönden afiyet vermek ve günlük işlerini düzende yürütmesini sağlamak; aynı zamanda onun kalbini daha çok Allah ve ahiret kavramıyla doldurmak için birtakım ibadetlerin yerine getirilmesini farz veya vacip, sünnet veya müstehab kılmış; insan haklarını layıkıyla korumayı, her hak sahibinin hakkını vermeyi ve böylece adil ölçüler, hakkaniyet değerleri içinde sağlam bir to­plum meydana getirmeyi murad etmiştir.

Sonra da ibadetleri belli sınırlar ve kurallar içine alıp onlara resmiyet kazandırmış ve rastgelelikten korumuştur. Çünkü İslam bütünüyle düzen, denge, prensip, kural ve esas dinidir. Her yönü ve yanıyla akla, mantığa, sağlam örfe ve ilme hitap eder. Her emir ve yasağıyla hayatın gerçek hikmetim belirler.

Bunun için İslam, oruç ibadetini farz kılarken, onu sayılı günlerle sınırlamış ve hikmet ve gayesine ulaşsın diye birtakım kurallara, yani farz, vacip, sünnet, müstehab, mekruh ve haram­lara göre düzenlemiştir.

 

Konuyla İlgili Hadisler
 

Rafi b. Hadic (r.a.) den yapılan rivayete göre, Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Hacim ve mahcûm iftar etmiş (bu fiili işlemekle oruçlarını bozmuş) olurlar." [53]

Hacim: Bedenin bir tarafını hafif yarıp üzerine boynuz koya­rak kan alan; mahcûm ise, bu suretle kendisinden kan alınan kim­se demektir.

Sevban (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen diyor ki:

"Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz bir adama uğradığında onun Ramazanda hacamet yaptığını gördü. O sebeple şöyle buyurdu:

"Hacim de, mahcûm da iftar etti (oruçlarını boz­du)"[54]

el-Hasan'dan, onun da Ma'kil b. Sinan el-Eşcai'den yaptığı rivayete göre, Ma'kıl şöyle demiştir:

"Ramazandan henüz onsekiz gün geçmiş bulunuyordu ki, ben hacamat ettirdiğim bir sırada Rasulüllah (s.a.v.) bana uğradı ve şöyle buyurdu:

"Hacim de, mahcûm da iftar etti (oruçlarını bozdular)."[55]

Bu konuda İmam Ahmed ve Ebu Davud'un, sonra da İbn Mace'nin benzer bir hadis rivayeti bulunuyor ki, onu Sevban (r.a.) den ve Şeddad b. Evs'den rivayet etmişlerdir. Aynı zamanda İmam Ahmed ve İbn Mace bir benzerini Ebu Hüreyre'den (r.a.); yine İmam Ahmed'in Hz. Aişe (r.a.) ile Üsame b. Zeyd'den (r.a.) benzeri bir hadis rivayeti bulunuyor.

İmam Ahmed bu konuda şöyle demiştir:

"Bu babda en sahih hadis, Rafı' b. Hadic el-Eşcaî'nin hadisi­dir." [56]

İbnü'l-Medeni ise bu babda en sahih hadisin Sevban ve Şeddad rivayetleri olduğunu belirtmiştir.

Böylece bu rivayetlere göre, ramazanda oruçlu iken kan veren ve onu hacametle alan kimsenin orucunun bozulacağı anlaşılıyor. Ancak bir de bu olaydan dolayı orucun bozulmaya­cağına dair bir takım rivayetler söz konusudur. O halde ilk akla gelen şudur: Önce bu fiilin orucu bozacağı beyan edilmiş, sonra bu hüküm kaldırılmıştır.

Hacamet sebebiyle orucun bozulmayacağına dair ri­vayetler:

İbn Abbas (r.a.) den yapılan rivayete göre, Rasulüllah (s.a.v.) ihramlı bulunduğu bir halde hacamat yaptırdı ve yine oruçlu bulunduğu bir sırada yine hacamat yaptırdı." [57]

Sabit el-Bünanî'den yapılan rivayete göre, adı geçen, Enes b. Malik'e (r.a.) soruyor:

"Sizler Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz zamanında oruçlu için hacameti mekruh görüyor muydunuz?" Enes (r.a.) bu soruya şu cevabı veriyor:

"Hayır, ancak oruçlu zayıf ve güçsüz düşer endişesi olduğu takdirde onu mekruh görürdük."[58]

