- Ortak Düşünce- Ortak Tavır

Adsense kodları


Ortak Düşünce- Ortak Tavır

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
rabia
Tue 1 June 2010, 03:10 pm GMT +0200
Ortak Düşünce, Ortak Tavır

Cemaat; ortak gaye ve idealler etrafında toplanan mütecanis bir kitledir. İnsanlar değişik maksatlarla bir araya gelirler. Şirket, dernek, vakıf, klüp, parti vs. Teşkilatlar kurarlar. Bu tarzda dar anlamda birliktelikler meydana getirdikleri gibi, millet, ümmet ve uluslararası organizasyon ve bloklarda vûcuda getirirler. Aslında bütün insanlar babaları Âdem, anaları Havva olan bir ailenin fertleri mesabesindedirler.

Hangi çap ve boyutta olursa olsun her topluluğun ortak değerleri, duyguları, gaye ve hedefleri vardır. Bu unsurlar ne kadar güçlü olursa toplumlarda o nisbette güçlü ve ahenkli olurlar. Toplamların bu kenetlenme ve kaynaşma haline affinite sociale denir. Bunun Kur’an’daki ifadesi ise Bünyanûn marsûl (K. Kerim 61/4)dur. Ünlü sosyolog Gristav Löbon toplumları güçlü kılan ana unsurun ortak idealler olduğunu söylemiş ve bu gerçeği şöyle özetlemiştir: kitleler belli idealler etrafında toplanır, bu idealler kaybolunca da dağılır. Bu durumu tesbih daneleriyle de izah edebiliriz.

Tesbih danelerini bir araya getiren ip ve imame neyse fertleri toplum haline getiren ruh da odur. Bedeni ayakta tutan nasıl ruhsa kitleleri diri tutan da toplumsal ruhtur.

Millet ve ümmet seviyesindeki toplumlar görev ve fonksiyonları bitince feshedilen ticari veya kültürel birlikler gibi değildir. Millet ve Ümmet belli süre için oluşturulmaz. Bunlarda devamlılık esastır. Devamlılığın sağlanması ise devam edecek, eskimeyecek ideal ve gerçeklere sahip olmakla mümkündür. Belli şahıslar, geçici heves ve heyecanlar etrafında millet ülküsü oluşmaz. Zira şahıslar ölür, heves ve heyecanlar söner. Milletlerin gücünü ve devamlılığını sadece “ortak çıkar” esasına bağlamak da doğru değildir. Zira çıkar hesabı toplanmakdan ziyade kavga ve ayrılmayı çağrıştırır. Milletler arasındaki menfaat kavgaları, millet içindeki çeşitli gruplar arasında da en sert ve acımasız şekilde görülmektedir.

Birbirleriyle iman ve gönül bağı olmayan fertlerden güçlü toplumlar doğmaz. Toplumun gücü cemaat ruhundan doğar. Camide aynı kıbleye yönelen aynı imama uyan ve aynı inaçları paylaşan insanların meydana getirdiği saflar tam bir cemaat ruhunu temsil eder. Saf tutanların ortak amaç ve gayeleri yoksa ayakkabılıkta yanyana dizilen ayakkabılardan farkları olmaz. Panayır veya pazar yerlerinde rastgele bir araya gelen kalabalıklarla hac ve namaz gibi belli gaye ve inançlar etrafında toplanan fertler aynı değildir.

Ortak Tavır

Şuurlu kitlelerin ortak tavırları vardır. Ortak tavırları olmayan toplumların başarılı olma şansları yoktur. Harekette birlik olmazsa, düşüncede birliğinde önemi olmaz. İki kişinin bir anda evet demesi milyonlarca insanın ayrı ayrı evet demesinden daha etkilidir. Hz. İsa ne güzel söylemiş: “Benimle beraber olmayan bana  karşıdır ve benimle beraber devşirmeyen dağılır” (Matta 12/30) Dağınıklık zaaf sebebidir. Toplumun ortak tepkisinden korkan firavun, halkı parçalara ayırıyordu “Gerçekten firavun ülkede büyüklük tasladı ve halkını gruplara ayırdı, onlardan bir grubu zayıflatıp eziyordu” (K. Kerim 28/4)

Toplumda iyilerin ve iyiliklerin neşvûnema bulması ortak takdire kötülük ve kötülüklerin izahın’da ortak tekdire bağlıdır. Ortak tepki ve ortak tasvip en güçlü silahtır. Bu ortak tavır küçük topluluklarda geçerli olduğu gibi dünya çapında da geçerlidir. Sömürüye, harplere, diktatörlüklere ve her türlü haksızlığa karşı dünyanın ortak tavır alması en ciddi çözümdür.

Mevlana toplumun güçlü ve güçsüz halini şu sözleriyle ne güzel ifade etmiş: Topluluk bedenlerin çokluğundan meydana gelmez. Cismide İsim gibi yel üstünde durur bir şey bil. Farelerin yüreğinde topulluk kudreti olsaydı kızarlar, gayrete gelirlerdi de birkaç tanesi biraraya gelir, fedâi gibi aman vermeden kediye saldırırdı. Bir tanesi gözünü ısırır, oyar, o biri kulağını dişleyip yırtar, bir başkası yanını delerdi. Kedi de bu topluluktan kurtulamazdı. Fakat farede topluluk için yürek yoktur.  Kedinin sesini duydu mu aklı başından gider, hilebaz kedinin önünde kuruyup kalır. İsterse farenin sayısı yüzbin olsun ne çıkar? Koyun sürüsü çok olmuş kasaba ne gam?

