- Onsekizinci Mektup

Adsense kodları


Onsekizinci Mektup

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
derya
Thu 14 January 2010, 01:06 am GMT +0200
ONSEKİZİNCİ MEKTUP

Hasletleri temiz, iyi filler sahibi öz kardeşi Molla Mustafa'ya, Allah'a (Celle ve ala) giden yolların en yakını, Nakşibendiye ta­rikatı olduğu, manevi iç hastalıkların bilmeleri için, dünya ve âhirete ait düşünce lazım olduğu, mürid için, Allahın rızası mür­şidin rızâsına, gadabı mürşidin gadabına bağlı olduğunun be­yanı ve bu konu ile ilgili mes'eleler hakkındadır.

ALLAH'IN ADIYLA BAŞLARIM

Kainatta hiç bir şey yok, onu hamd ile tesbih etmesin. Salat ü se­lam, Allah'ın yaratıklarının en hayırhsı olan Muhammed'in, al ve saha­besinin üzerine olsun! Bundan sonra, bu mektub, yüce kapı eşiğinin hizmetçisinden seven ve sevgili olan kardeşi Molla Mustafa'yadır. Allah sübhanehü ve teala size, şeriat yolunda istikameti nasib eylesin! Faki Hacı, bize gelip, temiz ahlakınızdan ve Allah'ın taatıyla meşgul olduğunuzdan haber verince, Allahü tealaya hizmet etmenize dair arzunuzun rağbet ve teşviki için, bu mektubu size yazdım.

Ey kardeş! Hace Behâeddin El-Naıkşibendi (Kuddise sirruh), «Ger­çekten tarikatımız, Allah'a giden yolların en yakınıdır.» dedi. Yine bu­yurmuş, «Hakk sübhanehü ve tealadan, kat?i olarak kulu kendisine ulaştırıcı bir yol diledim. Dileğini yerine getirip duam kabul oldu.» Bu tari­kata ilk girişte, bir tad ve zevk olup sonunda, aşâk harareti ve Sekr(kendinden geçme) haleti vardır. İşte bunun içindir ki, arif olan kimse, kendini hiçe sayıp frenk kâfirleri bile kendinden daha iyi olduklarını dü­şünür.

İmam-ı Rabbani (Kuddise sirruh) buyurdular ki: «Zahiri beden hastalıkları, şer'i ahkâmlarının edâsı için meşakkata sebeb olduğu gibi, manevi kalb hastalığı da, bunları icab ettirir. İnsanın bedeninde, bir zahiri hastalık belirse, o hastalığı gidermek için, çok çalışır. Halbuki, şübhe­siz, manevi kalb hastalığı, üzerine çökmüştür. Batıni kalb hastalığı, kalb Hakk celle ve aladan başka şeylere ilgilemnesinden ibarettir. Öyle meş­guldür ki, kendisini ebedi bir ölüme ve ebedi atacağı az kaldığı halde, bu hastalığın giderilmesini asla, düşünmeyip, def'ne asla çalışmaz. Eğer, bir kimse, kalbi Hak teâlâdan başkasıyla, ilgisiıü bir hastalık olduğunu bilmezse, halis, sefih bir kimsedir. Eğer bilipde izalesine aldırış etmezse, sırf ahmaktır. İşte bu manevi kalb hastalığı anlamak için, ithirete ait düşünce lazımdır. Çünkü yalnız dünya için olan akıl, idrak, fâni zevkler­le mübtela olup, onlara dalmış olduğundan, kusurludur. Bu manevi has­talığı anlanıaz. Ancak ahiret aklı bunu idrak eder.»

Durum bu iken, insan, dünyadan daha ziyade Allah'ın rızasına ca­lışması gerekir. Zira Hak sübhanehü teâla, kerem-i kemalinden, kulların rızkını vermeye tekeffül edip, rızk için, bizi, tereddüt etmekten kur­tarmıştır. Ailenin nüfusu çoğaldıkça rızkları da o nisbette çoğalır.
Öyle ise hayatta ölümden önce Hak sübhanehü tealanın rızasına yönelmek dünya ve rızık işini Allah'a (Celle ve ala) havale etmek layıktır. Allah'ın rızâsı, hâkiki mürşidin rızasına; gadabı, mürşidin gadabına bağlıdır. Size selam ve dua eder ,duanızı dileriz. Ev halkırnza selam ve dua ederiz. Zeki, anlayışlı olan kimseye, bu kadar kafi iken, yazdığımız bu açık ve uzun tabirlerin hali nicedir? 27/Receh/l339.