armi
Sat 26 December 2009, 03:05 pm GMT +0200
Oruç, Orucun Tertibi Ve Oruçluların Sıfatları Hakkındadır
Bu fasılda orucu, tertibini, oruç tutanların sıfatlarını, oruçlunun yapması müstehap olan amelleri, oruç ehlinin oruçta takip edecekleri yolları ve havassın orucunu anlatacağız.
Allah Teala buyurdu ki: "Sabır ve namaz ile yardım isteyin". (Bakara/45) Bu ayetle ilgi bir tefsirde ´Sabr* kelimesinin ´oruç* anlamına geldiği söylenmiştir. Allah Resulü de (sav) "Ramazan ayını, sabır ayı olarak isimlendirirdi". [77] Çünkü sabır; Allah´ın emri istikametinde nefsin arzularına gem vurmak, onu durdurmak ve hapsetmektir.
Allah Resulü´nün (sav) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Sabır, imanın yarısıdır. Oruç da sabrın yarısıdır" [78] Allah Teala buyurdu ki: "Sabır ile yardım isteyin" (Bakara/45) Yani, nefisle cihadınızda sabır dileyin. Bir başka tefsirde ise, düşmana karşı dayanmada sabırla yardım isteyin, denilmiştir. Bir başka alim ise, dünyada za-hidlik için oruçla yardım isteyin, şeklinde bir tefsir yapmıştır. Çünkü oruçlu, zahid ve abid gibidir.
Oruç, dünyada zühdün anahtarı, Mevla´ya kulluğun kapısıdır. Çünkü o, arzu ve isteğe rağmen nefsi yiyecek ve içecekten menetmektir, Zahid ve abid de, böyle bir yol seçmek suretiyle kendini ibadete ve amele adayarak dünya işleriyle asgari derecede meşgul olur. Bu sebepledir ki Allah Resulü (sav) oruçlu ile zahidi aynı manada birleştirmiş ve şöyle buyurmuştur: "Allah Teala meleklerine genç bir abid ile övünür ve şöyle buyurur: Ey Benim uğrumda şehvetini terkeden, gençliğini yolumda harcayan genç! Sen Benim katımda meleklerim gibisin". Allah Tela oruç tutan hakkında da benzer şekilde buyurmuştur: "Ey meleklerim, Benim uğrumda şehvetini lezzetini, yemeğini ve içeceğini terkeden şu kuluma bakın!".
Oruçta nefs cihadına, nefsin arzularını kesmeye ve adetlerini terkettirmeye yönelik olarak büyük bir yardım mevzubahistir. Oruç, nefsin zayıflatılması, nevalarının eksiltilme sidir. Allah Resulü (sav) yüce Allah´ın şöyle buyurduğunu bildirdi: "Oruç dışında, Adem oğlunun bütün amelleri kendinedir. O, Benim içindir ve onu Ben ödüllendiririm"[79]Allah Teala, üstünlüğü ve hususiyeti sebebiyle orucu Zatı´na izafe etmiştir.
Allah Teala şöyle buyurmaktadır: "Muhakkak ki mescidler Allah´ındır, sakın Allah ile beraber başka bir ilah edinmeyin". (Cin/18) Başka bir ayette de şöyle buyurmaktadır: "Ben, sadece haram kıldığı bu beldenin Rabbi olana ibadet etmekle emrolundum". (Neml/91) Mescidler, dünyevi mekanlar arasında Allah Teala´ya en sevimli gelen yerler olması, Mekke de yeryüzünün en değerli beldesi olması hasebiyle Allah Teala mescidleri ve Mekke´yi Zatı´na izafe etmiştir. Her şey O´nun olmasına rağmen, bizzat bunlara hususiyet atfetmiştir.
Oruç da aynı şekilde Allah katında amellerin en faziletlisi ve kendisine en sevimli gelenidir. Çünkü oruçta da Samediyet ^Kulların ihtiyaçları için Allah´a başvurmaları) ahlakından nebzeler vardır. Oruç, gizli yapılan ibadetlerdendir ve Allah´tan başka hiç kimse bilmediği için orucu kendi Zatı´na izafe etmiştir.
Denildi ki: Adem oğlunun bütün amellerinden kısas talep edilerek işlediği haksızlıkların bedeli alınabilir. Ancak oruç bunun dışında olup ondan kısas alınamaz. Allah Teala kıyamet günü -oruç için- şöyle buyurur: O Benimdir, ondan hiç kimse kısas talep edemez. Denildi ki: Her amelin belli bir karşılığı vardır. Ancak oruç bunun dışındadır. Hiç kimse onun sevabını bilemez. Onun sevabı hesapsız olarak verilecek, bol bol arttırılacaktır.
