- Namazda Kısa Okumak

Adsense kodları


Namazda Kısa Okumak

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
reyyan
Thu 5 January 2012, 08:26 pm GMT +0200
123-124. Namazda Kısa Okumak

 

790. ...Câbir (r.a.)'den; demiştir ki: Muaz (r.a.) Peygamber (s.a.) ile namaz kılar, sonra gelip bize imam olurdu. (Amr, bu cümleyi:) Bir de "sonra gelir kavmine imam olurdu" (şeklinde) rivayet etti. Bir ge­ce Peygamber (s.a.) namazı geç kıldırmıştı. (Amr bu cümleyi) bir de "yatsıyı geciktirmişti" (şeklinde) nakletti. Muâz (bir gün yine) Pey­gamber (s.a.)'le namaz kıldı, sonra gelip kavmine imam oldu ve Ba­kara Sûresi'ni okumaya başladı. Bunun üzerine bir adam cemaatten ayrılarak (kendi başına) namaz(ım) kıldı. (O'na): "Be adam sen mü­nafık oldun" denilince:

Ben münafık olmadım, diye cevab verdi. Sonra Peygamber (s.a.)'e gelerek:

Ey Allah'ın Resülu! Muâz seninle beraber namaz kılıyor, sonra gelib bize imam oluyor. Bizse develerle su taşıyan ve ellerimizle çalı­şan kimseleriz. Muâz gelib bize imam oldu ve (namazda) Bakara Sû­resini okudu dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.):

"Ey Muâz! Sen fitneci misin? Fitneci misin sen? Filan ve filan sureleri okusaydın ya!" buyurdular.

Ebu'z-Zübeyr dedi ki: "Peygamber (s.a.) (Muâza) "Sebbihisme Rabbika'la'lâ, velleyli iza yağşâ (sûrelerini okusaydın ya)" demişti. Biz (bunu) Amr'e hatırlattık. (O da); "Öyle zannediyorum ki (bunu) Câ­bir de (böyle) söylemişti" dedi.[298]

 

Açıklama
 

Bu  hadisin kütüb-i sittede bulunana rivayetlerin tümü bir araya getirilince, Hz. Muaz’ın yatsı namazını Resul-i Ekrem'le be­raber kıldıktan sonra bir de gelip kavmine aynı namazı imam olarak kıldır­dığı ve bunu devamlı yaptığı anlaşılıyor. Bazı rivayetlerde bu namazın akşam namazı olduğu ifâde ediliyor.[299] Bu, Mz. Muâz'ın bazan da akşam namazı­nı Resûl-i Ekrem'in ardında edâ ettikten sonra gelip aynı namazı bir de imam olarak kavmine kıldırdığını gösterir. Akşam namazı ile mecazen yatsı na­mazı da kast edilmiş olabilir.

Bu olay, ilim adamları arasında farz kılmak isteyen bir kimse nafile kı­lan bir imama uyarak farz namazı kılabilir mi, kılamaz mı? meselesine ve bu mesele üzerinde farklı görüşlerin doğmasına yol açmıştır.

Bazıları bu hadisi delil göstererek; "Hz. Muâz, farz olan yatsı namazı­nı Resûl-i Ekrem'in arkasında edâ ettiği halde bir de kavmine gidip onlara aynı namazı imam olarak kıldırdı. Dolayısıyla Hz. Muâz'ın imam olarak kıl­dırdığı bu namaz kendisi için nafile, cemaat için farz idi" demek suretiyle, farz kılan bir kimsenin nafile kılan bir kimseye uyabileceğini söylerler.

Nitekim Şafiî, Evzâî, Ahmed b. Hanbel, Atâ ve Tâvûs bu görüştedirler.

İmam Mâlik'e göre, imam ile cemaatin niyet ettikleri namaz farklı olursa cemaatin o imamla kıldığı namaz makbul değildir.

Hanefî ulemâsına göre ise, farz kılan nafile kılana uyamaz ise de, nafile kılan farz kılana uyabilir.

