neslinur
Sun 11 July 2010, 01:10 am GMT +0200
O’nun Şahidi
“Muhammed, Allah’ın resûlüdür. O’nunla beraber bulunanlar da kâfirlere karşı sert, birbirlerine karşı merhametlidirler.” (Fetih sûresi, 48/29)
İnanmayanlar ne derlerse desinler Hz. Muhammed’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir peygamber olduğunun şahidi bizzat Allah Teâlâ’dır. O, bu âyette de görüldüğü gibi Peygamberimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) adını vererek hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde Hz. Muhammed’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) peygamber olduğunu ilân etmektedir. Şahit olarak Allah yeter. Dolayısıyla Allah Teâlâ, peygamberinin dini duyurması ve yayması için yardımcı olacaktır. Dini yok etmek için uğraşanların gayretleri boşa gidecektir.
Âyette, Hz. Muhammed’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) peygamberliğinin ilânından sonra Müslümanların özellikleri sıralanmaktadır. Buna göre Müslümanlar, kâfirleri değil Müslümanları dost bilecekler. Din açısından, Müslümanların en aşağısı kafirlerin en iyisinden üstündür. Kâfirlerin Müslümanların aleyhine birleştikleri ve birbirlerini destekledikleri bilinen bir durumdur. Tarih boyunca Müslümanlara yapılan zulümlerin sayısı belli değildir. Bunun için Müslümanlar, kâfirlere boyun eğmemeli ve onların Müslümanları sömürmesine ve ezmesine fırsat vermemelidirler. Müslümanların birbirlerine değer vermesinin daha kuvvetli bir toplumun meydana gelmesi için şart olduğu unutulmamalıdır. Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) uygulaması da bu yönde olmuştur. O, kâfirlerin Müslümanların aleyhine olabilecek hiçbir hareketine müsaade etmemiştir.
Yukarıdaki âyete ve Resûlullah’ın (sallallâhu aleyhi ve sellem) sünnetine göre Müslümanlar kendi aralarında kardeşlik havası içinde olmalıdırlar. Kâfirlere karşı sert olmaları ise, onların kâfirlere haşin ve katı davranmaları mânâsına gelmektedir.
“Muhammed, Allah’ın resûlüdür. O’nunla beraber bulunanlar da kâfirlere karşı sert, birbirlerine karşı merhametlidirler.” (Fetih sûresi, 48/29)
İnanmayanlar ne derlerse desinler Hz. Muhammed’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir peygamber olduğunun şahidi bizzat Allah Teâlâ’dır. O, bu âyette de görüldüğü gibi Peygamberimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) adını vererek hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde Hz. Muhammed’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) peygamber olduğunu ilân etmektedir. Şahit olarak Allah yeter. Dolayısıyla Allah Teâlâ, peygamberinin dini duyurması ve yayması için yardımcı olacaktır. Dini yok etmek için uğraşanların gayretleri boşa gidecektir.
Âyette, Hz. Muhammed’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) peygamberliğinin ilânından sonra Müslümanların özellikleri sıralanmaktadır. Buna göre Müslümanlar, kâfirleri değil Müslümanları dost bilecekler. Din açısından, Müslümanların en aşağısı kafirlerin en iyisinden üstündür. Kâfirlerin Müslümanların aleyhine birleştikleri ve birbirlerini destekledikleri bilinen bir durumdur. Tarih boyunca Müslümanlara yapılan zulümlerin sayısı belli değildir. Bunun için Müslümanlar, kâfirlere boyun eğmemeli ve onların Müslümanları sömürmesine ve ezmesine fırsat vermemelidirler. Müslümanların birbirlerine değer vermesinin daha kuvvetli bir toplumun meydana gelmesi için şart olduğu unutulmamalıdır. Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) uygulaması da bu yönde olmuştur. O, kâfirlerin Müslümanların aleyhine olabilecek hiçbir hareketine müsaade etmemiştir.
Yukarıdaki âyete ve Resûlullah’ın (sallallâhu aleyhi ve sellem) sünnetine göre Müslümanlar kendi aralarında kardeşlik havası içinde olmalıdırlar. Kâfirlere karşı sert olmaları ise, onların kâfirlere haşin ve katı davranmaları mânâsına gelmektedir.