sumeyye
Sat 25 December 2010, 01:56 pm GMT +0200
Öfkeyle kalkıp...!
Savaşın en çetin anlarıydı. Toz dumana karışmış, yer gök kılıç sesleriyle inliyordu. Bu şanlı anı seyre dalan melekler müslümanların zafer kazanmaları için dua ediyorlardı.
Hz. Ali (r.a) bir düşman askerini bir solukta yere serdi ve kılıcını çekti...
Tam vurmak üzereydi ki, o da ne.
Düşman askeri tüm gücüyle Hz. Ali (r.a) nin yüzünü tükürdü. Bun üzerine Hz. Ali (r.a) elini yüzüne götürüp tükürüğü sildi. Öfkeden yüzü kıpkırmızı kesilmişti. O anda olanca gücüyle kılıcı düşmanın boyununa indirmek için kolunu yukarı kaldırmıştı ki, sonra birden durdu, kolunu yavaşça indirip ayağa kalktı. Yerde yatan düşmanın yüzüne baktı ve :
"-Yürü git! Seni öldürmeyeceğim! Serbestsin!" dedi.
Düşman hemen ayağa kalktı ve şaşkın bir halde :
"-Yüzüne tükürdüğüm halde beni öldürmedin! Neden vazgeçtin?" diye sordu.
Bunun üzerine Hz. Ali (r.a) :
"-Ben seninle Allah (c.c.) yolunda ve Allah (c.c.) ın rızasını kazanmak için savaşıyorum ve seni onun için öldürecektim. Sen yüzüme tükürünce kızıp öfkelendim. İşin içine nefsim karıştı. Eğer o an seni öldürseydim öfkemden kızgınlığımdan dolayı öldürmüş olacaktım. YAni seni Allah (c.c.) rızası için değil kendi nefsim için öldürmüş olacaktım ve katil olacaktım! Bu yüzden katil olmaktan, Allah (c.c.) tan korktum, kendime hakim oldum ve seni serbest bıraktım." dedi.
Düşman askerinin şaşkınlığı bir kat daha arttı.
Bu hal üzre kılıcını yere atıp şehadet ederek müslüman oldu.
Aynı durumda biz olsak! Yada ben sizin yüzünüze tükürsem??? Ne yapardınız?
Ben söyleyeyim. Kılıcı hemen indirirsiniz!
Hayır demeyin! Siz Ali değilsiniz. Öyle değil mi? Ben Ali değilim kardeşim. Hiç dinlemem çalarım kılıcımı mı diyeceksiniz? (Sakın bu söz bir aldatmaca olmasın. Nefsininizin yada şeytanın bir aldatmacası. Adi bir bahane.)
Peki siz kimsiniz? Altı üstü bir insan! Peki Hz. Ali(r.a.)? Bir melek miydi? Yada bi nebi? Elbette hayır. Oda bir insandı. Tıpkı sizin gibi. Altı üstü bir insan! (İnsanın altı ve üstü nedir? Yani eşref-i mahlukatın? Ne? )
Evet. Oda bizim gibi bir insandı. Aramızdaki tek fark ise ...
İşte o fark tan dolayı o kafir iman etti ya zaten. İşte o farktan dolayı...
Evet. Hepimiz öfkeliyiz. Ama öfke çaresi olmayan bir dert değildir zannımca. Zira Hz. Efendimiz(s.a.v) den nasihat isteyen ashaba Efendimiz(s.a.v) "Öfkelenme!" diye karşılık veriyor. Üç defa sordukları halde yine "Öfkelenme!" diyor.
Öfkelenmemek çok zor elbette. İlk yazımızda dediğimiz gibi Hz. Efendimiz(s.a.v) dahi yer yer öfkelenmiştir. Bu pek tabi. Ama şu da bir gerçek ki "Onlar öfkeye teslim olmamışlar, öfkeyi teslim almışlardır."
İşte bizim yapmamız gereken de budur.
Zira "öfkeyle kalkan zararla oturur"...
ALINTI