müzzemmil
Sun 18 September 2011, 12:41 pm GMT +0200
II- Nefs Muhasebesi
Nefsine karşı zafer elde etmek ve onu denetimi altına almak amacıyla onunla savaşa tutuşan sâlik, nefsine karşı uyguladığı birtakım bedensel riyazet ve mücahede yöntemleriyle birlikte, aynı zamanda nefsinin tutum ve davranışlarını da gözönüne alarak onu sorguya çekmelidir. Bu işe Tasavvuf terminolojisinde "Muhasebe" adı verilmektedir.
Nefs muhasebesine büyük önem veren Haris b. Esed Muhasibi, (V 243 H./857 M.) muhasebeye; "eksikliğinin artmasını ortadan kaldırmak amacıyla, hainliğinden dolayı Nefs'in korunmasını aklın ele alması" [550] biçiminde tanımlıyor. Başka bir ifadeyle; "Muhasebe, Allah'ın hoşlandığı şeylerden kötü gördüklerini ayırarak tedbirli davranmaktır. Bu da iki şekilde olur:
Birincisi; amellerin gelecekleriyle ilgili hususlarda, diğeri de peşinden gidilen şeyler hususunda muhasebedir."[551]
Demek ki; Nefs muhasebesi akıl yoluyla yapılır ve bununla Nefs'in açacağı zararların önüne geçmek amaçlanır. Bu, insanla ilgili olduğu gibi, bir yönüyle de Cenab-ı Hakk'la ilgilidir ve ileride işlenecek amellerin O'nun hoşlanacağı türden olması için Nefs sorgulanır.
Nefs'in sorgulanması için belli zaman ve mekânlar düşünülebileceği gibi, aslında muhasebe her an yapılmalıdır. Muhasibi buna; "Nefsini her an hesaba çek!" [552] sözüyle işaret eder. Cimri bir adamın, malının hesabını inceden inceye yaptığı gibi, sâlik de nefsini sabah-akşam, yani her an sorguya çekmelidir. Böylece amellerinin iyi mi, kötü mü olduğunu sürekli tartmış olur.
Hz. Ömer (r.a.) (V 23 H./643 M.) der ki:
"Hesaba çekilmeden önce nefsinizi hesaba çekin! (Amelleriniz) ölçülüp tartılmadan önce onları ölçüp tartın! Ve hiçbir şeyin gizli kalmaksızın (amellerinizin) sunulacağı o (hesap) gün(ün)de Allâhü Teâlâ'ya sunmak üzere nefslerinizi süsleyin!" [553]
Hz. Ali (r.a.) (V. 41 H./661M.) de, hesap gününde mutlu bir manzarayla karşılaşmak için Nefs'in sorguya çekilmesi gerektiğini; "Nefsini hesaba çeken kişi kurtuluşa erer. Nefsinden habersiz olan ise hüsrana uğrar" [554] sözüyle dile getirmektedir.
Öyleyse muhasebede tefekkür oldukça önemlidir. Mü'min sonunu düşünüp basiret gözüyle Nefs'inin durumunu görmeli ve işlediği günahlardan pişmanlık duymalıdır. Zira yine Hz. Ali'nin ifadesiyle "tefekkür edenin basireti açılır." [555] Dolayısıyla kişi sonunu ve geleceğini daha iyi görebilir ve durumunu ona göre ayarlar.
Abdullah İbn Abbas (V. 68 H./687 M.) (r.a.) da: "İyi bir konudaki tefekkür, kişiyi onu yapmaya; kötü bir işten dolayı pişman olmak da onu terk etmeye götürür" demiştir. [556]
Nefs'i sorguya çekerken, içinde bulunulan durum kesinlikle beğenilmemeli, çok daha kötü durumlarla karşılaşılabileceği sürekli göz önünde bulundurulmalıdır. Nefs devamlı töhmet altında bulundurulmalıdır.
