- Ölülere Sesleniş

Adsense kodları


Ölülere Sesleniş

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Mon 12 September 2011, 12:40 pm GMT +0200
Binbir Damla



Aralık 2008 120.SAYI


Yusuf YAVUZ kaleme aldı, BİNBİR DAMLA bölümünde yayınlandı.

Ölülere Sesleniş

Bedir Savaşı’nda müslümanlar on dört şehit vermiş, müşriklerden yetmiş kişi öldürülmüştü. Bunların yirmi dördü Kureyşliler’in önde gelen kişileriydi. Ebu Cehil’in ve kölesi Bilal-i Habeşî’ye zamanında çok işkence etmiş Ümeyye b. Halef’in de içlerinde bulunduğu bu yirmi dört müşriğin cesetleri savaş sonunda Bedir’deki pis bir kuyuya atılmıştı. (Savaşa katılmayan Ebu Leheb ise, mağlubiyet haberinden bir hafta sonra ölmüştü.) Müslüman Ebu Huzeyfe’nin babası müşrik Utbe b. Rebia’nın cesedi kuyuya atılırken, Ebu Huzeyfe’nin üzüntüden yüzünün rengi değişince, bunu fark eden ALLAH Rasulü s.a.v. ona sordu:

– Ebu Huzeyfe! Babanın halinden dolayı kalbine bir şey mi düştü?

– Hayır ya Rasulallah! Fakat ben babamda gördüğüm meziyetlerin onu İslâmiyet’e götüreceğini umuyordum. İnkâr halinde ölüp gitmesi beni üzdü.

Savaştan üç gün sonra Rasul-i Ekrem, o kuyunun yanına yaklaşarak, oradaki cesetlere şöyle seslendi:

– Ey falan oğlu falan, ey Utbe b. Rebia, ey Ümeyye b. Halef, ey Ebu Cehil b. Hişam!.. Peygamberine en kötü davranan sizler oldunuz. Beni yalanladınız, başkaları ise beni tasdik ettiler. Beni yurdumdan çıkardınız, başkaları ise beni yanlarında barındırdılar. Benimle savaştınız, başkaları ise bana yardımcı oldular. ALLAH’ın ve Rasulü’nün size vaat ettiği şeylerin gerçekleştiğini gördünüz değil mi? Biz, Rabbimizin bize vaat ettiği şeylerin gerçekleşmiş olduğunu gördük!

ALLAH Rasulü’nün bu farklı hitabı, yanındaki sahabilerin dikkatini çekmişti. Hz. Ömer r.a. meraklanarak sordu:

– Ya Rasulallah! Sen cansız cesetlerle mi konuşuyorsun? Onlar senin sözlerini nasıl işitsinler ki onlara sesleniyorsun?

Peygamber s.a.v. Efendimiz ise şu karşılığı verdiler:

– ALLAH’a yemin olsun ki, şimdi benim söylediklerimi siz onlardan daha iyi işitmezsiniz. Fakat onlar cevap veremezler. Onlar ALLAH’ın kendilerine vaat ettiği akıbetin (azabın) gerçekleştiğini görmüş oldular.

Bedir’de meydan boşalınca, Cebrail Aleyhisselam atlı ve silahlı olarak görünmüş, Rasul-i Ekrem’in rızasını alarak gitmiştir.

El-Vâkıdî: Kitâbü’l-Meğâzî (Beyrut, 1989), 1/112-113; Tarîhu’t-Taberî, 2/456-57; Beyhakî: Delâilü’n-Nübüvve, 3/92-93, 131.


Hz. Abbas’ın Paraları

Bedir Savaşı’nda ölen yetmiş müşrik dışında yetmiş kişi de müslümanlara esir düşmüştü. Esirlerin durumunun ne olacağı, Rasulullah ve sahabiler arasındaki müzakere edildikten sonra, Hz. Ebubekir r.a.’ın teklifine uygun olarak onların fidye karşılığında serbest bırakılması kararlaştırıldı. Hz. Ömer r.a. ise, müşriklerin elebaşları olan bu esirlerin öldürülmesini teklif etmişti.

Ödenecek fidye akçeleri esirlerin maddi imkanlarına göre farklı miktarlarda olmuş, bin dirhemden dört bin dirheme kadar değişiklik göstermişti. Hiç fidye ödeme imkanı olmayanlar ise karşılıksız salıverilmiş, bunların okuryazar olanlarından da on müslüman çocuğuna güzelce okuma yazma öğretmesi şart koşulmuştu.

Efendimiz s.a.v.’in amcası Hz. Abbas r.a. da esirlerin arasındaydı. O aslında Mekke’de müslüman olmuş, fakat müslümanlığını gizlemişti. Fidye meselesi konuşulurken, Rasulul-i Ekrem ile arasında şöyle bir konuşma geçmiştir:

– Ey Abbas! Kendin için fidye öde, senin servetin var.

