sumeyye
Tue 8 February 2011, 02:55 pm GMT +0200
Nefislerin Mertebeleri:
Nefisler, mertebe mertebe bulunur:
a) Müfehhemler:
En yüce nefis mertebesinin “müfehhemlik” olduğunu daha önce görmüştük.
b) Sâbikûndan olanlar:
Müfehhem nefisleri, “sâbikûn” [590] adıyla anılan grup takip eder. Sâbikûn mertebesinde iki tip nefis bulunur:
1. Melekeleri, üst uyumlu sınıftan olanlar: Bunlar, yüce kemâl mertebelerini elde etme konusunda yetenek itibarıyla, müfehhem nefisler gibidirler. Şu kadar ki, ulaştıkları mutluluk, bunları onlar derecesine ulaştıramamıştır. Bunların yetenekleri, uykuda olan bir kimsenin durumuna benzer; bir uyanyıcıya ihtiyaçları vardır. Bunlar, rasûllerin haberleri vasıtasıyla uyandırılınca, yeteneklerine, nefislerinin derinliklerinde yer eden gizli bir münasebet ilişkisiyle uygun düşen ilimlere yönelirler. Sonuçta bunlar, “mezhepte müctehid” [591] gibi bir mertebeye ulaşırlar. (Mezhepte müctehid olanlar, nasıl ki müntesip oldukları mutlak müctehid imamdan ilham alarak, onun çizdiği yoldan ilerliyorlarsa) bunlar da Hazîre-i kuds’te mevcut bulunan toplu küllî ilhamdan, kendi kabiliyetlerine uygun olarak ilhamlar alırlar. Bu özellik onların çoğunda müşterek bir durum olmaktadır. Rasuller, bu küllî ilhamın tercümanlığını yaparlar.
2. Melekeleri, üst çekişmeli sınıftan olanlar: Sahip oldukları melekeleri uyuşturma sâiki, bunları riyazetlere ve melekût âlemine teveccühte bulunmaya sevkeder, böylece hayvani melekelerini egemenlik altına alırlar. Bunun sonucunda Hak Teâlâ, onları ilmî ve amelî kemâl mertebesine ulaştırır. Bu şekilde onlar, yaptıkları her şeyi basiret üzere yaparlar. Sonuçta bunlar için (keramet gibi) ilâhî vak’alar meydana gelir, irşâd ve işrâk (etrafındakileri aydınlatma) durumunda olurlar. Sûfiyye tarikatlarındaki büyüklerin hali böyledir.
Bu iki tip nefislerden meydana gelen sâbikûn zümresinin ortak iki özelliği vardır:
i. Bunlar bütün güçlerini, Allah Teâlâ’ya teveccühte bulunmak ve O’na yaklaşmaya çalışmak uğrunda tüketirler.
ii. Bunlar yaratılıştan güçlü kimselerdir. Ulaşılması istenilen melekeler bunlarda, tam anlamıyla örneğe ihtiyaç göstermeden temessül eder. Bunlar örneklere sadece, sözü edilen melekelerin iyice açıklık kazanması ve onun onlara tevessül edinilmesi için ihtiyaç duyarlar.
[590] Sâbikûn, öne geçenler, öncüler gibi manalara gelir. Dinî bir terim olarak, ne mana ifade ettiği burada açıklanacaktır. Burada geçen terimlerin hepsi olduğu gibi korunacak ve anlamlarının yapılan izahlarla anlaşılmasına çalışilacaktır. (Ç)
[591] Kendisine ait müstakil bir mezhebi (usûlü) olmayıp, mutlak bir müctehide tabi olan ve onun çizdiği yoldan ilerleyerek çözümler üreten müctehide, "müctehid fi'1-mezheb" denmektedir. Böyle bir müctehidin, tabi olduğu imama esasta muhalefeti söz konusu olmaz; ancak cüzî konularda ve fer'î hükümlerde muhalefeti mümkündür.