neslinur
Fri 9 July 2010, 03:57 pm GMT +0200
Örnek Alınacak Kişi
Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki siz, kendinizden önce gelen milletlerin yoluna karışı karışına, arşını arşınına, tıpatıp uyacaksınız! Şayet o ümmetler daracık keler deliğine girseler, siz de muhakkak (onlara uyarak) oraya girmeye çalışacaksınız.”
Sahâbiler: “Yâ Resûlallah, bu ümmetler Yahudilerle, Hristiyanlar mı?” diye sorduklarında Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) da: “Onlardan başka kim olacak!” diye cevap vermiştir.
Bu hadîs-i şerifte görüldüğü gibi Hz. Peygamber açık bir şekilde başka din mensuplarına benzemeyi, onları taklit etmeyi yasaklamaktadır. Çünkü onları taklit etmek, Müslüman’ı İslâm çizgisinden çıkarır. Aşağılık duygusuna kapılıp yabancıları üstün görmek son derece yanlıştır. Bugün de görüldüğü gibi kâfirler gerçek anlamda medenî değildirler. Onlar sadece teknik alanda Müslümanlardan ileri durumdadırlar. Zaten İslâmiyet de onların tekniklerinden faydalanmayı yasaklamaz. Yasaklanan onlar gibi olmak, onlar gibi yaşamaktır.
Müslüman ise şerefli ve izzet-i nefis sahibi olmalıdır. Menfaatmiş gibi gözüken şeyler için başka dinden olanların, ilkel kültürlerine boyun eğmemelidir. Hz. Peygamber’in tebliğ edip yaşadığı ve ümmetine gösterdiği bir şahsiyet tipi vardır. Bu Müslüman kimliğini bırakıp gayr-ı müslimlerin gösterişli hayatlarına aldanmamalı, bir Müslüman nasıl yaşayacaksa öyle yaşamalıdır. Maddî zenginlikler Allah’ın izniyledir. Önemli olan iyi Müslüman olmaktır.
Allah Teâlâ isteseydi Kur’ân-ı Kerim’i bir kitap olarak, Hz. Peygamber’in aracılığı olmadan da gönderebilirdi. Peygamber göndermesinin asıl sebeplerinden birisi Allah’ın istediği Müslüman bir kişinin nasıl olacağını göstermektir. Bundan dolayı her devirde biricik örnek, uyulacak tek kişi O’dur.
Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki siz, kendinizden önce gelen milletlerin yoluna karışı karışına, arşını arşınına, tıpatıp uyacaksınız! Şayet o ümmetler daracık keler deliğine girseler, siz de muhakkak (onlara uyarak) oraya girmeye çalışacaksınız.”
Sahâbiler: “Yâ Resûlallah, bu ümmetler Yahudilerle, Hristiyanlar mı?” diye sorduklarında Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) da: “Onlardan başka kim olacak!” diye cevap vermiştir.
Bu hadîs-i şerifte görüldüğü gibi Hz. Peygamber açık bir şekilde başka din mensuplarına benzemeyi, onları taklit etmeyi yasaklamaktadır. Çünkü onları taklit etmek, Müslüman’ı İslâm çizgisinden çıkarır. Aşağılık duygusuna kapılıp yabancıları üstün görmek son derece yanlıştır. Bugün de görüldüğü gibi kâfirler gerçek anlamda medenî değildirler. Onlar sadece teknik alanda Müslümanlardan ileri durumdadırlar. Zaten İslâmiyet de onların tekniklerinden faydalanmayı yasaklamaz. Yasaklanan onlar gibi olmak, onlar gibi yaşamaktır.
Müslüman ise şerefli ve izzet-i nefis sahibi olmalıdır. Menfaatmiş gibi gözüken şeyler için başka dinden olanların, ilkel kültürlerine boyun eğmemelidir. Hz. Peygamber’in tebliğ edip yaşadığı ve ümmetine gösterdiği bir şahsiyet tipi vardır. Bu Müslüman kimliğini bırakıp gayr-ı müslimlerin gösterişli hayatlarına aldanmamalı, bir Müslüman nasıl yaşayacaksa öyle yaşamalıdır. Maddî zenginlikler Allah’ın izniyledir. Önemli olan iyi Müslüman olmaktır.
Allah Teâlâ isteseydi Kur’ân-ı Kerim’i bir kitap olarak, Hz. Peygamber’in aracılığı olmadan da gönderebilirdi. Peygamber göndermesinin asıl sebeplerinden birisi Allah’ın istediği Müslüman bir kişinin nasıl olacağını göstermektir. Bundan dolayı her devirde biricik örnek, uyulacak tek kişi O’dur.