- O Büyük Nizama Tesbihlerle Katılmak

Adsense kodları


O Büyük Nizama Tesbihlerle Katılmak

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Tue 6 July 2010, 09:36 am GMT +0200

O Büyük Nizama Tesbihlerle Katılmak



Bulutsuz bir gecede gökyüzünü seyretmekten hoşlanır mısınız bilmiyorum Böyle bir gecede ışıl ışıl gökyüzünü seyretmenin, manevi bir haz ve gönül huzuruna vesile olduğunu düşünüyorum İrili-ufaklı binlerce yıldız, gezegen ve onların arasında dolaşan bir dünya Akıllara durgunluk veren bir nizam ve en ince ayrıntıların bile düşünülüp hesaplandığı bir denge Seyrettikçe açılıyorsunuz, hafifliyorsunuz ve adeta yıldızların arasında dolaşıyorsunuz

İsteseniz de istemesenizde, bu harikulade nizam size kurucusunu ve sahibini anlatıyor O’nun büyüklüğü karşısında kendinizden geçiyor, varlığınızı adeta sıfırlıyor ve O’na teslim oluyorsunuz

Bu tefekkür muhitinde dolaşırken, O Yüce Yaratıcı’nın işaret buyurduğu bir hakikat düşünce dünyanıza doğuyor: Yaratıcı kudretin her an bütün varlıklarla ilgili olmasına karşılık, aynı zamanda bütün varlıklar da yaratıcılarını anıyor Yani her şey O’nunla irtibatlı

Evet; yerde ve göklerde bulunan her şey, devamlı olarak Allah’ı tesbih ediyor Hadid, Haşr ve Saf surelerinin birinci ayetleri ve bu gerçeği bildiren daha birçok ayet, en küçük parçasına varıncaya kadar bütün varlıkların yaratıcısı ile ayrı ayrı ve özel bir münasebete sahip olduklarını ortaya koyuyor: Bir tarafta Allah’tan varlıklara doğru her şeyi şekillendiren ve ayakta tutan yaratıcı kudret, diğer tarafta aynı kudretin düzenlediği ama varlıklardan Allah’a doğru devam eden kulluk ve ibadet İki yönlü muazzam bir nizam

Alemdeki bu büyük nizam içerisinde kendinizi, daha doğrusu insanoğlunu düşünüyorsunuz Allah, diğer bütün varlıklar gibi insanı da o büyük nizamın bir parçası kıldı Fakat insanı bir yönü ile diğer varlıklardan ayırdı Bütün varlıklar Allah’ın iradesine tabi olarak O’nu tesbih ederken, insana bir irade verdi İşte o iradesini kullanarak, kainattaki bu genel nizama kendi tercihiyle katılmasını istedi

* * *

Uçsuz-bucaksız gökler ve siz Düşünmeye devam ediyorsunuz Nihayet, Alemlerin Rabbi’nin insana olan merhametini ve şefkatini hatırlıyorsunuz Yerde ve göklerde kurduğu akıllara durgunluk veren bu büyük nizamı, Vakıa süresindeki bazı ayetlerde rahmetinin bir tecellisi olarak nasıl anlattığını düşünüyorsunuz

”Şimdi düşünsenize o akıttığınız meniyi! Onu yaratıp insan haline getiren siz misiniz yoksa biz miyiz?” “Ektiğiniz tohuma baksanıza! Siz mi onu yetiştiriyorsunuz yoksa biz mi?” “Peki içtiğiniz suya ne dersiniz? Onu buluttan siz mi indirdiniz yoksa Biz mi?” “Ya yaktığınız ateşe ne dersiniz? Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz?”

Bundan sonra Allah, insanın kainattaki bu nizama ve oradaki ortak zikre katılmasını şöyle emir buyurur:

”Öyleyse Yüce Rabbin’in ismini tesbih et!” (Vakıa/74)

* * *

Tesbih, Allahu Tealâ’nın birliğini, yaratıcılığını kabul edip, O’nun her türlü noksanlıktan uzak olduğunu ifade etmektir Yani bir zikir ve dua Tesbih eden insan, kulluğunun ve acziyetinin farkındadır; eksikliklerin kul oluşundan kaynaklandığını bilir Buna karşılık Allahu Tealâ’nın her türlü noksanlıktan ve ihtiyaçtan uzak olduğunu, ortağı ve benzerinin bulunmadığını bütün varlığı ile kabul eder

Kainatın ortak dili olan tesbih, Rasulullah AS tarafından her namazda açış duası olarak okunmuş Biz de tıpkı O’nun gösterdiği gibi en yüce huzura tekbir ile durduktan sonra, “sübhanekellahümme” diyerek başlarız tesbihe Ve şunu söyleriz o duada:

“Seni tesbih ederim (sen her türlü noksanlıktan uzaksın) Allahım
Sana hamd ederim (her türlü kulluk ve kulların rablerine yapabilecekleri her türlü övgü sana layıktır)
İsmin çok mübarek, şanın pek yücedir
Senden başka ilâh yoktur”

Şafiî mezhebine mensup olanlar ise Fahr-i Alem AS Efendimiz’in bir diğer uygulamasını esas alarak “veccehtü vechiye lillezi” diye başlayan başka bir dua okurlar Bu duada da kul, Allah’a olan teslimiyetini ve yönelişini şöyle dile getirir:

“Allah’ı bir bilerek ve O’na gönülden teslim olarak, yüzümü gökleri ve yeri yaradana çevirdim Ben müşriklerden değilim
Şüphesiz, namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm Alemlerin Rabbi Allah içindir
O’nun ortağı yoktur
Bana emrolunan budur Ben müslümanlardanım”

İlâhî huzurda tesbih ile böyle başlayan niyazımız, rukûda ve kulun Rabbi’ne en yakın olduğu an olan secdede yine tesbih ile devam eder:

“Sübhane Rabbiye’l-azîm: Azim olan Rabbimi tesbih ederim”
“Sübhane Rabbiye’l-a’lâ: Yüce Rabbimi tesbih ederim”

* * *

Evet; her tesbihte, bütün varlıkların arzdan arşa yükselen niyazına katılırız Allah’ın kurmuş olduğu o büyük nizamın iradeli ve şuurlu bir parçası olduğumuzun farkına varırız Bütün varlığımızla elinde bulunduğumuz yaratıcı kudrete irademizi ve gönlümüzü teslim eder, gerçek huzura kavuşuruz



Mehmet Işık