saniyenur
Thu 23 August 2012, 01:05 pm GMT +0200
Niçin Sadece Ay Takvimi?
Herkes İslâm'ın dinî ihtiyaçlardan ötürü ay {kamerî) takvimi kullandığını bilir. Bu takvime göre oruç ayı olan Ramazan ve hac ayı olan Zilhicce sırayla farklı mevsimlere düşer. İslâm öncesi Arabistan'ında ay yılına gün ilavesi yapılarak güneş yılı yakalanırdı. İslâm Peygamberi, bu uygulamayı son haccı sırasında, vefatından sadece üç ay önce değiştirdi. Bu yürürlükten kaldırma, meselenin esasını bilmeyenin kafasını karıştırır ve aşağılık kompleksine yakalandığı için başkalarını daima körü körüne izlemek isteyen kimseleri hayrete düşürür. Bu İslâmî reformun pek çok yararlarından burada üç tanesi vurgulanabilir:
a- Oruçla ilgili hususta bu reform çok yararlıdır. Çünkü bütün mevsimlerde yeme ve içme mahrumiyetine alışma imkânı sağlar. Yani ne her zaman katılık, ne de her zaman kolaylık.
b- İslâm bütün dünyayı hedeflediğinden, çeşitli bölgelerin farklı iklimleri göz önünde bulundurulmalıydı. Eğer orucun, güneş takviminin belli bir ayında, yani belli bir mevsimde tutulması emredilseydi, tabiat beklenen hedefe imkân tanımaz ve maddî olarak da yerine getirilmesi mümkün olmazdı. Gerçekten de, kuzey yarımkürenin, ekvatorun kuzeyinde yer alan ülkelerin yazı, güney yarımkürenin, ekvatorun güneyindeki ülkelerin kışına denk düşer. Bundan başka, ekvator bölgelerinde hoş bir mevsim olarak görülen kışın kutup bölgelerinde bir dehşet olarak algılanması mümkündür. Çeşitli ülkelerin Müminleri arasındaki bu ayırım ay takvimi benimsenerek kolayca bertaraf edilebilir. Böylece herkes Ramazan ayında sırayla bütün mevsimleri tatmış olacaktır.
c- Mevsimlere ve mahsullere bağlı olan tarım ürünleri üzerinden alınan vergiler hâriç, tasarruflardan, ticaretten, vb. alınan zekât vergileri, kameri yıldan Ötürü, hiç farkına varılmadan artırılmış olur. Çünkü her otuz üç ay senesinde otuz iki güneş yılı vardır. Onun için bu süre içinde bir yıllık fazladan vergi ödenmiş olur. Devletin bütün halkının refahı, özellikle de yoksulların refahı için, bu vergilerin sadece zenginlerden alındığını bir kere daha hatırlatalım. (M. Hamidullah, Introduc-tion to islam [islâm'a Giriş, Fransızca'dan çev. Cemal Aydın, TDV yayınlan, Ankara 1996]).