müzzemmil
Sat 17 September 2011, 05:16 pm GMT +0200
4- Neshin Varlığı ve Delilleri
a) Nakli Deliller
Kur'ân-ı Kerim'de neshin varlığına işaret ettiği ileri sürülen beş ayet bulunmaktadır. Konuyla ilgili ayetlerin anlamları şöyledir:
"Biz bir ayetin hükmünü kaldırır yahut unutturursak, onun daha hayırlısını, veya mislini getiririz. Bilmez misin ki Allah'ın her şeye gücü yeter."[61]
"Biz bir ayeti başka bir ayetle değiştirdiğimizde ki -Allah ne indirdiğini bilir- 'Sen iftira ediyorsun' derler. Hayır (ama) çokları bilmiyorlar."[62]
"Allah istediğini kaldırır, istediğini sabit kılar. Ana kitap onun yanındadır."[63]
"... Allah şeytanın attığını derhal iptal eder. Sonra kendi ayetlerini sağlamlaştırır. Allah bilendir, hikmet sahibidir."[64]
"Sana okutacağız ve sen onu unutmayacaksın. Ancak Allah'ın dilediği müstesna. O açığı da gizliyi de bilir"[65]
Yukarıya anlamlarını aldığımız ayetlere dikkat edilirse, nesih konusuna işaret ettikleri görülür. Bakara Sûresi 106. ayetle, Nahl Sûresi 101. ayetlerinin nüzul sebebi, olarak, Yahudilerin sözlerine yer verilir. "Muhammed'in işine hayret etmez misin? Yanındakilere bir şeyi önce emreder sonra onu kaldırır, aksini emreder. Zira Kur'ân Muham-med'in sözüdür. Çünkü içinde birbirini tutmayan ifadeler bulunur." Yüce Allah bu iftiralar üzerine, işaret edilen ayetleri gönderdiği ileri sürülür.[66] Tefsir kaynaklarındaki yorumlarda ayetlerin iniş sebebinin nesihle alakalı olduğu nakledilir. Müfessirin büyük çoğunluğu yukarıdaki ayet ve yorumlardan hareketle, Kur'an'da neshin varlığını kabul etmektedirler.[67] Diğer taraftan, Müfessir Râzî (ö. 606/1209), Bakara Sûresi'ndeki ayette yer alan, "ondan-daha hayırlısını veya mislini getiririz.." bölümünü iki madde halinde açıklar.
a) îlk inen ayet daha hafif olanıdır. Kulların içindeki ortama göre gönderilmiştir,
b) Daha faydalı olanı getiririz cümlesi ise sonradan nazil olan kullara faydalı olan kesin hükümdür.[68] Yüce Allah kulların içinde bulunduğu kötü alışkanlıkları tedrici bir metod ile kaldırarak, faydalı olan hükümleri açıklamış olmaktadır. Böylelikle, insanların imanları kuvvetlenerek emirleri kabul etmeleri hedeflenir.
Nahl Sûresi 101. ayette yer alan "Biz bir ayeti diğer bir ayetle tebdil ettiğimiz zaman" ifadesi, bir ayetin başka bir ayetle değiştirilebileceğini hatırlatmaktadır. Mücahid ayeti, "birincisini kaldırıp, başkasını yerine koymak" şeklinde açıklanmakta, Katade'de konuyu Bakara Sûresi 106. ayetle izah etmektedir.[69] Katade ve Mucâhid'in yorumlarına göre, söz konusu ayetler neshin varlığını ortaya koymaktadır.
Muhammed Hamdi Yazır (ö. 1358/1947) konuyla ilgili görüşleri şu cümlelerle belirtir. 'Bir ayetin yerine diğer bir ayeti getirmek nesihtir, inanmayanlar nesih meselesiyle Hz. Peygamber'in risaleti hakkında bir şüphe düşürmek ister. Zamanımızda da benzer insanların olması mümkündür. Oysa, Bakara Sûresi'ndeki ayet onlara cevap olarak gelmiştir.'[70] Elmalıh'ya göre, Müslüman birinin neshin varlığını inkar etmesi mümkün değildir. Yüce Allah'ın bazı ayetleri kaldırıp, yerine başkasını koyması hikmetinin gereği kabul edilmekte, bu durum zatının yüceliği ve kullarına olan merhameti şeklinde algılanmaktadır. Ayetin sonunda yer alan "çokları bilmiyorlar" ifadesi, konunun önemini vurgulamaktadır.
