sidretül münteha
Sat 29 January 2011, 05:22 pm GMT +0200
5. Namazda Necasetten Taharet:
Necasetten taharet sünnet-i müekkededir diyenlerin, "Namazda farzdır, yani namazın sıhhat şartlarından biridir", demeleri akıldan uzaktır. Fakat farzdır diyenler namaz için farzdır demek istemiş olabilirler (°). Bunu demek istememiş olmaları da mümkündür. Abdülvehhab, İmam Mâlik'in mezhebinden bu hususta iki görüş nakletmektedir. Biri necasetten taharetin namazın sıhhati için şart olmamasıdır. Diğeri de, sadece necaseti hatırlayan ve giderilmesine gücü yeten kimse için şart olmasıdır ki bu mes'ele, taharet bahsinde geçti ve ihtilâfın sebebini orada anlattık. Mes'elenin burasıyla ilgili olan tarafı, mutlak olan bir farzın, namaza girildiği zaman namazın da farzı olup olmadığı hususudur. Doğrusu şudur ki, bir şeyin mutlak olarak emredil-mesi -o şeyin bir başka şeye şart olduğuna dair ayrı bir emir bulunmazsa- ona da şart olmasını gerektirmez.
(a) Ebû Hanife'ye göre necasetten taharet, namazın sahih (geçerli) olma şartlarmdandır. [122]
6. Namaz Kılınabilecek Yerler
Namaz kılınması caiz olan yerler hususunda ihtilâf etmişlerdir. Kimisi «Necis olmayan her yerde namaz kılınabilir» demiştir. Kimisi; zibillikleri, hayvan kesim yerlerini, mezarlıkları, yol kenarlarını, yıkanma yerlerini, deve ağıllarını ve Kâ'be'nin damını istisna ederek «Buralarda namaz kılmak caiz değildir» demiştir. Kimisi yalnız mezarlıkları, kimisi mezarlıklardan başka, yıkanma yerlerini de istisna etmiştir. Kimisi de «Namaz kılınması yasaklanan bu yerlerde namaz kılmak mekruhtur, kılınırca fasit değildir» demiştir. Bu, imam Mâlik'ten rivayet olunan görüşlerden biridir, imam Mâlik'ten, bu yerlerde namaz kılmanın mekruh olmadığı da rivayet olunmuştur. İmam Mâlik'ten bu görüşü Îbnü'l-Kasım rivayet etmiştir.
Bu ihtilâfın sebebi, bu mevzuda varid olan hadislerin birbirleri ile çelişmesidir. Çünkü bu mevzuda, sıhhatlerinde ittifak ve ihtilâf edilen ikişer hadis mevcuttur. Sıhhatlerinde ittifak edilen hadisler Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in:
«Benden Önce hiç kimseye verilmeyen beş şey bana verilmiştir ve yeryüzü bana namazgah ve temizleyici kılınmıştır. Namaz vakti girdiğinde ben nerede olursam orada namaz kılarım» [123] hadisi ile
«Namazınızın bir kısmını evlerinizde kılınz ve evlerinizi mezarlık yapmayınız» [124] hadisidir.
Sıhhatlerinde ihtilâf edilen hadisler ise, biri -Tirmizî'nin kaydettiği üzere- Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in; -zibillikler, hayvan kesim evleri, mezarlıklar, yol kenarları, banyo yerleri, deve ağılları ve Kâ'be'nin damı olmak üzere- yedi yerde namaz kılmayı yasakladığına dair hadistir.[125]
İkincisi Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in:
«Davar ağıllarında namaz kılın. Fakat deve ağıllarında kılmayın» buyurduğuna dair hadistir. Fıkıh âlimleri de, bu hadislerle ilgili olarak -tercih ile nesih, bina ve te'lif olmak üzere- üç yola ayrılmışlardır.
Tercih ve nesih yoluna gidenler «Yeryüzü benim için namazgah ve temizleyici kılınmıştır» meşhur hadisi alarak bu hadisin diğer hadisleri neshet-tiğini, çünkü bu hadisin Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in fazileti hakkında olduğundan neshinin caiz olmadığım söylemişlerdir.
Bina yoluna gidenler ise: «îbâhe hadisi âmm'dir, nehiy hadisi hâsstır, hâss'ı âmme bina etmek (hâss'ı âmme ek kabul etmek) lâzımdır» demişlerdir. Bunlar da, üç gruba ayrılmaktadır.
Kimisi, yukarıda geçen yedi yerin hepsini de istisna etmiş, kimisi: «Hamam ile mezarlıklar hakkında ayrı bir nehiy bulunduğu için bu iki yer hakkındaki nehiy sabittir» diyerek yalnız bu iki yeri istisna etmiş, kimisi de yukarıda geçen ikinci hadise bakarak yalnız mezarlıkları istisna etmiştir. Hâss'ı âmm'den istisna etmemek ve hadisleri te'lif etmek yoluna gidenlere gelince: Onlar da "Nehiy hadisleri kerahete, birinci hadis ise cevaze mahmuldür» demişlerdir. Havra ve kiliselerde de namaz kılmakta ihtilâf edilmiş; kimisi «Caizdir», kimisi «Mekruhtur» kimisi de «Eğer resim ve heykeller varsa mekruhtur, yoksa caizdir» demiştir. Bu son görüş İbn Abbas'ındır. Çünkü 'Hz. Ömer (r.a.): «Resim ve heykeller yüzünden biz kiliselerine giremeyiz» demiştir. «Kiliselerde namaz kılmak mutlaka mekruhtur» diyenler, buna sebep olarak kiliselerin necis olma ihtimalini ileri sürmüşlerdir.
Çıplak yer üzerinde namaz kılmanın caiz olduğunda ihtilâf yoktur. Yere serilip üzerinde oturulan şeyler hakkında ise ihtilaf etmişlerdir. Cumhur, hasır ve benzeri yerden biten şeyler üzerinde namaz kılmayı mubah görmektedir. Başka şeyler üzerinde ise kimisi «Mekruhtur» demiştir ki bu görüş İmam Mâlik'indir .[126] [127]
[122] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 1/259.
[123] Buhârî, Teyemmüm, 7/1, no: 335; Müslim, Mesâcid, 50, no: 521.
[124] Buhârî, Satât, 8/52, no: 432; Müslim, Salâtü'l-Müsâfirîn, 6/29, no: 777.
[125] Tirmizî, Salât, 258, no: 346.
[126] Buradaki ibarede rekâket (ifade zayıflığı) bulunduğundan ne demek islendiği pek anlaşılmamaktadır. Bende Fıkh-ı Mâliki kitapları bulunmadığı için 'cl-Fıkhü alc'l-Mezâhi-bi'1-Erbea' adlı kitabın verdiği bilgiye dayanarak ibareyi bu şekilde tercüme etlim. Fakat, doğru olduğuna kani değilim. Çünkü, Mâliki mezhebinin namazda mekruh saydığı şeyler arasında, hasır ve benzeri gibi yerden biten şeyler üzerinde namaz kılmak bahsine bu kitapla değinilmemekte, sadece -hasır olsun başka şeyler olsun- yumuşak şeyler üzerinde namaz kılmak mekruhtur denilmektedir. [Mütercim]
[127] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 1/261-262.