- Ölü ailesine taziye ve yardım

Adsense kodları


Ölü ailesine taziye ve yardım

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sat 29 January 2011, 03:23 pm GMT +0200
Ölü Ailesine Taziye Ve Yardım:

 

Ölünün aile ve yakınlarına büyük bir üzüntü isabet eder. Dünyevî açıdan onların maslahatı, kendilerinin taziye edilmesi ve acılarının paylaşılmasıdır. Bu, onların duymakta oldukları acı kısmen hafifletir. Ayrıca onlara, ölünün defninde yardımcı  olunması, o gün ve gecede kendilerine yemek verilmesi gerekir.       

Âhiret açısından ise, içinde bulundukları sıkıntı halinden kurtulmaları ve Allah'a teveccüh etme kapısını açmaları için ken­dilerine ecr-i cezîl dilenir. Ayrıca ağıt yakarak ağlamaları, yaka paça yırtmaları, dövünmeleri ve benzeri acı ve ızdırabı artıran ta­hammülsüzlük belirtisi davranışlarda bulunmaları önlenir. Çünkü bu durumda onlar, tedaviye muhtaç hasta mesabesindedirler; bu halde iken onların kendi hallerine bırakılmaları ve dahası yangına körükle gidilmesi uygun olmaz.

Cahiliye döneminde insanlar, Allah'a şirk koşmaya götüren bazı âdetler edinmişlerdi. Dinin çıkarı, bu kapının kapatılmasını gerektiriyordu. O yüzden konuyla ilgili bazı yasaklar getirilmiştir.

Bu girişten sonra konuyla ilgili gelen hadislerin izahına geçe­biliriz: [330]


Musibete Duçar Olan Mü'min Hakkında Gelen Hadisler:

 

Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:


"Kendisine hastalık veya başka bir şeyden eza isabet eden hiç­bir müslüman yoktur ki, Allah onun sebebiyle günahlarını ağa­cın yapraklarını döktüğü gibi dökmesin.[331]

Hataların keffâret olmasını gerektiren sebeplerden daha önce söz etmiştik. Bunlardan bir tanesi de, nefis perdesinin ortadan kaldırılması, kötü yeteneklere sevkeden behîmî ruhun çözülmesi idi. Bunu başaran kimse, dünya hayatına razı olmadan, bir tür uzaklaşır.

"Mü'minin misali, taze ekin demeti gibidir; rüzgar onu eğiltir, kimi kere yere yıkar, kimi kere de doğrultur. Eceli gelinceye kadar böyle devam eder. Münafığın misali ise kendisine hiçbir şey dokunmayan dimdik erze[332] ağacı gibidir. Sonunda bu ağacın külmesi bir defada olur. [333]

Bence bunun sırrı şudur: İnsan nefsinin hayvanı ve melekî ol­mak üzere iki kuvveti vardır. İnsanın, özellik itibariyle, bazen hayvanı yönü gizlenir ve melekî yönü üste çıkar. Bu durumda o, melekleşir ve onlardan sayılır. Bazen de aksi olur ve melekî yönü gizlenir, hayvanı yönü üste çıkar. Bu durumda da hayvanlaşır ve artık o insanlıktan çıkar. Hayvanı gücün tasallutundan, melekî gücün egemenliğine geçme sırasında, bu iki gücün birbiriyle müca­dele edeceği haller vardır. Bazen bu Ötekine, bazen de o, berikine üstün gelir. Bu hal, dünyada iken mücâzâtın gerçekleşme yeridir. Biz, daha önce mücâzâtın neden ve niçininden söz etmiştik. Oraya bakınız.

Rasûlullah {s.a.) şöyle buyurmuştur:

"Kul hastalandığı ya da yola çıktığı zaman, sağlam ve mu­kim iken işlemekte olduğu şeylerin sevabı kadar kendisine sevap yazılır. [334]

İnsan, bir şeyi yapmaya azmettiği zaman, onu bundan ancak haricî bir engel alıkoyar. O, kalbin görevini yerine getirmiştir. Gerçek takva kalptedir. Ameller, sadece onun dışa vurması ve te-yitçisidir. Kişi, imkân bulduğunda azmettiği şeye dört elle sarılır. Aciz olması halinde ise, (ihmal etmez) zamana bırakır. Bu itibarla, kalben yapmaya azimli olduğu şeyi, imkânlar elvermediği için ya­pamadığında da sevap alır.   [335]   
                           

 
[330] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/99.

[331] Buhâri, Merdâ, 3; Müslim, Birr, 45.

[332] Erze: Lübnan çamı ya da katran denilen sert ve cüsseli bir ağaç. bkz. ; Armenag K. Bedevian, Polyglottic Dictionary of Plant Names, md. 924 (Ç)

[333] Buhâri, Merdâ, 1; Tevhîd, 31; Müslim, Münâfikîn, 60. Daha önce de geçmişti bkz. [1/104 ]

[334] Buhâri, Cihâd, 134; Ahmed, 4/410.

[335] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/99-100.