ezelinur
Fri 30 July 2010, 08:02 pm GMT +0200
NE İÇİN OYNUYORSUN?
"Molla Halîl Si'rîdî" hâl ehli bir velîydi
Sohbeti insanlara pek çok fâideliydi
Bir gün sevdiklerine buyurdu ki: (Aman hâ!
Sakın gaflet edip de girmeyin bir günâha
Her işi dîne uygun yapın ki siz muhakkak
Zîrâ hesap soracak her işten cenâb-ı Hak)
Bir gün de buyurdu ki: (Âlimleri eğer biz
Tanımamış olsaydık ne olurdu hâlimiz?
Onların kitâbını okumak sûretiyle
İslâmın ahkâmını öğrendik bilvesîle
Ayırdık bu sâyede hakkı bâtıl olandan
Dünyâda büyük nîmet var mıdır daha bundan?
Küfürden kurtardılar bizleri o kitaplar
Yoksa sonsuz azâba olacaktık giriftâr
Âlimler buyurdu ki: (Eğer mü'min kimseler
Cennette verilecek nîmetleri bilseler
Yâni amellerine karşılık Rabbimizin
Vereceği nîmeti etseler biraz tahmin
O an kendilerini unuturlar neşeden
Sokakta oynarlardı hiç bir şey düşünmeden)
Nitekim sahâbeden Bilâl-i Habeşi de
Oynamaya başladı bir gün mescit içinde
Hazreti Ömer görüp buyurdu ki: (Yâ Bilâl!
Hiç mescidin içinde oynanır mı ne bu hâl?)
O ise oynamaya yine devâm ederek
Ve Resûl-i zîşân'ı işâret eyliyerek
Buyurdu ki: (Mescidin sâhibi oradadır
Bana mâni olmaya sırf Onun hakkı vardır)
Hazreti Ömer Fâruk şaşırdı buna daha
Hemen gidip arz etti bunu Resûlullah'a
Çağırdı Resûlullah Bilâl-i Habeşîyi
Gelince ona bizzât suâl etti bu şeyi
O dahî (Oynuyorum) diye cevap verince
(Ne için oynuyorsun?) buyurdular hemence
Dedi: (Yâ Resûlallah sevinçten oynuyorum
Rabbime bir şey için teşekkür ediyorum
Sana her meziyyeti bahşetti cenâb-ı Hak
Bir şey var ki o şeyi vermedi sana ancak)
(O nedir?) buyurunca dedi ki: (Hidâyet'tir
İnsanların kalbine îmân nûru vermektir
Bu elinde olsaydı ederdi herkes îmân
Hep müslümân olurdu bilcümle Arabistân
Hem önce akrabânı getirirdin îmâna
Onlardan sıra bile gelmezdi belki bana
Senin akrabâların seni inkâr ederken
Ben sana îmân ettim bir habeşî köleyken
Rabbimin ihsâniyle gönülden seni sevdim
Bu Habeşli Bilâl'e bahşetti bunu Rabbim
Bu Onun ihsânıdır şükür elhamdülillah
Bu yüzden oynuyorum işte yâ Resûlallah)
"Molla Halîl Si'rîdî" hâl ehli bir velîydi
Sohbeti insanlara pek çok fâideliydi
Bir gün sevdiklerine buyurdu ki: (Aman hâ!
Sakın gaflet edip de girmeyin bir günâha
Her işi dîne uygun yapın ki siz muhakkak
Zîrâ hesap soracak her işten cenâb-ı Hak)
Bir gün de buyurdu ki: (Âlimleri eğer biz
Tanımamış olsaydık ne olurdu hâlimiz?
Onların kitâbını okumak sûretiyle
İslâmın ahkâmını öğrendik bilvesîle
Ayırdık bu sâyede hakkı bâtıl olandan
Dünyâda büyük nîmet var mıdır daha bundan?
Küfürden kurtardılar bizleri o kitaplar
Yoksa sonsuz azâba olacaktık giriftâr
Âlimler buyurdu ki: (Eğer mü'min kimseler
Cennette verilecek nîmetleri bilseler
Yâni amellerine karşılık Rabbimizin
Vereceği nîmeti etseler biraz tahmin
O an kendilerini unuturlar neşeden
Sokakta oynarlardı hiç bir şey düşünmeden)
Nitekim sahâbeden Bilâl-i Habeşi de
Oynamaya başladı bir gün mescit içinde
Hazreti Ömer görüp buyurdu ki: (Yâ Bilâl!
Hiç mescidin içinde oynanır mı ne bu hâl?)
O ise oynamaya yine devâm ederek
Ve Resûl-i zîşân'ı işâret eyliyerek
Buyurdu ki: (Mescidin sâhibi oradadır
Bana mâni olmaya sırf Onun hakkı vardır)
Hazreti Ömer Fâruk şaşırdı buna daha
Hemen gidip arz etti bunu Resûlullah'a
Çağırdı Resûlullah Bilâl-i Habeşîyi
Gelince ona bizzât suâl etti bu şeyi
O dahî (Oynuyorum) diye cevap verince
(Ne için oynuyorsun?) buyurdular hemence
Dedi: (Yâ Resûlallah sevinçten oynuyorum
Rabbime bir şey için teşekkür ediyorum
Sana her meziyyeti bahşetti cenâb-ı Hak
Bir şey var ki o şeyi vermedi sana ancak)
(O nedir?) buyurunca dedi ki: (Hidâyet'tir
İnsanların kalbine îmân nûru vermektir
Bu elinde olsaydı ederdi herkes îmân
Hep müslümân olurdu bilcümle Arabistân
Hem önce akrabânı getirirdin îmâna
Onlardan sıra bile gelmezdi belki bana
Senin akrabâların seni inkâr ederken
Ben sana îmân ettim bir habeşî köleyken
Rabbimin ihsâniyle gönülden seni sevdim
Bu Habeşli Bilâl'e bahşetti bunu Rabbim
Bu Onun ihsânıdır şükür elhamdülillah
Bu yüzden oynuyorum işte yâ Resûlallah)