Nefs, "ateşten, cehennem azabından ve Allah'ın Cehennem'e girecekler için hazırladığı, azap türlerinden hiç korkmaz mısm?" diye sorgulanmalıdır. [557]
Ebu'l-Abbas Mevsılî nefsine şöyle seslendi:
"Ey Nefs! Ne dünyadaki zenginler ve hükümdarlar gibi nimetler içerisinde yüzmektesin, ne de âhiret için çokça ibadet edenler gibi mücahedede bulunursun. Bu gidişle senin yüzünden Cennet ile Cehennem arasında tutsak kalacağım. Ey Nefs! Sende hiç utanma yok mu?" [558]
İbrahim Teymî (V 92 H.) anlatıyor:
"Nefsimin Cehennem'de olduğunu hayal ettim. Cehennem'in şiddetli susuzluğu ve alevleriyle boğuşuyor, zakkum ağacından yiyor ve (içilmeyecek derecede) çok soğuk suyundan içiyordum. Dedim ki:
" Ey nefsim! Şu anda canın ne istiyor?" Nefsim dedi ki:
"Dünyaya dön! Bu azaptan seni kurtaracak olan iyi işler yap!" Bir de nefsimin Cennet'te huri kızlarıyla beraber olduğunu hayâl ettim:
İnce, saf ipekten ve çok değerli atlas kumaştan elbiseler giymiştim. Dedim ki:
"Ey nefsim! Şu anda canın ne istiyor?" Nefsim dedi ki:
"Dünyaya dön! Bu sevaptan daha çok sevaplı işler yap!" (Sonra kendime gelip) dedim ki:
"Sen şu anda dünyadasın ve emniyettesin." [559] Yani bu iyi işleri yapacak fırsatın var.
İşte kişi nefsiyle böylesine hesaplaşmah ve geleceğine ona göre yön vermelidir. Böylece Nefs'in kötü isteklerine kolay kolay uyulmaz.
Nefs muhasebesi iki türlü yapılır:
Birincisi; amelden önce yapılan muhasebedir ki; bu, kişinin, vereceği karardan ve iradesinden önce durup düşünme ve onu terk etme fikri ağır basıncaya kadar herhangi bir işte aceleci davranmamaktır.
İkinci tür muhasebe de amelden sonra yapılandır ki; bu da yaptığı işlerin ne kadar doğru veya yanlış, ne kadar ihlâsh veya samimiyetsiz, ne kadar mubah ya da değil olduğunu ölçüp biçmesi, düşünmesidir. [560]
Muhâsibî'nin (V. 243 H./857 M.) bildirdiğine göre Nefs muhasebesinin belli başlı üç yönden faydası vardır:
"Birincisi: Nefs muhasebesiyle ilgili, kişiyi meşgul eden tüm üzüntü ve bağları koparmak. Zira kim borcunun hesabını yaparsa kalbi meşguliyetten kurtulur.
İkincisi: Muhasebeden istenen hedefe ulaşamama korkusundan dolayı, Nefs muhasebesi dışındaki şeylerden isteyerek uzaklaşmak.
Üçüncüsü: Haddi aşılan şeylerden sorguya çekecek olması nedeniyle Allah (c. c.)'tan korkmak." [561]
Demek ki; Nefs muhasebesi sayesinde kul, dününü bugününü ve yarınını düşünme fırsatı bulur ve Nefs'i küçük görüp onu yermek gerektiği sonucuna varır. [562]
[550] Muhâsibî, Vesâyâ, s. 229.
[551] Muhâsibî, er-Riâye, s. 48.
[552] Haris b. Esed Muhasibi, Risâktü'l-Mûsterşidîn, s. 46, V baskı, Dâru's-Selâm, Kahire, 1988.
[553] Ebu Tâlib Mekkî, Kütü'l-Kulûb, c. I, s. 76; Ayrıca bkz.: Muhasibi, Risâletü'lMüsterşidîn, s. 48.
[554] Hüseyin b. Abdüssamed b. Muhammed Hârisî, Nüru'l-Hakîka ve Nûru'l-Hadika fi ilmi'l-Ahlâk, s. 61, Matbaatû Seyyidi'ş-Şühedâ, Kum, 1983.
[555] A.e.,s. 63.
[556] A.e., Aynı yer.
[557] İbn Kayyım, Medâricû's-Sâlikîn, c. II, s. 68.
[558] Gazzâlî, İhyâ, c. III, s. 71.
[559] İsfahanı, Hılyetü'l-Evliyâ, c. IV s. 211.
[560] Ahmed Ferîd, Tezkiyetü'n-Nefs ve Terbiyetühâ, s. 76-78, II. baskı, Dâru Nâfi', Basım yeri yok, 1986.
[561] Muhasibî, Vesâyâ, s. 230.
[562] Ahmet Ögke, Kur'an'da Nefs Kavramı, İnsan Yayınları: 101-103.