hafiza aise
Mon 26 December 2011, 03:27 pm GMT +0200
Namazlarınızı nasıl kıldığınıza dikkat edin eksikleriniz olabilir
Ocak 2008 28.SAYI
Kimi zaman işlerimizi, alışkanlık haline getirdiğimizden olacak ki, alelade yaparız. Ve bunların içine ibadetlerimizi de dahil ettiğimiz olur. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, ibadetler, bizlerin Allah’a kulluğumuzu gösteren en önemli fiillerdir. O’na yaklaşmak için vesilelerdir. Bu itibarla ibadetleri, alışageldiğimiz adetler gibi değil ayrı bir ihtimam ile yapmamız gerekir. Özellikle namazı mümkün olduğu kadar itidal üzere kılmalı, acele etmekten sakınmalıyız. Çünkü acele ederek rükünlerini tam yerine getirmemek, tazîme ve adaba aykırıdır. Namaz müminin miracı, Rasulullah’ın (s.a.v) tabiriyle “göz nuru”, kalp ve ruhunun sürûrudur. İnsanın, Allah’a en yakın olduğu böyle bir ibadet halini bir yük kabul edip onu acele ile adap ve erkanına tam dikkat etmeden bir an evvel bitirmeye çalışması, namazın manasını anlamaması, manevi ve ruhani zevkine erememesi demektir.
Namazınız sizden şikayetçi olabilir
Bir hadisi şerifte şöyle buyrulur: “İnsan namazını güzelce kılar, rüku ve secdelerini tam ve itidal üzere yaparsa namaz ona şöyle der: ‘Sen beni nasıl koruduysan Allah da seni korusun.’ Şayet namazı kötü kılar, rüku ve secdelerini eksik ve noksan yaparsa, bu sefer şöyle der: ‘Sen beni nasıl zayi ettin ise Allah da seni öyle yapsın.” Diğer bir hadisi şerifte ise, namazda huzur ve huşû’a kavuşma, tadil-i erkana riayet hususunda şu ölçü nazara verilir: “Sizden biriniz namaz kıldığı zaman veda eder gibi (yani kıldığı o namaz sanki son namazı imiş, bir daha namaz kılmaya ömrü yetmeyecekmiş gibi, tadil-i erkanına riayet ederek) kılsın.” Müslüman, namazını bu duygu içinde kılarsa, kolayca tadil-i erkana riayet edebilir. Kıldığı o namazdan büyük bir huzur duyar, manevi feyz alır.
Namaz hırsızı olmayın
Namazı eksik ve bilgisiz kılan, tadil-i erkana riayet etmeyen kimselere namaz hırsızı denmektedir. Bunlar, farzına, vacibine riayet etmeden acele ile kıldıkları namazlarının ucundan bucağından hırsızlık yapmış sayılmaktadırlar. Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor: “Bir gün Rasulullah (s.a.v) sahabelere, “Size namaz hırsızından haber vereyim mi?” buyurdular. Sahabeler “Ey Allah’ın Rasulü, kişi namazdan nasıl çalar?” diye hayretle sordular. Rasulullah (s.a.v) “Kişi, kıldığı namazın rüku ve secdelerini noksan yaptığı takdirde namazının hırsızı olmuştur” buyurdular.
Namazını üç kez tekrar etti
Yine Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor: Bir adam mescide gelip rüku ve secdelerinde tadil-i erkana riayet etmeden bir namaz kıldı. Nebi (s.a.v) de onu gözetliyordu. Adam namazını bitirip geldi, selam verdi. Rasulullah (s.a.v) adamın selamını aldı ve “Git tekrar kıl, çünkü sen namaz kılmadın” buyurdu. Adam gidip tekrar kıldı. Rasulullah (s.a.v) tadil-i erkana riayet etmediği için onu üç defa geri çevirdi. Bunun üzerine o adam “Seni hak peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, bundan daha iyisini yapamıyorum, bana öğret, ya Rasulullah” dedi. Rasulullah (s.a.v) bu adama namazı şu şekilde kılmasını tavsiye etti: “Namaza kalktığın zaman, güzelce abdest al, sonra kıbleye dön ve tekbir al. Kur’an’dan bildiğin sonra kolayına gelen bir yeri oku. Sonra rüku et ve azaların yatışıncaya kadar rükuda kal. Sonra başını kaldırarak iyice doğrul! Ardından secdeye git ve azaların yatışıncaya kadar secde halinde kal. Sonra başını kaldır ve azaların yatışıncaya kadar otur! Sonra tekrar secdeye git ve azaların yatışıncaya kadar secde hakinde kal. Bunu bütün namazlarda aynen böyle yap.”
