- Nisa Sûresindeki Ayetler

Adsense kodları


Nisa Sûresindeki Ayetler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
müzzemmil
Sat 17 September 2011, 04:50 pm GMT +0200
3-  Nisa Sûresi'ndeki Ayetler

Nisa Sûresinde mensuh kabul edilen ayetler hakkında farklı riva­yetler bulunur. Bunlar arasında mensuh edildiğine dair nakil bulunanlar olduğu gibi, hiç bilgi bulunmayanlar da vardır. Hakkında önemli riva­yet bulunanlar, 15 ve 33. ayetlerdir.110 Kur'ân ilimleri ve tefsir usulü kitaplarında yer alan ayetler şunlardır:
Bu iki ayet son bölümde geniş olark ele alınacaktır.
Mensuh Ayetler                                                        Nâsİh Ayetler
Nisa Sûresi             11.
Nisa Sûresi,     8.                                                      Mü'minûn Sûresi                                                            Nûr Sûresi              61.
Nisa Sûresi      24.                                                   Enfal Sûresi            75.
Nisa Sûresi      29                                                     .
Nisa Sûresi      33.                                                  Mâide Sûresi          90.
Nisa Sûresi      43.
Nisa Sûresi      90.                                                    Tövbe Sûresi          5.
Buraya alınan ayetlerle ilaveten; 7,9 10, 17,22, 23,63,64, 71, 80, 84, 92, 93, ve 145. ayetleri de mensuh kabul edilmektedir. Yu­karıda numaralan verilen ayetlerin nesih haberi, ilk tefsir kaynaklarında yeterli ölçüde zikredilmez. Daha sonraki dönemlerde, usul konularının tasnif edilmesiyle, bir çok ayet nesih kapsamının dışında tutulduğu an­laşılır. Esasında nasih ve mensuh kabul edilen ayetlerin anlamları kar­şılaştırıldığında bir çok ayetin neshe konu olamayacağı görülecektir. Bununla birlikte, mensuh kabul edilen ayetlerin ve konuyla ilgili gelen rivayetlerin değerlendirilmesinde fayda görmekteyim.
a) "Miras taksim olurken, yakınlar, yetimler ve miskinler de hazır bulunursa, mirastan onlara da bir pay verin ve onlara güzel söz söyleyin.[355]
Nisa Süresindeki bu' ayetin neshi ileri sürülmektedir.[356] Bu bilgi İbn Abbas'a dayandırılır. Yalnız gelen rivayetlerde farklılık gözlenir. îbn Kelbî, İbn Abbas'a atıfta bulunarak bu ayetin, aynı suredeki 11. ayet­le nesih edildiğini belirtir.[357] Benzer haberler Buhari'de de yer alır.[358]
Müfessirler bu ayetle ilgili değişik nakilleri değerlendirdikten son­ra, muhkem olduğu görüşünde birleşirler. Kaynaklarda yer alan bu bil­gilere göre ayetin muhkem olması daha isabetli olmaktadır.[359] Müfes-sirlerin yorumlarından anlaşıldığı kadarıyla İbn Kelbî'nin rivayeti zayıf kabul edilir. Buna göre neshe konu olan ayetin mendup ifade ettiği ileri sürülür. Dikkat edilirse, ayette geçen akraba ve diğer insan gurup­larının, mirasın dağılması anında orada bulunmaları halinde bir şeyler verilmesi, tavsiye edilmiştir. Bulunmadıkları zaman verileceğine dair bir hüküm1 ifade edilmez. Başka ayet ve hadislerde de akraba olmayan ya­kınlara miras verileceğine dair bir bilgi bulunmaz. Buradaki hükümler farzı İfade etmiş olsaydı miras ayetlerinde tekrar yer alması gerekirdi. Oysa miras ayetinde böyle bir emrin olmadığı gözlenir. Bununla bir­likte, Kur'ân-ı Kerim'de aynı anlama gelen başka ayetler de bulunur. Oysa, söz konusu ayetlerin muhkem olduğu anlaşılır.[360] Ayrıca, İslâm tarihinde akraba olmayan yoksul ve yetimlere miras verildiğine dair bir nakil de yer almaz. Ancak sadakanın verilmesi tavsiye edilir.
