sidretül münteha
Sat 29 January 2011, 04:47 pm GMT +0200
2. Namazı Kıldıktan Sonra Camiye Gitme.
Namaz kıldıktan sonra mescide gelen kimse, ya tek başına, ya cemaatle namaz kılmıştır. Eğer tek başına kılmış ise, îmam Mâlik ile tabi'leri: «Eğer camide cemaatle kılınan namaz akşam namazı değilse, bu adamın namazını bir daha cemaatle kılması gerekir» demişlerdir.
İmam Ebû Hanife, akşam namazından başka, ikindi namazını da, Evzâî akşam ve sabah namazlarım, Ebû Sevr ise ikindi ve akşam namazlarını istisna etmişlerdir. îmam Şafii ise, hiçbir iıamazı istisna etmemiştir.
Tek başına namaz kıldıktan sonra mescide gelenin namazını cemaatle bir daha kılmasının viicubunda ulemayı ittifaka sevk eden sebep, Busr b. Mihce'nin babasından naklen «Mescide girdim de Peygamber (s.a.s) Efendimizle birlikte namaz kılmadım. Efendimiz bana:
«Niçin halk ile birlikte namaz kılmadın? Sen müslüman değil misin?» diye beni azarladı. Ben de: "Ey Allah'ın Peygamberi, ben müslümanım, fakat evde namaz kıldım da geldim", dedim. Efendimiz (s.a.s):
«(Mescide) geldiğin zaman -namaz kılmış olsan bile- insanlarla beraber bir daha kıl» diye buyurdu» [241]rivayet ettiği hadistir.
Ulema da bu hadisin umumunda ihtilâf etmişlerdir. îmam Şafii, hadisi zahir olan umumunda bırakarak bütün namazların bir daha kılınması gerektiğini benimsemiş, îmam Mâlik «Akşam namazı tek rek'ath olduğu için vitir namazı gibidir, eğer bir daha kılınırsa kılınan namazın rek'at sayısı ala olacağı için çift rek'atlı olur ve dolayısı ile kendi mahiyetinden çıkıp başka mahi-. yete girer. Bu ise onun butlanına (batıl olma hali) sebep olur» diyerek kıya-sü'ş-şebeh yolu ile akşam namazını istisna etmiştir ki bu, zayıf bir kıyastır. Çünkü selam vermekle bu tek rek'atlı iki namaz birbirinden ayrıldığı için, hadisi umumunda bırakmak, böyle bir kıyasla bir namazı bu umumdan istisna etmekten daha iyidir.
Küfe ulemasının, «Eğer akşam namazı bir daha kılınırsa iki kere vitir kılınmış olur. Halbuki,
«Bir gecede iki vitir yoktur» [242]şeklinde bir hadis de vardır» şeklindeki delilleri bu kıyastan daha iyidir.
îmam Ebû Hanife de «ikinci namaz nafile olur. Eğer ikindi namazı iade edilirse ikindi namazından sonra nafile namazı kılınmış olur. Halbuki ikindi namazından sonra nafile kılmak nehyolunmuştur. Akşam namazı da vitirdir. Vitir ise iade edilmez» diyerek hem ikindi, hem akşam namazını istisna etmiştir, îmam Ebû Hanife'nin bu sözü eğer,îmam Şafii ikinci namazın nafile olduğunu teslim ederse- iyi bir kıyastır.
Evzâî'nin ikindi namazını istisna etmeyip de sabah namazını istisna etmesi, ikindi namazından sonra namaz kılmayı yasaklayan hadisler [243]birbir- -leriyle çeliştiği halde, sabah namazından sonra namaz kılmayı yasaklayan hadisler arasında herhangi bir çelişme bulunmadığı içindir.
Namazını cemaatle kıldıktan sonra camiye giren kimsenin camideki cemaatle birlikte bir daha kılıp kılmayacağı mes'elesine gelince:
Fıkıh âlimlerinin çoğu «Bir daha kılamaz» demişlerdir. İmam Mâlik ile îmam Ebû Hanife bunu benimser. Kimisi de «Bir daha kılar» demiştir ki îmam Ahmed, îmam Dâvûd ve zahiriler de bunu benimser.
Bu ihtilâfın sebebi de, bu mevzudaki hadis mefhumlarının birbirleriyle çelişmesidir. Çünkü Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in namaz, günde iki defa kılınmaz» [244]buyurduğu rivayet olunduğu gibi, cemaatle namaz kılanlara ikinci cemaatta da namazlarını kılmalarını_ emrettiği de[245]) rivayet olunmuştur.
Ayrıca Busr'un babasından naklettiği hadisin zahirinden, her namaz kılanın camiye girdiği zaman ikinci cemaatle de namazını kılmasının vücubu anlaşılmaktadır. Çünkü bu hadisteki kuvvet, taşıdığı umumun kuvvetidir.
Ulemanın çoğu da hâs olan bir sebepten dolayı vürud eden âmm'ın bir hükmün sebebine münhasır olmadığı görüşündedirler.
Muâz'ın Peygamber (s.a.s) Efendimizle birlikte namaz kıldıktan sonra gidip kendi kavmine aynı namazı kıldırdığına dair hadis[246] de, cemaatle kılınan namazı bir daha cemaatle kılmanın cevazını göstermektedir. Bunun için ulema, bu hadislerin te'vilinde -te'lif ve tercih olmak üzere- iki yola ayrılmışlardır.
Tercih yoluna gidenler, «Bir namaz günde iki defa kılınmaz» hadisinin umumuna dayanmış ve cevazında ittifak bulunduğu için yalnız tek başına kılınan namazı bu hadisin umumundan istisna etmişlerdir.
Te'lif yoluna gidenler ise "Bu hadisin mânâsı «Bir namaz günde iki defa -her iki defanın da farziyetine itikad edilerek- kılınmaz. Ancak ikincisinin farz olmadığı ve fakat yine de emrolunduğu itikad edilerek kılınır» demektir", demişlerdir.
Kimisi de «Bu hadisten maksat, kişi bir günde iki kere bir namazı tek başına kılamaz. Cemaatle olursa kılmalıdır» demiştir. [247]
[241] Mâlik, Salâtü'l-Cemâat, 8/3, no: 8.
[242] Ebû Dâvûd, Saiât, 2/344, no: 1439.
[243] Buhârî, Mevâkit, 9/33, no: 592; Müsiim, Salâtü'l-Müsâfırin, 6/54, no: 300.
[244] Ebû Dâvûd, Salât, 2/5.8, no: 579.
[245] Tirmizî, Salât, 164, no: 220.
[246] Buhârî, Ezan, 10/60, no: 700; Müslim, Salât, 4/36, no: 180.
[247] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 1/301.