Tadil-i erkana riayet etmek, iç huzurun yani namazın ne denli huşu ve edep içerisinde, Allah korkusuyla ifa edildiğinin göstergesidir. Bu ikisi birbirini tamamlayıcıdır. Zahiren edebine uygun yapılmayan ibadetlerin batının sıhhatli olması beklenemez. Peki bu açıdan bakıldığında namazla ilgili dikkat etmemiz gereken noktalar nelerdir?
Öncelikle bilmemiz gereken şey şu: Namazın, altısı namaz dışında, altısı da namaz içinde olmak üzere on iki farzı bulunur. Bu farzlardan namazın içinde olanlara aynı zamanda “rükün” da denilir. “Rükün”e namazın üzerine bina edildiği ana gövde diyebiliriz. Bir binanın temel, sütun ve direkleri sağlamsa bina sağlamdır; çürükse bina da çürüktür ve her an yıkılmaya hazırdır. Namazın farz olan rükünleri de binanın üzerine kurulduğu ana sütunlara benzer; bu rükünlerin sağlam olması, namazın sıhhatinin şartlarındandır. Birisinin düzgün olmaması namazın sıhhatine engel olur. Mesela namazda iftitah (başlangıç) tekbiri, kıyam, kıraat, rüku, secde ve teşehhüt miktarı oturmak farz olduğundan, bunların birinin eksik olması halinde namaz sahih olmaz.
Bu anlamda tadil-i erkanda; namazın rükünlerini rükün yapan temel davranışlardır. Bir başka ifadeyle namazın hakkını vererek kılmaktır. Namazda huşu ile tadil-i erkan arasında bir bağlantı vardır. Tadil-i erkan, namazı adap ve erkanına uygun bir biçimde; kıyam, rüku, secde, kavme, kaade gibi hareketlerin ve kıraat gibi okumalar ve duaların hakkını tam vererek kılmaktır. Tadil-i erkan, Ebu Hanife ve İmam Muhammed’e göre vacip ise de İmam Ebu Yusuf’a göre farzdır. Yine tadil-i erkan Şafii mezhebince farzdır. Fıkıh alimleri tadil-i erkan deyimi ile, kılınan namazın şekil ve görünüş itibariyle eksiksiz ve olmasını kastederler. Bu durumda tadil-i erkanı da namazın ana çatısının içinde saymalı ve namazda tadil-i erkana riayet etmelidir.
Namazda tadil-i erkandan sayılan davranışlar özetle şöyledir:
1. Kıyamda dimdik durmak, sallanmamak, sağa sola eğilmemek. 2. Rükuda başı ve sırtı bir hizada dümdüz tutmak, dizleri kırmamak, avuçlar ile diz kapaklarını kavramak, kolları vücuda yapıştırmamak. Kadınlar, az eğilirler, ellerini kapalı olarak dizlerinin üzerine koyarlar. 3. Rükuda en az bir defa “sübhanerabbiye`l-azîm” diyecek kadar beklemek (3 defa söylemek sünnettir.) 4. Rükudan kalktıktan sonra belini iyice doğrultmak ve burada “sübhanallah” diyecek kadar beklemek. 5. Secdede alınla beraber burnu da yere koymak, kolları vücuda ve yere yapıştırmamak. Kadınlar kollarını vücutlarına ve yere yapışık koyarlar. Karınlarını da uylukları üzerine koyarlar. 6. Secdede en az bir kere “sübhanerabbiye`l-a`la” diyecek kadar beklemek (3 defa söylemek sünnettir.) 7. İki secdeyi birbiri ardınca yapmak ancak iki secde arasında “sübhanallah” diyecek kadar beklemek. Rasulullah Efendimiz (s.a.v) bir hadisi şerifte, “Sizden biri, rüku ve secdelerde belini (tam olarak) doğrultmadıkça namazı yeterli olmaz” buyurur.
Hüseyin OKUR