- Öfke gıybet koğuculuk ve şarkı

Adsense kodları


Öfke gıybet koğuculuk ve şarkı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Tue 4 January 2011, 03:53 pm GMT +0200
ÖFKE, GIYBET, KOĞUCULUK VE ŞARKI (MÜZİK)



7984- Ebû Hureyre radiyallahu anh'daiı: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

buyurdu:)

"Güçlü kişi, yenen kişi (pehlivan olan) de­ğildir. Asıl güçlü kişi, öfke anında sinirlerine hakim olan kişidir." [Buhârî, Müslim ve Muvattâ.]

7985- Ebû Vâil radiyallahu anh'dan: "Urve bin Muhammed es-Sa'dî'niıı yanı­na girdik. Bir adam konuşurken onu kızdırdı. Bunun üzerine (Urve) kalktı hemen abdest al­dı. Sonra şöyle dedi:

'Babam bana, dedemden, o da Atiyye'den nakletti: (Atiyye) dedi ki: "Peygamber sallal­lahu aleyhi ve sellem bana şöyle dedi: 'Öfke şeytandandır. Şeytan ateşten ise yaratılmıştır. Ateşi söndüren de sudur. Onun için biriniz öf­kelendiği zaman hemen kalkıp abdest alsın!'"

[Ebû Davud]

7986- Ebû Zer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Biriniz ayaktayken Öfkelenirse, hemen otursun. Öfkesi giderse ne âlâ, aksi halde he­men yatsın." [İkisi Ebû Davud'a ait.]

7987- Süleyman bin Surad radiyallahu anh'dan:

Biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanındayken iki kişi birbirine sövüp, münakaşa etliler. Biri öfkelenerek arkadaşına söverken öfkeden yüzü kıpkırmızı kesildi.

Bunun üzerine Peygamber sallallahu aley­hi ve sellem şöyle buyurdu: 'Ben bir kelime biliyorum. Eğer o bunu söylerse öfkesi hemen gider. Eğer o: 'Eûzübillahi mine' ş-Şeytanir-racîm (= Kovulmuş Şeytan'dan Allah'a sığı­nırım)' derse öfkesi gider.' Bunun üzerine he­men bir adam o öfkelenenin yanına gidip 'Kovulmuş şeytandan Allah'a sığın!' dedi. Adam ona şöyle dedi: 'Bende bir şey mi gö­rüyorsun? Ben deli miyim, çekil git!'"

7988- Diğer rivayet:

"Adama dedi ki: 'Peygamber sallallahu

aleyhi ve sellem'in ne dediğini duymuyor musun?' dedi.

Ona: 'Ben deli değilim' diye cevap verdi."

[Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud]

7989-  [Ebû Dâvud] Mu âz'dan benzerim ri­vayet etti. Onda şöyle geçmektedir:

"Şöyle buyuruyor: 'Allahıml Ben sana ko­vulmuş şeytandan sığınırım.'

Muâz devamlı olarak adama bunu söyle­mesini tenbih etti ise de adam kaçındı, daha da öfkelendi.

7990- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e dedi ki: 'Bana az, kolayca kav­rayabileceğim bir tavsiyede bulun.' Şöyle buyurdu:

'Öfkelenme!'

Adam aynı şeyi birkaç defa tekrar etti. Her seferinde Allah Resulü: 'Öfkelenme!' buyurdu." IBuhârî, Muvattâ ve Tirmizî.]

7991- Sehl bin Muâz, babasından radiyal-Iahu anh:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim öfkesinin gereğini yerine getirmeye gücü yettiği halde öfkesine hakim olursa, Al­lah onu kıyamet gününde yaratıkların huzu­runda çağırır ve onu hurilerden dilediğini al­masında serbest kılar." [Tirmizî ve Ebû Dâvud]

7992- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bize ikindi namazi(nı erken) kıldırdı, namazdan sonra kalkıp bize hitap etti, kıya­mete kadar olacak olanlardan bahsetti. Hem de öylesine geniş ve çok konuştu ki anlatma­dık hiçbir şey bırakmadı. Onu bizden ezberle­yenler ezberledi, unutanlar da unuttu. Dedik­leri arasında şunlar da vardı:

'Dünya yeşil (taze) ve tatlıdır. Allah sizi onun üzerinde emanetçi (halife) kılmıştır Bakalım nasıl davranacaksınız diye bakmakta­dır. Dikkat edin! Dünyadan ve kadınların fit­nesinden kaçının!'

