neslinur
Fri 9 July 2010, 04:05 pm GMT +0200
Ölüme Hazır Olmak
Her insan dünyada Allah Teâlâ’nın takdir ettiği kadar bir ömür sürer. Kur’ân-ı Kerim’de ölümle ilgili âyetler vardır. Meselâ, şu âyette, Allah Teâlâ, herkesin ölümü tadacağını, bundan dolayı bu dünyayı ebedî zannetmeyip ona göre yaşamamız gerektiğini bildirmiştir. “Her can ölümü tadacaktır. Kıyamet Günü mükâfatlarınız tastamam verilecektir. Kim Cehennem’den uzaklaştırılıp Cennet’e gönderilirse o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı aldatıcı metâdır.” (Âl-i İmrân sûresi, 3/185) Dünya hayatı gerçekten çok çabuk gelir geçer. Kimin ne kadar yaşayacağı da belli değildir. Yaşlanmaya vakit kalmadan ölmek de herkes için ihtimal dahilindedir. Bundan dolayı günlerin ne ile ve nasıl geçtiği önem kazanmaktadır. Allah Teâlâ, günlerin kendi rızasına uygun yaşanmasını istemiş ve böyle geçmeyen günlerle dolu ömrü boşa geçmiş ömür saymıştır.
Dünyada insanı en çok meşgul eden şeyler, kişinin çoluk-çocuğu ile mal sahibi olmak için veya malı artırmak için gösterdiği gayrettir. Malını artırıp çocuklarını daha da rahat ettirmek ister. Ancak ne malı artırmanın ne de rahat yaşamanın yâni lüksün sınırı vardır. Bunlara sınır çizilemeden ömür bitiverir. Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır. Herhangi birinize ölüm gelip de ‘Rabbim ne olur ölümümü biraz geciktirsen de sadaka verip iyilik edenlerden olsam’ demeden önce size verdiğimiz rızıktan harcayın. Allah eceli gelen bir kimseyi geri bırakmaz. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdârdır.” (Münâfikûn sûresi, 63/9-11)
Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) de dünya hayatına bağlanılmaması gerektiğini ümmetine hatırlatmıştır. Hz. Ömer’in oğlu Abdullah’ın omuzunu tutarak şöyle buyurmuştur: “Dünyada tıpkı bir garib hatta yolcu gibi davran.” Hz. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem), bizim garib kimse yani gurbette olan kimse gibi olmamızı istemiştir. Gurbette olan kişi nasıl vatanından ayrı ise Müslüman da asıl vatanının bu dünya olmadığını bilmeli, asıl vatanı olan âhiret hayatının hazırlığı içinde olmalıdır. Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) garib olmaktan da öte “Hatta yolcu gibi ol.” buyurarak bulunduğu yeri önemsemeyen varacağı yerin gayretinde olan kimse gibi olmamızı istemiştir. Çünkü gurbette olan, yolcudan daha yerleşik bir durumdadır.
Konuyla ilgili başka hadîsler de vardır:
* “Yedi şey gelip çatmadan iyi şeyler yapmaya bakın. İnsana görevlerini unutturan fakirlikten, azdıran zenginlikten, halsiz bırakan hastalıktan, bunaklaştıran ihtiyarlıktan, ansızın yakalayan ölümden, gelmesi beklenen şeylerin en fenâsı deccâldan, belâsı daha büyük ve daha acı olan Kıyamet’ten.”
* “Zevkleri bıçak gibi kesen ölümü çok hatırlayın.”
* Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), birgün yere elindeki çubukla birtakım çizgiler çizmiş. Sonra da çizgileri göstererek şöyle buyurmuştur: “Bunlar insanın istek ve arzuları, şu da ecelidir. İnsan hayal içinde yaşayıp giderken bir de bakar ki ölüm çizgisi karşısına gelivermiş.”
* Bir gece Resûlullah Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) uykusundan uyanmış ve şöyle buyurmuş: (Muhtemelen rüyasında ona bazı şeyler gösterilmişti. “İnsanlar! Allah’ı zikredin! Yeri yerinden oynatan birinci sûr üflenecek, arkasından ikincisi gelecek. Ölüm bütün şiddetiyle gelip çatacak. Ölüm bütün şiddetiyle gelip çatacak.” Hadîste görüldüğü üzere Hz. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem), Allah’ı çokça zikretmeyi ısrarla istemiş ve konuyu ölümle ilgilendirmiştir. Anlaşıldığına göre ölümün şiddetinden ancak Allah’ı çok zikretmekle kurtulmak mümkündür.
