hafiza aise
Fri 21 September 2012, 11:01 am GMT +0200
Öğretmenliğin eşsizliği
Hep içimden geçirdiğim bir duygudur bu:
?Şu anda istediğin meslek sana verilecektir, hangisini tercih edersin?? deseler, her defasında içimden tereddütsüz verdiğim cevabım aynı olur: Öğretmenlik!
Düşünürüm, neden öğretmenliği bu kadar seviyorum, bunca mesleklerin içinde, diye... Bakarım ki, değerlendirmelerimin özünde beni cezbeden gerçek şudur:
- Bir nesil babadan anneden fazla öğretmenlere teslim edilmekte, öğretmenin vereceği talim ve telkinle zihinler doğru düşünce ve sağlam inanca ulaşmakta... Halbuki hadisten öğrendiğimize göre, ömür boyu bir tek kişinin hidayetine sebep olan insan, hayatını değerlendirmiş sayılır. Görevinin şuurunda olan öğretmen ise bir değil, beş değil belki binlerce yavrunun doğru düşünmesine, sağlam inanmasına sebep olmakta, böylece öğretmenin hayatı hedefini bulmakta, yaratılış gayesine hizmet etmektedir... ?Bir ömür boyu tek insanın hidayetine sebep olan adamın hayatı hedefini bulmuş sayılırsa, birçok yavrunun doğru düşünüp doğru inanmasına sebep olan öğretmenin hayatı nasıl hedefini bulmuş, gayesine ermiş sayılır acaba?? diye düşünmekteyim.
Evet, ben kanaatimde ısrarlıyım. Bana ?Tüm mesleklerin içinden dilediğini tercih et!? dense, tereddütsüz öğretmenliği tercih ederdim. Çünkü benim vazgeçilmezim, bir daha yaşayamayacağım bu hayatı en faydalı hizmetle değerlendirmektir. Öğretmenlikte ise yetişen nesle doğru düşünce, sağlam bilgi vermekle hayat değerini bulmakta, gayesine ermektedir. Nitekim öğretmenin yaptığı işin yüceliğini yorumlayan Semerkant ulemasından Ebülleys?in şu kıyaslaması bunu anlatmaktadır: Öğrencilerine doğru bilgiler aktaran öğretmenin meşguliyetini değerlendirirken diyor ki: ?- Cephede vatan topraklarını kurtarmak için savaşan insan şehit olur da, kafalarda imanı korumak için hizmet veren öğretmen şehit olmaz mı? Yani toprağı kurtarmak kutsal da imanı kurtarmak değil mi??
Kaldı ki, bir nesle maymundan değil de, insandan dünyaya geldiğini anlatmak dahi başlı başına bir iman kurtarma olayıdır, bir insan yetiştirme hadisesidir. İnsan yetiştirme hadisesi basit bir meşguliyet değildir. Halife Hazreti Ömer?in ifadesiyle, insanın hayatında en büyük hizmet, insan yetiştirme hizmetidir. İnsana yapılan yatırımdan üstün bir başka yatırım yoktur.
Bu konuyu bir soruyla anlatmak isteyen büyük insan bir ara çevresindekilere der ki:
- İstediğinizi hemen verecek olsaydı İslam?a hizmet etmek için Allah?tan (cc) ne isterdiniz?.. Cevaplar farklı olur. Kimi sahralar dolusu koyun, keçi, deve isterken kimi de sandık dolusu altın, gümüş ister. Bunlarla hem İslam?a hem de Müslümanlara hizmet etmeyi düşünürler. Halife bu cevapları tatmin edici bulmayınca soruyu kendisine yöneltirler.
- Peki derler, bir de seni dinleyelim. İstediğin verilecek olsaydı sen Allah (cc)?tan ne isterdin İslam?a ve Müslümanlara hizmet etmek için? Cevaba bakın lütfen:
- Rabb?im benim duamı kabul edip isteğimi verecek olsaydı İslam?a hizmet için O?ndan sizin gibi ne sandık dolusu altın isterdim ne de gümüş. Ben Rabb?imden Ebu Ubeyde, Salim, Muaz.. gibi yetiştirilmiş adam isterdim adam!..
Sözlerine şunu da ilave eder büyük insan:
- Çünkü der, İslam?a hizmet, yetiştirilmiş idealist adamla olur. Adamın varsa her şeyin var demektir. Adamın yoksa hiçbir şeyin yok demektir.
İşte öğretmen hem bu adamdır hem de bu adamı yetiştiren adamdır.
Gel de sen böyle bir adam olmayı isteme, bu adamları yetiştiren mesleğin adamı olmayı tercih etme. Hayatını böyle değerlendirmeyi mühimseme...
ahmet şahin