sidretül münteha
Tue 25 January 2011, 03:27 pm GMT +0200
3. Niyet:
a- Şart Olusu:
Bu bahis, "Niyet orucun sıhhati için şart mıdır, değil midir? Şayet şart ise niyet getirirken Ramazan orucunu tayin etmek lâzım mıdır, değil midir ve her gün için niyet getirmek gerekli midir, yoksa Ramazan'ın ilk günü getirilen niyet bütün Ramazan ayı için kâfi midir ve hangi vakitte getirilen niyet yerindedir, hangi vakitte yerinde değildir?" diye ulemanın ihtilâf ettikleri birkaç mevzuya dairdir.
Cumhur orucun sıhhati için niyet getirmenin şart olduğu görüşündedir. Ancak Züfer «Hasta ve yolcu olmayan kimselerin Ramazan orucunun sıhhati)ti için niyet getirmeleri şart değildir. Fakat eğer hasta veya yolcu Ramazan'da oruç tutmak isterlerse niyet getirmelidirler» demiştir.
Bu ihtilâfın sebebi, oruç sebep ve faidesi düşünülebilen bir ibâdet midir, yoksa sebebi sorulmayan bir taabbüdmüdür diye tereddüt edilmesidir.
Orucun sebebi sorulmayan bir taabbüd olduğunu söyleyenler, «Orucun sıhhati için niyet getirmek şarttır» demişlerdir. Sebebi bilinen bir ibâdet olduğunu söyleyenler ise, «Kişi niyet getirmese bile,'oruç tutmakla düşünülen faydayı elde ettiği için niyet getirmek şart değildir» demişlerdir.
Züfer'in oruçlar içinde yalnız Ramazan orucu için niyet getirmeği şart görmeyişi ise, zayıf bir görüştür. Herhalde Züfer, «Ramazan'da oruç tutmak bizatihi farzdır. Bunun için Ramazan'da tutulan herhangi bir oruç niyetsiz de olsa serî oruç olur» diye düşünmüş olacak ki, «Niyet Ramazan orucu için gereksizdir, fakat sair günlerde oruç tutmanın sıhhati niyete bağlıdır» demiştir. [36]
b- Ramazan Orucuna Niyet:
Niyette Ramazan orucunu tayine dair ihtilâfa gelince, imam Mâlik: «Mutlak orucu kasdetmek kâfi gelmez, Ramazan orucunu niyet etmek lâzımdır» demiştir. îmam Ebû Hanife ise «Mutlak orucun kasdi de kâfidir. Hatta eğer kişi yolcu değilse, bir başka orucu bile kasdetse, yine Ramazan orucu olur. Ancak eğer yolcu ise -kendisine Ramazan'da oruç tutmak vacib olmadığı için- niyet ettiği oruç ne ise o olur» demiştir.
İmam Ebû Yûsuf ile îmam Muhammed yolcuyu da istisna etmeyip «Ramazan'da tutulan oruç, hangi niyetle olursa olsun Ramazan orucu olur» demişlerdir.
Bu ihtilâfın sebebi, bu ibâdetin niyeti için şart olan tayinde ibadetin nevini mi, yoksa kendini mi tayin etmek lâzımdır diye ihtilâf etmeleridir. Çünkü şeriatte bu her iki çeşidinde örnekleri vardır.
Meselâ, abdestli olmak bazı ibadetlerin sıhhati için şarttır. Bu ibadetlerden hangisi için olursa olsun abdest alınırken, falanca ibadeti ifa etmek için abdest alıyorum diye niyet getirmek şart olmayıp sadece abdestsizlik hükmünü kaldırmak için niyet getirmek kâfidir. Fakat namazın niyetinde, hangi namaz kılmıyorsa o namazı, yani ikindi ise ikindiyi, öğle ise öğleyi kasdetmek gerekir. Bunun içindir ki ulema, orucun bu iki çeşit ibadetten hangisi olduğunda ihtilâf etmişlerdir. Orucu birinci çeşide sokanlar mutlak orucun niyetini kâfi görmüşlerdir. İkinci çeşide sokanlar ise, orucun şahsını yani hangi oruç tutuluyorsa niyette onu tayin etmeyi şart görmüşlerdir. Ramazan günlerinde bir başka niyetle tutulan orucun Ramazan orucuna dönüşüp dönüşme-
eliği hususundaki ihtilâfın sebebi de, yine ibadetlerin çoğu, vacib olduğu vakitte ifa edildiği zaman aynı vakte mahsus olan ibadete dönüşmemekle beraber bir kısmının dönüşmesidir. İttifak ile dönüşen ibadet haccdır.