Söyledikleri arasında şunlar da vardı: 'Ki­şiyi, bildiği doğruyu söylemekten insanlardan korkusu sakın alıkoymasın.' (Râvî) dedi ki: Ebû Saîd ağladı ve şöyle dedi: 'Vallahi bir çok şey gördük, ancak korkudan doğruyu söyleyemedik."

Buyurduklarından birisi: 'Dikkat edin! Kı­yamet gününde her hain (gaddar) için yaptığı hıyanete göre bir sancak dikilecektir. Halkı yöneten hükümdarın hıyanetinden daha bü­yük bir hıyanet olmaz. Onun sancağı, arkası­na dikilecek.'

O gün ezberlediklerimizden: 'Şunu iyi bi­lin ki, Ademoğulları muhtelif tabakalarda ya­ratılmışlardır. Onlardan kimi mü'min olarak doğar, mü'min olarakyaşar ve mü'min olarak ölür. Kimi de kâfir olarak doğar, kâfir olarak yaşar ve kâfir olarak ölür. Kimi mü'min ola­rak doğar, mü'min olarakyaşar; kâfir olarak ölür. Kimi kâfir olarak doğar, kâfir olarak ya­sar, mü'min olarak ölür. Kimi yavaş öfkelenir, Öfkesi çabuk geçer. Kimi çabuk öfkelenir, Öf­kesi çabuk diner. Kimi de çabuk öfkelenir, an­cak dinmesi yavaştır. Bunların en iyileri ağır Öfkelenip çabuk sakin olandır. En kötüleri de, çabuk öfkelenip, geç sakinleşendir. Kimi de vermeyi de, istemeyi de güzel yapar. Kiminin ise vermesi kötüdür, istemesi ise güzeldir. Ki­misi vermesi güzel, istemesi ise kötüdür, in­sanlardan vermesi kötü ve istemesi kötü olan­lar da vardır, insanların en iyileri vermesi de istemesi de güzel olanlardır. En kötüleri de vermesi de istemesi de kötü olanlardır. Öfke Âdemoğlunun kalbinde bir ateş kıvılcımıdır. Gözlerinin kıpkırmızı kesildiğini, damarları­nın şiştiğini görmüyor musunuz? Öfkeden bir şey hissederse, yere otursun.' (Ebû Saîd) De-dİ ki: Hâlâ güneşlen bir şey kalmış mı diye ikide bir güneşe bakıyorduk. (Nerdeyse ak­şam olacaktı)

Ve Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem şöyle buyurdu: 'Dikkat edin! Dünyanın geçirdiği ömre nazaran geri kalan ömrü, şu günümüzün geçen zamanına nazaran geri ka­lan zamanı kadardır'." [Tirmizi]

7993- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"İçinizde kime rakûb dersiniz?" "Çocuğu olmayana." "Rakûb o değildir. Rakûb; kendinden ev­vel çocuğunu âhireîe göndermeyen kimsedir." "İçinizden kim pehlivan dersiniz?" "Erkeklere yenilmeyen kişiye." "Pehlivan o değildir. Asıl pehlivan, kız­gınlık anında öfkesine hakim olan kimsedir" buyurdu. [Müslim]

7994- Rezîn şunu ekledi: "İçinizde kimi müflis sayarsınız?" "Malı olmayan kimseyi" dediler. "Müflis o değildir. Asıl müflis, kıyamet

gününde, buna zulmetmiş, ona sövmüş, beri­kinin malını almış olarak gelen kimsedir. Çünkü orada ne dinar vardır, ne de dirhem. Sevapları alınıp o kimselere verilir. Yetmez, bu defa onların günahları sırtına yüklenir, İs­te müflis odur."

7995- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

buyurdu:)

"Öğretin, kolaylaştırın ve güçleştir/neyin! Biriniz kızdığı zaman, sussun, biriniz Öfkele­nince sussun, biriniz kızdığında sussun."

[Ahmed ve Taberânî, M. el-Kebîr'de]

7996-  Muhammed bin Atiyye, babasın­dan, o da dedesinden:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Sultan yoldan çıkınca şeytan ona musal­lat olur." lİkisi de Ahmed ve Taberânî, Mıı'cemtt'l-Kebfr'e ait.]

7997- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cehennemde bir kapı vardır ki, oradan ancak öfkesi Allahın gazabı ile dinmiş kimse­ler girer." [Bezzâr leyyin bir sened]e.|

7998- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Gıybet nedir bilir misiniz?"

