- Nıfak Alametleri

Adsense kodları


Nıfak Alametleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
seymanur K
Tue 9 August 2011, 09:39 am GMT +0200
NIFAK ALAMETLERI


Abdullah bin Am’dan, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Dört şey kimde bulunursa münafık olur, kimde onlardan bir haslet (huy) olursa onda onu teredinceye kadar münafıklıktan bir haslet vardır: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözünden döner, düşmanlık ederse fücur eder, sözleşirse sözleşmeye ihanet eder” bunu Buhari ve Müslim tahriç etti.1

Bu hadisi sahihayn Ameş rivayetinde tahric etti, o da Abdullah bin Mürre’den, o da Mesruk’tan, o da Abdullah bin Amr bin As’tan rivayet etti. Yine Buhari ve Müslim sahihaynde, Ebu Hureyre’den tahric etti, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Münafığın ayeti (delili) üçtür: Konuşursa yalan söyler, söz verirse sözünden döner, emanet olunursa ihanet eder.”

Müslim’in bir rivayetinde: “Namaz kılsa da, kendini müslüman zannetse de”, yine Onu bir rivayetinde: “Üç şey münafığın alametlerindendir”2 şeklindedir, bu Peygamber (s.a.v.)’den başka cevihlerle de rivayet edildi, bu hadisi mürcieliğe meyleden bir gurub Peygamber (s.a.v.) zamanındaki münafıklara hamletti, çünkü onlar Peygamber (s.a.v.)’e konuşup yalan söyledir, onları sırrını emin tuttu, ona ihanet ettiler, savaşta beraber çıkacaklarına söz verdiler, sözlerinden döndüler.

S: 343 Bu tevili Muhammed el-Muhrim Ata’dan rivayet etti ve o dedi ki: Bana bunu Cabir Peygamber (s.a.v.)’den rivayetle anlattı. Hasan’ın Ata’nın bu sözüne kendisine ulaşınca döndüğü zikredilir1 bu yalandır. Muhrim yalancılıkla bilen şeyhtir. Bu Ata’dan başka zayıf iki vecihle de rivayet edildi. O Hasan’ın: Üç şey kimde olursa o münafıktır sözüne itiraz etti. Ve dedi ki: Yusuf’un kardeşleri konuştu ve yalan söylediler, söz verdiler, döndüler, emanet olundular ve ihanet ettiler ve münafıkta olmadılar. Bu Ata ve Hasan’dan değildir, bunu kendi tarafından söylemiştir ancak ona Peygamber (s.a.v.)’den ulaşmıştır. Hadis Peygamber (s.a.v.)’den sabittir, sabitliği ve sahihliğinde şüphe yoktur, itibar edilen ilim ehlinin sözlükte nifakı aldatma, hile hayır izhar edip zıddını içinde saklamak cinsinden dolduğunu açıklamıştır. Bu şeriatta iki kısma ayrılır:

Birincisi: Büyük nifak, o da insanın Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe inandığını açığa vurup, bunu tamamına zıt veya bazısına zıt olanı içinde saklamalıdır, bu nifak Peygamber (s.a.v.)’in dönemindeydi, Kuran bunları kınayıcı ve onları tekfir edici şekilde nazil oldu ve ehlini cehennemin en  alt tabakasından olduğunu haber verdi.

İkincisi: Küçük nifak, O amel nifakıdır, bu da insanın açığa çıkanı salih olarak göstermesi ve bunun zıddını içinde saklamasıdır. Bunun temeli bu hadislerde zikredilen hasretlere dönüyor o beştir: Birincisi: Kendisini doğrulayacak kimseye yalan konuşması. Müsned’de2 Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğu rivayet edildi: “Seni doğrulayıcı olduğu halde kardeşine yalan konuşması büyük ihadettir.” Hasan dedi ki: Deniliyordu ki: Nifakta: Gizli ve açığın zıd oluşudur, söz ve amel, giriş ve çıkış gibi.

