müzzemmil
Mon 19 September 2011, 09:51 pm GMT +0200
Nefs'in "Bedenle Birlikte Ruh"Anlamında Kullanılması
Kur'an-ı Kerîm'de Nefs'in geniş ve zengin kullanım alanlarından biri de, "beden ile birlikte ruh" mânâsıdır, insan, bedeni ve ruhuyla bütûnleşmiş bir yapıya sahiptir. Ölüm denen şey ise bedenin canlılığını yitirmesi ve ruhun bedenden ayrılmasıdır. Ruh bedene tekrar geri dönünce kul sorguya çekilecek ve sorumlulukları dahilinde yaptığı şeylerden hesap verecektir. Regis Blachere'in Kur'an'da ifade edilen beden-ruh bütünlüğüne ilişkin değerlendirmeleri dikkat çekicidir:
"Kur'an, yeniden dirilmeyi bedenî bir dirilişten başka bir biçimde bildirmemesine rağmen, ilâhî adaletin karşısına çıkacak olan insan varlığını göstermek için, bedeni belirten herhangi bir kelime kullanmaz. Bazı kere soyut bir kavram olan "insan" kelimesini kullanır. Daha sık olarak da "Nefs" kelimesini kullanmaya başvurur. Eğer Nefs kelimesinin, "ben" kavramında şuur ve süreklilikle donanmış başlıca unsuru temsil ettiği düşünülürse, bu tamamen mantıkî sayılır. Buradaki Nefs, bizim anladığımız mânâda "ruh" mudur? Bu, oldukça şüphelidir. Bu terim, ilk anlamda ("ben" anlamında) bir dereceye kadar somut çağrışımlar taşır. Ahiret gününde Nefs, diriltilen her insanın geçmiş fiillerinden sorumlu olan mü'min ruhudur. Demek ki; adetâ yargıcın önündeki sanık gibi gösterilir. Zaten çok çeşitli olmayan hafif temaslarında Kur'an, Nefs'i, kendisini savunmak için ürkek ve tereddütlü olarak ilerlerken tasvir eder." [100]
"O gün herkes gelir, kendi nefsini kurtarmak için uğraşır (her Nefs kendisiyle uğraşır) ve her Nefs'e yaptığı(nın karşılığı) tam olarak verilir ve onlara asla haksızlık edilmez" [101] Kıyamet günü hesap anı geldiği zaman; her Nefs ancak Allah'ın izniyle konuşacak [102] ve yeryüzünde yapmış olduğu şeyleri görecektir. [103] Her Nefs, kendisini zor duruma düşüren veya kendisinin lehinde olan fiillerin ve davranışların neler olduğunu bilecektir. [104] Hiçbir Nefs'e haksızlık yapılmayacak, [105] fakat "her Nefs'e kazandığı(nın karşılığı) tam olarak verilecektir." [106] Hüküm giyen nefsler; karşılaşacakları kötü sondan dolayı ağlayıp dövünecekler. [107] Ama bu boşunadır; zira, "O din gününde hiçbir Nefs, başka bir Nefs için (herhangi) bir şeye sahip değildir." [108] Nefs'in ruh ile beden beraberliğini dile getiren şu âyet, belki de bu konuda üzerinde en çok konuşulan âyettir:
"Allah, öldükleri sırada canları alır, ölmeyenleri de uykularında (bedenlerinden alıp kendilerinden geçirir); sonra ölümüne hükmettiğini yanında tutar, ötekileri de belli bir süreye kadar bedenlerine gönderir..." [109]
"Bu âyette Nefs, vücuttan çıkarak baygınlık (burada uyku) veya ölüm getiren ve tekrar ona girerek dirilmeyi (burada uyanma) tahrik eden "hayatî prensip"tir. Kur'an'da, Nefs "hayatî soluk" teriminin, fânî bedene sıkı sıkıya bağlı bir prensibi göstermiş olması çok önemlidir. Nefs, kaderini paylaştığı bu fanî dayanaktan ayrılmaz. Hainlikten kaynaklanan ve bu ilâhî güç tarafından ölümlü maddeye üflenen "hayat prensibi" sözkonusu olunca, Kur'an'ın Nefs terimini kullanmamasında şaşılacak birşey yoktur. Bu durumda "Ruh" ismiyle karşılaşılır. Kur'an dilinde "hayatî soluk", "yaşatıcı ruh" anlamına geîen Nefs ile, "hayat ruhu" ve "manevî ruh" anlamına gelen Ruh arasında sürekli bir ayrım vardır." [110]
Bursevî (V. 1337 H./1724 M.) de bu ayetteki "Nefsler"den maksadın "ruh ile bedenin toplamı" olduğunu söylüyor. [111] Elmalılı (V. 1942 M.) da aynı görüştedir. [112]
"Nefs'e ve onu şekillendirene yemin olsun" [113] âyeti de bedenle birlikte ruh mânâsını ifade eder.
İbn Arabî, (Y 638 H./1240 M.) buradaki "Nefs"in, ruh ve beden toplamından oluşan "Nefs-i Natıka", yani "insan" olduğunu bildiriyor. [114] Elmalılı da bu görüştedir. [115]
Ruh beden bütünlüğünü en güzel biçimde dile getiren ayetlerden biri de; "Nefsler (ruhlar bedenlerle) çiftleştiği zaman" [116] ayet-i kerîmesidir. Buradaki eşleştirmeyi, ölümden sonra meydana gelen dirilişte, ruhun tekrar bedene geri dönmesi olarak yorumlayanlar vardır. [117]
Nefs'in, bedenle birlikte ruh anlamına geldiğini ifade eden daha başka âyet-i kerimeler de vardır. [118]
[100] Regis Blachere, "Nefs Kelimesinin Kur'an'da Kullanılışı Hakkında Bazı Notlar", s.193.
[101] Nahl: 16/111.
[102] Hûd: 11/105.
[103] İnfitâr: 82/5.
[104] Tekvîr: 81/14; İnfitâr, 82/5.
[105] Enbiyâ: 21/47; Yâsîn, 36/54.
[106] ÂI-i İmrân: 3/25,151; Krş.: Nahl, 16/111; Zümer, 39/70.
[107] Ahzâb: 33/66.
[108] İnfitâr: 82/19; Krş.: Bakara, 2/48,123.
[109] Zümer: 39/42.
[110] Regis Blachere, A.g.m., s: 190-191.
[111] Bursevî, A.g.e., c. III, s. 391.
[112] Elmalılı, A.g.e., c. VI, s. 496.
[113] Şems: 91/7.
[114] İbn Arabî, A.g.e., c. II, s. 812.
[115] Elmalılı, A.g.e., c. IV, s. 240.
[116] Tekvîr: 81/7.
[117] Mehmed Ali Aynî, A.g.m., s. 49.
[118] Bakara: 2/286; Mâide, 5/25, 105; En'âm, 6/130, 152; A'râf, 7/188; Yunus, 10/23, 30, 44, 49/54; Ra'd, 13/11, 42; İsrâ, 17/7; Tâhâ, 20/15; Ankebût, 29/6; Zümer, 39/70; Mü'min, 40/17; Câsiye, 45/15; Necm, 53/32. Ahmet Ögke, Kur'an'da Nefs Kavramı, İnsan Yayınları: 30-31.