Bütün mesele fare veya koyun sürüsü olmaktan çıkıp cemaat ruhuna sahip şuurlu, ortak takdir ve reaksiyonları olan uyumlu ve güçlü bir toplum olabilmektir. ¸

Cemaat; ortak gaye ve idealler etrafında toplanan mütecanis bir kitledir. İnsanlar değişik maksatlarla bir araya gelirler. Şirket, dernek, vakıf, klüp, parti vs. Teşkilatlar kurarlar. Bu tarzda dar anlamda birliktelikler meydana getirdikleri gibi, millet, ümmet ve uluslararası organizasyon ve bloklarda vûcuda getirirler. Aslında bütün insanlar babaları Âdem, anaları Havva olan bir ailenin fertleri mesabesindedirler.

Hangi çap ve boyutta olursa olsun her topluluğun ortak değerleri, duyguları, gaye ve hedefleri vardır. Bu unsurlar ne kadar güçlü olursa toplumlarda o nisbette güçlü ve ahenkli olurlar. Toplamların bu kenetlenme ve kaynaşma haline affinite sociale denir. Bunun Kur’an’daki ifadesi ise Bünyanûn marsûl (K. Kerim 61/4)dur. Ünlü sosyolog Gristav Löbon toplumları güçlü kılan ana unsurun ortak idealler olduğunu söylemiş ve bu gerçeği şöyle özetlemiştir: kitleler belli idealler etrafında toplanır, bu idealler kaybolunca da dağılır. Bu durumu tesbih daneleriyle de izah edebiliriz.

Tesbih danelerini bir araya getiren ip ve imame neyse fertleri toplum haline getiren ruh da odur. Bedeni ayakta tutan nasıl ruhsa kitleleri diri tutan da toplumsal ruhtur.

Millet ve ümmet seviyesindeki toplumlar görev ve fonksiyonları bitince feshedilen ticari veya kültürel birlikler gibi değildir. Millet ve Ümmet belli süre için oluşturulmaz. Bunlarda devamlılık esastır. Devamlılığın sağlanması ise devam edecek, eskimeyecek ideal ve gerçeklere sahip olmakla mümkündür. Belli şahıslar, geçici heves ve heyecanlar etrafında millet ülküsü oluşmaz. Zira şahıslar ölür, heves ve heyecanlar söner. Milletlerin gücünü ve devamlılığını sadece “ortak çıkar” esasına bağlamak da doğru değildir. Zira çıkar hesabı toplanmakdan ziyade kavga ve ayrılmayı çağrıştırır. Milletler arasındaki menfaat kavgaları, millet içindeki çeşitli gruplar arasında da en sert ve acımasız şekilde görülmektedir.

Birbirleriyle iman ve gönül bağı olmayan fertlerden güçlü toplumlar doğmaz. Toplumun gücü cemaat ruhundan doğar. Camide aynı kıbleye yönelen aynı imama uyan ve aynı inaçları paylaşan insanların meydana getirdiği saflar tam bir cemaat ruhunu temsil eder. Saf tutanların ortak amaç ve gayeleri yoksa ayakkabılıkta yanyana dizilen ayakkabılardan farkları olmaz. Panayır veya pazar yerlerinde rastgele bir araya gelen kalabalıklarla hac ve namaz gibi belli gaye ve inançlar etrafında toplanan fertler aynı değildir.

Ortak Tavır


Şuurlu kitlelerin ortak tavırları vardır. Ortak tavırları olmayan toplumların başarılı olma şansları yoktur. Harekette birlik olmazsa, düşüncede birliğinde önemi olmaz. İki kişinin bir anda evet demesi milyonlarca insanın ayrı ayrı evet demesinden daha etkilidir. Hz. İsa ne güzel söylemiş: “Benimle beraber olmayan bana  karşıdır ve benimle beraber devşirmeyen dağılır” (Matta 12/30) Dağınıklık zaaf sebebidir. Toplumun ortak tepkisinden korkan firavun, halkı parçalara ayırıyordu “Gerçekten firavun ülkede büyüklük tasladı ve halkını gruplara ayırdı, onlardan bir grubu zayıflatıp eziyordu” (K. Kerim 28/4)

Toplumda iyilerin ve iyiliklerin neşvûnema bulması ortak takdire kötülük ve kötülüklerin izahın’da ortak tekdire bağlıdır. Ortak tepki ve ortak tasvip en güçlü silahtır. Bu ortak tavır küçük topluluklarda geçerli olduğu gibi dünya çapında da geçerlidir. Sömürüye, harplere, diktatörlüklere ve her türlü haksızlığa karşı dünyanın ortak tavır alması en ciddi çözümdür.

Mevlana toplumun güçlü ve güçsüz halini şu sözleriyle ne güzel ifade etmiş: Topluluk bedenlerin çokluğundan meydana gelmez. Cismide İsim gibi yel üstünde durur bir şey bil. Farelerin yüreğinde topulluk kudreti olsaydı kızarlar, gayrete gelirlerdi de birkaç tanesi biraraya gelir, fedâi gibi aman vermeden kediye saldırırdı. Bir tanesi gözünü ısırır, oyar, o biri kulağını dişleyip yırtar, bir başkası yanını delerdi. Kedi de bu topluluktan kurtulamazdı. Fakat farede topluluk için yürek yoktur.  Kedinin sesini duydu mu aklı başından gider, hilebaz kedinin önünde kuruyup kalır. İsterse farenin sayısı yüzbin olsun ne çıkar? Koyun sürüsü çok olmuş kasaba ne gam?

Bütün mesele fare veya koyun sürüsü olmaktan çıkıp cemaat ruhuna sahip şuurlu, ortak takdir ve reaksiyonları olan uyumlu ve güçlü bir toplum olabilmektir.