reyyan
Tue 29 November 2011, 06:09 pm GMT +0200
46. Noksansız Abdest Almak
97....Abdullah b. Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (s.a.) ökçeleri kuruluktan parlayan (abdest almış) bir topluluk gördü de; "Ökçeleri cehennemde yanacakların vay haline!... Abdesti tam alın" buyurdu.[456] [457]
Açıklama
Hadis-i şerifte zikredilen topluluğun ökçelerinin parlamasından maksat, ökçeleri yıkanmadığından kuruluğunun göze çarp maşıdır. Bu cemaat ya "bir abdest uzvunun ekseriyetinin yıkanmasının abdest için yeterli olduğu" inancını taşıdıklarından, veyahut da ikindi namazına yetişmek üzere acele etmeleri sebebiyle ökçeleri göze batacak şekilde kuru kalmıştır. Resulü Ekrem (s.a.) Efendimiz de ilk bakışta bu durumu fark etmiş ve işin tehlikesini her zamanki i'cazkâr ifadesiyle dile getirmiştir.
Müslim'in rivayet ettiği aşağıdaki şu hadis-i şerif bu topluluğun ikindi namazına yetişmek için abdestlerini acele olarak almaları sebebiyle ökçelerinin bir kısmının kuru kaldığını gösteriyor:
"Abdullah b. Amr rivayet etmiştir; Resûlullah (s.a.) ile birlikte Mekke'den Medine'ye döndük. Nihayet yol üzerinde bir suya varınca cemaat ikindi zamanı acele ederek çarçabuk abdest aldılar. Biz de onların yanma vardık. Ökçelerine suyun değmediği görülüyordu. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.) "Vay Ökçelerin ateşten başına gelene... Abdesti doğru dürüst alın” buyurdular.[458]
Bu hâdise büyük bir ihtimalle Veda Haccında olmuştur.
Hadisteki "veyl" kelimesi ise helak, şiddetli azab anlamına gelen ve fiilî olmayan bir mastardır. Bu kelimenin irinden ve kandan meydana gelmiş cehennemdeki bir dağ, cehennemde bir vadi gibi daha başka mânaları da vardır. "Veyl o ökçelere” denilince yıkanmayan ökçeleri bu azab ve tehlikelerin beklediği anlatılmış olur.
Abdesti tam almaktan maksat ise, farzlarına ve sünnetlerine ayrıca âdabına riâyet ederek almaktır. Yukarıdaki tehdit her ne kadar sadece ökçeler İçin olmuşsa da burada, sadece "ökçelerinizi yıkayın",denmeyip"abdesti dosdoğru, tastamam alınız” buyurulması, "bütün abdest organlarını aynı titizlikle yıkayın yoksa sizin için "veyl" vardır" demektir ki, genellikle bu çeşit tehditler farzların terkinden dolayı vuku bulur.[459]
Bazı Hükümler
1. Abdestte yıkanması farz olan organların her tarafına suyu eriştirmek farzdır. Takva ehli olan fıkıh ulemâsının tümü abdest alırken ayakları topuklara kadar yıkamanın farz olup çıplak ayağa meshetmenin caiz olmadığında ittifak etmişlerdir.[460] Hafız îbn Hacer'in Fethü'l-Bâri'deki açıklamasına göre sahabeden Hz. îbn Abbas ile Hz. Ali dışında bu görüşe itiraz eden yoktur. Sonradan onlar da bu görüşe dönmüşlerdir. Abdurrahman tbn Ebi Leylâ sahabenin bu konuda ittifak ettiklerini söylerken, İbn Hanbel ile Tahâvî çıplak ayağı meshetmenin sonradan neshedildiğini söylemiştir.[461]
2. Abdest organların üzerinde yıkanmadık küçük bir yerin kalması abdeste mânidir.
3. Cahili öğretmek ve kendisi için daha hayırlı şeylere yöneltmek dinen makbul bir iştir.
4. Dinî konulara ters hareket eâenler ibir âlim gördüğü zaman ikaz edip uyarmalıdır. Başkalarının da duyması için bu uyan yüksek sesle yapılabilir.
5. Bu hadis cumhuru ulemâya göre, abdestte çıplak olan ayakların yıkanmasına bir delil olduğu gibi aksini söyleyenlerin görüşlerini de çürüten bir delildir.[462]
[456] Buhârî, İlim 3,30, vudû1 27, 29; Müslim, tahâre 625, 28, 30; Tirmizî tahâre 31; Nesâî, tahâre 88; Ibn Mâce, tahâre 55; Dârimî, vudû' 35; Muvattâ', tahâre 5; Ahmed b. Han-bel, II, 193, 201, 205, 211, 226, 228, 282, 284, 389, 406, 407, 409, 430, 467, 482, 498, III, 316, 390, 426; IV, 191; V, 425, VI, 81, 84, 99, 112, 192, 258.
[457] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 1/ 184.
[458] Müslim, tahâre 26, 27. 241.Nevevî, Şertıu Müslim, III,129.
[459] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 1/ 184-185.
[460] Nevevi, Şerhu Müslim, III, 129.
[461] es-Sa'âti, FethıTr-Rabbfini, II, 43.
[462] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 1/ 185-186.