Allah Teala´nm şu buyruğunun tefsirlerinden birinde de bu görüş teyid edilir: ´Tapmış oldukları amellere mükafaat olarak kendileri için göz aydınlığından nelerin gizlenmekte olduğunu şimdi hiç kimse bilemez". (Secde/17) Üstte zikrettiğimiz tefsire göre, mu-rad edilen; yaptıkları oruç ibadetidir. Allah Teala´nm "Seyahat edenler" (Tevbe/112) buyruğunun tevilinde de ´Saihun, yani Sai-mun=oruç tutanlar1 denmiştir. Onlar, Allah yolundaki açlık ve su-suzluklarıyla, dünyacıların göz nurları olan yiyecek ve içecekleri O´nun uğrunda terkederek, sanki Allah yolunda seyahata çıkmış gibi olurlar. Allah Teala da, yaptıkları bu amelden dolayı onlar için göz aydınlığı olacak bir mükafaat hazırlamıştır. Allah Teala buyurdu ki: "Muhakkak ki sabredenlere, mükafaatları hesapsız olarak verilecektir". (Zümer/10) Bu ayetin tefsirinde de, sabredenlerle kasdedilen zümrenin oruç tutanlar olduğu söylenmiştir. Çünkü sabır, aynı zamanda oruç ameli için kullanılan isimlerden de biridir. Oruçlu, nafile olarak tuttuğu orucu herkesten sakladığı için, Allah Teala da onun için hazırladığı mükafaatm ne olduğunu herkesten saklamıştır. Bir hadiste Allah Resulü (sav) Allah Teala´nm şöyle buyurduğunu haber vermektedir: "Kim Beni nefsinde zikrederse, Ben de onu nefsimde anarım". Oruç, Allah Teala´yı nefsinde kimseye sezdirmeden zikretmektir.
Kulun dört gün ardarda oruçsuz kalması müstehab görülmemiştir. Çünkü bu, kalbi katılaştırır, kulun halini değiştirir, türlü alışkanlıklar doğurur ve şehvetleri azdırır. Kulun, dört gün ardarda oruç tutmasının emredilmediği ve mendub görülmediği istisnalar, Kurban bayramı ve Teşrik günleridir. Kulun, günaşırı oruç tutması, iki gün oruç tutup iki gün tutmaması müstehap görülmüştür. Bu, ömrün yarısının oruçla geçirilmesi demektir. Eğer isterse, iki gün oruç tutup bir gün orucunu açabilir. Bu da ömrün üçte ikisini oruçla geçirmektir. İsterse bir gün oruç tutup iki gün tutmayabilir. Bu durumda da ömrünün üçte birini oruçlu geçirmiş olur. Oruçluların, oruç tutma yolları işte bunlardır. Bunlar ve faziletleriyle ilgili bir çok rivayet var olup sözü uzatmama gayesiyle bunlara yer vermedik.
Bu fasılda orucu, tertibini, oruç tutanların sıfatlarını, oruçlunun yapması müstehap olan amelleri, oruç ehlinin oruçta takip edecekleri yolları ve havassın orucunu anlatacağız.
Allah Teala buyurdu ki: "Sabır ve namaz ile yardım isteyin". (Bakara/45) Bu ayetle ilgi bir tefsirde ´Sabr* kelimesinin ´oruç* anlamına geldiği söylenmiştir. Allah Resulü de (sav) "Ramazan ayını, sabır ayı olarak isimlendirirdi". [77] Çünkü sabır; Allah´ın emri istikametinde nefsin arzularına gem vurmak, onu durdurmak ve hapsetmektir.
Allah Resulü´nün (sav) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Sabır, imanın yarısıdır. Oruç da sabrın yarısıdır" [78] Allah Teala buyurdu ki: "Sabır ile yardım isteyin" (Bakara/45) Yani, nefisle cihadınızda sabır dileyin. Bir başka tefsirde ise, düşmana karşı dayanmada sabırla yardım isteyin, denilmiştir. Bir başka alim ise, dünyada za-hidlik için oruçla yardım isteyin, şeklinde bir tefsir yapmıştır. Çünkü oruçlu, zahid ve abid gibidir.
Oruç, dünyada zühdün anahtarı, Mevla´ya kulluğun kapısıdır. Çünkü o, arzu ve isteğe rağmen nefsi yiyecek ve içecekten menetmektir, Zahid ve abid de, böyle bir yol seçmek suretiyle kendini ibadete ve amele adayarak dünya işleriyle asgari derecede meşgul olur. Bu sebepledir ki Allah Resulü (sav) oruçlu ile zahidi aynı manada birleştirmiş ve şöyle buyurmuştur: "Allah Teala meleklerine genç bir abid ile övünür ve şöyle buyurur: Ey Benim uğrumda şehvetini terkeden, gençliğini yolumda harcayan genç! Sen Benim katımda meleklerim gibisin". Allah Tela oruç tutan hakkında da benzer şekilde buyurmuştur: "Ey meleklerim, Benim uğrumda şehvetini lezzetini, yemeğini ve içeceğini terkeden şu kuluma bakın!".