Burada üzerinde durulması gereken başka bir mesele, Kur'an'da yer alan ayet kelimesine verilen anlamdır. Lügat olarak kelime, alamet, işaret, ibret, mucize, Kur'ân-ı Kerim'i meydana getiren cümleler, delil, kıssa ve lakap gibi anlamlara gelir.[71] Bakara Sûresi 106. ayette geçen ayet kelimesinden hareketle, Kur'an'daki geçtiği yerleri gözden geçirdiğimizde, ortalama 382 yerde zikredildiği görülür. Bu ayetİer farklı konulara işaret etmektedir. Örneğin delii,[72] mucize,[73] alamet,[74] kıssa,[75] emir ve nehiy,[76] anlamları bunlardan bazılarıdır.
Terim olarak kelimenin, bir şeyi ve bir amacı açıklamak için Kuran cümlelerini ifade ettiği görülür.[77] Buna göre, nesh ayetlerinde geçen değiştirme ve yerine getirme sözcüklerinden, Kur'ân cümieleri kastedildiği anlaşılır. Kelimeye verilen anlam bunlarla sınırlı değildir. "Göklerde ve yerde nice ayet var ki, onların yanından yüzlerini çevirerek geçerler, "[78] Ayeti, Kuran ayetleri dışındaki tabiat kuvvetlerine işaret etmektedir. Bu ayetler tabiat olaylarıdır.[79]
b) Sünnetten Deliller
Neshi varlığını ortaya koyacak ikinci deli! Hz. Peygamberin sünnetidir. Şunu hemen belirtelim ki; konuyla ilgili Hz. Peygamber'in, bir ayeti başka bir ayet nesh etti şeklinde bir hadisi bulunmaz. Bununla birlikte, fiili sünnet ve sahabelerden gelen nakillerde konuya ışık tutan misallerin olduğu gözlenir
Müslim in rivayetine göre; "Kur'ân'ın bazı ayetleri birbirini nesh ettiği gibi, Hz. Peygamber de kendi sözünü nesh ederdi. "[80] denilerek, Kur'ân ve hadiste neshin varlığına işaret edilir. Bu nakillere İslâm'ın İlk yıllarında karşı çıkılmadığı anlaşılır.
Lâhik b. Humeyd, "Peygamberin sözleri Kur'ân'ın misali gibidir. Çünkü Kur'ân'ın bazı ayetleri, diğer bazılarını nesheder"[81] demektedir.
Urve b. Zübeyr babasından gelen rivayeti şöyle anlatmaktadır. "Peygamberimiz bir söz söylüyor, bir zaman yürürlükte kaldıktan sonra Kur'an'daki nesh durumu gibi, diğer hadis onu kaldırıyordu."[82]
Kaynaklarda Hz. Ali'den bir haber nakledilir. Hz. Ali (ö. 40/660) bir gün Kûfe'nin bir mescidine uğrar. Orada Ebu Musa el-Eş'ari'nin dostu Abdurrahman b. Deebi'yi cemaate vaaz ederken görür. Kendilerine Kur'ân-ı Kerimdeki nâsih mensuh ayetleri bilip, bilmediğini sorar Adı geçen şahıs bilmediğini söyleyince, ona dönerek: ''Sen hem kendini hem de dinleyenleri helak edersin. Seni bir daha vaaz ederken görmeyeyim."[83] der.
