sidretül münteha
Sun 23 January 2011, 04:26 pm GMT +0200
b- Ölüm İddeti
Bu bahsimizin iddet hakkında olduğu ve ölüm iddetine de has birtakım
hükümler bulunduğu için burada ölüm iddetinden de bahsetmeyi uygun görüyoruz. [78]
aa- Hür Kadının İddeti
Cenâb-ı Hak, "İçinizden ölenlerin bıraktığı eşler kendi kendilerine dört ay on gün beklerler" [79] buyurduğu için ulema, hür olan kadına, hüı olan kocası öldüğünde iddet olarak dört ay on gün lazım geldiğinde müttefik iseler de, kocası ölen gebe kadın ile kocası ölen cariyenin iddetlerinde ihtilâf etmişlerdir. îmam Mâlik «Kocası ölen kadın, kocasının ölümünden sonra dört ay on gün beklese bile, eğer bu müddet içinde -bir kere olsun- aybaşı halini görmezse evlenemez. Çünkü bu kadının gebe olma ihtimali vardır. Şu halde gebelik müddetinin bitmesini bekleyecektir» demiştir.
îmam Mâlik'ten «Bazı kadınlar vardır ki adet görmedikleri halde kendilerinden gebelik şüphe edilmez. Bu da, dört aydan fazla bir zaman ara ile adet gören kadınlarda olur» dediği de rivayet olunmuştur. Halbuki bu tür kadınlar -diyebiliriz ki- hiç yoktur veyahut varsa da çok azdır. Îbnül-Kasım'ın İmam Mâlik'ten rivayetine göre bu kadın ölüm iddetini bekledikten sonra evlenebilir. İmam Ebû Hanife, îmam Şafii ve Süfyan Sevrî gibi İslâm fukahası-nın cumhuru bu görüştedirler.
Kocası ölen gebe kadının iddetine gelince, "Yüklü kadınların iddeti de, doğum yapmalarıyla tamamlanır" âyet-i kerimesi her ne kadar boşanan kadınlar hakkında nazil olmuşsa da, cumhur ve İslâm fukahası hem bu âyetin umumun, hem Ümmü Seleme'den rivayet olunan «Sebîatü'l-Esle-miyye kocasının Ölümünden onbesgün sonra doğum yaptı. Bunun üzerine Peygamber (s.a.s) Efendimiz'e başvurdu. Peygamber (s.a.s) Efendimiz ona 'Sen artık iddeîten çıkmı§ oldun. İstediğinle evlenebilirsin' dedi» [80]hadisine dayanarak, «Kocası ölen gebe kadının iddeti doğum yapmasıyla tamamlanır» demişlerdir.
İmam Mâlik ise, îbn Abbas (r.a.)'dan «Bu kadının iddeti, her iki süreden hangisi daha uzunsa odur» dediğini rivayet etmiştir. Yani gebelik süresiyle ölüm iddetinin süresinden hangisi daha sonra tamamlanıyorsa, kadın onu beklemek zorundadır. Bunun gibi bir söz Hz, Ali'den de rivayet olunmuştur. Bunlar da «Çünkü ancak böylece, gebe kadınların iddeti hakkındaki âyet ile kocası Ölen kadınların iddeti hakkındaki âyetin umumları te'lif olunur» diye düşünmüşlerdir. [81]
bb- Cariye'nin İddetî
Kocası veyahut efendisi ölen cariyeye gelince: Bu da ölen kimsenin ya nikâhlı karısı, ya cariseyisidir. Eğer cariyesi ise, kendisinden ya çocuk doğurmuştur, ya doğurmamıştır.
Nikâhlı cariyenin iddeti -cumhura göre- hür kadının iddetinin yansıdır. Cumhur bunu da cariyenin boşanma iddetine kıyas etmiştir. Zâhiriler'e göre ise, kocası ölen cariyenin iddeti de kocası ölen hür kadının iddeti kadardır. Çünkü Zahiriler âyetin umumuna dayanarak, «Cariyenin boşanma iddeti hür kadının boşanma iddeti kadardır» demişlerdir. Efendisinden Çocuk doğuran cariyenin iddeti ise -İmam Mâlik, İmam Şafii, İmam Ahmed, Leys b. Sa'd, Ebû Sevr ve bir cemaata göre- bir kere âdet görmesidir ki İbn Ömer de buna katılır. İmam Mâlik «Eğer bu cariye adet görmeyen kadınlardan ise iddeti üç aydır. Ona yer temini de gerekir» demiştir. İmam Ebû Hanife ile tabileri ve Süfyan Sevrî ise, «İddeti üç kere adet görmesidir» demişlerdir. Hz. Ali ile İbn Mes'ud da bu görüştedirler. Kimisi de «îddeti, kocası ölen hür kadının iddetinin» kimisi de «Hür kadının iddetinin tamamıdır. Yani dört ay on gündür» demiştir.
İmam Mâlik; «Bu kadın kocası ölen nikâhlı kadın değildir ki, ölüm id-detini beklesin, boşanmış da değildir ki, iddeti üç kere adet görmesi olsun. Şu halde onun için iddet gerekmez. Ancak evlenebilmesi için -efendisi ölen çocuksuz cariye gibi- gebe olmadığını Öğrenmek lazımdır ki, bu da bir kere adet görmesiyle olur» diye delil getirmiştir. Çünkü efendisinden çocuk doğurmayan cariyenin efendisi öldüğü zaman, iddetinin bir kere adet görmesi olduğunda ihtilâf yoktur.
İmam Ebû Hanife'nin delili de şöyledir: «Bu kadın, kocası ölen nikâhlı kadın değildir ki, ölüm iddetini beklesin; çocuklu olduğu için tam cariye de değildir ki, efendisi ölen cariyenin iddetine sahip olsun. Şu halde iddeti, boşanan hür kadınların iddetidir ki o da üç kere aybaşı halini görmesidir».
«Efendisi ölen çocuklu cariyenin iddeti, kocası ölen hür kadının iddetidir» diyenler de, Amr b. As'tan rivayet olunan, «Bizi Peygamberimizin sünnetinden saptırmayın. Efendisi ölen çocuklu cariyenin iddeti dört qy on gündür» [82] hadisiyle ihticac etmişlerdir. Fakat İmam Ahmed, bu hadisi zayıf görerek onunla amel etmemiştir.
«Bu cariyenin iddeti kocası ölen hür kadının iddetinin yansıdır» diyenler ise, bu cariyeyi nikâhlı cariyeye kıyas etmişlerdir.
Şu halde bu cariye hakkında ihtilâfın sebebi, onun hakkında bir hüküm varid olmadığı için, cariye ile hür kadından hangisinin hükmüne tabi olduğunda tereddüt edilmesidir. Bu cariyeyi nikâhlı cariyeye kıyas edenlerin[83]
[78] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/84-85.
[79] Bakara, 2/228.
[80] Buhârî, Tefsîr, 65/65; Müslim, Talâk, 18/8, no: 1485; Mâlik, Talâk, 29/30, no: 86.
[81] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/85.
[82] Ebû Dâvûd, Talâk, 7/48, no: 2308; îbn Mâce, Talâk, 10/33, no: 2083; tbnü'l-Cârûd. Müntekâ, s. 260, no: 769.
görüşü ise, zayıftır. Bundan daha zayıf olan görüş de, bu cariyenin iddetini boşanan hür kadının iddetine kıyas edenlerin görüşüdür ki, bu da imam Ebı Hanife'nin görüşüdür.
[83] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/86-87.