Oruçta nefs cihadına, nefsin arzularını kesmeye ve adetlerini terkettirmeye yönelik olarak büyük bir yardım mevzubahistir. Oruç, nefsin zayıflatılması, nevalarının eksiltilme sidir. Allah Resulü (sav) yüce Allah´ın şöyle buyurduğunu bildirdi: "Oruç dışında, Adem oğlunun bütün amelleri kendinedir. O, Benim içindir ve onu Ben ödüllendiririm"[79]Allah Teala, üstünlüğü ve hususiyeti sebebiyle orucu Zatı´na izafe etmiştir.
Allah Teala şöyle buyurmaktadır: "Muhakkak ki mescidler Allah´ındır, sakın Allah ile beraber başka bir ilah edinmeyin". (Cin/18) Başka bir ayette de şöyle buyurmaktadır: "Ben, sadece haram kıldığı bu beldenin Rabbi olana ibadet etmekle emrolundum". (Neml/91) Mescidler, dünyevi mekanlar arasında Allah Teala´ya en sevimli gelen yerler olması, Mekke de yeryüzünün en değerli beldesi olması hasebiyle Allah Teala mescidleri ve Mekke´yi Zatı´na izafe etmiştir. Her şey O´nun olmasına rağmen, bizzat bunlara hususiyet atfetmiştir.
Oruç da aynı şekilde Allah katında amellerin en faziletlisi ve kendisine en sevimli gelenidir. Çünkü oruçta da Samediyet ^Kulların ihtiyaçları için Allah´a başvurmaları) ahlakından nebzeler vardır. Oruç, gizli yapılan ibadetlerdendir ve Allah´tan başka hiç kimse bilmediği için orucu kendi Zatı´na izafe etmiştir.
Denildi ki: Adem oğlunun bütün amellerinden kısas talep edilerek işlediği haksızlıkların bedeli alınabilir. Ancak oruç bunun dışında olup ondan kısas alınamaz. Allah Teala kıyamet günü -oruç için- şöyle buyurur: O Benimdir, ondan hiç kimse kısas talep edemez. Denildi ki: Her amelin belli bir karşılığı vardır. Ancak oruç bunun dışındadır. Hiç kimse onun sevabını bilemez. Onun sevabı hesapsız olarak verilecek, bol bol arttırılacaktır.
Allah Teala´nm şu buyruğunun tefsirlerinden birinde de bu görüş teyid edilir: ´Tapmış oldukları amellere mükafaat olarak kendileri için göz aydınlığından nelerin gizlenmekte olduğunu şimdi hiç kimse bilemez". (Secde/17) Üstte zikrettiğimiz tefsire göre, mu-rad edilen; yaptıkları oruç ibadetidir. Allah Teala´nm "Seyahat edenler" (Tevbe/112) buyruğunun tevilinde de ´Saihun, yani Sai-mun=oruç tutanlar1 denmiştir. Onlar, Allah yolundaki açlık ve su-suzluklarıyla, dünyacıların göz nurları olan yiyecek ve içecekleri O´nun uğrunda terkederek, sanki Allah yolunda seyahata çıkmış gibi olurlar. Allah Teala da, yaptıkları bu amelden dolayı onlar için göz aydınlığı olacak bir mükafaat hazırlamıştır. Allah Teala buyurdu ki: "Muhakkak ki sabredenlere, mükafaatları hesapsız olarak verilecektir". (Zümer/10) Bu ayetin tefsirinde de, sabredenlerle kasdedilen zümrenin oruç tutanlar olduğu söylenmiştir. Çünkü sabır, aynı zamanda oruç ameli için kullanılan isimlerden de biridir. Oruçlu, nafile olarak tuttuğu orucu herkesten sakladığı için, Allah Teala da onun için hazırladığı mükafaatm ne olduğunu herkesten saklamıştır. Bir hadiste Allah Resulü (sav) Allah Teala´nm şöyle buyurduğunu haber vermektedir: "Kim Beni nefsinde zikrederse, Ben de onu nefsimde anarım". Oruç, Allah Teala´yı nefsinde kimseye sezdirmeden zikretmektir.
Kulun dört gün ardarda oruçsuz kalması müstehab görülmemiştir. Çünkü bu, kalbi katılaştırır, kulun halini değiştirir, türlü alışkanlıklar doğurur ve şehvetleri azdırır. Kulun, dört gün ardarda oruç tutmasının emredilmediği ve mendub görülmediği istisnalar, Kurban bayramı ve Teşrik günleridir. Kulun, günaşırı oruç tutması, iki gün oruç tutup iki gün tutmaması müstehap görülmüştür. Bu, ömrün yarısının oruçla geçirilmesi demektir. Eğer isterse, iki gün oruç tutup bir gün orucunu açabilir. Bu da ömrün üçte ikisini oruçla geçirmektir. İsterse bir gün oruç tutup iki gün tutmayabilir. Bu durumda da ömrünün üçte birini oruçlu geçirmiş olur. Oruçluların, oruç tutma yolları işte bunlardır. Bunlar ve faziletleriyle ilgili bir çok rivayet var olup sözü uzatmama gayesiyle bunlara yer vermedik.