Huzeyfe b. Yemen (ö. 36/656), hakkında şu rivayetlere yer verilir: O idareci olarak görevlendirdiği kişilerden, nesh konusunu bilenlere öncelik vermiş, bu durumda olanlara vaaz etmeleri için izin vermiş, diğerlerine dini konularda konuşmayı yasaklamıştır.[84]
Başka bir misal, Hz. Peygamber in ilk zamanlar kabir ziyaretlerini yasaklarken, daha sonraları izin vermesi,[85] Mut'a nikahı hoş karşılanırken, Mekke'nin fethinden sonra yasaklanması,[86] sünnetten gelen nakiller kabul edilir. Zira sünnetin, söz, fiil ve takrirden oluştuğu bilinmektedir.[87] Sünnetin delil olması için bunlardan birinin olması yeterli görülür.[88]
c) Akli Deliller
Neshin varlığı akli yönden izah edilirken, birçok misal verilir. Bun-ları kaynaklarda bulmak mümkündür.[89] Kur'an'da var olduğu kabul edilen neshin, ilâhi takdir yönünü bilmemiz mümkün değildir. Allah'ın bunu bildirmesi de zorunlu değildir. Önemli olan insanın, Allah'ın kulların yararına olarak gönderdiği emirlere itaat etmesidir. Yoksa sınırlı bir kabiliyette yaratılan insanın, yaptığı İnceleme ve yorumlarla varacağı netice, Allah'ın ilmi yanında çok küçük kalacaktır. İnsan, Allah'ın verdiği akıl, ilim ve imkanlar neticesinde bir takım neticelere ulaşabilir. Vahiy, İlim, akıl ve tecrübe insana bu konuda yardımcı olur. Yüce Allah gönderdiği Peygamberlerine suhuf ve kitap şeklinde ilâhi emirlerini göndermiş, bu vahiylerin içeriği de kısa ve uzun olabilmiştir. Fakat iman esaslarında bir değişiklik olmamıştır. İnanç bazında Hz. Adem ve Hz. Muhammed arasında gönderilen bütün Peygamberler aynı şeyleri emretmişlerdir.[90] Bu teme! prensiplerde nesih mümkün görülmemektedir.
Yüce Yaratıcı'nın peygamberlere verdiği kitapların isimleri farklı, içerikleri aynıdır. Diğer taraftan bunlar bir birini tasdik etmekte[91] ve bir öncesi, sonra gelecek olanı haber vermektedir.[92] Kur'ân ise, son ilâhi mesaj olarak, diğerlerini tasdik ettiği gibi. gerekli emirleri İçerisinde toplamaktadır.[93] Kur'ân'a göre diğerleri geçerliliğini yitirmiştir. Kitaplar için böyle olduğu gibi, Hz. Peygamber için de aynı durum söz konusudur. O'nun gelmesiyle, önceki Peygamberlerin görevi bitmiş, şeriatleri sona ermiştir.[94] Ehl-i Kitap mensupları Hz. Peygamber ve O'na verilene inanmakla görevli kılınmıştır.[95] İslâm alimleri, Kur'an'da yer alan ayetlerin verilerinden hareketle, Kur'ân'ın diğer kutsal kitapları nesh ettiğini kabul etmektedirler. Bu konuda ittifak bulunmaktadır.
En-Nesh fi'1-Kur'ân müellifi; akıllı bir insanın, neshin varlığını kabul edeceğini ve aklın neshin varlığına delil olacağını ileri sürmektedir.[96] Akıl konusunda iieri sürülen delillerden bazıları şöyledir.
Nesh naklen ve aklen mümkün görünmektedir. Şayet mümkün olmamış olsaydı, başta sahabeler olmak üzere, birçok İslâm alimini buna karşı çıkması gerekirdi. Oysa, ilk dönemlerde bunun aksini savunan olmamıştır. Öte yandan, İslâm'ın diğer dinleri nesh etmesinde ittifak bulunmaktadır. Nesh olmasaydı onların da yürürlükte olması gerekirdi.
Konuyla ilgili günlük hayatımızdan bazı misaller verilebilir. Doktorun hastalarını tedavi etmek için uyguladığı prensipler,[97] annenin çocuğunu büyütürken yürüttüğü metodlar,[98] öğretmenin talebesini yetiştirirken basitten zora doğru tedrici bir yol izlemesi,[99] ileri sürülen akli deliller arasında zikredilir. Buna göre nesih hadisesi, tedrici bir metot ile insanları eğitme ve kötülükleri düzeltme olarak anlaşılmalıdır.
