- Nefsi Emmâre

Adsense kodları


Nefsi Emmâre

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
müzzemmil
Sun 18 September 2011, 12:55 pm GMT +0200
I- Nefs-i Emmâre:

Nefs'in ilk mertebesi olan Nefs-i Emmâre Kur'an-ı Kerîm'de;
"...Muhakkak ki Nefs, daima kötülüğü emredicidir..." [414] biçiminde geç­mektedir.
Nefs-i Emmâre, bedenin doğal isteklerine meyleden Nefs'tir. Bu Nefs, dünyevî lezzetleri ve hissî şehvetleri emreder ve kalbi, alçak, aşa­ğılık yöne doğru çeker. Bu tür Nefs, tüm şerrin barınağı, kötü huyların kaynağıdır. Nefs, kötülüklere karşı koymayı terk eder, şehevî isteklere ve şeytanın çağrılarına kulak verip itaat ederse, buna Nefs-i Emmâre denir. [415]
Hayvanî lezzetlere düşkünlük ve Allah'ın buyruk ve yasaklarına bağlı kalmama açısından şehvanî tabiatın gereketirdiği şeyleri yapması nedeniyle "kötülüğü emredici" vasfını alan [416] Nefs, ilk ortaya çıkışından beri şu görünür dünya ile içli-dışlı olmuş, bundan tad almıştır. Bu açı­dan Nefs'in soyut, ilahi âleme yönelmesi pek az gerçekleşir. Bu ancak kâmil insanlara özgü bir ayrıcalıktır. Bu durum onlarda bile pek seyrek gerçekleşir. Şu durumda, insan nefsinin cismânî âlemin çekiciliğine ka­pılıp ona meyletmesi daha çok olduğu için "kötülüğü emredici" denil­miştir. [417]
Kötülük duygusu Nefs'te gizlidir. Nefs, kötü ameller işlemek, hoş olmayan işler yapmak ister. Allah kulu nefsiyle başbaşa bırakırsa, nefsindeki şer ve bu şerre neden olan kötü ameller onu helake doğru sü­rükler. [418] Bu konuya açıklık getirmek üzere Cüneyd-i Bağdadî (V 297 H./909 M.) şöyle demiştir:
"Nefs-i Emmâre, kişiyi helak olmaya çağıran, düşmana yardımcı olan, hevâya uyan ve türlü türlü kötülüklerle itham edilen Nefs'tir." [419]
Hakîm Tirmizî (V. 285 H./898 M.), Allahü Teâlâ'nın Kur'an'da; "in­san ve cin şeytanları" [420] buyurmasına dayanarak Nefs-i Emmâre'nin de şeytan olduğunu ileri sürmüştür. [421] Bize kalırsa Hakîm Tirmizî'nin bu­radaki kastı, şeytanın özelliklerini taşıyan Nefs'tir. Zira Nefs-i Emmâre ile şeytanın özellikleri arasında büyük bir paralellik vardır.
Nefs-i Emmâre aklı ve kalbi aldatır. En değerli ve en güzel şeyleri akla ve kalbe kötü, çirkin ve değersiz gösterir. [422] "Nefs-i Emmâre'den kalbe geçen ilk hastalık şehvettir. Şehvetin peşinden (kötü şeylere) sev­gi, istek ve öfke geçer. Bunların peşinden de kibir, çekememezlik, zu­lüm ve tutku gelir." [423]
Nefs-i Emmâre'nin ortaya çıkmasına sebep olan en önemli organ gözdür. Göz haramlara baka baka gönül gözü kör olur. Ne kadar kötü sıfat varsa, bunları görmez olur. Bu nedenle gözü haramlardan sakın­mak gerekir. Kulak, dil, deri v.s. gibi diğer duyu organları da böyledir. [424]
Bâlî Sûfiyyevî'nin bildirdiğine göre Nefs-i Emmâre'nin üç mertebesi vardır:
1- Fiiller Mertebesi: İnsan tabiatından kaynaklanan günahlardır.
2- Sıfatlar Mertebesi: Zahirde veya mânâda bu günahlardan kurtul­maya çalışmak, kurtulmak istemektir.
3- İsimler Mertebesi: İnsan tabiatından kaynaklanan günahlara bu­laşmasına rağmen bundan üzüntü ve pişmanlık duyar. Ama yine de giz­li ya da açık günahlar sâlikte bulunmaktadır. [425]
Nefs-i Emmâre fâsıklarda, münafıklarda ve kâfirlerde bulunur. [426] Ağaçtan, taştan veya çamurdan yapılmış putlara, hayvanlara, kadına ta­panlara ve böyle kimselerde bulunan kötülüğü emredici Nefs sahipleri­ne Hz. Ali: "Ey adam olmadıkları halde adama benzeyen yaratıkları" di­ye hitap ederdi. [427]
Hakîm Tirmizî'nin deyimiyle "Nefs-i Emmâre kuşları; şirk, şüphe, nifak ve benzeri vadilerde gezer dolaşır.[428]
Nefs-i Emmâre, Makâm-ı Sadr'dır. Bu makamda Nefs sultandır ve hâkimdir. Şeytanî akıl onun veziridir. Kin, haset, kibir, riya, tûl-i emel, hırs, tama', baş olma sevdası, cimrilik, v.b. kötü sıfatlar Nefs-i Emmâre'de bulunur ve tüm bunlar şehvet ile gazaptan doğar. [429] Ayrıca bu Nefs'te cahillik, kabalık, buğz, kahır, küfür ve nifak vasıfları da var­dır. [430]
Boş şeylerle uğraşmak, alay etmek, başkasına eziyet vermek, kendi­ni beğenme, makam sevgisi, gıybet, gammazcılık ve dedikodu yapmak da özellikleri arasında yer alan ve aslında tüm vasıfları saymakla bitirilemeyecek olan Nefs-i Emmâre'nin seyri Allah'a doğrudur. Âlemi, bu görünen âlemdir. Yeri, göğüstür. Hâli, meyildir. Yolu, şeriatın dış ölçü­leridir. [431]
Kâmil bir şeyhe kesinlikle ihtiyaç olan [432] bu mertebede, şeyhi müri­de, Kelime-i Tevhîd'i telkin eder. Müridin, Kelime-i Tevhîd'e verdiği mânâ "Lâ ma'bûde illallah (Allah'tan başka kendisine ibadet edilecek bir varlık yoktur)" şeklindedir. Nefs-i Emmâre sahibi müridin gözüne, işlemekte olduğu günahlar hiç görünmeyip sâlik kendini yüce görür. [433]
Nefs-i Emmâre aşamasında kötü huyların giderilmesi pek mümkün değildir. Bu mertebede sâlikin düzelmesi, iyi sebeplere yapışarak huyla­rını güzelleştirmesiyle mümkün olur. Kötü huyları güzel ahlâka çevir­meden bir üst mertebeye geçmemelidir. Eğer geçerse bu, onun için zu­lüm ve helak demektir ve ileriki aşamalarda bu kötü huyları, sâlike en­gel olur. [434]
Sâlik Nefs-i Mutmainne ve daha sonraki aşamalara ulaşsa bile, in­san yaşadığı sürece Nefs-i Emmâre vücuttan ayrılmaz, yani o yok edile­mez. Zira kötü huyların hakikati kalpte konmuştur. [435]
Nefs-i Emmâre, Nefs-i Mutmainne'nin karşıtıdır. Nefs-i Mutmainne ne zaman güzel bir amel işlese, buna karşılık Nefs-i Emmâre derhal o güzel ameli bozacak kötü bir iş yapar. Nefs-i Mutmainne'de iman ve tevhîd yer bulunca, derhal Nefs-i Emmâre imana şüpheyi ve nifakı kat­maya çalışır. Tevhide ise şirki, Allah'tan başkasına sevgi, korku ve ümi­di katar. Böylece her iki Nefs arasında tam bir savaş yaşanır. [436]