"Allah ve O'nun Resulü bilir" dediler.

"Birinizin, kardeşini hoşlanmadığı şey ile anmasıdtr" buyurdu. Bunun üzerine bir adam dedi ki:

"Ey Allah'ın Resulü! Anlattıklarım ya o kardeşimde bulunursa?"

"Anlattıkların o kardeşinde bulunursa, onun gıybetini yapmış olursun. Anlattıkların onda yoksa o zaman ona iftira etmiş olursun"

buyurdu. İEbû Dâvud veTirmizîl

7999- Âişe radiyallahu anhâ'dan: Dedim ki: "Ey Allah'ın Resulü! Safiyye'nin kısa oluşu sana yeter." Şöyle buyurdu: "Öyle bir kelime söyledin ki eğer o kelime de­nize karışsa denizi bulanık hale getirir." (Ai-şe) der ki: 'Ben (Resûlullah'a) yalnızca bir in­sanın (tahkir gayesiyle) taklidini yapmıştım. Bana şöyle buyurdu: 'Bana şu su kadar (dün­yalık) verilse bile ben, bir başkasını (kusuru sebebiyle) taklit etmem'."

(ÎRisi de Ebû Dâvud ve Tirmizî.]

8000- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Rabbime çıkarıldığını zaman (Mi'râc'da) yüzlerini bakırdan tırnaklarıyla yüzlerini tır­malayan insanlara uğradım. Dedim ki: 'Ey Cibril! Bunlar kimdir?' Şöyle dedi: 'Bunlar, insanların etlerini (gıybet etmek suretiyle) yi­yen ve onların ırzlarına sataşan, şahsiyetleri­ni zedeleyen insanlardır'." |Ebû Dâvud]

8001- el-Müstevrid radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Müslüman birine sataşması (hakaret ve iftira) sebebiyle bir lokma yiyen (kazanç sağ­layan) kimseye Allah ona cehennemden onun gibisini yedirir. Müslüman birine sataşmak yoluyla elbise (hediye vs.) elde edene Allah ona cehennemde benzerini giydirir. Riya ve gösterişle müslüman kardeşinin zararına ça­lışırsa, Allah kıyamet gününde onu riya ve gösteriş yapanların makamında durdurur."

[Ebû DâvudJ

8002- Saîd bin Zeyd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Haksız yere müslümanın namus ve şahsi­yetine sataşmak günahların en büyüğüdür."

8003- Muâz bin Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

buyurdu:)

"Kim bir mü'mini, münafıktan korursa, Allah kıyamet gününde bir melek gönderir ve onun etini o melek cehennemden korur. Kim bir müslümana gözden ve itibardan düşürmek için bir iftira atarsa, kıyamet gününde söyle­diklerinin (günahından) paklanıncaya kadar, cehennem köprülerinden bir köprüye oturtu­lur." lEbû Dâvud]

8004- Huzeyfe radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

buyurdu:)

"Koğuculuk yapan cennete giremez." (Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud veTirmizî]

8005- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bana bir kimse ashabımın birinden (ca­nımı sıkacak) bir şey ulaştırmasın! Zira ben onların yanına içim arınmış ve rahat olarak çıkmak istiyorum." (Ebû Dâvud ve Tirmizî]

8006- Câbir radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile beraberdik. Birden pis bir koku yükseldi. Bu­nun üzerine dedi ki: 'Bu kokunun ne olduğu­nu biliyor musunuz? Bu, mü'minlerin, gıybe­tini edenlerin kokusudur'." [Ahmed]

8007- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile oturuyorduk; bir adam kalkıp gitti. Onun ar­dından başka bir adam onun hakkında ileri geri konuştu. Bunun üzerine Allah Resulü sal­lallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

'Haydi git ağzını çalkala!'

'Et mi yedim ey Allah'ın Resulü neden ağzımı çalkahyayım?'

'Şen kardeşinin etini yedin buyurdu."

|Taberânî, Mu'cemu'l-Kebtr'ae.]

8008- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem içeriye girdiğinde yanımda iki cariye vardı; Buas (savaşı ile ilgili) şarkı söylüyorlardı. Ya­tağa uzandı ve onlardan yüzünü (aksi yöne) çevirdi. Sonra Ebû Bekr içeriye girdi (şarkıcı­lar sebebiyle) ve 'Allah Resulünün yanında şeytanın mizmarlan ha' diyerek beni azarladı. Bunun üzerine Ebû Bekr'e yönelerek şöyle dedi: 'Onları bırak, söylesinler!' Bir an Resû-lullah'm dikkati bizden uzakllaşınca cariyele­re çıkmalarım işaret etlim ve çıkıp gittiler.