b)"...Onlardan yararlanmanızın karşılığı olarak, kararlaştırıl­mış olan mehirlehni verin..."[361]
Nisa Sûresi'nde 24. ayetin buraya aldığımız bölümünün mensuh olduğu iİeri sürülmektedir.[362] Nesihle ilgili bilgi İbn Kesir tefsirinde zik­redilir, îbn Kesir; "söz konusu ayet bazı alimlere göre mut'a nikahına işaret etmektedir. Şüphe yok ki bu adet İslâm'ın başlangıcında meşru idi. Daha sonra kaldırılmıştır"[363] demektedir. Yaptığımız araştırmada, ileri sürülen nakiller, nesihle ilgili kitapların dışındaki kaynaklarda ye­terli ölçüde bulunamamıştır. Müfessirler. çeşitli rivayetlere yer verdik­ten sonra, ayetin muhkem olduğu doğrultusunda açıklamalarda bulu­nurlar.[364]
Dikkat edilirse, ayetin buraya alınan bölümü, istimta (yararlanma) karşılığında verilecek ücreti konu edinmektedir. Bunun nikah karşılığı verilen mehir mi? yoksa, faydalanma karşılında belirli bir zaman dili­mi içinde verilecek ücret mi olduğu hususunda farklı görüşler belirtil­miştir. Mücahid, neshe konu olan ayetin Mut'a nikahı hakkında indi­ğini kabul eder.[365] Mücahid kanalıyla gelen bu nakil, diğer alimler ta­rafından itibar görmez. Öte yandan, kadına verilen ücretin, nikahta verilmesi gereken mehir olduğu kabul edilmektedir. Zira, söz konusu ayette geçen ücret ve aynı surede yer alan 4. ayetteki sadaka kelimesi, evlilik zamanında kadına verilmesi gereken mehiri ifade etmektedir.
Netice olarak, ayetle ilgili nesih haberleri alimlerin kendi görüşle­rini yansıtmaktadır. Ayrıca bu ayetin, nâsihi kabul edilen Mü'minûn Sûresi 5. ayetle bu ayet arasında neshe konu olacak bir zıtlık görül­mez. İki ayeti müşterek değerlendirmek mümkündür. Diğer taraftan. Hz. Peygamber'den konuyla ilgili; "Ey inananlar ben size kadınlar­dan Mut'a yoluyla faydalanmanıza izin vermiştim. Allah bunu kı­yamete kadar haram kılmıştır."[366] hadisi rivayet edilir. Bu hadisten mut'a nikahına izin verenin Hz. Peygamber olduğu anlaşılmaktadır. Bu nakillerden hareketle, neshe konu olan ayetten söz konusu nika­ha izin verildiğini çıkarmamız mümkün değildir. Yüce Allah, Araplar arasında yaygın olan bu adeti İslah ederek, insan fıtratına uygun ola­nı emretmiştir. Hz. Peygamber'de tebliğ gereği böyle bir uygulamaya önceleri karşı çıkmamış, daha sonra gerekli açıklamaları yapmıştır.[367] İncelemeye aldığımız ayetin nikahı ilgilendirdiği anlaşılmakta, mut'a nikahına açık olarak işaret etmemektedir. Ayetin anlamı ve gelen na­killeri karşılaştırarak değerlendirdiğimizde, nesih görüşüne katılmamız mümkün değildir.