 

(1) Sahihtir, ibni Amr’dan Ahmed, Buhari Müslim, Ebu Davud, Tirmizi (2634) Nesai, ibni Ebi fieybe (Camiul usul 12/197) tahric etti, Tirmizi dedi ki: Bunun manası ilim ehli yanında amel nifakdır, yalanlama nifakı ancak Rasulullah (s.a.v.) dönemindeydi.)

(1) Hadis sabit değildi, ibni Adiy Kamil de tahric etti ve dedi ki: Muhammed el-Muhrim bir şey değildir. İbnu Main onu zayıf gördü, Buhari dedi ki: Münkerul hadistir, Nesai dedi ki: Metruktür (Mizanul itidal: 3/90 ve sonrası).

(2) Hadis zayıftır, Ahmed Müsned’de, Taberani Kebir’de, Nevvas bin Sem’an’dan, Buhari Edebül Müfred’de (393), Ebu Davud Kudai Müsnedüş fiihab’ta, Beyheki Sünenin’de, Süfyan bin Üseyd’den tahric etti, Heysemi Mecma’da; (3/98) Nevvas hadisi hakkında dedi ki: Senedinde Amr bin Harun var o zayıftır (Camius sağir ve Feyzul kadir).

Deniliyordu, Nikahın temeli üzerine yalan bina edilmiştir.

İkincisi: Sözünden dönen iki çeşittir. Birincisi: Söz vermesi niyetinin de sözü yerine getirmemek olması, bu sözden dönmenin en şerlisidir,eğer: Allah izin verirse şöyle yaparım, niyeti de yapamaksa yalan ve sözden dönme olur, bunu Evzai söyledi.

Söz vermesi, niyetini de yerine getirmek olması, sonra sözünden dönmesi için bir özür yokken sözünden dönmesidir. Ebu Davud ve Tirmizi Zeyd bin Erkam’dan tahric etti Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Bir adam söz verir de, yerine getirmeye de niyet eder, (sözü ) yerine getirmezse, onun üzerine günah yoktur.” Tirmizi dedi ki: İsnadı kuvvetli değildir.1

İsmaili ve başkası Selman’dan tahric etti,  Ali, Ebu Bekir ve Ömer (r.a.)’le karşılaştı, dedi ki:

“Bana ne olmuş sizi ağır görüyorum?” Dediler ki:

“Müafığın hasletlerini zikrettiği Peygamber (s.a.v.)’den işittiğimiz şu hadistir: “Söz verirse sözünden döner, konuşursa yalan söyler, emanet olununca ihanet eder.” Hangimiz bu hasletlerden kurtulur? Ali Peygamber (s.a.v.)’in huzuruna girdi ve ona bunu zikretti, bunun üzerine buyurdu ki: “Ben o ikisine söyledim ve (söylediğimi) sizin koyduğunuz yere koyamadım (sizin anladığınız manada söylemedim) fakat münafık konuşursa nefsine yalan söyleceği söyler (içinden) söz verdiği zaman nefsine döneceğini emanet olununca nefsine ihanet edeceğini söyler.”2

Ebu Hatimi Raiz Selman ve Zeyd bin Erkam rivayetinden gelen, bu hadis hakkında dedi ki: Hadis  muzdaribtir, iki isnadda da bilinen vardır, Darekutni dedi ki hadis muztaribtir, sabit değildir, Allah en iyisini bilir. Bunu Taberani ve İsmaili Ali’den merfu olarak tahric etti: “Söz borçtur, söz veripte cayana yazıklar olsun, bunu üç kere söyledi” isnadında cehalet var.4