Bir bayram günüydü. Siyahiler mescidde mızrak ve kalkanlarıyla oynuyorlardı. Ya ben isledim ya da bizzat Resûlullah şöyle söyledi. 'Bakıp seyretmek ister misin?'

'Evet' dedim. Bunun üzerine benî arkası­na oturttu, yanağım yanağı üzerinde ve bu halde seyretmeye koyuldum. O da şöyle di­yordu: 'Ey Erfıde oğulları ha gayret!' Bıktığı­mı görünce, 'Yeter mi bu kadar?' diye sordu. 'Evet' dedim, 'öyleyse haydi git!' buyurdu.

8009- Diğer rivayet:

"Onlar şarkı söylüyorlardı, ancak (hakiki) şarkıcı değillerdi."

8010- Diğer rivayet:

"Ömer Habeşlileri azarladı, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ise şöyle buyurdu: 'Ey Erfideoğulları (devam edin) güven için­desiniz!' " |Buhârî, Müslim ve Nesâî.|

8011-  Onlar (Buhârî, Müslim ve Nesâî) Ebû Hureyre'den:

"Ömer içeri girdi, taşlara eğilip yerden taş aldı ve onlara fırlattı. Bunun üzerine Allah Nebîsİ sallallahu aleyhi ve sellem: 'Rahat bı­rak onları ey Ömer!' buyurdu."

8012-  er-Rubeyyi' bint Muavviz radiyal­lahu anhâ'dan:

"Ben evlendiğim zaman Peygamber sal­lallahu aleyhi ve sellem bize geldi ve yatağı­ma oturdu.

Cariyelerimiz defler çalıp Bedir'de öldü­rülen babalarına ağıt yakıyorlardı.

İçlerinden birisi şunu terennüm etti: 'İçi­mizde yarın ne olacağını bilen bir peygamber vardır.' Bunun üzerine Allah Resulü sallalla­hu aleyhi ve sellem ona:

'Bunu bırak 'da, daha önce söylediğini

söyle!' buyurdu." [Buhârî, Ebû Dâvud ve Tirmİzî]

8013- Nafi' radiyallahu anh'dan:

"Bir yolda İbn Ömer'le beraberdik. Bir şarkı sesi duydu, parmakları ile kulaklarını tı­kadı ve yoldan uzaklaşarak başka larafa gitti. Bilahare bana dedi ki: 'Ey Nafi'! Ber şey du­yuyor musun?'

'Hayır' dedim. Bunun üzerine parmakları­nı kulaklarından kaldırdı ve:

'Bir keresinde ben de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile beraberdim, o da böyle bir ses duymuş ve aynısını yapmıştı'." |Ebû Davudi

8014-  Muhammed bin el-Münkedir radi-yallahu anh'dan:

"Bana şu bilgi ulaşmıştır: 'Allah Teâla, kı­yamet gününde, eğlence ve şeytan çalgısın­dan kulaklarını uzak tutanlar nerdedir? Onla­rı misk bahçelerine sokunuz!' buyuracak. Sonra meleklerine: 'Onlara takdirlerimi du­yurun ve onlar için hiç bir korku olmadığım ayrıca hiçbir şeye de üzülmeyeceklerini bildi­rin!' diyecek." [RezînJ

8015- es-Sâib bin Yezîd radiyallahu anh'­dan:

"Bir kadın Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e geldi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu Aişe'ye sordu:

'Ey Âise! Bunu tanıyor musun?'

'Hayır' dedi.

'Bu falan oğullarının sarkıctsıdır; sana şarkı söylemesini ister misin'

'Evet.'

Ona bir tabak verdi. O da Aişe için şarkı söyledi. Ondan sonra şöyle buyurdu:

'Onun burnunun deliğine şeytan üflemis-tir'." [Ahmed ve Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de.]

7984- Bu hadisi Mâlik (hüsnü'l-huluk 12, s. 906), Buhârî (edeb 76, VII, 99) ve Müslim (birr 107, s. 2014), Mâlik ani'z-Zührî an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7985- Bu hadisi Ebû Dâvud (4784), İbr. b. Hâlid an Ebî Vâil el-Kâss asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7986- Bu hadisi Ebû Dâvud (4782), Ah. b. Hanbel an Ebî Muâviye an Dâvud b. e. Hind an Ebî Harb b. ebî'l-Esved an Ebî Zer senedi ile; bilâhâre (4783) Vehb b. Bakiyye an Hâlid an Dâvud an Bekr senedi ile tahrîc etti ve ikinci tarik için: "Daha sahîhi budur" dedi.