c) "Ey İnananlar! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Kendi rızanızla yaptığınız ticaret olursa başkadır."[368]
İkrime ve Hasan Basri, adı geçen ayetin Nur Sûresi 61. ayetle ne­sih edildiğini bildirmişlerdir.[369]
ikrime ve Hasan Basri'den gelen bu rivayet müfessirler arasında itibar görmez. Söz konusu haber zayıf kabul edilir.[370] Ayeti mensuh kabul etmenin İslâm'a zarar vereceği düşünülmektedir.[371] Tefsir kitap­larında farklı nakillere yer verildikten sonra muhkem görüşü ağırlık ka­zanmaktadır.[372]
Yaptığımız araştırmada Nisa Sûresi 29. ayetle Nur Sûresi 61. ayet arasında neshi gerektirecek bir zıtlığın olmadığı görülmüştür. Zira aye­tin biri gayr-i meşru kazançtan bahsederken, diğeri meşru olanı açık­lamaktadır. Ayetin neshini kabul ettiğimizde ticaret ve anlaşma İle ye­menin de yasak olacağı, haksız kazanca cevaz vereceği anlaşılır. İslâm helal ve meşru kazanca izin vermekte,[373] haram ve insanların zararı­na olan gıdaları ise yasaklamaktadır.[374]
Batıl, boş şey, aslının dışında olan şey demektir.[375] Kur'ân-ı Ke-rim'de hakkın zıddı, İslâm'ın dışında olan şeyler, şirk ve şeytanın iste­diği kötü fiiller, batıl kabul edilmektedir.[376] Batıl yolla mal yemek iki şekilde olur. Birincisi, malı sahibinin elinden zulüm veya hırsızlık yo­luyla almak. Diğeri, kumar veya hile ile kendi zimmetine geçirmek. İs­lâm bu tür kazançları yasak olarak değerlendirir.[377] Dikkat edilirse, neshe konu olan ayetin anlamında bir istisna vardır. Bu istisna, malın gönül rızası ve karşılıklı anlaşma gereği sarf edilmesidir. Yüce Allah, bu tür yeme ve içmeleri helal kabul eder. îbn Mesud; "Bu ayet muh­kemdir, nesih edilmemiş, kıyamete kadar da nesih edilmeyecek­tir."[378] demektedir. Kanaatimizce de ayet muhkemdir. Nesih olması İçin, batıl yolla yenilen malın caiz olması gerekmektedir. Bu ise müm­kün değildir.
d) "Ey İman edenler! Sarhoşken ne söylediğinizi bil'mceye ka­dar namaza yaklaşmayın..."[379].
Hibetullah bu ayeti mensuh kabul etmektedir.[380] Kaynaklarda yer alan bu bilgi, Katâde ve Mücahid'e dayandırılır. Söz konusu alimler ayetin nasihi olarak Mâide Sûresi 90. ayeti belirtirler.[381] Mensuh ol­duğu söylenen Nisa Sûresi 43. ayet, içki yasağına doğru atılmış ikin­ci adımı oluşturmaktadır. Bakara Sûresi 219. ayet içki yasağının ilk adımını oluşturmuş, içki ve kumarın zararının faydasından daha fazla olduğu ifade edilmiş, kesin hüküm açıklanmamıştı. Nisa Sûresi'nde ise, çerçeve biraz daha daraltılmış, namaz vakitleri arasında içki içmek imkansız hale gelmişti.
Katade ve Mücahid, İleri sürdükleri görüşleriyle, içkinin yasak edil­diğini ifade etmek istemişlerse bu doğrudur. Şayet ayetin neshi kaste-diiiyorsa, bunun mümkün olmadığı görülür. Zira bu ayetten, içkinin helal olduğunu anlamamız mümkün değildir. Yüce Allah kullarına, na­maz vakitleri dışında, içkinin içilmesini helal kılmamıştır. Söz konusu ayet, cehalet kalıntılarını kaldırmada uygulanan bir prensibi hatırlat­maktadır, öte yandan, söz konusu ayetin, içkiyi namaz vakitleri haram kıldığı, diğer zamanlarda yasak etmediği, bu sebeple, Mâide Sûresi 90. ayetin bütün vakitlerde yasakladığı ileri sürülerek ayetin neshi kabul edilmiştir.[382] Oysa. Nisa Sûresi 43. ayetin anlamından, iç­ki içmenin mubah olduğunu çıkarmamız mümkün değildir. Ayrıca, iç­kinin her zaman haram olmasına kimsenin itirazı yoktur. Neshe konu olan ayet, zaman sınırı koymaksızın içkiye alışmış birini, ondan uzak­laştırmak için bir tedavi yolunu göstermektedir. Yaratıcı; kullarını te­mizlemek istemektedir. İçki ise yasak gıdalar arasında yer alır. Kulla­nanı maddi ve manevi açıdan kirlendirmektedir. Böyle bir şekilde Al­lah'ın huzuruna çıkılması uygun bulunmaz.