Abdurrahman b. Ebi Leyla'dan, onun da ashabdan bazı kişilerden yaptığı rivayete göre, şöyle dedikleri nakledilmiştir:

"Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz oruçta visali (iftar etmeyip birinci günü ikinci güne bağlamayı) ve oruçluya hacamati men'etmesinin sebebi, onlara karşı olan merham­et ve şefkatiydi."[59]

Enes (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:

"Hacametin oruçlu hakkında ilk mekruh kılınma olayı Cafer b. Ebi Talib (r.a.) ile başlamıştır. Adı geçen oruçlu bulunduğu halde hacamet yaptırırken Rasulüllah (s.a.v.) ona uğramış ve "Hacim de, mahcûm da iftar etti (oruçları bozuldu)" buyurmuştur. Bu olaydan sonra Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz oruçlu için hacamata ruhsat vermiştir. Nitekim Enes (r.a.) oruçlu bulunduğu halde hacamat etti­rirdi." [60]

Bu hadisi rivayet eden Darekutni diyor ki:

"Bunların hepsi sıkat (güvenilir rivayetler) dir ve bunun için bir illet bilmiyorum."

Böylece Enes hadisi konuyu iyice aydınlatmakta ve açıklamaktadır. Şöyle ki, yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, önceleri hacametin orucu bozduğu bir hüküm olarak bulunuyordu. Sonra melek Cebrail'in işaretiyle Rasulüllah (s.a.v.) o hükmü kaldırdı ve ümmetine bu konuda da bir kolaylık sağladı.

 

Hadislerin Işığında Müctehid İmamların İstidlal Ve İhticacları
 

a) Hanefilere göre: Hacamet, yani kan aldırmak oruçlu hakkında mekruh değildir.[61] Böylece ne kan aldıranın, ne de alanın orucu bozulmaz ve bu işlemde bir sakınca da yoktur.

Hanefiler bu konuda İbn Abbas ve Enes hadisleriyle ihticac etmişlerdir. Çünkü Enes'in (r.a.) açık beyanına göre, hacamet et­tirmenin orucu bozacağıyla ilgili hüküm kaldırılmıştır.

Ancak oruçlu kimse hacametten veya gıybette bulunduktan sonra orucunun bozulduğunu sanarak bile bile bir şey yemek veya içmek suretiyle iftar eder, yani orucunu bozarsa, kendisine hem kaza, hem de keffaret gerekir. Bu konuda müftiye baş vurup hacamet veya gıybetin oruç bozup bozmadığını sorar, o da boz­duğunu söylerse, o takdirde adam bu fetvaya dayanarak hacamet veya gıybetten sonra orucunu bir şey ile bozarsa, kendisine sadece kaza gerekir.[62]

b) Şafiilere göre: Oruçlunun hacamet yaptırması, yani oruçlu halde kan aldırması orucunu bozmaz. Ancak ramazanda hacamet yaptırmamak evladır.[63]

Böylece Şafîiler de İbn Abbas ve Enes (Allah ikisinden de razı olsun) hadisleriyle ihticacda bulunmuş ve bu konuda Hanefi­lerle aynı görüşü paylaşmışlardır.

c) Hanbelilere göre: Oruçlu hacamet yaptırdığı takdirde, hem kendisinin, hem de bu ameliyeyi yapanın orucu bozulur. Nite­kim müctehid imamlardan İshak, İbn Münzir, Muhammed b. İshak, İbn Huzeyme de aynı görüştedirler. Tabiin'den Ata' ve Abdurrahman b. Mehdi'nin de kavli bu doğrultudadır. el-Hasan, Mesruk ve İbn Sirin ise, oruçlunun hacamet yaptırmasını uygun görmemişlerdir. Ashab-ı Kiram'dan İbn Ömer, İbn Abbas, Ebu Musa ve Enes (r.a.) ramazanda hacamet yaptırmaları gerektiğinde onu geceleyin yaptırırlardı.

