hafız_32
Fri 1 October 2010, 05:38 pm GMT +0200
II. Ordunun Silahları
Cahiliye döneminde herkes silahı ile beraber gezerdi. Yolculuğa çıkacakları zaman yanlarında silah bulundururlardı. Bu silahlarla hem kendilerini korurlar, hem de avlanırlardı. Silahları ya kendileri imal eder veya dışardan alırlardı.[129]
Hz.Peygamber (s.a.v.), islâm Devletini kurduktan sonra bu devleti korumak için savaşlara katıldı. Bu savaşlarda, arapların eskiden kullandığı silahlar kullanıldı, islâm, bu silahlara herhangi bir yasaklama getirmedi. Sadece silahların kullanılmasına tahtı did koydu. Hz.Peygamber (s.a.v.)'in ve ordusunun kullandığı silahları şu şekilde kısımlara ayırabiliriz : [130]
A) Koruyucu Silahlar Ve Gereçler
Bunlar, insanı, düşman tarafından gelen saldırılardan ve darbelerden koruyan silahlardır. [131]
1- Zırh:
Silah darbelerinden korunmak için giyilen demir tel veya levhadan yapılmış savaş giyeceğidir. Bunu daha ziyade ordu komutanları giydiği gibi, maddî durumu yerinde olan askerlerin de giydiğini görmekteyiz . Hz.Peygamber (s.a.v.), ilk katıldığı savaşta, yani Bedir'de zırhını giymişti. Uhud'da , Mekke fethinde zırhlı olduğuna dair kesin rivayetler vardır. Hayatında yedi tane zırha sahipti. Bu zırhlaun hepsi demirdendi. O zaman Araplar deriden yapılmış zırhlar da kullanırlardı.
Hz.Peygamber (s.a.v.)'in ordusunda imkânı olanların zırh giydiğini,[132] bazen de O'nun borç olarak aldığı silahlar içerisinde zırhın da olduğunu[133] görmekteyiz. Mekke fethinden sonra gidilen Hüneyn savaşı için Safvan b. Ümeyye'den yüz tane zırh borç alınmıştı.[134]
Hz.Peygamber (s.a.v.), savaşlara katılırken çok tedbirli davranırdı. Uhud savaşı esnasında iki zırh birden giymişti.[135]
2- Miğfer:
Savaş sırasında, başı kılıç, mızrak, topuz, ok vb. silahların darbelerinden korumak için giyilen çelik başlıktır. Hz.Peygamber (s.a.v.)'in demirden yapılmış Müveşşah denilen bir miğferi vardı ki sarı bakırla kaplanmıştı. Başka bir miğferi de Sebuğ diye adlandırılırdı.[136] Buhârî'de geçen bir rivayette, Mekke fethi esnasında da başında bir miğfer olduğu zikredilmektedir.[137]
3- Kalkan :
Kalkan da koruyucu silahlardandır; savunma aletidir. Ok, mızrak, kılıç gibi silahlardan korunmak için elde taşman bir siperdir. Anladığımız kadariyle zırhı ve miğferi olmayanlar kendilerini kalkan ile koruyorlardı. Uhud savaşında yaralanan Hz.Pey-gamber'in kanlarını yıkamak için Hz.Ali (r.a.) kalkan ile su getiriyor, Hz.Fatıma (r.anha) da yıkıyordu.[138]
Gücü yetenlerin bu üç aleti kullanmaları da mümkindir. O zaman da hareket kabiliyeti kaybolur. Uhud savaşında üst üste iki zırh giyen Hz.Peygamber (s.a.v.), bir taşın üstüne çıkmak istemiş, çıkamamıştı; kendisine Talha b. Ubeydillah yardım etmişti.[139]
Hz.Peygamber'in iki tane kalkanı vardı. Bunlardan birisine Zelûk, diğerine de Fütuk denilirdi. O'na, üzerinde resimler bulunan bir kalkamn hediye edildiği, onun üzerine elini koyunca o resimleri Allah'ın silip giderdiği de söylenir.[140]
B) Yaralayıcı Ve Öldürücü Silahlar:
1- Kılıç:
Eski devirlerdeki savaşların vazgeçilmez silahı kılıçtır. Düşmanla karşı karşıya ve göğüs göğüse gelindiği zaman kılıç kullanılır. Hz.Peygamber (s.a.v.)'in dokuz tane kılıcı vardı. Bunların en meşhuru Bedir savaşında ganimet olarak alman Zülfİkâr isimli kılıçtır . Rasûlullah (s.a.v.), bir seferinde Medine'nin etrafında devriye görevine çıkmıştı. Dönüp geldiğinde, boynunda kılıcı asılıydı.[141]
Sahabe, savaş esnasında kılıçlarına çok büyük ihtimam gösterirdi. Kılıçları körelir diye onlarla hiçbir şey kesmezlerdi. Hayvan boğazlamak ve buna benzer işlerde kullanmak üzere yanlarında birer tane bıçak bulundururlardı.[142]
Asr-ı saadette, kılıç insanların devamlı taşıdıkları, harpte ve sulhta yanlarından ayırmadıkları bir alettir. Yolculuk esnasında yanlarında muhakkak bir kılıç taşırlardı.[143] O devirde , " kılıç üzerinde iki isim ( marka ) tercih ediliyordu : Biri Meşrefî ( Suriye mamûlâtı ), diğeri Mühenned (Hind mamûlâtı) dır ."[144]
2- Ok Ve Yay:
