Sevdacık
Wed 25 August 2010, 09:03 pm GMT +0200
Nefsi Tanıma!!!
Nefsi Tanıma!!!
İnsan Allah’ın yeryüzündeki yaratıklarının en mükemmeli Kur’an’da “ahsen-i takvim’ olarak ifade ediliyor bu gercek Ahsen-i takvim sırrına mazhar olarak yaratılan bu varlığın, yaratılışın geregi olarak hep güzellikler arenasında bulunması umulur, umuluyor Ama ilk insandan bu yana insanoğlunun tarihçesine baktığımızda gerçeğin böyle olmadığını görüyoruz Kimi zaman hidayet, kimi zaman dalalet vadilerinde dolaşıyor insan Bazen Rabbin istediği istikamette meleklerle yarışırken, bazen de şeytanlara taş çıkartacak davranışlar sergiliyor Öyleyse diyebiliriz; insan denilen varlık maddi ve manevi yapısı itibariyle her şey olabilecek bir yapıya ve yaratılışa sahip
İşte bu yol ayrımında bulunan insanın Allah’ın emir ve yasakları bağlamında bir hayat sergileyebilmesi evvel emirde kendisini tanımasına baglıdır Bir başka ifade ile, kendini müsbet ve menfi, maddi ve manevi, eksik ve fazla yanları ile tanımayan birinin hayat mücadelesinde nefsini aşabilmesi, şeytanını mağlup edebilmesi ve son tahlilde cenneti kazanabilmesi oldukça zordur Onun içindir ki ecdad ne güzel söylemiş “Nefisini bilen, Rabbini bilir” Vakıa hadis diye rivayet edilen bu söz, hadis olmasa bile hadis ölçüsünde muhim bir hakikati ifade buyuruyor Demek ki nefsi tanıma ilk etapta marifetullaha giden yolun ilk adımını oluşturuyor insan için
Bu kısa temellendirmeden sonra soru ve sorun şu, acaba bizler bir insan olarak gerek nefsimizi gerekse Rabbimizi tanıma adına nerelerde bulunuyoruz? Bu çizgide bir derdimizin olduğu, gayretimizin bulunduğu söylenebilir mi? Bir iç muhasebesinden, derin bir nefis sorgulamasından kendimizi zaman zaman dahi olsa geçirdiğimiz söylenebilir mi? Eğer bu üç soruya vereceğimiz cevap hayır ise, bir insan olarak bizlerin sair mahlukattan, söz gelimi hayvanlardan farkımız ne?
Sözü fazlaca uzatmaya hacet yok; genelde insanoğlunun bugünkü dünyasına baktığımızda- ki biz de bu geminin yolcularıyız- ne ferdi, ne de ictimai olarak Rabbin istediği istikamette bir çizgi tutturduğumuz söylenemez Sebep, kendimizi tanımamamız, Rabbimizi tanıma noktasındaki gayretsizliğimiz, iman ve imanın gereklerini yerine getirmedeki isteksizliğimiz Bu böyle devam ettiği müddetçe daha çok açlığından ölen insan haberleri bültenlerimizde yer alacaktır Bir avuç toprak uğruna, ekonomik çıkarlar adına savaşlar çıkacaktır Fuhuş, uyuşturucu, hırsızlık, zina, rüşvet vb insanlığın evrensel değerlerine ters hareketler yer küremizde boy gösterecektir
Ahiret bir yana, kısacık dünya hayatında bile huzur ve mutluluğu yakalamak isteyenlerin yapacakları şey meydandadır, kendileri adına marifetullaha giden kapıları zorlamak Bunun ilk adımı ise nefsi maddi ve manevi yanları ile tanımaktır
Rabbim yar ve yardımcımız olsun..
Nefsi Tanıma!!!
İnsan Allah’ın yeryüzündeki yaratıklarının en mükemmeli Kur’an’da “ahsen-i takvim’ olarak ifade ediliyor bu gercek Ahsen-i takvim sırrına mazhar olarak yaratılan bu varlığın, yaratılışın geregi olarak hep güzellikler arenasında bulunması umulur, umuluyor Ama ilk insandan bu yana insanoğlunun tarihçesine baktığımızda gerçeğin böyle olmadığını görüyoruz Kimi zaman hidayet, kimi zaman dalalet vadilerinde dolaşıyor insan Bazen Rabbin istediği istikamette meleklerle yarışırken, bazen de şeytanlara taş çıkartacak davranışlar sergiliyor Öyleyse diyebiliriz; insan denilen varlık maddi ve manevi yapısı itibariyle her şey olabilecek bir yapıya ve yaratılışa sahip
İşte bu yol ayrımında bulunan insanın Allah’ın emir ve yasakları bağlamında bir hayat sergileyebilmesi evvel emirde kendisini tanımasına baglıdır Bir başka ifade ile, kendini müsbet ve menfi, maddi ve manevi, eksik ve fazla yanları ile tanımayan birinin hayat mücadelesinde nefsini aşabilmesi, şeytanını mağlup edebilmesi ve son tahlilde cenneti kazanabilmesi oldukça zordur Onun içindir ki ecdad ne güzel söylemiş “Nefisini bilen, Rabbini bilir” Vakıa hadis diye rivayet edilen bu söz, hadis olmasa bile hadis ölçüsünde muhim bir hakikati ifade buyuruyor Demek ki nefsi tanıma ilk etapta marifetullaha giden yolun ilk adımını oluşturuyor insan için
Bu kısa temellendirmeden sonra soru ve sorun şu, acaba bizler bir insan olarak gerek nefsimizi gerekse Rabbimizi tanıma adına nerelerde bulunuyoruz? Bu çizgide bir derdimizin olduğu, gayretimizin bulunduğu söylenebilir mi? Bir iç muhasebesinden, derin bir nefis sorgulamasından kendimizi zaman zaman dahi olsa geçirdiğimiz söylenebilir mi? Eğer bu üç soruya vereceğimiz cevap hayır ise, bir insan olarak bizlerin sair mahlukattan, söz gelimi hayvanlardan farkımız ne?
Sözü fazlaca uzatmaya hacet yok; genelde insanoğlunun bugünkü dünyasına baktığımızda- ki biz de bu geminin yolcularıyız- ne ferdi, ne de ictimai olarak Rabbin istediği istikamette bir çizgi tutturduğumuz söylenemez Sebep, kendimizi tanımamamız, Rabbimizi tanıma noktasındaki gayretsizliğimiz, iman ve imanın gereklerini yerine getirmedeki isteksizliğimiz Bu böyle devam ettiği müddetçe daha çok açlığından ölen insan haberleri bültenlerimizde yer alacaktır Bir avuç toprak uğruna, ekonomik çıkarlar adına savaşlar çıkacaktır Fuhuş, uyuşturucu, hırsızlık, zina, rüşvet vb insanlığın evrensel değerlerine ters hareketler yer küremizde boy gösterecektir
Ahiret bir yana, kısacık dünya hayatında bile huzur ve mutluluğu yakalamak isteyenlerin yapacakları şey meydandadır, kendileri adına marifetullaha giden kapıları zorlamak Bunun ilk adımı ise nefsi maddi ve manevi yanları ile tanımaktır
Rabbim yar ve yardımcımız olsun..