Ashab-ı Kiram'dan Ebu Said el-Hudrî, İbn Mes'ud, Ümmü Seleme, Hüseyin b. Ali (r.a.) ile Tabiinden Urve ve Said b. Cübeyr oruçlu bir halde hacamet yaptırmakta bir sakınca görmemişlerdir. Nitekim İmam Malik, İmam Sevri, İmam Ebu Hanife ve İmam Şafii hacamet sebebiyle orucun bozulmadığını belirtmişlerdir. [64]

Hanbeliler ise, bu konuda Rafı', Sevban, Şeddad b. Evs ve el-Hasan hadisleriyle ihticac etmişlerdir.

d) Malikilere göre: Yukarıda Hanbelilerin görüşünü nakle­derken İbn Kudame'nin, İmam Malik'in hacametin orucu boz­madığını belirtir anlamda rivayette bulunduğuna değinmiştik. Nitekim Sahnûn'un İbn Kasım'dan naklettiğine göre, İmam Ma­lik, hacametin oruç bozmadığını, hacamet yapan müslümana bir şey gerekmeyeceğini söylemiştir. Malikiler ba konuda Zeyd b. Es­lem ve İbn Abbas hadisleriyle ihticac etmişlerdir.[65]

Böylece hacametin oruç bozan sebeplerden biri olmadığında üç mezhep birleşmiş oluyor.

 

Tahliller Ve Diğer Rivayetler
 

999 nolu Rafi' hadisini aynı zamanda İbn Hibban tahric etmiş ve Hakim sahihlemiştir. İmam Tirmizi bu hadis hakkında İmam Ahmed'in şöyle dediğini nakletmiştir:

"Bu babda en sahih rivayet, Rafı' hadisidir."

Ebu Hatim ise farklı bir tesbit ortaya koyarak: "Bu rivaye­tin Rafi' tarikiyle olması bence batıldır" derken; Yahya b. Main: "Bu rivayet, hacamet konusu babında olan hadislerin en zayıfıdır" demiştir.[66]

991  nolu Sevban hadisini İbn Hibban ve Hakim tahric etmişlerdir. İmam Ahmed, bu babda rivayet edilenlerin en sahihi budur diyerek hadisin ihticaca salih olduğunu söylemiştir.

Tirmizi el-Ilel'de buna değinerek Buhari'nin de sahihlediğine dikkat çekmiştir.

992 nolu Ma'kal hadisinin isnadında Ata' b. Saib bulunuyor ki, bu zat tabiindendir. Yaşlanınca hafızası zayıflamış ve o yüzden yaşlılığı dönemindeki rivayetlerine pek itibar edilmemiştir. Nite­kim İmam Ahmed onun hakkında şöyle demiştir: "Ondan önceleri hadis dinleyenler için bir endişe yoktur, rivayetleri sahihtir. Ama yaşlılığı döneminde ondan hadis dinleyenlerin rivayeti bir şey ifade etmez. Yahya b. Main de onun hadisiyle ihticac edilmez, demiştir.[67]

Bu babda Nesai ve Hakim'in Ebu Musa'dan naklettikleri bir hadis daha bulunuyor ki, Ali İbn el-Medeni onu sahihlemiştir. Ancak Nesai, hadisin merfu' sayılmasının hatalı olduğuna dikkat çekmiştir. O hadisin son bölümü de diğerlerinde olduğu gibi "Hacim de, mahcûm da iftar etti (oruçları bozuldu)" denilmektedir. Ayrıca bu babda Nesai'nin Bilal'dan ve Ali'den yaptığı rivayet­ler mevcuttur. Aynı zamanda Enes, Cabir, İbn Ömer, Sa'd b. Ebi Vakkas ve Ebu Yezid el-Ensari'den de rivayetler yapıldığı söz ko­nusudur. İbn Adiy el-Kamil'de, Bezzar da kendi müsnedinde on­ları tahric etmişlerdir.

Sonuç olarak, bu rivayetlerle istidlal ve ihticac edenlere göre, hacamet yaptıranın ve yapanın orucu bozulur. Ne var ki el-Mağribî, Buluğu'1-Meram şerhinde ve Dav'un-Nehar sahibi kendi eserinde, hâcimin orucunun bozulacağını ilim adamlarından hiç kimsenin söylemediğini belirtmiştir.[68]

Ebu Cafer et-Tahavi bu konuyla ilgili otuzdört kadar rivay­ete yer vermiş ve bunlardan onbeş tanesinin hacim ile mahcûmun orucunun bozulacağına dair bulunduğunu; ondokuz tanesinin de bozulmayacağına dair olduğunu belirtirken el-Eş'as'in bu konuda­ki yorumuna şöyle yer vermiştir. Adı geçen diyor ki:

"Eğer iftar­dan maksat orucun bozulması olsaydı, hâcimin zikredilmemesi gerekirdi. O halde gıybet ve yalan konusunda olduğu gibi, bu fiilin orucun sevabını düşüreceği söz konusu olabilir."[69]

Böylece et-Tahavi'ye göre, rivayetlerin ağırlığı, hacametten dolayı orucun bozulmayacağından yanadır.