Yukarıya aldığımız nakillerin ışığında ayetin muhkem olduğunu şu şekilde özetleyebiliriz: Ayetin anlamında, namaz vakitleri dışında, içki­nin helal edildiğini bulmak mümkün değildir. Mensuh olarak değerlen­dirdiğimizde, günahkar Müslümanların sarhoş İken namaz kılabilecek­leri anlaşıldığı gibi, cünüp insanların namaz kılmaları ve camiye gir­meleri de mümkün olacaktır. Çünkü 'cünüben" lafzı, namaza atıf ol­maktadır. Ayrıca, Hz. Peygamber soğan ve sarımsak yiyen Müslü­manların camiye gelmesini hoş görmezken.[383] sarhoş ve yıkanmadan birinin namaz kılmasına nasıl izin verilebilir? Oysa, kaynaklarda ve alimler arasında içkinin yasak edilişi ittifakla kabul edilmekte, ayetin neshiyle hakkında farklı rivayetler bulunmaktadır.[384] Kur'an'da haber verildiğine göre, Mâide Sûresi 90. ayet, içkiyi kesin olarak haram kıl­mıştır. Yalnız, haram olduğunu kabul ettiği halde içkiye alışmış bir Müslümanın bu alışkanlıklarından kurtarılması gerekmektedir. Bunun usullerini ayetler açıklamıştır. Ayet ve hadislerden anlaşıldığı kadarıyla İçki içen insan günah işlemiş olur, Allah kullarını günahlardan temiz­leyerek huzuruna gelmesini arzular. Adı geçen ayetler insanları bu alışkınlıktan kurtarmanın yolunu göstermektedir. Ayeti bu şekilde de­ğerlendirmek sanırım daha isabetli olacaktır. Müfessirler arasında ben­zer görüşte olanlar çoğunluktadır.[385]
e) "Ancak aranızda anlaşma bulunan bir topluma sığınanlar, yahut ne sizinle, ne de kendi toplumlarıyla savaşmaktan yürekle­ri sıkılarak size gelenler hariç. Allah dileseydi onları sizin başınıza musallat ederdi de sizinle savaşırlardı. O halde onlar sizden uzak dururlar, sizinle savaşmazlar ve sizinle barış içinde yaşamak isterlerse, Allah size onlara saldırmak İçin bir yo! vermemiştir."[386] Kur'ân ilimleriyle ilgili kaynaklarda bu ayetin mensuh olduğu kabul edilir.[387] Nâsihi olarak Tevbe Sûresi 5. ayet ileri sürülür.[388] Bununla birlikte, konuyla ilgili farklı nakiller gelir. Müfessirlerin büyük çoğunlu­ğu, geSen nakilleri yorumladıktan sonra bu ayetin mensuh olmadığı şeklinde görüş belirtmişlerdir.[389]
Buraya aldığımız ayet, İslâm'ın insanlar arasında olmasını istediği sulh prensiplerini açıklayan ayetlerden biridir. Kur'an'da başka benzer ayet olup, onlar muhkem ayetler arasında bulunmaktadır.[390] İslâm'ın hedefi insanlar arasında kardeşlik ve dostluğu pekiştirmektir. Zorunlu olmadan savaşa izin verilmez. Seyf ayeti Müslümanlarla düşman olan ve Müslümanları her fırsatta yok etmek isteyen müşrikleri konu edin­mektedir. Nisa Sûresi 90. ayet ise, yapılan anlaşmaları ifade etmiştir. Ayrıca, söz konusu ayet, aynı suredeki 89. ayetle beraber değerlendi­rildiğinde, manası daha iyi anlaşılmaktadır. Orada Müşrikler zikredil­dikten sonra, bu ayet, istisna edilmesi gerekenleri belirtmektedir. Tevbe Sûresi 4. ayette aynı anlamda olup muhkem durumundadır. Dolayı­sıyla, başka benzer ayetler bulurken, bu ayeti mensuh olarak değer­lendirmek isabetli bir görüş olmadığını hatırlatmaktadır. Ayetin anla­mına göre, Müslümanlarla karşılıklı ilişkileri olan insanları dört aşamada değerlendirilir.
Kendileriyle anlaşma yapılan Gayr-i Müslimler, Müslümanların an­laşma yaptıkları insanlara sığınanlar, tarafsız olan insanlar, -ki bunlar­la savaş yasak edilmektedir.- İslâm'a düşmanlıklarını açıkça ilan eden Müşrikler. Kur'ân bu son gurupla savaşmaya izin vermektedir. Hz. Peygamber anlaşmalara uymayarak birini Öldürenin cennete gireme­yeceğini haber vermektedir.[391] Bu bilgilerin ışığında ayeti değerlen­dirdiğimizde, söz konusu ayetin muhkem olması gerektiği görülmek­tedir. Zira ayette istisna söz konusudur. İslâm barış isteyen bir toplu­luk ile sulh içinde yaşamayı hedefler. Neshe konu olan ayet diğer insanlara olması gereken karşılıklı ilişkileri ifade etmektedir. Güzel has­letleri İçeren ayetler nesh kurallarına göre muhkem kabul edilmektedir.[392]




[355] Kur'ân-ı Kerim. Nisa. 4/8.
