seymanur K
Tue 1 November 2011, 06:19 pm GMT +0200
NİKAH
Yüce Allah, yarattığı insanoğlunun fıtri yapısıyla ilgilenmiş ve erkek kadın birleşmesinin başı boş bırakılmasını uygun görmeyerek bir kontrol içerisinde olması gerektiğini bildirmiştir. Ayrıca erkek ile kadının birleşmesi Allah'ın tayin etmiş olduğu ölçüler dahilinde olması halinde Yüce Allah bunu hayırlı bir birleşme saymıştır.
Enes bin Malik (r.a) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamberin ashabından bir gurup, peygamberin zevcelerinden, onun özel amel ve ibadetlerini sordu. Kendilerine Hazreti peygamberin amel ve ibadetleri haber verilince, sahabilerden biri, "Ben kadınlarla evlenmem" , bir diğeri, "Ben hiçbir döşek üzerinde yatmam"... dediler. Bu durumu öğrenen Peygamberimiz Allah'a hamd ve sena ettikten sonra şöyle buyurdu:
"Bazı kimseleriniz şöyle şöyle demişlerdir, bu sözleriyle ne demek istiyorlar. Ben nafile namaz da kılarım, gecenin bir kısmında uyku ile uyurum. Nafile oruç tutarım, bazen tutmayıp oruçsuz da olurum, Kadınlarla da evlenirim. İşte benim sünnettim budur. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse, o benden değildir." [1]
Allah'u Teala bu konuda şöyle buyurur:
"İbret alasınız diye her şeyi çift yarattık" (Zariyat: 51/49)
"Ey insanlar! doğrusu biz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık." (Hucurat: 49/13)
"Ey insanlar, sizi bir tek nefiste yaratan ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbınıza hürmetsizlikten sakınınız" (Nisa: 4/1)
İnsanoğlu hayatının diğer evrelerini düzene sokması gerektiği gibi üreme olayı için de bazı düzenlemelere girmesi gereken nikah usulü, erkekle kadını meşru bir zemine oturtarak ailenin temeli atılmış olur. Bu nikah, Peygamberimiz (s.a.v.)'e peygamberlik gelmeden Suudi Arabistan'daki o cahiliye toplumunda da var idi. Ama tuhaf olabilecek şartlardaydı.
Peygamberimiz (s.a.v.)'in kendisine gelen vahy hükmüne dayanarak kaldırmış olduğu cahiliye nikahlarından bazıları şunlardır:
1- İstibda Nikahı. Kadının kocası, hanımı hayızdan temizlendiğinde ona "Falancaya git, ondan döl al" der ve hamileliği belli oluncaya kadar ondan uzaklaşır. Hamileliği belli olunca isterse hanımına yaklaşırdı. Bunu iyi bir çocuğa sahip olabilmek için yapardı. Bu nikaha İstibda nikahı denilirdi.
2- Bedel Nikahı. Kişi, bir başkasına "Benim için hanımıma yaklaş, ben de senin için hanımına yaklaşayım" diyordu.
3- Bu cahiliyye nikahlarından bir tanesi de, on kişiden az bir topluluğun kadının yanına gelerek ona yaklaşmaları şeklindedir. Kadın hamile olup, çocuk doğurunca aradan bir kaç gün geçtikten sonra adamlara haber gönderir, hiç biri gelmemezlik yapamazdı. Nihayet hepsi kadının yanına toplanırlar ve kadın onlara şöyle der:
"Ne iş yaptığınızı biliyorsunuz, işte ben doğurdum." Adamların içinden istediğinin adını vererek:
"Ey falanca, bu doğan çocuk senindir." der ve çocuğu kendisine teslim ederdi. O da bu çocuğu kabul etmek zorunda kalırdı.
4- Cahiliye nikahlarından başka bir nikah şekli. Bir çok erkek toplanır bunlar hepsi bir kadına yaklaşırlar. Kadın kendisine gelenlere mani olmazdı. Bu kadınlar fahişe oldukları bilinsin diye kapılarının üzerine bayraklar asarlardı. Bu kötü işi yapmak isteyen bayrakları görüp içeri girerdi. Bu kadın hamile olunca çocuğunu doğurduktan sonra kendisiyle ilişki kuran erkekler toplanır. Çocuğun kime benzediğine hükmederek alıp ona verirlerdi. O da bu çocuğu kabul etmemezlik edemezdi. Peygamberimiz (s.a.v.) Peygamber olduktan sonra, bu cahiliyye adetlerini kaldırdı. Bugünkü nikah şeklini Kur'an-ı Kerim'deki emirlere göre uyguladı.
İslamın uygun gördüğü nikah şekli, iki şahit huzurunda icap ve kabul rükünlerinin yerine getirilmesinden başka birşey değildir. [2]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Müslim, 1401.
[2] Kadı Ebu Şuca’, Ğayet’ül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 421-422.