Her insan dünyada Allah Teâlâ’nın takdir ettiği kadar bir ömür sürer. Kur’ân-ı Kerim’de ölümle ilgili âyetler vardır. Meselâ, şu âyette, Allah Teâlâ, herkesin ölümü tadacağını, bundan dolayı bu dünyayı ebedî zannetmeyip ona göre yaşamamız gerektiğini bildirmiştir. “Her can ölümü tadacaktır. Kıyamet Günü mükâfatlarınız tastamam verilecektir. Kim Cehennem’den uzaklaştırılıp Cennet’e gönderilirse o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı aldatıcı metâdır.” (Âl-i İmrân sûresi, 3/185) Dünya hayatı gerçekten çok çabuk gelir geçer. Kimin ne kadar yaşayacağı da belli değildir. Yaşlanmaya vakit kalmadan ölmek de herkes için ihtimal dahilindedir. Bundan dolayı günlerin ne ile ve nasıl geçtiği önem kazanmaktadır. Allah Teâlâ, günlerin kendi rızasına uygun yaşanmasını istemiş ve böyle geçmeyen günlerle dolu ömrü boşa geçmiş ömür saymıştır.
Dünyada insanı en çok meşgul eden şeyler, kişinin çoluk-çocuğu ile mal sahibi olmak için veya malı artırmak için gösterdiği gayrettir. Malını artırıp çocuklarını daha da rahat ettirmek ister. Ancak ne malı artırmanın ne de rahat yaşamanın yâni lüksün sınırı vardır. Bunlara sınır çizilemeden ömür bitiverir. Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır. Herhangi birinize ölüm gelip de ‘Rabbim ne olur ölümümü biraz geciktirsen de sadaka verip iyilik edenlerden olsam’ demeden önce size verdiğimiz rızıktan harcayın. Allah eceli gelen bir kimseyi geri bırakmaz. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdârdır.” (Münâfikûn sûresi, 63/9-11)
Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) de dünya hayatına bağlanılmaması gerektiğini ümmetine hatırlatmıştır. Hz. Ömer’in oğlu Abdullah’ın omuzunu tutarak şöyle buyurmuştur: “Dünyada tıpkı bir garib hatta yolcu gibi davran.” Hz. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem), bizim garib kimse yani gurbette olan kimse gibi olmamızı istemiştir. Gurbette olan kişi nasıl vatanından ayrı ise Müslüman da asıl vatanının bu dünya olmadığını bilmeli, asıl vatanı olan âhiret hayatının hazırlığı içinde olmalıdır. Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) garib olmaktan da öte “Hatta yolcu gibi ol.” buyurarak bulunduğu yeri önemsemeyen varacağı yerin gayretinde olan kimse gibi olmamızı istemiştir. Çünkü gurbette olan, yolcudan daha yerleşik bir durumdadır.
Konuyla ilgili başka hadîsler de vardır:
* “Yedi şey gelip çatmadan iyi şeyler yapmaya bakın. İnsana görevlerini unutturan fakirlikten, azdıran zenginlikten, halsiz bırakan hastalıktan, bunaklaştıran ihtiyarlıktan, ansızın yakalayan ölümden, gelmesi beklenen şeylerin en fenâsı deccâldan, belâsı daha büyük ve daha acı olan Kıyamet’ten.”
* “Zevkleri bıçak gibi kesen ölümü çok hatırlayın.”
* Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), birgün yere elindeki çubukla birtakım çizgiler çizmiş. Sonra da çizgileri göstererek şöyle buyurmuştur: “Bunlar insanın istek ve arzuları, şu da ecelidir. İnsan hayal içinde yaşayıp giderken bir de bakar ki ölüm çizgisi karşısına gelivermiş.”
* Bir gece Resûlullah Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) uykusundan uyanmış ve şöyle buyurmuş: (Muhtemelen rüyasında ona bazı şeyler gösterilmişti. “İnsanlar! Allah’ı zikredin! Yeri yerinden oynatan birinci sûr üflenecek, arkasından ikincisi gelecek. Ölüm bütün şiddetiyle gelip çatacak. Ölüm bütün şiddetiyle gelip çatacak.” Hadîste görüldüğü üzere Hz. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem), Allah’ı çokça zikretmeyi ısrarla istemiş ve konuyu ölümle ilgilendirmiştir. Anlaşıldığına göre ölümün şiddetinden ancak Allah’ı çok zikretmekle kurtulmak mümkündür.