Milhtlerin hali de böyle kabul edilir. İnsanların yaşantılarında zaman içinde ilim, eğitim ve tecrübeye dayalı bilgiler neticesinde değişiklikler olmaktadır. Bu değişiklikler önceki ilimlere göre nesih olarak düşünülür. Bu ilimler Allah yanında bilinmektedir. Kulların iiim ve tecrübeleri zamanla gelişmektedir. Yüce Allah son gönderdiği kitabını yirmi üç senede göndermiş, böylece insanların daha kolay inanmalarına ve kötü alışkanlıklarını zaman içinde terk etmelerine yardımcı olmuştur. İnsanlar bir takım yanılgılarını zamanla düzeltmektedirler. Bunu yapın veya yapmayın şeklindeki helal ve haramların bir süreç içinde indirilmesi, İslâm'ın koİay ve uygulanır olduğunu ortaya koymuştur. Arada geçen bu süreç nesh .olarak düşünülmektedir.
Allah kullarına muayyen bir zamanda bazı ibadetlerin yapılmasını emir buyurmakta, o vaktin gelmesiyle ibadet yapılmakta, geçmesiyle ibadet kaldırılmaktadır. Meselâ; Ramazan'da bütün Müslümanlara oruç tutulması emredilmekte, bittikten sonra İftar edileceği belirtilmektedir. Bayram günlerinde ise, oruç tutmak yasak kılınmaktadır. Bayramın gelmesiyle orucun kaldırılması nesih olarak izah edilmektedir.[100] Nesh akien mümkün olmamış olsaydı, bayramlarda da oruç tutulması gerekirdi. Halbuki Allah kullarına kolaylık emretmektedir[101] denilmektedir.
Hz.Peygamber bir rahmet peygamberidir.Bütün insanlığa gönderilmiştir.[102] Ondan sonra peygamber.gelmeyecektir.[103] Dolayısıyla İslâm bütün insanlığın dinîdir. Tevhid'e inanan diğer milletler de Müs-lümandır. Bu durum, diğer dinlerin nesih edildiğini göstermektedir. Nesih aklen mümkün olmamış olsaydı, diğer dinlerin de yürürlükte olması gerekirdi. Bunun sonucu diğer peygamberlerin risaleti devam etmiş olacaktı. Bunun ise İslâm'a uymadığı kabul edilmektedir.[104]
Kur'ân-ı Kerimle ilgili yazılan eserlerde verilen nakillerden seçerek aldığımız bilgilere bakıldığında neshin aklen mümkün olduğu görüşü ağırlık kazanmaktadır. Bu veriler ışığında Kur'an'da kısmen neshin var olduğu düşünülmektedir.[105]
[61] Kur'ân- Kerim, 2/106.
[62] Kur'ân- Kerim. Nahl, 16/101.
[63] Kur'ân- Kerim, Rad. 13/39.
[64] Kurân- Kerim, Hacc, 22/52.
[65] Kur'ân- Kerim. Âlâ 87/6-7.
[66] Vahidî, Esbâbu n-Nüzul. s. 19; Bk. Râzî. Tefsir, IV/227-228; Kurtubî, Tefsir. 11/62: Sâ-bûnî, Tefsîru AyâtiTAhkâm Mine'l-Kur'ân, 1/94.
[67] Bk. Râzî, Tefsir. 1V/227-228: Kurtubî. Tefsir, ü/62: Sâbûnî. Tefsîru Ayâti'l-Ahkâm Mine'!-Kur'ân, 1/94.
[68] Geniş bilgi için bk. Râzî, Tefsir. İV/228.
[69] İbn-i Kesîr, Tefsîru'1-Kur'âni I-Azîm. 11/586.
[70] Elmalılı, Tefsir, V/3124
[71] Bk. İbn Manzur. Usânü'l-Arab, Ayet md.; Abdurrahman Çetin, T.D.V. İslam Ansiklopedi, Ayet md. IV/242-244.