S: 345 İbni Mesud’dan şöyle dediğini rivayet edilir: “Sizden biriniz sabisine (çocuğuna) söz veripte  sonra yerine getirmemezlik yapmasın, dedi ki: Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Söz atiyyedir (ihsandır)”1 isnadında nazar var evvveli ibni Mesud’dun kendi sözü olarak sahihtir, Hasan’ı mürsellerinde Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Söz hibedir”2 Ebu Davud’un süneninde3 Abdullah bin Amir bin Rabia’nın kölesinden, o da Abdullah bin Amir bin Rabi’den şöyle dediğini rivayet etti: Ben çocukken Peygamber (s.a.v.) evimize geldi, ben oynamak için çıktım, annem de di ki: Ey Abdullah gel al sana vereyim, Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:

“Ona ne vermeyi murat ettin?” dedi ki:

“Ona hurma vermeyi murad ettim” bunun üzerine buyurdu ki:

“Eğer yapmazsan üzerine bir yalan yazılır” isnadında bilinmyen var.

Zühri Ebu Hüreyre’den şöyle dediğini zikretti: Kim çocuğa: Gel, al sana hurma dese sonra da ona bir şey vermezse o yalandır.”4

Alimler vadi yerine getirmenin farzlığı hususunda ihtilaf etti, bazısı mutlak olarak farz kıldı. Buhari sahihinde5 Eşva’nın va’d ile hüküm verdiğin zikretti, bu zahir ehlinden bir grubun görüşüdür.

 

(1)İsnadı zayıftır. Ebu Davud ve Tirmizi tahric etti (2635).

(2)Zayıftır, Selmanı Farisi’den Taberani Kebir’de tahric etti, Heysemi Mecma’da (1/108) dedi ki: Senedinde Ebun Nu’man var, o EbuVakkas’tan rivayet etti, ikiside bilinmiyor, Tirmizi: Geri kalan adamları güvenilirdir, dedi

(3) İlel kitabına bak: 2/274.)

(4)Zayıftır, Ali’den ibnu Asakir tarihinde, Ebu Nuaym Tarihu Esbehan’da, Taberani Evsat’ta bu lafızla, ibnu Asakir tarihinde, Ebu Nuaym Tarihu Esbehan’da, Taberani Evsat’ta bu lafızla, ilk yarısını sadece tahric etti:“Söz borçtur” yani borç gibidir, Taberani Evsat ve Sağir’de Ali ve ibni Mesud’dan, ibni Mesud’dan Ebu Davud mürsellerinde, Kudai fiihab’ta bu lafızla tahric etti ve: Hadis hasendir. Hafız Iraki Ali ve ibni Mesud hadisi hakkındada, senedlerinde cehalet vardır, dedi onun öğrencisi heysemi: Hamza bin Davud var, onu Darekutni zayıf gördü, dedi. Yine Ali hadisi ilk lafızla senedinde zikredilen Hamza vardır (Feyzul Kadir: 4/377-378, Mecmauz Zevaid: 6/166.)

(1) Zayıftır Ebu Nuaym Hilyede: 8/259 Kudai Müsnedüş’ fiihab’a, Ebuş fieyh Emsal’de tahric etti, yine Taberani Evsat’ta Kubas bin Eşyem el-Leysi’den tahric etti, Heysemi Mecma’da: (4/166): Senedinde Esbağ bin Abdul Aziz el-Leysi var dedi, Ebu Hatim: Meçhuldür, dedi.

(3) Hadisin isnadı zayıftır, Ebu Davud ve Ahmed tahric etti, senedinde Abdullah bin Amir’in kölesi var, meçhuldür.

(2)Mürseldir, Ebu Davud mürsellerde, ibnu Ebid’dünya Susma’da, Haraiti mekarimul ahlakta tahric etti.

(4)Zayıftır, munkatıdır Ahmed  Zühri yolundan tahric etti, o Ebu Hureyre’den işitmedi.

