- Ne olacak bu ümmetin hali

Adsense kodları


Ne olacak bu ümmetin hali

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Wed 7 July 2010, 05:33 pm GMT +0200
NE OLACAK BU ÜMMETİN HALİ ?



Herkesin korku ürettiği, vesvese çoğalttığı, “Ne olacak bu ümmetin hali” dediği bir zamanda Kur’an okumak, uzun yol yorgunluğunun ardından, bir çınar ağacının dibinde dinlenmeye benzer
Sevgili peygamberimiz ve O’na iman edenler Mekke’de en zor dönemlerini yaşarlar
İşkence edilerek öldürülenler, dövülenler, “Şı’bi Ebi Talip” de muhasara altına alınanlar, ekonomik ambargo uygulananlar, bu işin sonunun nereye varacağını sormaya başlarlar, “Ne olacak halimiz?” derler
Bunun üzerine Ahkaf sûresinin 9’uncu ayeti nazil olur: “De ki, Ben ilk defa gelen türedi bir peygamber değilim Bana ve size ne yapılacağını da bilmem”
Yani benden önce gelen peygamberler de sıkıntı çektiler sonunda zaferi elde ettiler Gaybı ancak Allah bilir
Ama belirsizlik de korkunç bir şey değil mi?
Ayetin devamı var “Bana ve size ne yapılacağını ben de bilmem Ancak ben, bana vahyolunana uyarım Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım”
Hasta doktoruna sorar: “Doktor, ne olacak benim halim?” Doktor: “İyi olacaksın, ancak sen şu ilaçları düzenli olarak içeceksin” der
Rabbimiz, zor durumda olan Müslümanlara “Siz Kur’an’ın emir ve yasaklarına uyun gerisine karışmayın” tavsiyesinde bulunur
Kapadokya’da yedi katlı “Yeraltı şehri” var Evler, dükkanlar, kiliseler, mutfaklar var Yirmi bin insan aynı anda yaşamışlar o yeraltında
Bir konferans dönüşünde gezdim o şehri Dinlerini yaşayabilmek için güneş ışığını, ısısını ve temiz havayı terk etmişler Zalimlerin zulmünden dinlerini korumuşlar
Dışarıda temiz hava, bol gıda ile yaşayan, puta tapan ve o halde iken geberip gidene mi acıyalım, yoksa geçici dünyanın ni’metlerinden mahrum, fakat ebedi Cenneti kazanan inananlara mı acıyalım?
Gece karanlığında eğlenerek yürüyen bir kalabalık uçuruma doğru gitseler, uçurumdan haberi olmayan bu kalabalığa bir adam “Yahu nereye gidersiniz? Yolun sonu uçurum Gitmeyin” diye bağırsa içlerinden birkaç kişi o bağıranı yakalayıp “Sen ayırımcılık yapıyorsun” diyerek ağaca bağlasa, kalabalık gülerken o bir kişi ağlasa şimdi biz hangisine: “Ne olacak bu/ bunların hali” diyeceğiz (Bak: Tevbe 109 Âl-i İmran 103))
Ağlayan adam bağlandığına ağlamıyor Bu kalabalığın yardan aşağıya düşeceklerine ağlıyor Yoksa o Müslüman, yar yolunda yaralanmayı gazilik nişanı gibi zevkle taşır
“Hakkın ma’bedinde zikredenin tesbihi zincirden olurmuş” der, hapsi halvet kabul eder ve dışarıdakilerin imana gelmesi içinde dua eder
Mü’min/Ğafir suresinde, Her şeye gücü yeten, her şeyi bilen, günahları afveden, Tevbeleri kabul eden, azabı şiddetli, lütfu bol olan Allah’ın indirdiği Kitap olan Kur’an-ı Kerim, Hazreti Musa’yı öldürmeye teşebbüs eden, siyasetin başı Firavun, öğretimin başı Haman ve ekonomiyi elinde tutan Karun’un helak olup gittiğini haber verir
Firavun: “Bırakın beni de Musa’yı öldüreyim O da Rabbini çağırsın” diyor (Mü’min 26) O güzel Rabbim de Firavunun en yakınında bulunanın gönlünü İslâm’a yöneltiveriyor
O güzel Rabbimiz, düşman evinde dostlar besliyor
Haydin, Kur’an okumasını bilenler bugün, bir kişi bulsun ve öğretmeye başlasın Bilmeyenler de bilen birini bulsun ve öğrenmeye başlasın


Mahmut Toptaş