7987-7988- Bu hadisi Buhârî (bed'ul-halk 11/12, IV, 93; edeb 44/5, VII, 84; 76/2, VII, 99), Müslim (birr 109-10, s. 2015) ve Ebû Dâvud (4781), el-A'meş an Adî b. Sâbit an Süleymân asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7989- Bu hadisi Ebû Dâvud (4780) ve Tirmizî (3452), Abdülmelik b. Umeyr an Abdirrahman b. e. Leylâ an Muâz asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Abdurrahman'ın Muâz'a yetiştiği şüpheli bir husustur. Bu nedenle isnâdında kopukluk söz konusudur. Nesâî ise bunu Abdurrahman b. e. Leylâ an Ubeyy b. Kâ'b muttasıl tarikiyle tahrîc etmiştir.

7990- Bu hadisi Mâlik (hüsnü'l-huluk 11, s. 905-6), ez-Zührî an Humeyd b. Abdirrahman mürsel senedi ile;

Buhârî (edeb 76/3, VII, 99-100) ve Tirmizî (2020), an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7991- Bu hadisi Ebû Dâvud (4777) ve Tirmizî (2021), Saîd b. e. Eyyûb an Ebî Merh‍m Abdürrahîm b. Meymûn an Sehl b. Muâz asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

7992- Bu hadisi Tirmizî (2191), İmrân b. Mûsâ an Hammâd b. Zeyd an Alî b. Zeyd b. Cüd'ân an Ebî Nadre an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

7993- Bu hadisi Müslim (birr 106, s. 2014), el-A'meş an İbr. et-Teymî ani'l-Hâris b. Süveyd an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc etti.

7995- Bu hadisi Ahmed (I, 239, 283, 365), Leys an Tâvus an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc etti.

7996- Bu hadisi Ahmed (IV, 226), İbr. b. Hâlid an Ümeyye b. Şibl ve gayrihî an Urve b. Muh. an ebîhî an ceddihî senedi ile tahrîc etti.

Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ VIII, 71).

7997- Râvilerinden İsmâil b. Şeybe et-Tâifî zayıf olmakla birlikte İbn Hibbân tarafından tevsîk edilmiştir. Diğer râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VIII, 71).

7998- Bu hadisi Müslim (birr 70, s. 2001), Ebû Dâvud (4874) ve Tirmizî (1934), el-Alâ b. Abdirrahman an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7999- Bu hadisi Ebû Dâvud (4875) ve Tirmizî (2502-3), es-Sevrî an Alî b. el-Akmar an Ebî Huzeyfe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

8000- Bu hadisi Ebû Dâvud (4878), İbnü'l-Musaffâ an Bakiyye ve Ebû'l-Muğîre an Safvân an Râşid b. Sa'd ve Abdirrahman b. Cübeyr an Enes senedi ile tahrîc etti.

Enes zikredilmeksizin mürsel olarak da rivayet olunmuştur.

8001- Bu hadisi Ebû Dâvud (4881), Hayve b. Şureyh an Bakiyye an İbn Sevbân an ebîhî an Mekh‍l an Vakkâs b. e. Rabîa ani'l-Müstevrid senedi ile tahrîc etti.

Bakiyye ve İbn Sevbân sebebiyle isnâdı zayıftır.

8002- Bu hadisi Ebû Dâvud (4876), Muh. b. Avf an Ebî'l-Yemân an Şuayb an Abdillah b. e. Hüseyn an Nevfel b. Musâhik an Saîd b. Zeyd senedi ile tahrîc etti.

8003- Bu hadisi Ebû Dâvud (4883), Abdullah b. Muh. b. Esmâ b. Ubeyd an İbni'l-Mübârek an Yahyâ b. Eyyûb an Abdillah b. Sül. an İsmâil b. Yahyâ el-Muâfirî an Sehl b. Muâz an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

8004- Bu hadisi Buhârî (edeb 50, VII, 86), Müslim (îmân 168-70, s. 101), Ebû Dâvud (4871) ve Tirmizî (2026), İbrâhîm en-Nehaî an Hemmâm an Huzeyfe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8005- Bu hadisi Ebû Dâvud (4860) ve Tirmizî (3896), İsrâîl ani'l-Velîd b. e. Hişâm an Zeyd b. Zâid an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

8006- Bu hadisi Ahmed (III, 351), Abdüssamed an ebîhî an Vâsıl mevlâ Ebî Uyeyne an Hâlid b. Urfuta an Talha b. Nâfi' an Câbir senedi ile tahrîc etti.