(5) Buhari sahihinde fiehadet (43/ kitabında Babun min emri incazilva’d (4/13)’te tahric etti ve dedi ki: Ve fiili güzeldir. İsmail, yani İsmail Allah’ı zikretti -O doğru sözlüydü, ibnul Eşva’ vad ile hükmetti, bunu Semure’den rivayetle zikretti, Misver bin Mahreme dedi ki: Peygamber (s.a.v.)’i işittim, ve onun damadını (peygamberin kızı Zeyneb’in eşi Ebul As’tar) dedi ki: Bana söz verdi ve yerine getirdi, Buhari dedi ki:İshak bin İbrahim’i gördüm ibnu Eşva’ın hadisini delil olarak kullanıyordu. İbnu Eşva’ Irak’ta Halid el-Kuseri devrinde Kufe’de kadıydı, İsmi: Said bin Amr bin Eşva’ el-Hemedani el- Kufidir.

Bunun için Abdullah bin Amr hadisinde Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğu rivayet edildi:“Kim haksız yere bir muahedi (anlaşmalıyı) öldürürse, cennetin kokusunu koklayamaz, muhakkak onun kokusu kırk yıllık mesireden duyulur.” Bunu Buhari tahric etti.1

Allah Teala ahidlerini bozmadıkça müşriklerle olan ahde vefa gösterilmesini emretti. Müslümanların kendi aralarındaki ahidleri ise daha kuvvetlidir, onu bozmak daha büyük günahtır, ondan daha büyüğüde:İmama olan ahid ve biatını bozmaktır. Sahihayn’de Ebu Hureyre(r.a.) Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti:“Üç sınıf vardır ki, kıyamet günü Allah onlarla konuşmaz, onları temize çıkarmaz, o ve onlar için acı verici azab vardır. Onlardan şunu da zikretti: Yalnızca için imama biat eden adamdır, eğer (imam) isteğini verirse ona vefa eder, yoksa vefa etmez.”2 Vefa gösterilmesi farz, bozması haram olan ahde:Müslümanların kendi aralarındaki bütün akidleri de girer, üzerinde rıza gösterdikleri alış verişler, nikahlar ve vefanın lazım olduğu diğerleri girer, yine yine kulun adadığı şeyi, rabine verdiği sözü de yerine getirmesi gerekir.

Beşincisi:Emanete ihanettir. Bir adama bir emanet güvenilirse, ona farz olan onu geri iade etmesidir, Allah Teala buyurdu ki: (Allah emanetleri ehline vermenizi emreder) (Nisa: 4/58) Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Seni emin tutup emanet verene emaneti ver.”4 Veda haccında hutbesinde buyurdu ki: “Kimin yanında emanet varsa kendisine emanet verene versin.”5 Allah Azze ve celle buyurdu ki:(Ey iman edenler Allah’a ve peygambere hainlik etmeyin; (sonra) bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmiş olursunuz.) (Enfal: 6/27)

S: 349Emanete ihanet ihanet nifak hasletlerindendir. İbni Mesud hadisinde kendi sözünden merfu olarak rivayet edildi ki: “Allah yolunda savaş emanet dışında bütün günaha kefaret olur, emanet sahibi getirilir ve ona denilir ki:

“Emanetini geri ver” der ki:

“Bu nerde Ya Rabbi dünya gitti” bunun üzerine buyurdu ki:

“Onu Heviye’ye (cehennemin isimlerinden) götürünüz, oradata dibine varıncaya kadar iner, orada onun olduğu (emaneti) gibi bulur, onu taşır, boynuna koyar, onunla cehennemde tırmanır, ta ki ondan çıktığını görünce, ayağı kayar yine düşer, o ebediyyen peşi peşine iniş çıkış yapar.”1