994 nolu İbn Abbas hadisi, et-Telhis'te de belirtildiği gibi, dört vecih üzere rivayet edilmiştir:

a) Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz ihramlı iken hacamet yaptırdı.

b) Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz oruçlu iken hacamet yaptırdı.

c) Rasulüllah (s.a.v.) ihramlı iken hacamet yaptırdı ve oruçlu iken de hacamet yaptırdı.

d) Peygamber (s.a.v.) ihramlı ve oruçlu iken hacamet yaptırdı.

Birinci cümleyi Buhari ve Müslim Abdullah b. Buhayne'den rivayet etmişlerdir ki, onun, Nesai ve diğer muhaddisler yanında muhtelif tarikleri vardır.

İkinci şekil ve cümleyi Eshab-ı Sünen, Hakem b. Muksim tarikiyle İbn Abbas (r.a.) dan rivayet etmişlerdir. Ancak Hakem b. Muksim'in mesmu'u olmadığı üzerinde durularak hadisin malûl olduğunu söyleyenler de var.

Üçüncü şekil ve cümleyi Şevkani'nin naklettiğidir. Dördüncü de öyle.

Ancak bu iki rivayeti İmam Ahmed ve Ali b. el-Medeni malûl saymışlar ve İmam Ahmed "Hadiste (oruçlu) lafzı yoktur, "muhrim" lafzı vardır" demiş ve İbn Abbas'ın arkadaşlarının da aynı görüşte bulunduğuna dikkat çekmiştir.

Nitekim el-Humaydi diyor ki:

"Peygamber (s.a.v.) hem ih­ramlı, hem de oruçlu değildi; Ramazanda fetih gazasına çıkmış bulunuyordu ki, sadece ihramlı idi."[70]

Ancak olayın iki durumda cereyan ettiği söylenebilir. Şöyle ki, bir seferinde Rasulüllah (s.a.v.) ramazanda yolcu olduğu halde oruçlu bulunuyordu. Bu durumda hacamet yaptırmış olabilir. Aynı şekilde ihramlı iken de hacamet ettirdiği söylenebilir.

İmam Şafii ve İbn Abdilber, bu olayın Veda Haccı'nda mey­dana geldiğini kaydetmişlerdir. Hafız İbn Hacer ise, onların bu görüşü üzerinde durmuş ve şöyle demiştir:

"Rasulüllah (s.a.v.) veda haccında oruçlu değildi. Çünkü sahih tesbite göre, o günlerde Ümmü'1-Fazl O'na bir kâse süt göndermişti ki, Rasulüllah (s.a.v.) Arafat'ta vakfe halinde bulunuyordu ve o sütten içmişti."

996 nolu Abdurrahman hadisini aynı zamanda Abdurrezzak tahric etmiştir. el-Fetih'te bunun isnadının sahih olduğu belirtile­rek, kendisinden rivayet edilen sahabinin isminden söz edilme­mesinin bu sıhhate bir zarar vermeyeceğine dikkat çekilmiştir.

997 nolu Enes hadisi hakkında Hafız İbn Hacer şöyle demiştir:

"Bunun ravilerinin hepsi Buhari'nin yer verdiği kimse­lerdir."

Bu babda, Enes hadisini kuvvetlendiren bir diğer rivayet Ebu Said el-Hudrî'den (r.a.) yapılmıştır. Adı geçen şöyle demiştir:

"Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz hacamet konusunda (oruçluya) ruhsat vermiştir."

Ebu Said'in bu rivayetini Nesai, İbn Huzeyme ve Darekutni tahric etmişlerdir. Hafız İbn Hacer bu rivayetin isnadının sahih, ricalinin de sıkat olduğunu belirtmiştir.

Bunu kuvvetlendirir anlamda bir hadisi İmam Tirmizi ve Beyhaki şu lafızla rivayet etmişlerdir:

"Üç şey orucu bozmaz: Kus­mak, hacamet yaptırmak ve ihtilam olmak,"

Ancak bu rivayetin isnadında Abdurrahman b. Yezid b. Es­lem bulunuyor ki, bu zatın zayıf olduğu söz konusudur.[71] İmam Tirmizi de bu hadisin mahfuz olmadığını söylemiştir. Diğer bazı muhaddisler bunu Zeyd b. Eslem'den murselen rivayet etmişlerdir.

Bu konuda Bezzar'ın İbn Abbas'dan (r.a.) yaptığı rivayetin malûl olduğu; Taberani'nin Sevban (r.a.) dan yaptığı rivayetin ise zayıf olduğu anlaşılmıştır.

