sumeyye
Thu 27 January 2011, 04:11 pm GMT +0200
ORUÇLA İLGİLİ ÇEŞİTLİ KONULAR
Orucun Kemal Hali:
Bil ki: Orucun kemali, ancak iki şeyin varlığına bağlıdır:
i. Onun her türlü şehevî, hayvani ve şeytanî fiil ve sözlerden uzak tutulması. Çünkü bu gibi kötü fiil ve sözler, nefse müptezel huyları hatırlatır ve kötü davranışlara girmesi için onu kışkırtır.
ii. Orucu bozabilecek ya da ona davetiye çıkaracak her türlü şeylerden uzak durulması.
Birincisi hakkında Rasûlullah {s.a.) şöyle buyurmuştur:
"Oruç bir kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu bir gün olursa, o gün kötü söz söylemesin, kötü iş işlemesin ve şamata çıkarmasın. Şayet kendisine birisi söver yahut kavga ederse, 'Ben oruçlu bir kimseyim,' desin.[588]
"Kim, yalan sözü ve onunla amel etmeyi terketmezse, Allah Teâlâ'nın, onun yemesini ve içmesini terketmesine ihtiyacı yoktur. [589]
Hadisteki, olumsuzluk ifadesi, orucun kemâl haline yöneliktir.
İkincisi hakkında da, "Hacamat eden de, hacamat olan da orucunu bozmuştur.'[590] hadisini örnek verebiliriz. Hacamat olan kimse, zayıf düşeceğinden, orucunun bozulmasına maruz kalabilir. Hacamat eden ise, kan alma aygıtını emerken karnına kan kaçmasından emin olamaz.
Öpmek ve kucaklamak[591] da bu kısma örnektir.
İnsanlar ifrata düşmüşler, aşırılığa kaçmışlar ve nerdeyse bunu orucun rüknü mertebesine çıkarır olmuşlardı. Rasûlullah (s.a.), hem sözle hem de fiille, bunun orucu bozucu ve noksanlaştıncı bir fiil olmadığını açıkladı ve "ruhsat" ifadesiyle bunun başkaları hakkında terk-i evlâ kabilinden olduğunu ihsas etti. Kendisi ise, şeriatın beyanı ile görevliydi, evlâ olan kendisi hakkında bizzat o idi İhsan mertebesinden, sıradan müslümanların derecesine tenezzülü söz konusu olan diğer konularda da durum aynıdır.
Allah'u a'lem! [592]
[589] Buhârî, Savm, 8.
[590] Buhârî, Savm, 32; Ebû Dâvûd, Savm, 28.
[591] Bu konuda bkz. Müslim, Sıyâm, 62-74.
[592] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/169-170.