[414] Yusuf: 12/53.
[415] Cürcânî, Ta'rîfâl, s. 217-218.
[416] Tehânevî, Kesşdi, c. II, s. 1402,
[417] Mehmed Ali Aynî, "Nefs Kelimesinin Manaları", s. 51.
[418] İbn Kayyım, er-Rüh, s. 226.
[419] Kuseyrî, Risale, s. 152.
[420] En'âm: 6/112.
[421] Hakîm Tirmizî, Beyânû'l-Fark, s. 40.
[422] İbn Kayyim, er-Rûh, s: 229.
[423] A.e.,s. 232.
[424] Nefs'in Yedi Mertebesine Dâir Risale, Anonim, İst. Süleymaniye Küt., Kasideci Za­de, Nr: 703/6, Vr.: 62bv.d.
[425] Bâlî Sûfiyyevi, Alvâr-ı Seb'a, İst. Süleymaniye Küt., H. Hüsnü Paşa, Nr.: 1178/5, Vr.: 108a-108b.
[426] Eşrefoğlu Rûmî, Müefein'n-Nefis, s. 45.
[427] Gazzâlî, Meâricü'1-Kuds, s. 21.
[428] Hakîm Tirmizî, Beyanü'l-Fark, s. 81.
[429] Atvâr-ı Seb'a, Anonim, İst. Süleymaniye Küt., İbrahim Ef., Nr.: 461/1, Vr.: 2b.
[430] Atvâr-ı Seb'a Risalesi, Anonim, İst. Süleymaniye Küt., H. Hayri-Abdullah Ef., Nr.: 62, Vr.: 13b.
[431] Erzurumlu İbrahim Hakkı, Ma'rifetnâme, s. 563.
[432] Atvâr-ı Seb'a, Anonim, İst. Süleymaniye Küt., İbrahim Ef., Nr: 461/1, Vr.: 2b.
[433] Muhammed Nuri Şemseddin Efendi, Risâle-i Murakabe, el'Miftâhu'l-Kulûb" için­de, "Risâle-i Pendnâme" ile birlikte), Es'ad Efendi Taşbasımevi, İst., 1284 H.
[434] Bâlî Sûfiyyevî, A.g.e.,Vr.: 107a.
[435] Nefs'in Yedi Mertebesine Dâir Risale, Anonim, İst. Süleymaniye Küt., Kasideci Za­de, Nr.: 703/6, Vr.: 80b.
[436] İbn Kayyim, er-Rûh, s. 228-229. Ahmet Ögke, Kur'an'da Nefs Kavramı, İnsan Yayınları: 84-86.

saniyenur
Mon 19 September 2011, 10:13 pm GMT +0200
ALLAH kulu nefsiyle başbaşa bırakırsa, nefsindeki şer ve bu şerre neden olan kötü ameller onu helake doğru sü­rükler. [418] Bu konuya açıklık getirmek üzere Cüneyd-i Bağdadî (V 297 H./909 M.) şöyle demiştir:
"Nefs-i Emmâre, kişiyi helak olmaya çağıran, düşmana yardımcı olan, hevâya uyan ve türlü türlü kötülüklerle itham edilen Nefs'tir."