ezelinur
Fri 30 July 2010, 07:51 pm GMT +0200
ÖLÜM ACISI ZORDUR
"Muhammed Horasânî" bir günkü vâzında
Konuşurken "Ölüm"den açılmıştı mevzû da
Biri Ona sordu ki: (Efendim bu insanlar
Acabâ can verirken ne kadar acı duyar?)
Cevâben buyurdu ki: (Ölüm'ün en hafifi
Öyle şiddetlidir ki mümkün olmaz târifi
Ne zaman ki bir kişi gelse ölüm hâline
Sanki konur "İki dağ" omuzu üzerine
İğnenin deliğinden çıkacak rûhu sanır
Yerle gök birleşir de o arasında kalır
Sanki onun içinde bir "Dikenli çalı" var
Onu tutup ağzından kuvvetle çekiyorlar
Bütün hücrelerine takılmış dikenleri
Çektikçe parçalıyor takıldığı yerleri
Can vermenin acısı fazladır hattâ şundan
İnsana "Yetmiş defâ kılıç vuruluşundan
Fakat Mü'min görerek hûri ve melekleri
Onların zevki ile duymaz bu elemleri
Daha da şiddetlidir lâkin "Kabir azâbı"
"Hiç" kalır buna göre can verme ızdırâbı
Çünkü kabir yakındır âhiret hayâtına
Benzer azâbları da âhiret azâbına
Bu kabir azâbı da böyle çok şiddetliyken
Hiç kalır "Mahşerdeki azâblara nisbeten
Bir damlanın deryâ'ya nisbeti nasıl ise
Bunlar da birbiriyle edilmez mukâyese
O meydanda "Bin sene" bekleşirken insanlar
Güneş bir mızrak boyu yaklaşıp halkı yakar
Bir ayağın üstünde bulunur binbir ayak
Günâhlarına göre tere batar cümle halk
Öyle çok sıkışır ki kâfirler izdihâmdan
Temennî ederler ki kurulsa hemen "Mîzân"
Derler ki: (Hesâbımız görülse de hemence
Şu sıkıntılı hâlden kurtulsak bir an önce)
Hâlbuki bilmezler ki bitince suâl hesap
Başlıyacak bu sefer daha elîm bir azâb
Çünkü girecekleri "Cehennem"in ateşi
Öyle şiddetlidir ki bulunmaz aslâ eşi
Mahşer meydanındaki acı ve sıkıntılar
Cehennem azâbının yanında "Hiç" kalırlar
Bir kum tâneciğinin kâinâta nisbeti
Ne ise öyle çoktur Cehennemin şiddeti
Oradan bir "kıvılcım" dünyâya düşse eğer
Onun harâretinden bu dünyâ erir biter
Hem kalmaz bir kararda azâblar Cehennemde
Gün geçtikçe şiddeti durmadan artar hem de
Kurtuluş ümîdi de küffâra olmaz elbet
Bu acı azâblarda kalırlar ilel-ebed
Kalbinde zerre kadar "doğru îmân"ı olan
Cehenneme girse de çıkarılır sonradan)
"Muhammed Horasânî" bir günkü vâzında
Konuşurken "Ölüm"den açılmıştı mevzû da
Biri Ona sordu ki: (Efendim bu insanlar
Acabâ can verirken ne kadar acı duyar?)
Cevâben buyurdu ki: (Ölüm'ün en hafifi
Öyle şiddetlidir ki mümkün olmaz târifi
Ne zaman ki bir kişi gelse ölüm hâline
Sanki konur "İki dağ" omuzu üzerine
İğnenin deliğinden çıkacak rûhu sanır
Yerle gök birleşir de o arasında kalır
Sanki onun içinde bir "Dikenli çalı" var
Onu tutup ağzından kuvvetle çekiyorlar
Bütün hücrelerine takılmış dikenleri
Çektikçe parçalıyor takıldığı yerleri
Can vermenin acısı fazladır hattâ şundan
İnsana "Yetmiş defâ kılıç vuruluşundan
Fakat Mü'min görerek hûri ve melekleri
Onların zevki ile duymaz bu elemleri
Daha da şiddetlidir lâkin "Kabir azâbı"
"Hiç" kalır buna göre can verme ızdırâbı
Çünkü kabir yakındır âhiret hayâtına
Benzer azâbları da âhiret azâbına
Bu kabir azâbı da böyle çok şiddetliyken
Hiç kalır "Mahşerdeki azâblara nisbeten
Bir damlanın deryâ'ya nisbeti nasıl ise
Bunlar da birbiriyle edilmez mukâyese
O meydanda "Bin sene" bekleşirken insanlar
Güneş bir mızrak boyu yaklaşıp halkı yakar
Bir ayağın üstünde bulunur binbir ayak
Günâhlarına göre tere batar cümle halk
Öyle çok sıkışır ki kâfirler izdihâmdan
Temennî ederler ki kurulsa hemen "Mîzân"
Derler ki: (Hesâbımız görülse de hemence
Şu sıkıntılı hâlden kurtulsak bir an önce)
Hâlbuki bilmezler ki bitince suâl hesap
Başlıyacak bu sefer daha elîm bir azâb
Çünkü girecekleri "Cehennem"in ateşi
Öyle şiddetlidir ki bulunmaz aslâ eşi
Mahşer meydanındaki acı ve sıkıntılar
Cehennem azâbının yanında "Hiç" kalırlar
Bir kum tâneciğinin kâinâta nisbeti
Ne ise öyle çoktur Cehennemin şiddeti
Oradan bir "kıvılcım" dünyâya düşse eğer
Onun harâretinden bu dünyâ erir biter
Hem kalmaz bir kararda azâblar Cehennemde
Gün geçtikçe şiddeti durmadan artar hem de
Kurtuluş ümîdi de küffâra olmaz elbet
Bu acı azâblarda kalırlar ilel-ebed
Kalbinde zerre kadar "doğru îmân"ı olan
Cehenneme girse de çıkarılır sonradan)