Münzirî'ye göre râvileri güvenilir kimselerdir (Tergîb III, 511).

8007- Taberânî'nin râvileri Sahîh ricâlindendir (Tergîb III, 506).

8008-8010- Bu hadisi Buhârî (îdeyn 2, II, 2-3; cihâd 81, III, 228) ve Müslim (îdeyn 19, s. 609), Amr b. el-Hâris an Muh. b. Abdirrahman el-Esedî an Urve an Âişe asl-ı senedi ile; ilk lafız Buhârî'ye ait;

Buhârî (îdeyn 25, II, 11; menâkıb 15, IV, 161, üçüncü lafız; nikâh 82/2, VI, 147; 114, VI, 159), Müslim (îdeyn 17-8, s. 608-9) ve Nesâî (îdeyn 33, 35, 36, III, 195-6), ez-Zührî an Urve an Âişe asl-ı senedi ile;

Buhârî (îdeyn 3/2, II, 3) ve Müslim (îdeyn 16, s. 607) ve Nesâî (îdeyn 34, III, 195), Hişâm b. Urve an ebîhî an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8011- Bu hadisi Buhârî (cihâd 79, III, 227), Müslim (îdeyn 22, s. 610) ve Nesâî (îdeyn 35/2, III, 196), ez-Zührî an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8012- Bu hadisi Buhârî (mağâzî 12/6, V, 15; nikâh 48, VI, 137), Ebû Dâvud (4922) ve Tirmizî (1090), Bişr b. el-Mufaddal an Hâlid b. Zekvân ani'r-Rubeyyi' asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8013- Bu hadisi Ebû Dâvud (4924-6), an-Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc etti.

8015- Heysemî'ye göre Ahmed'in râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VIII, 130).


mevlüdekalınsaz
Thu 4 September 2014, 02:49 pm GMT +0200
Esselamü aleykum ve rahmetullah; şeytanın en sevmedği kişilerden birisi de öfkelendiğinde öfkesine hakim olandır.. inşallah bu anlarımızda irademize hakim olup kendimizi dizginleyebiliriz..paylaşım için Rabbim razı olsun..veslenizle Efendimiz sallahu aleyhi ve selllemi bu konudaki tavsiyelerini de hatırlamış olduk..Rabbim uygulayabilmeyi asip etsin inşallah...

MEHMET/8/A/ENES
Thu 4 September 2014, 03:11 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuh,  Rabbim bizleri dünyalıktan muhafaza eylesin.  Çünkü dünyalık ebedi değil . Dünyalıklar da var ki edebi değil.

cerendemir
Thu 4 September 2014, 04:05 pm GMT +0200
Aleykümselam.Rabbim bizi onun yasakladığı şeylerden uzak bıraksın.Peygamber efendimizin sünnetine tabi yaşamayı nasip etsin inşallah.

Rüveyha
Thu 4 September 2014, 05:23 pm GMT +0200
Aleykümüsselam..Amin kardeşlerim..Rabbim bizleri tüm kötü hasletlerden korusun..İnşaAlllah Efendimizin giybet,öfke,şarkı konusunda uyarılarına çokça önem veririz

Lal-i Hal
Sun 24 April 2016, 10:35 am GMT +0200
Konuyu da tekrardan okuyup hatirlamis oldum.Allah razi olsun.
Dilin serrinden kotulugunden Rabbimize siginiriz...

Yağmur Gümüş
Sun 24 April 2016, 10:40 am GMT +0200
Bismillah...
Bunlar Rabbimin hoş kılmadığı şeylerdir. Bu yüzden bizlerde bunlardan uzak durmalıyız. Rabbim uzak durmayı nasip etsin inşallah...

yagmur_7-c
Mon 8 August 2016, 01:54 pm GMT +0200
Ve aleykum selam
İnsan öfkesine hakim olduğu zaman seytan sinirlenir....İnsan öfkesine hakim olmadiginda veya olamadıiginda mutlu olur ve ona daha iyi yaklaşma imkanı bulur...Rabbim seytanin her türlü serrinden korusun inşallah....