- Oruç insana acziyetini hissettiriyor

Adsense kodları


Oruç insana acziyetini hissettiriyor

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
neslinur
Sun 15 August 2010, 04:19 am GMT +0200





Bismillahirrahmanirrahim

BEŞİNCİ NÜKTE


Ramazan-ı Şerifin orucu, nefsin tehzib-i ahlâkına ve serkeşâne muamelelerinden vazgeçmesi cihetine baktığı noktasındaki çok hikmetlerinden birisi şudur ki:

Nefs-i insaniye gafletle kendini unutuyor.

Mahiyetindeki hadsiz aczi, nihayetsiz fakrı, gayet derecedeki kusurunu göremez ve görmek istemez.

Hem ne kadar zayıf ve zevâle maruz ve musibetlere hedef bulunduğunu ve çabuk bozulur, dağılır et ve kemikten ibaret olduğunu düşünmez.

Adeta polattan bir vücudu var gibi, lâyemûtâne, kendini ebedî tahayyül eder gibi dünyaya saldırır. Şedit bir hırs ve tamahla ve şiddetli alâka ve muhabbetle dünyaya atılır.

Her lezzetli ve menfaatli şeylere bağlanır. Hem kendini kemâl-i şefkatle terbiye eden Hâlıkını unutur. Hem netice-i hayatını ve hayat-ı uhreviyesini düşünmez; ahlâk-ı seyyie içinde yuvarlanır.

İşte, Ramazan-ı Şerifteki oruç,

en gafillere ve mütemerridlere,

zaafını

ve aczini

ve fakrını ihsas ediyor.

Açlık vasıtasıyla midesini düşünüyor; midesindeki ihtiyacını anlar.

Zayıf vücudu ne derece çürük olduğunu hatırlıyor.

Ne derece merhamete ve şefkate muhtaç olduğunu derk eder.

Nefsin firavunluğunu bırakıp, kemâl-i acz ve fakr ile dergâh-ı İlâhiyeye ilticaya bir arzu hisseder ve bir şükr-ü mânevî eliyle rahmet kapısını çalmaya hazırlanır-eğer gaflet kalbini bozmamış ise!- (Mektubat Ramazan Ris. Sh.389)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:

TEHZÎB-İ AHLÂK : Ahlâkı güzelleştirmek; kötü huyları gidermek.
SERKEŞÂNE : İsyan edercesine, başıbozukçasına, dikkafalılık yaparcasına.
MUÂMELE : Davranış, işlem, birbiri ile iş görme, amel etme, alış veriş.
GAFLET : Dikkatsizlik, endişesizlik, vurdumduymazlık; nefsine uyarak ALLAH'ı ve emirlerini unutmak.
MÂHİYET : Birşeyin aslı, içyüzü, esâsı.
NİHÂYETSİZ : Sonsuz.
ZEVAL : Zâil olma, sona erme.
MÂRUZ : Birşeyin karşısında ve tesiri altında bulunan, uğrama.
POLAT : Çelik gibi sert bir mâden.
LÂYEMUTÂNE : Ölmeyecekmişcesine, ölümsüz olarak.
TAMAH : (Tımah - Tumuh) Bir şeye göz dikip bakma.
AHLÂK-I SEYYİE : Kötü huylar, çirkin ahlâk.
MÜTEMERRİD : İnatçı, dik kafalı, hakkı kabul etmekte direnen.
DERK : İyice anlamak, idrak etmek.
KEMÂL-İ İLÂHÎYE : ALLAH'ın mükemmelliği.
KEMÂL-İ ACZ VE FAKR : Tam âcizlik ve fakirlik.
DERGÂH-I İLÂHÎ : ALLAH'ın huzuru.