Ok, kılıca nazaran tesir sahası biraz daha geniş olan, fakat kılıç kadar kesin netice alamayan bir silahtır. Ok uzun menzilli bir silah olduğu için, düşman birliklerinin önünü kesmek v6 onları geri dönmeye mecbur etmek için kullanılırdı. Ordu içerisinde okçu birlikleri tanzim edilir ve onlar önceden tesbit edilen yerlere yerleştirilirdi.[145]
Ok silahının iyi kullanılması, tam yerinde değerlendirilmesi gerekir. Ok çantasmdaki oklar bitince eldeki yay bir işe yaramaz. Ok atan insamn keskin nişancı olması lazım gelir. Hz.Peygamber (s.a.v.), keskin bir nişancı olan Sa'd b. Ebi Vakkas'a, Uhud günü, ok veriyor ve:
" Ey Sa'd, anam babam sana feda olsun, düşmana ok at " diyordu.[146]
Ok silahının iyi kullanılması ve zayi edilmemesi konusunda da Hz.Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
" Düşman, ok menziline girdiğinde ok atmaya devam ediniz."[147]
Ebû Talha (r.a.) da, Sa'd b. Ebi Vakkas (r.a.) gibi iyi bir ok atıcıydı. Uhud savaşında Hz.Peygamber (s.a.v.), kalkanı ile Ebû Talha'yı korumuş, o da iki elini kullanarak ok atmaya devam ediyordu. Hz.Peygamber (s.a.v.) elinde kalkan olduğu halde yukarıya yükselir, okun düştüğü yere bakardı.[148]
3- Mızrak Ve Kargı :
Uzun ve sırık gövdeli, demir uçlu, ucu sivri ve batıcı bir silahtır. Düşmanı yakalamak, öldürmek ve defetmek için kullanılır. Küçüğüne kargı denir. Hz.Peygamber (s.a.v.), hayatta beş adet mızrak ile birkaç aded de kargıya sahipti.[149]" el-Anze " denilen bir kargısı vardı ki bayramlarda onunla yürür, namaz kılarken onu sütre olarak önüne diker, bazen de ona dayanarak yürürdü.[150]
4- Mancınık:
Hayber'in fethi sırasında Yahudiler müslümanlara karşı mancınık kullandılar. O zaman müslümanlar mancınık kullanmayı bilmiyorlardı; aletleri de yoktu. Bu sebepten dolayı Hayber'in fethi biraz zaman almıştı, en muhkem kalelerden birisini fethetmekle görevlendirilen Hz.Ali (r.a.), mancınıkla kendisine atılan taşlardan korunmak için kale kapısını sökmüş ve kalkan olarak kullanmıştı.[151]
Hz.Peygamber de mancınığı ilk önce Taif kuşatmasında kullandı. İbn Hişâm şöyle der :" Kendisine güvendiğim biri, İslâm'da ilk defa mancınık kullanan kimsenin Resulullah (s.a.v.) olduğunu bana haber verdi.[152] Vâkıdî de şunları nakleder : " Taif kuşatmasında, Rasûlullah (s.a.v.), ashabı ile istişare etti. Bu istişarede Sel-man (r.a.), Taif surlarına mancınık ile saldınlmasım teklif etti. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) de, Selman'a mancınık yapmasını emretti, o da yaptı."[153] İbn Sa'd ise, Tufeyl b. Amr ed-Devsî tarafından getirildiğini zikretmektedir . isimler hakkında münakaşa olsa bile, mancınık kullanıldığı hadisesi sabittir. İsimler hakkındaki ihtilafî da, birinin mancınığı hazırlayıp getirdiği, diğerinin de yerine yerleştirdiği şeklinde telif etmek mümkündür. Hz.Peygamber (s.a.v.), bu muhasarada bir veya iki mancınığa sahip bulunuyordu. Hamidullah Hoca da bunların, bir önceki yıl Hayber savaşında ganimet olarak elde edilen savaş silahları olduğunu zikreder.[154]
Yeri gelince işaret edeceğimiz gibi, îslâm ordusu Taif muhasarasında, debbâbe, debbûr, ve arrâde denilen zırhlı arabalar da kullanmıştır.[155]
C) Silah Temini:
Allah Teala bir ayeti kerimede şöyle buyurur : "Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve Cilıâd için bağlanıp beslenen atlar ( savaş araçları ve her türlü savaş malzemesi) hazırlayın. Bununla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah'ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size ödenir, hiç haksızlığa uğratılmazsınız."[156]
Bu ayeti kerime, Rasûlullah (s.a.v.)'ın ve dolayısiyle müslü-manların devamlı savaşa hazır vaziyette bulunmalarını emretmektedir. Bu hazırlığın, asker, araç ve gereç bakımından mükemmel olması gerekmektedir. Hz.Peygamber (s.a.v.) Medine'ye hicret edip devletini kurduktan sonra, bu hazırlıktan bir an için geri durmamıştır. Ordunun silah bakımından güçlü olmasını hedefleyen Hz.Peygamber (s.a.v.) şu yollarla orduya silah, araç, gereç ve teçhizat temin etmiştir. [157]
1- Zengin Müslümanların Yardımı:
Hz.Peygamber (s.a.v.), müslümanları cihada teşvik etmiş, Cihâdın can ve mal ile olduğunu beyan ederek silahı olmayanların teçhiz edilmesini istemiştir.[158] Bu konuda zenginler yarışa girmişler ve islâm ordusunu güçleri yettiği kadar silahlandırmışlardır.[159]
2- Elde Edilen Ganimetler:
Bedir savaşı ile başlayan zafer silsilesi, müslümanların silah ihtiyacını karşıladı. Bilhassa Bedir,[160] Hayber[161] ve Huneyn[162] savaşlarında fazlaca silah ganimet olarak alındı. [163]
3- Devlet Bütçesinden Silah alınması:
Hz.Peygamber (s.a.v.) devlet bütçesini çok ölçülü kullanır, durum elverdiği zaman savaş hazırlığı olarak orduya silah ve at alırdı.[164]
4- Borç Olarak Silah Temini:
Mekke fethinden sonra Huneyn savaşırla gidilirken, Mekkeli zengin Safvan b. Ümeyye'den borç olarak silah alınmıştır.[165][/b]
[129] İbn Hacer, el-hâbe, 1,416.
[130] Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ağırman, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/47-48.
[131] Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ağırman, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/48.
[132] Buhârî, Cihâd, 13.
[133] Ibn Hişâm, Sîre, IV, 83.
[134] Ayn. es.,IV, 83.
[135] İbn Hişâm, Sîre, III, 91.
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ağırman, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/48.
[136] Buhârî, Cihâd, 84; îbn Kayyim, Zâdü'l-Meâd, I, 49.
[137] Buhârî, Libâs, 17.
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ağırman, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/48-49.
[138] Buhârî, Cihâd, 79.
[139] îbn Hişâm, Sîre, III, 91; el-Endelüsî, Ebû Muhammed Ali b. Ahmed, es-Siretü'n- Nebeviyye, Drmeşk, 1984, s. 131.
[140] İbn Kayyım, Zâdu'l-Meâd, I, 49.
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ağırman, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/49.
[141] Buhârî, Cihâd, 81.
[142] Buhârî,Cihad,190.
[143] Buhârî, Sulh, 7; Kettânî, Terâtib, I, 343.
[144] Hamidullah, Muhamnıed, Uz.Peygamber'in Savaşları (Trc.Salih Tuğ), İst. 1972, s.202.
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ağırman, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/49-50.
[145] İbn Hişâm, Slre, 111,70.
[146] Buhârî, Cihâd, 97.
[147] Buhârî, Cihâd, 11.
[148] Buhârî, Cihad, 79.
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ağırman, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/50-51.
[149] İbn Kayyım, a.g.e., I, 49; Kettânî, Terâtib, I, 344.
[150] İbn Kayyım, a.g.e.,I, 49.
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ağırman, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/51.
[151] îbn Hişâm, Slre, III, 349-350; İbn Kesîr, Slre, III, 359; Hamidullah, Hz.Peygamber'in Savaşları, 168.
[152] İbn Hişâm, IV, 126.
[153] îbn Sa'd, Tabakât, II, 157.
[154] Hamidullah,Hz.Peygamber'in Savaşları, 146.
[155] îbn Hişâm, Sîre, IV, 126; Süheylî, Raud, IV, 162; Diyarbekrî, Hamîs, II, 110.
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ağırman, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/51-52.
[156] K.K.,Enfâl Sûresi, 60.
[157] Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ağırman, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/52.
[158] Buhârî, Cihâd, 37-38; Müslim, îmâre, 135; Ebû Nuaym, Ahmed b. Abdil-lah,Hilyetü'l-Evliyâ ve Tabakâtu'l-Asfiyâ, Beyrut, 1967,1, 59.
[159] Tirmizî, Menâkıb, 19; îbn Hişâm, Sîre, IV, 161; Îbn Sa'd, Tabakât, II, 165; Süheylî, Ravd, 197.
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ağırman, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/53.
[160] Kettânî, et-Terâtib, II, 38.
[161] Îbn Hişâm, Sîre, III, 363-367.
[162] îbn Hişâm, Sîre, IV, 134.
[163] Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ağırman, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/53.
[164] Buhârî, Cihâd, 79.
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ağırman, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/53.
[165] Îbn Hişâm, Sîre, IV, 83.
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ağırman, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/53.