[72] Bk. Kuran-ı Kerim. Bakara. 164: Rum 20-25; Enbiya 31-32.
[73] Bk. Kuran-ı Kerim. Araf, 7/73. 106. Al-i İmran, 3/49, Mâide 5/114. Kasa?. 28/36, Kamer. 54/ 2. 15.
[74] Bk. Kuran-ı Kerim. Rum. 30/20.
[75] Bk. Kuran-ı Kerim. Meryem, 19/21.
[76] Bk. Kurân-ı Kerim. Bakara. 2/178. 221. 242; Al-i Imran. 3/103.
[77] Bk. T.D.V. İslâm Ansiklopedisi. IV/242
[78] Bk. Kuran-ı Kerim. Yusuf, 12/105.
[79] Ayetinde işaret edildiği gibi Kur'ârı. Yüce Allah'ın sözlü bir mucizesi, tabiat olaylan olarak bilinen göklerde ve yerde mevcut olanlar da insanları Allah'a götüren birer işaretlerini oluşturmaktadır. Kuran Allah'ın varlığını ve birliğini sözlü olarak hatırlatmakta, tabiat ta eserini göstermektedir Her İkisi de insanları düşünerek Allah'a götürmektedir. Doç. Dr. Remzi Kaya, Kur'ân-ı Kerim'de Nesih, ISBN : 975-97468-1-6, Bursa Nisan 2001: 26-28.
[80] Müslim, el-Camiu's-Sahih. 1/185.
[81] El-Hemadânî, el-İtibâr Fi'n-Nâsih ve'1-Mensuh Mine'1-Asar, s. 16.
[82] Hemâdânî. a.g.e.. s. 16.
[83] Hibetullah. en-Nâsih ve'1-Mensuh, vık. 2a; İsferâînî. Kitabün-Nâsih ve'1-Mensuh, s 146.
[84] Hibetullah. a g,e.. Vrk 2a; İsferâînî. a.g.e.. s. 146.
[85] Bk. Müslim. Cenâiz. 105.
[86] İbn-i KesiY. Tefsir. 1/474.
[87] Bk. Kocyiğit. Talat, Hadis Usulü. s. 15.
[88] Daha geniş bilgi için bk; Hemadâni. a.g.e.. s. 16. Doç. Dr. Remzi Kaya, Kur'ân-ı Kerim'de Nesih, ISBN : 975-97468-1-6, Bursa Nisan 2001: Doç. Dr. Remzi Kaya, Kur'ân-ı Kerim'de Nesih, ISBN : 975-97468-1-6, Bursa Nisan 2001: 28-29.
[89] Bk. Razi Tefsir, IV/227-228.
[90] Bk. Kur'ân-ı Kerim, Rum, 30/30; Nisa. 4/163-164; Şura. 42/13.
[91] Bk. Kuran-ı Kerim, Şuarâ, 26/196-198.
[92] Bk. Kur'ân-ı Kerim, Mâide. 5/68.
[93] Bk. Kur'ân-ı Kerim, Mâide. 5/67.
[94] Bk Kuran-ı Kerim. Âl-i İmran, 3/S5.
[95] Bk Kur ân-ı Kerim Kasas. 23/50-54
[96] Bk. Zeyd, a.g.e., s. 221.
[97] Zerkânî, 1/188; Âmidî, 111/107.
[98] Zerkânî. il/189.
[99] Zerkânî. 11/189.
[100] Zerkânî, 11/189; Âmidî. 111/106.
[101] Bk. Kuran-ı Kerim. Bakara. 2/286.
[102] Bk. Kur'ân-ı Kerim, Enbiya. 21/107.
[103] Kur'ân-ı Kerim. Ahzap, 33/40.
[104] Zerkânî, 11/190.
[105] Doç. Dr. Remzi Kaya, Kur'ân-ı Kerim'de Nesih, ISBN : 975-97468-1-6, Bursa Nisan 2001: 30-32.