Dedi ki: Emanet namazda, emanet oruçta, emanet konuşmada, bunların en şiddetlisi vedialardandır. Muhammed bin Kab el-Kurazi’nin bu hadistekini yani; “Münafığın alameti üçtür” hadisindekini (içeriğini)Kuran’dan istinbat ettiği rivayet edilir, ve o dedi ki:Bunun doğrulayıcısı Allah’ın kitabındaki:(Münafıklar sana geldiği zaman) sözünden: (Allah muhakkak münafıkların yalancı olduğunu şahitlik eder) (Münafikun: 63/1) sözüne kadardır. Allah Teala buyurdu ki: (Onlardan kimi de, eğer Allah lütuf ve kereminden verirse, mutlaka sadaka vereceğiz) şu kavle kadar:(Nihayet Allah’a verdikleri sözden döndüklerinden ve yalan söylediklerinden dolayı Allah, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar onların kalbine nifak soktu) (Tevbe: 7/75-77) ve buyurdu ki: (Biz emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik) şu kavline kadar: (Muhakkak Allah erkek ve kadın münafıkları azablandıracaktır) (Ahzab: 33/72-73)4 İbni Mesud’dan buna benzer söz rivayet edildi sonra şunu okudu:(Onların kalblerine nifak soktu).5

 

(1)İbni Amr’dan Buhari: “Kim muahedi öldürürse cennetin kokusunu alamaz...” lafzıyla, Nesai:“Kim zimmet ehlinden birini öldürürse”, Ebu Davud ve Nesai Ebu Bekir’den: “Yersiz yere kim bir muahedi öldürürse Allah ona cehennemi haram kılar.” Tirmizi Ebu Hureyre’den: “Kim muahed bir nefsi öldürürse...” lafzıyla tahric etti (Camiul usul: 3/257).

(2)Sahihtir, Buhari, Müslim, Tirmizi(1595) tahric etti.

(4)Hadis sahihtir, Ebu Hureyre’den Buhari tarihinde, Ebu Davud, Darimi, Darekutni, Tirmizi (1264) veHakim tahric etti, Darekutni, Ziya, Taberani Sağir’de Enes’ten, Taberani Ebi Ümame’den, Ebu Davud, Ahmed, Beyhaki sahabeden bir adamdan, Darekutni Übey bin Kab’tan tahric etti (Camiussağir ve Feyzul kadir).

(5)Hadis zayıftır, Ahmed Ebu Mürre er-Rakkaşi’den tahric etti o da amcasından rivayet etti isnadında Ali bin Zeyd bin Cüd’an vardır, Buhari ve Ebu Hatim onun hakkında dedi ki: Onunla delil getirilmez (Mizanul itidal: 3/127-128).

(1)İbnu Ebi hatim, Abdurrazzak, ibnu Ebi fieybe, Abd bin Humeyd, ibnul Münzir, Beyhaki fiurabul İman’da, Ebu Nuaym Hilye’de; (4/101) ibni Mesud’dan merfu olarak tahric etti (Dürrül Mensur: 3/313)Heysemi Mecma’da:(5/292-293) dedi ki:Bunu Taberani rivayet etti ve adamları güvenilirdi.

(4) Kurazi’nin sözünü Haraiti Mekari mul ahlakta ve Ebuş fieyh tahric etti (Dürrül Mensur: 3/468).

(5)Taberani Kebir’de ibni Mesud’dan, bir nüshada da: İbni Abbas’tan tahric etti, Heysemi Mecma’da: (1/108) dedi ki: Adamları sahih rivayet adamlarıdır.Yine ibni Mesud’dan Said bin Mansur, ibnul Münzir, ibnu Ebi Hatim, Ebuş fieyh ve ibnu Mirdeveyh tahric etti (Dürrül Mensur: 3/468).

İşin Hasılı: Hasan’ın dediği gibi küçük nifakın hepsi gizliyle açığın farklı oluşuna dönüyor. Yine Hasan dedi ki: Kalble dilin ihtilafı, gizliyle açığın ihtilafı, girişle çıkışın ihtilafı da nifaktandır.1

Seleften bir taife dedi ki: Huşu nikafı: Cesedi huşulu görüp kalbin huşusuz olmasıdır. Bunun manası Ömer’den rivayet edildi. Ondan minber üzerine şöyle dediği rivayet edildi:

“Sizin üzerinize en çok korktuğum şey bilgili münafıktır” dediler ki:

“Münafık nasıl bilgili olur?” Dedi ki:

“Hikmetle konuşur, cevr ile (zulüm) ile amel işler” veya dedi ki: “Münker, Huzeyfe münafıktan soruldu” bunun üzerine dedi ki: Dedi ki:

“İmanı vasfedipte onunla amel etmeyendir.”