– Ya Rasulallah, ben müslümanım. Kureyşliler beni zorla sefere çıkardılar.

– Senin müslümanlığını ALLAH elbette bilir. Dediğin doğruysa ALLAH sana sevabını verir. Ama senin durumun görünüşte bizim aleyhimizdeydi. Sen fidyeni öde!

– Ya Rasulallah! Mal varlığım yok, nasıl ödeyebilirim?

– Ey Abbas! Zevcen Ümmü Fadl’a teslim ettiğin mallara ne oldu? Hani sen Mekke’den yola çıkarken eşin Ümmü Fadl ile ikinizden başka kimse yokken: “Bu seferde başıma neler geleceğini bilemem. Eğer bir musibetle karşılaşırsam altınların şu kadarı Ubeydullah, şu kadarı Abdullah, şu kadarı da Fadl ve Kusem içindir.” dediğin mallar var ya...

– Bunu sana kim haber verdi? Vallahi bunu Ümmü Fadl ile benden başkası bilmiyordu!

– ALLAH haber verdi!

– ALLAH’a yemin olsun ki, bunu ikimizden başka kimse bilmiyordu. Ben şahitlik ederim ki ALLAH’tan başka ilâh yoktur, sen de şüphesiz ALLAH’ın Rasulüsün!
Böylece Abbas Hazretleri gerekli fidye borcunu ödemek şartıyla serbest bırakıldı. Bundan sonra daha da zenginleşerek bereketli bir hayat sürdü.

İbn Sa’d: et-Tabakâtü’l-Kebir, 4/12-13; İbnu Esir: el-Kâmil fi’t-Tarih (Beyrut, 1979), 2/133; Hz. Muhammed ve İslâmiyet, 3/389-392.


Umeyr’in Suikast Planı

Bedir Gazası’ndan hemen sonraydı. Müşriklerin büyüklerinden Umeyr ibn Vehb ile Safvan ibn Ümeyye, Mekke’de Bedir ölüleri için dertleşiyorlardı. Umeyr’in bir oğlu da Bedir’de esir düşmüştü. Safvan’a şöyle dedi:

– Borçlarım ve çocuklarım olmasaydı, esir oğlumu bahane ederek Medine’ye gider, Muhammed’i öldürürdüm.

– Bunu yaparsan borçlarını öder, ailene de bakarım.

– Öyleyse bu iş aramızda gizli kalsın!

Umeyr kılıcını bileyip yola çıkar ve Medine’ye ulaşır. Onu kılıcıyla mescidin kapısına geldiğini gören Hz. Ömer r.a. durumdan kuşkulanır ve vaziyeti Rasul-i Ekrem s.a.v.’e haber verir. Rasulullah’ın isteği üzerine adamı yakaladığı gibi huzura getirir. Rasulullah buyurur:

– Ömer, bırak onu. Sen de yaklaş ey Umeyr!

Sonra ona niçin geldiğini sorar. Umeyr der ki:

– Elinizdeki esir için geldim, ona iyi davranasınız.

– Öyleyse boynundaki bu kılıç ne oluyor?

– ALLAH kılıçların belasını versin! Bize bir faydası mı var?

– Niçin geldin, bana doğruyu söyle.

– Söylediğim gibi, sadece bunun için geldim.

– Evet… Safvan’la Bedir’de ölenler için dertleşip anlaştınız. Safvan beni öldürmene karşılık borçlarını ödemeyi ve çocuklarının geçimini üstlendi. Sözleştikten sonra beni öldürmeye geldin. Fakat ALLAH buna engel oldu.

– Senin ALLAH’ın Rasulü olduğuna şehadet ederim. Konuştuklarımızı, ben ve Safvan’dan başka bilen yoktu. ALLAH’a yemin olsun ki, bunu sana bildiren ALLAH’tan başkası değil. Beni hidayete sevkeden ALLAH’a hamdolsun! Şehadet ederim ki ALLAH’tan başka ilâh yok, Muhammed ALLAH’ın kulu ve Rasulüdür.

Umeyr artık sadık bir müslüman olmuştur. Rasul-i Ekrem s.a.v. şöyle buyurur:

– Kardeşinize dinini ve Kur’an’ı öğretin, esirini de salıverin!

Öyle yaptılar. Sonra Umeyr halkı İslâm’a davet isteğiyle Mekke’ye döndü. Birçok kimse onun sayesinde müslüman oldu.

İbn Hişam: es-Sîretü’n-Nebeviyye, 2/272-74; İbnu Esir: Üsdü’l-Gâbe, 3/421-22; Delâilü’n-Nübüvve, 3/147-149.