Hanefî ulemâsı gibi farz kılanın nafile kılana uyamayacağı görüşünde olan bazı ilim adamları, "Hazret-i Muâz'ın Resûl-i Ekrem (s.a.) ile kıldığı namazın nafile olduğunu, daha sonra gelip kavmine kıldırdığı namazın farz olduğunu" söyleyerek bu hadisi te'vil etmişlerdir. Nitekim bunlardan biri de Hanefî ulemasından Buhârî şârihi merhum Aynîdir. Ayni'nin bu mevzu-daki sözlerini şu şekilde özetlemek mümkündür:

1. Hz. Muâz'ın bu hareketi farz kılan bir kimsenin nafile kılan bir kim­seye uyabilmesi için bir delil olamaz. Çünkü Resûl-i Ekrem'in Muâz'ın bu olayını ayrıntılı olarak dinlememiş olması mümkündür. Bu bakımdan bu olay Resul-i Ekrem'in tasvib ve takririnin bir ifâdesi değildir.

2. Niyyet gizli bir şeydir. Bu bakımdan Hz. Muâz'ın önce Resûl-i Ek­rem'in arkasında imamlığın inceliklerini kavramak için nafile niyetiyle na­maz kılıp sonra da kavmine gelerek, imam olmak suretiyle farz namaz kıldırmış olması ve cemaatin de bunu bilmemiş olması mümkündür.

3. el-Mühelleb'e göre Muâz hadisi İslâmın ilk devirlerine aittir.

4. Râvinin bahsettiği Hz, Muâz'ın, Hz. Peygamber'in ardında kıldığı namaz belki de gündüzün kılınan namazlardan biridir.

5. Bu hadis mensûhtur. Nitekim Tahâvî merhum bu mevzuda şunları söylemiştir: "İhtimal ki Hz. Muâz'ın aynı namazı iki defa kılması farzların ikişer defa kılındığı zamanlarda olmuştur. Çünkü İslâmın ilk zamanlarında böyle yapılırdı." Tahavî bu sözüne delil olarak da "Bir namaz günde iki de­fa kılınamaz" mealindeki İbn Ömer hadisini göstermiştir.[300]

Namazdan çıkan bu zatın kim olduğu hakkında kesin bir bilgi olma­makla beraber Ebu Dâvûd et-Tayâlisî bu zatın Hazm b. Ebî Ka'b olduğunu söylemiştir. Haram b. Milhân olduğunu söyleyenler de vardır. Rivayete gö­re, Hz. Haram, Enes b. Mâlik'in dayısıymış. Namazdan sonra hurma bah­çesini sulamak istiyormuş. Bu sebeble namazdan ayrılarak tek başına kılıp gitmiş. Namazdan ayrılmadığını, sadece cemaatten ayrılıp namazını imamla kıldığı namazın üstüne bina ettiğini söyleyenler varsa da bir delile dayanmı­yorlar. Hem de Müslim'in rivayetinde bu adamın selâm vererek namazdan ayrıldığı açıkça ifâde ediliyor.

Hadis-i şerifte geçen "fettan" kelimesi, nefret ettiren manasında kulla­nılmıştır. Çünkü namazda uzun okumak cemaatin namazdan çıkmalarına ve cemaatten nefret edip uzaklaşmalarına sebep olur. Bazıları fettan sözüyle azab vermek manası kast edilmiş olduğu görüşündedirler. Çünkü Hz. Muâz (r.a.) uzun okumakla cemaata azab vermiştir.

Hadis-i şerifin sonundaki Ebu'z-Zübeyr'in sözlerinden anlaşılıyor ki, as­lında Resûl-i Zişan Efendimiz, Hz. Muâz'a "Bakara Sûresi'ni okuyacağına A'la ve Leyi surelerini okusaydın olmaz mıydı?" dediği halde, Râvî Amr, bu hadisi Hz. Câbir'den naklederken, bu sûrelerin isimlerini unutmuş ve fa­lan falan sûre diye nakletmiştir. Sonra Ebu'z-Zübeyr bu durumu kendisine hatırlatarak; "bu sureler A'la ve Leyi sureleri değil miydi?" deyince; "Öyle zannediyorum ki Câbir bu sûreleri söylemişti ama ben unutmuşum" diye cevap vermiştir.[301]

 

Bazı Hükümler
 

1. Ta'zır cezası sözle de olabilir.

2. Cemaatin dağılmasına sebeb olacak davranışlara karşı çıkmak caizdir.

3. İmam cemaatin durumunu göz önünde bulundurmalı, okuyacağı sû­relerin uzunluğunu ona göre tayin etmelidir.

