hafiza aise
Sat 15 September 2012, 01:00 pm GMT +0200
NE OLDUM DEME, NE OLACAĞIM DE
Namazdan evvel birkaç dakika cemaate öğüt vermeyi âdet edinen Fâtih Camii’nin yaşlı imamı merhum Mustafa Efendi, sohbetine her zaman şu cümleyle başlardı:
– Ne oldum deme, ne olacağım de! Bugünkü zaferini düşünerek mağrur olma, yarınki yenilgini hesaplayarak alçak gönüllü ol!..
Fâtih Camii’nin yaşlı imamının bu sözleri her zaman kulaklarımda çınlar durur...
– Ne oldum deme, ne olacağım de!
Evet, ne kadar yerinde bir telkin ve tavsiye. Ama insan bu, çiğ süt emmiştir. Öyle demez ki!
Eline geçirdiği fırsatlar, kazandığı itibarlar yüzünden şımarır da şımarır, ne oldum der, fakat ne olacağım, demez. Atalarımızın:
– Düşmez kalkmaz bir Allah’tır, sözünü düşünerek kendine gelmez.
Sosyal statüsü oldukça yüksek bir zengin, apartmanın en üst katında keyf ve zevk içinde koltuğuna kurulmuş otururken, fakir kapıcısını çağırır, onun dindarlığıyla bir miktar alay ettikten sonra:
– Söyle bakalım, senin gece-gündüz secde ettiğin Allah’ın şimdi ne yapıyor? diye sorarmış.
Geçim sıkıntısı belini bükmüş fakir kapıcı da:
– Benim Allah’ım merdiven yapıyor, diye cevap verirmiş. Bu cevaba kahkahayla gülen şımarık adam, zenginliğin verdiği rehavet ve cesaretle dindar kapıcıyı küçümsemeye devam eder, âdeta ne oldum delisi olurmuş.
Dedik ya, düşmez kalkmaz bir Allah. Bir zaman sonra mahallede öyle bir yangın çıkar ki, birçok evlerin yanında bu şımarık adamın da nesi var, nesi yoksa hepsini de kül edip göğe savurur. Doğal olarak kapıcı da artık burasını terkederek kendisine başka bir yerde rızık aramaya başlar.
Cenab-ı Hak rezzaktır, ona öyle bir sebep kapısı açar ki, başladığı küçük çaptaki ticareti sayesinde kısa zamanda durumunu düzeltir, daha evvel kapıcılığını yaptığı apartmanın bir benzerini ona yaptırıp sahibi eder. Günün birinde, yeni zengin fakir kapıcı hamd ve şükür içinde evinde dinlenmekte iken, zil çalınır. Bir de ne görsün! Vaktiyle kapıcısı olduğu patronu perişan bir vaziyette:
– Allah rızası için bir sadaka, diye yalvarmıyor mu?
Alçakgönüllü zat, yüzünü saklayarak gereken yardımı yaptığı sırada, dilenen adam şaşkınlık içinde:
– Sizi galiba bir yerden tanıyor gibiyim, der.
– Hayır! Belki birisine benzetiyorsunuz.
– Yok, yok. Sizi tanıdım. Vaktiyle kendisiyle alay ettiğim cefalı kapıcım. Bana o zaman Allah’ın merdiven yaptığını söylemiştin de sana gülmüştüm. Bak görüyorsun ya, dediğin doğru çıktı. O zaman merdivenden ben çıkıyor, sen de yerde bekliyordun. Şimdi ben iniyorum, sen ise çıkıyorsun! Bunu kat’iyyen anladım.
Ahmet Şahin