Zira «Kendisine hac lâzım gelen bir kimse nafile niyeti ile hacca başlarsa haccı farza dönüşür» dedikleri halde bunu namaz hakkında söylememişlerdir. Bunun için, orucu hacca kıyas edenler, «Oruç da dönüşür» demişlerdir. Orucu diğer ibadetlere kıyas edenler ise, «Dönüşmez» demişlerdir. [37]
c- Vakti:
Oruç niyetinin vakti hakkındaki ihtilâflarına gelince:
îmam Mâlik «Orucun bütün çeşitlerinde fecirden Önce niyet getirmek gereklidir» demiştir.
îmam Şafii «Farz olan oruçta fecirden önce niyet getirmek gereklidir. Fakat nafile oruçlarda fecirden sonra da caizdir» demiştir.
îmam Ebû Hanife ise «Ramazan orucu ve belli günlerde tutulması nez-redilen oruçlar gibi muayyen bir vakte mahsus olan oruçlarla, nafile oruçlarda fecirden sonra da niyet getirmek caizdir. Fakat, belli bir vakte mahsus olmayıp vacib fi'z-zimme (serbest zamanlı) olan oruçlarda fecirden Önce niyet getirmek şarttır» demiştir.
Bu ihtilâfın sebebi, bu husustaki rivayetlerin birbirleriyle çelişme-sidir. Zira Buhârî, validemiz Hz. Hafsa'dan «Peygamber (s.a.s):
«Kim geceden niyet getirmezse orucu yoktur» buyurdu» diye rivayet etmektedir[38], îmam Mâlik'in de mevkuf olarak rivayet ettiği bu hadis hakkında Ebû Ömer: «Senetleri birbirini tutmaz» demiştir.
Müslim ise Hz. Âişe'den «Rasûlullah (s.a.s) bir gün eve gelip,
«Sizde yiyecekbir şey var mı?»diye sordu. 'Hiçbir şey yoktur' dedim. Bunun üzerine
«Öyle ise, ben oruçluyum» dedi» diye rivayet etmektedir [39].
Ayrıca rivayet olunduğuna göre bir gün Hz. Muaviye minber üzerinde, "Ey şehir halkı, sizin âlimleriniz nerede? Rasûlullah (s.a.)'dan,
«Bugün aşure günüdür. Oruç tutulması bize farz kılınmamıştır. Fakat ben tutuyorum. Tutmak isteyenler tutsun, istemeyenler tutmasın» diye buyurduğunu işittim demiştir [40]. Bunun için, tercih yoluna gidenler Hz. Haf-sa'nın hadisini tercih etmişlerdir. Telif yoluna gidenler de, Hz. Hafsa'mn hadisini farza ve Hz. Aişe ile Muaviye'nin hadislerini de sünnete hamletmek sureti ile farz ile sünnet oruçları ayırmışlardır.
imam Ebû Hanife de, vacib-i muayyenin (belli zamanlı vacib)- niyet yerine geçen belli bir vakti olduğu için- niyete muhtaç olmadığını ve fakat vacib fı'z-zimme'nin (serbest zamanlı vacib) -belli bir vakti olmadığı için-niyete muhtaç olduğunu düşünerek bu iki vacib arasında hüküm ayırımı yapmıştır. [41]
d-Cünüb Olarak Oruç Tutma:
Fıkıh ulemasının cumhuru cünüblükten temiz olmanın orucun sıhhati için şart olmadığı görüşündedirler. Zira Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in eşlerinden olan Hz. Aişe ile Ümmü Seleme'den «Peygamber (s.a.s) Rama-zan'da cimadan cünüb olur ve cünüb olarak sabahlardı» [42] diye rivayet olunmuştur. Ramazan'ın gündüzlerinde ihtilâm olmakla orucun bozulmadığına dair icma' da cumhur için bir hüccettir. İbrahim Nehâî, Urve b. Zübeyr ve Tâvus'tan «Kasden ihtilâm-olan kimsenin orucu bozulur» diye söyledikleri rivâyetolunmuştur.
Bu ihtilâfın sebebi, Ebû Hüreyre'den rivayet olunan «Kim Ramazanca cünüb olarak sabahlarsa orucu bozulur» hadisidir. Ebû Hüreyre'den «Bunu söyleyen ben değilim, bunu söyleyen -Kâ'be'nin Rabbi'ne yemin ederim- Muhammed (s.a.s)'dir» diye söylediği de rivayet olunmuştur. îmam Mâlik'in tabilerinden İbnü'l-Mâcişûn «Eğer kadın, aybaşı hali zail olup da fecirden önce gusletmezse o gün oruç tutamaz» demiştir. Fakat bu görüş şâzz olup sabit hadislerle merduttur. [43]
[36] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 2/35-36.
[37] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 2/36-37.
[38] Buhârî, et-Tarihu's-Sağîr, 1/132; Mâlik, Sıyâm, 18/2, no: 5.
[39] Müslim, Sıyâm, 13/32, no: 1154.
[40] Buhârî, Savm, 30/69, no: 2003.
[41] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 2/37-38.
[42] Buhârî, Sıyâm, 30/22, no: 1925, 1926.
[43] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 2/38.