Böylece Cumhur, bu hadislerle istidlalde bulunup hacametin oruç bozmadığını ortaya koymuştur ki, sahih olan da budur.

Burada 994 nolu İbn Abbas hadisinin Rafi', Sevban ve el-Hasan hadislerini neshettiği söylenemez. Çünkü İbn Abbas'ın (r.a.) bu rivayeti onlardan sonra yaptığım tesbit mümkün değildir. Ama Enes hadisi onların neshedildiğini açıkça göstermektedir. Cumhur da buna ve bunu kuvvetlendiren diğer rivayetlere dayan­arak hacametin orucu bozmayacağını hükme bağlamışlardır.

 

Çıkarılan Hükümler 
     

1- Hacamet (kan vermek) orucu bozmaz.

2- Ramazanda vücutta sarsıntı yapacağı söz konusu olduğu takdirde kan vermemek, yani aldırmamak daha uygun olur.

3- Kan alan, yani hacamet yapan kimsenin de orucu bozul­maz.

4- İhramlı iken de gerektiğinde kan verilebilir veya hacamet yaptırılabilir.[72]

RAMAZAN 7/D
Sun 28 December 2014, 11:34 am GMT +0200
İslam dini kişiye işlerini düzgün yürütebilmesi vb. işlerini yapabilmesi için ibadetleri farz kılmıştıır.İslam dini adaletli bir din. Her emir ve yasağı doğruluğa yöneliktir. İslam dininde farz kılınan ibadetlerden biriside oruçtur. Oruç insana sabrı öğretir.Oruç ibadetininde belli bir kuralı düzeni vardır sahurdan iftara  kadar olan zaman diliminde insan gözünü kulağını ağzını bedenini ve hayalini kötü şeylerden korumalıdır.Aksi taktirde o kişinin tuttuğu oruca ALLAH 'ın ihtiyacı yoktur.Orucu bozan durumlar kısaca şunlardır: Yemek ,içmek , kasıtlı kusmak , uzun süre  baygın kalmak , iğnenin ucuna bir şey damlatıp kan almak orucu bozan durumlar arasındadır.

semih7/a
Sun 28 December 2014, 05:28 pm GMT +0200
oruc farz kılınmıs ve islmın sartlarında yer alan bır ıbadettır

Hafsa Nur 6.D
Tue 30 December 2014, 04:43 pm GMT +0200
İslam dini kişiye işlerini düzgün yürütebilmesi vb. işlerini yapabilmesi için ibadetleri farz kılmıştıır.İslam dini adaletli bir din. Her emir ve yasağı doğruluğa yöneliktir. İslam dininde farz kılınan ibadetlerden biriside oruçtur. Oruç insana sabrı öğretir.Oruç ibadetininde belli bir kuralı düzeni vardır sahurdan iftara  kadar olan zaman diliminde insan gözünü kulağını ağzını bedenini ve hayalini kötü şeylerden korumalıdır.Aksi taktirde o kişinin tuttuğu oruca Allah 'ın ihtiyacı yoktur.Orucu bozan durumlar kısaca şunlardır: Yemek ,içmek , kasıtlı kusmak , uzun süre  baygın kalmak , iğnenin ucuna bir şey damlatıp kan almak orucu bozan durumlar arasındadır.
haklısın kardeşim kesinlikle katılıyorum. oruç insana sabrı öğretir. bizim tuttuğumuz oruca Allahın ihtiyacı yoktur .

Hafsa Nur 6.D
Tue 30 December 2014, 04:47 pm GMT +0200
orucu bozan davranışlar:
Gıda sayılabilecek şeyleri yemek ve içmek
sigara, afyon gibi keyif veren maddeleri kullanmak,
ağza giren yağmuru kasten yutmak,
kar ve dolu gibi maddeleri bilerek yemek.
orucu bozmayan davranışlar ise:
Unutarak bir şey yeyip içmek,
Çiçek aşısı gibi deri üzerinden yapılan aşılar,
Kan aldırmak (vücuda kan verilmesi ise orucu bozar ve kaza gerektirir),
Göze sürme çekmek veya ilaç damlatmak,
Burundaki akıntıyı boğaza çekip yutmak,
Banyo yapmak (serinlemek amacıyla banyo yapılması mekruhtur)
banyo yaparken kulağa su kaçması
abdest alma gayesi dışında ağza su alıp çalkalamak.