Buhari’nin sahihinde2 İbni Ömer’e denildi ki:

“Biz sultanımızın huzuruna giriyor ona yanından çıktığımız zamankinin zıddına konuşuyoruz” dedi ki:

“Biz bunu nifak sayıyorduk.”

Müsned’de3 Huzeyfe’den şöyle dedeği rivayet edildi: Siz bazı sözler konuşuyorsunuz biz onu Rasulullah (s.a.v.) zamanında bir adam bir kelem konuşuyordu, onunla münafık oluyordu, ben onu sizden birinizden günde veya mecliste on kere işitiyorum.

Bilal bin Sad  dedi ki: Münafık marufu söyler, münkeri işler.

Bundan dolayı sahabe kendi nefisleri üzerine nifaktan korkuyordu, Ömer Huzeyfe’ye kendi nefsi soruyordu.4 Ebu Reva el Ata Ridye soruldu ki:

“Nifakta korkan Rasulullah’ın ashabından birini gördün mü?” Dedi ki:

“Evet Allah’a hamd olsun güzel bir öncü gördüm, evet şiddetli, evet şiddetliydi.”1

Buhari sahihinde2 dedi ki: İbnu Ebu Müleyke dedi ki: Peygamber (s.a.v.)’in ashabından otuz kişiyi gördüm hepsi kendi nefsi üzerinde nifaktan korkuyordu. Hasan’ın şöyle dediği zikredilir: ondan ancak mümin korkar, ancak münafık ondan emin olur.

Hasan’dan rivayet edildi, yemin etti ki: Korukusuz mümin gelip geçmedi, nifaktan emin olmayarak kalmadı, münafık kesinlikle ancak nifaktan emin olarak geçti ve kaldı. Diyordu ki: Kim nifaktan korkmazsa o münaftıktır.3

Bir adam Ebu Derda’yı namazında nifakta sığınırken işitti, selam verince ona da dedi ki: “Seni ve nifakın halidir?” dedi ki: Üç kere: “Allah’ım beni bağışla dedi, beladan emin olma, vallahi adam bir saat içinde fitneye uğrar ve dininden döner” dedi. Bunun hakkında seleften çok eser vardır.

Süfyanı Sevri dedi ki: Bizle mürcie arasında fark üçtür, ondan şunu zikretti de dedi ki: Biz diyoruz ki: Fakat onlar diyorlar ki: Nifak yoktur Evzai Ömerin nifaktan dolayı nefsinden korktuğunu söyledi, onlara denildi ki: Onlar diyorlar ki: Ömer Huzeyfe’ye sorma ihtiyacı hissedip kendi nefsinden nifaktan korkmadı fakat ölmeden önce ona düşmekten korktu, dedi ki: Bu bidat ehlinin sözüdür, Ömerin nefsi üzerine o anda nifaktan korktuğuna işaret etti, açık olan şudur; Ömer kendi nefsin üzerine küçük nifaktan korkuyordu, küçük nifakta büyük nifaka vesiledir, masiyetlerin küfür postası olduğu gibi masiyette ısrar edenin ölüm anında imanı alınacağından korkması gibi, yine nifak hasletleri üzerine ısrar eden kimsenin imanı alınacağı ve halis münafık olacağından korkulacağı gibi. İmam Ahmed’e:

“Nefsi üzerine nifaktan korkmayan kimse için ne dersin?” dedi ki:

“Kim nefsi üzerine nifaktan emin oluyormuş?”

 

(1) Ebu Bekir bin Ebi fieybe Hasan’dan tahric etti.

(2) Buhari sahihinde tahric etti kitabul rakam 39 (9/129).

