sumeyye
Thu 27 January 2011, 04:12 pm GMT +0200
Oruçlunun Misvak Kullanması:
Rasûlullah'ın (s.a.) oruçlu iken misvak kullandığını belirten hadislerle, "Yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir, [579] hadisi arasında bir çelişki yoktur. Çünkü bu gibi sözler, sadece mübalağa ifade etmek için kullanılır. Sanki şöyle demiş gibidir: "Oruç öyle sevimlidir ki, oruçlunun ağız kokusu olsa bile, oruç yüzünden o bile sevilir." [580]
Yolcunun Oruç Tutması Ya Da Tutmaması:
Yine Rasûlullah'ın (s.a.), 'Yolculukta oruç tutmak, tâatten değildir; iftar edenler sevabı götürdüler.[581] hadisiyle, "Kimin bineği ve varmak istediği yere meşakkatsiz ulaşma imkânı varsa, nerede yetişirse orada Ramazan'ı tutsun. [582] hadisi arasında bir çelişki yoktur. Çünkü birinci hadis, yolculuğun zor olması, zayıflığa ve bayılmaya sebep olması haline yöneliktir. Nitekim râvînin, "Kişi, eliyle kendisini gölgeliyordu" ifadesi bu gerekçeyi ifade eder. Yahut müslümanların güçlü, bunun için de mutlaka oruçsuz bulunmalarına ihtiyaç olduğu hale yöneliktir. Râvînin, "Oruç tutanlar düştüler, tutmayanlar ayakta kaldılar" ifadesi de buna işaret etmektedir. [583] Yahut, sefer halinde iken oruç tutmama ruhsatını çeşitli gerekçelerle iyi görmeyen kimseye yöneliktir.
İkincisi ise, yolculuğun kale alınacak bir meşakkatten ve zikrettiğimiz sebeplerden uzak olması haline yöneliktir.[584]
Oruç Borcu Olarak Ölen Kimsenin Durumu:
"Her kim üzerinde oruç borcu olduğu halde ölürse, onun namına velisi oruç tutar. [585] hadisiyle, "Onun yerine, her gün karşılığında bir yoksulu doyursun! [586] hadisi arasında bir farklılık yoktur. Çünkü her ikisinin de yeterli olması caizdir. Bunda iki sır vardır:
i. Birincisi ölünün kendisine yöneliktir. Çünkü, bedenlerinden ayrılan nefislerin birçoğu, üzerine vacip olan ve bu yüzden sorgulanacağı yükümlülüklerden birinin yerine getirilmemiş olduğunu idrak eder ve bu sebepten elem ve ızdirap duyar. Bu duygu, üzerine bir hasret ve nedamet kapısı aralar. İşte bu gibilere duyulan şefkat, onun bu ifa edilmemiş yükümlülüğünün en yakını tarafından yerine getirilmesinin caiz olmasını gerektirmiştir. Velinin, o ameli ya da benzeri başka bir ameli onun niyetine yapması halinde, gösterdiği bu himmet kurbanlarda olduğu gibi ölü kişi hakkında fayda verir. Keza bir sadaka vermek niyetiyle ölüp de, bu arzusu velisi tarafından gerçekleştirilen kimsenin durumu da aynıdır. Ölü üzerine namaz kılınması bahsinde, ölüler için dirilere sadaka verilmesi sonucunda, ölünün bunu hissedeceğini söylemiştik. Aynı izah burası için de geçerlidir.
ii. ikincisi ise dinin korunmasına yöneliktir. Bu emir, orucun ne denli güçlü bir fariza olduğunu göstermekte, onun ölüm dahil hiçbir hal üzere düşmeyeceğini vurgulamaktadır. [587]
[579] Buhârî, Savm, 2, 9; Müslim, Sıyâm, 163, 164.
[580] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/166.
[581] Buhârî, Savm, 36; Müslim, Sıyâm, 92, 100.
[582] Ebû Dâvûd, Savm, 45; Ahmed, , 3/476.
[583] bkz. Müslim, Sıyâm, 100.
[584] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/166-167.
[585] Buhârî, Savm, 42; Müslim, Sıyâm, 153
[586] Tirmizî, 718; îbnMâce, 1757.
[587] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/167-168.