[356] Bk. Hibetullah, Vrk. 22b: İbn Hazm. s.168.
[357] Bk. İbn Kesir. Tefsir, i/455: Alûsî, İV/212.
[358] Buharı. Tefsir, İV/3.
[359] Bk. Taberî, İV/266; İbn Arabî, 1/329: İbn Kesir. 1/455: Kâsımî, V/1132.
[360] Bk. Kur'ân-ı Kerim. Enam. 6/141; Kalem. 68/17.23-24.
[361] Bk. Kur ân-ı Kerim. Nisa. 4/24.
[362] Bk. Hibetullah. Vrk. 22b: İbn Hazm, s.1170-171.
[363] İbn Kesîr. Tefsir. 1/474.
[364] Bk. Taberi. Tefsir. V/ll-13; İbn Arabî, Tefsir. 1/389; R.Ridâ, Menar, V/12. Elmalıh. II/13.
[365] İbn Kesîr. 1/474.
[366] Müslim, Nikah. 21.
[367] Geniş bilgi için bk. Buharı. 72/28; Müslim, Nikah. 21.
[368] Kur'ân-ı Kerim, Nisa. 4/29
[369] Bk. Taberî. V/31; İbn Arabî. 1/409: Alûsî, V/15; R.Rıdâ. V/41. Nesih kitapları için bk. Hibetullah, Vrk. 21a; İbn Hazrn. s.171.
[370] İbn Arabî. 1/409.
[371] R.Rıdâ, V/41.
[372] Bk. Taberî. V/31; İbn Arabî. I/409; Alûsî. V/15: R.Rıdâ. V/41.
[373] Bk. Kur'ân-ı Kerim. Bakara. 2/57: 168.
[374] Bk. Kurân-ı Kerim. Bakara. 2/173; Mâide. 5/3; Nahl. 16/114.
[375] Mu'cemü'l Vesît. s. 61.
[376] Bk. Kuran-ı Kerim, Enfai. 8/8; İsra, 17/81.
[377] Bk. Kur'ân-ı Kerim. Mâide 5/90-91.
[378] İbn Kesîr, 1/479; R.Rıdâ. V/41.
[379] Kurân-ı Kerim, Nisa, 4/43.
[380] Bk Hibetullah. Vrk. 21b; Zeyd. s. 837.
[381] Bk. Taberî. Tefsir, 11/96.
[382] Bk. Zeyd. s. 837
[383] Buharî. Ezan. 160.
[384] Bk. Taberî. Tefsir. 11/96 97: İbn Arabi: Tefsir. 1/432: İbn Kesîr. Tefsir. 1/500: Alûsî. Tef­sir, V/38: Kâsımî, V/1243: R.Rıdâ, V/113: Elmalılı, 11/1357.
[385] Bk. Taberî. Tefsir. 11/96-97. İbn Arabi: Tefsir. 1/432: İbn Kesir. Tefsir. 1/500: Alûsî. Tef­sir. V/38; Kasımı. V/1243: R.Rıdâ. V/113: Elmalılı. 11/1357.
[386] Kur'ân-ı Kerim. Nisa, 4/90.
[387] Bk. HibtftullahT Vrk. 32a; İbn Hazm. s. 172; İsferâînî. S.162.
[388] Bk. Taberî, Tefsir. V/200; İbn Kesir. 1/533.
[389] Bk. Taberî. Tefsir. V/200-202: İbn Kesir. 1/533: Kâsımî- V/1439; Elmalılı, 11/1413.
[390] Bk. Mümrehme. 60/8-9.
[391] Bk. Buhâri. Cizye. 5: Diyet. 30; Ebû Dâvud, Cihâd. 153.
[392] Doç. Dr. Remzi Kaya, Kur'ân-ı Kerim'de Nesih, ISBN : 975-97468-1-6, Bursa Nisan 2001: 69-76.