(3) Ahmed müsnedinde tahric etti.

(4) Ebu Cafer el-Firya bin münafıkların sıfatında Ebur Reca el-Ataridi tarikiyle tahric etti (İmran bin milhandır) güvenilir. Muhadramdır.

(1) Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti (2/307) Ebu Reva el-Ataridi’den.

(2) Buhari muallak olarak imanı kitabında, yine Tarihil kebir de, Mervezi ibni Ebi Haysem tahric etti.

(3) Firyabi kuvvetli bir isnatla Hasan Basri’den tahric etti.

Hasan kendisinde ameli nifak vasıfları açığa çıkanı münak diye isimlendiriyordu. Benzeri Huzeyfe’den de rivayet edildi. fiabi dedi ki: Kim yalan söylerse münafıktır. Muhammed bin Nad el-Mervezi bu sözü hadis ehlinden bir grubtan hikaye etti kitabın başkalarında imam Ahmed ve başkalarından kebari işleyenyenler hakkında: Dinden çıkan kafirdir diye isimlendirilip isimlendirilmeyeceği hakkında ihtilaf geçti. Küfür isim nifak isimden daha büyüktür, herhalde şayet kendisinden sahih ise bunu Ata Hasan üzerine sabit oluşunu inkar etti.

Ameli nifak hasletlerin en büyüğünden: İnsanın bir amel yapıp onunla hayır kastettiğini açığa vurup onun kötü maksadına ulaşmak için yapmasıdır ve bunun tamamlanıp bu hileyle maksadın ulaşmasıdır ve hilesiyle sevinmesi, insanlarında açığa vurduğu şeyden dolayı kendini övmesine sevinmesi, içinde gizlediği kötü maksadına ulaştığına sevinmesidir. Bunu Allah münafıklar ve yahudilerden Kuran’da hikaye etti.

Münafıklardan hikaye etti: ((Münafıklar arasında) bir de (müminlere) zarar vermek, hakkı inkar etmek, ümmilerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve rasulüne karşı savaşmış olan adamı bekletmek için bir mescid kuranlar ve; (bununla) iyilikten başka bir şey istemedik, diye mutlaka yemin edecek olanlarda vardır. Halbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahidlik eder) (Tevbe: 9/107) Yahudiler hakkında şunu indirdi: (Sanma ki ettiklerine sevinen, yapmadıkları ile övülmek isteyenler, evet, sanma ki onlar azaptan kurtulacaklardır. Onlar için elem verici bir  azab vardır) Ali İmran: 3/188) bu ayet yahudiler hakkında indi, Peygamber (s.a.v.) onlara bir şeyden sordu onlar onu gizlediler ve başkasına haber verdiler, çıktılar ona kendisine sorduğu şeyi haber verdiklerini gösterdiler, bununla da övülme beklediler, gizlediklerinden ve sorulduğu şeyden dolayı sevindiler, bunu ibni Abbas söyledi, hadisi Sahihayn’de tahric edilmişdir.3

Yine o ikisinde ebu said’den tahric edildi ki: bu ayet savaşa çıkınca Peygamber (s.a.v.) savaştan geri kalan münafıklardan bir kısım adamlar hakkında indi, onlar muhalefet olarak oturduklarına sevinirlerdi, Rasulullah (s.a.v.) savaştan dönünce ona özr beyan ederlerdi ve yemin ederlerdi, yapmadıkları şeyle övülmeyi severlerdi.4 İbni Mesud hadisinde Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Bizi aldatan bizden değildir, hile ve tuzak ateştedir”1 Allah münafıkları aldatmakla vasfetti, Ebul Atahiye’nin sözü ne güzeldir:

Dünya ancak din iledir, din ancak güzel ahlaktır

Tuzak ve aldatma ancak ateştedir, o ikisi nifak ehlinin hastletlerindendir.

Sahabe (r.a.)’nin yanında gizli olanın açığa zıd oluşu nifak olarak kararlaşdırılınca, bazısı hatırlatmayı dinlerken ki huşusu, kalb inceliği ve huzurunun dünyaya dönmekle değiştirdiğinden korktu, ehil evlat ve mallarla uğraşmaya dönmekle, huşu kalb inceliği ve kalb huzurunun değiştiğinden korktu, Müslim’in sahihinde2 Hanzala el-Üseydi’den rivayet edildi ki: O ağlarken Ebu Bekir (r.a.) ona uğradı, Sana ne oldu dedi: Hanzala münafık oldu dedi ey Ebu Bekir Rasulullah bize cennet ve cehennemi hatırlatırken gözümüzle görüyor gibi oluyoruz, dönünce eşlerle işlerle uğraşıyoruz çok unutuyoruz, Ebu Bekir dedi ki: Vallahi biz de böyleyiz, ikisi Rasulullah (s.a.v.)’e vardı:

“Ey Ebu Hanzala neyin var?” buyurdu. Dedi ki:

“Ya Rasulullah Hanzala münafık oldu, Ebu Bekir’e zikrettiğini ona da zikretti, Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:

“Yanımdaki hal üzere olduğunuz gibi devam etseydiniz, meclislerinizde ve yollarınızda melekler sizinle tokalaşırdı, fakat ey Ebu Hanzala saat saattır” (yani her şeye zaman ayrılmak gerek dünyalık içinde ahiretlik için de).

Bezzar’ın müsnedinde3 Enes’ten şöyle dediği rivayet edildi: Dediler ki:

“Biz yanındayken bir hal üzere oluyoruz, senden ayrıldığımız zaman başkası üzere oluyoruz” buyurdu ki:

“Siz ve Rabbiniz nasılsınız?”

 

(3) Sahihtir, Buhari, Müslim Ahmed Tirmizi, Nesai ibni Ceriri Taberi, ibnül Münzir, ibnu Ebi Hatim, Taberani, Hakim, Beyheki şubelerde ibni Abbas’tan tahric etti (Dürrül Mensur: 2/191).

(4) Buhari, Müslim, ibni Cerir Taberi, ibnul Münzir, ibnu Ebi Hatim Beyheki fiuabul İman’da Ebu Saidi Hudri’den tahric etti (Dürrül Mensur: 2/191).

(1) Zayıftır, Darekutni Kebir’de ve Sağir’de, Ebu Nuaym Hilye’de, Kudai ibni Mesud’dan tahric etti (Camius sağir) fakat ibni Hibban doğruladı, birinci yarı sahihtir, Tirmizi Ebu Hureyre’den tahric etti.

(2) Sahihtir, Müslim Ebur RİB’i Hanzel bin Rabi el-Üseydisiy’den tahric etti (Riyasuz salihin S: 80 ve sonrası).

(3) Sahihtir, Bezzar Ebu yala tahric etti, ancak dedi ki:

“Siz ve rabbniz nasıldır?” dediler ki:

“Allah gizli ve aşikarda rabbımızdır” şeklindedir, yine Ebu Nuaym Hilye’de (2/332) tahric etti Haysemi Mecma’da dedi ki: (1/24) Ebu Ya’la’nın adamlarıdır sahih rivayet adamlarıdır.

Dediler ki: Allah gizli ve aşikarda rabbımızdır, buyurdu ki: “Bu sizin için nifaktan değildir” başka bir vecihle Enes’ten1 şöyle dediği rivayet edildi:Rasulullah (s.a.v.)’in ashabı gitti ve dediler ki:

“Helak olduk” buyurdu ki:

“Bu nedir?” dediler ki:

“Nifaktır” buyurdu ki:

“Siz Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın rasulü olduğuna şehadet etmiyor musunuz?” dediler ki:

“Evet (ediyoruz)” buyurdu ki:

“Bu nifak değildir” daha önce geçtiği gibi Hanzala hadisinin manasını zikretti.