4. Bir namazı cemaatle iki defa kılmak caizdir. Her ne kadar bazıları hadisten bu hükmü çıkarmışlarsa da, az önce rivayet ettiğimiz "Bir namazı bir günde iki defa kılmayın" mealindeki İbn Ömer hadisi bu görüşü reddeder. 5. Cemaatin imamdan ayrılarak tek başına namaz kılması caizdir. Şâfiîlerden bu konuda üç görüş nakledilmiştir:

a. Esah olan kavle göre, kişi Özrü almasa bile cemaatten ayrılarak tek başına namaz kılabilir.

b. Kesinlikle cemaatten ayrılamaz.

c. Meşru bir özürden dolayı cemaati terketmesi caizdir. İmamın uzun bir sûre okuması da cemaati terk için meşru' bir özürdür.

İmam Ahmed'in de bu mevzuda iki rivayet vardır. İmam Mâlik ile Ha­nefi âlimlerine göre cemaatin imamdan ayrılmaları asla caiz değildir.

Bu hadis daha önce 599 numarada geçtiği halde, baba ile ilgisinden do­layı burada da zikredilmiştir.[302]

 

791. ...Hazm b. Ebî Ka'b'dan (nakledildiğine göre:) akşam na­mazı kıldırmakta olan Muâz b. Cebel'e uğradığında Peygamber (s.a.): "Ey Muâz fitneci olma, senin arkanda yaşlı, zayıf, ihtiyaç sahibi ve yolcu (kimseler de) namaz kılmaktadır." diye buyurmuştur.[303]

 

Açıklama
 

Bu hadis-i şerifte, Peygamber (s.a.)'in Hz. Muâz'ı azarladığı namazın akşam namazı olduğu ifade edilmektedir. Halbuki bu namazın yatsı namazı olduğuna dair pek çok hadis-i şerif vardır. Nite­kim bir önceki hadis-i şerifte de bu namazın yatsı namazı olduğu geçmişti. Ve biz orada bu kelime farkına işaret ederek akşam namazı sözüyle meca­zen yatsı namazı kastedilmiş olabileceği gibi, azarlama hadisesinin hem yat­sı hem de akşam namazlarında da ayrı ayrı zamanlarda vuku'a gelmesinin mümkün olduğunu ifâde etmiştik. Nitekim bundan önceki hadiste Muâz b. Cebel (r.a.)'in söz konusu namazda Bakara Sûresini okuduğu ifade edilir­ken Ahmed b. Hanbel'in Büreydetü'l-Eslemî'den rivayet ettiği bir hadiste Hz. Muâz'ın okuduğu bu sûrenin yani el-Kamer sûresi ol­duğunun ifâde edilmesi, bu olayın, ayrı ayrı zamanlarda tekerrür ettiğini or­taya koymaktadır.

Ahmed b. Hanbel'in rivayet ettiği bu hadiste olay şöyle anlatılmakta­dır: "Muâz b. Cebel kavmine yatsı namazı kıldırırken sûresini okuduğu için bir adam daha namaz bitmeden kalkıp tek başına namazını kılıp gitmiş. Bunun üzerine Hz. Muâz bu adama karşı sert konuşunca adam da Hz. Peygamber'e gelerek bahçe sulamakta olduğunu o anda su endişe­siyle erken çıkmak mecburiyetinde kaldığını beyân ederek özür dilemiş. Bu­nun üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.) Muâz (r.a.)'a hitaben "Şems ve Duhâ süreleriyle kıldırsaydın ya" buyurmuşlar."

Görülüyor ki, daha önceki hadislerde Hz. Muâz'ın Bakara Sûresi'ni oku­duğu ifade edilirken, burada sûresini okuduğu ifade ediliyor ki, bu olayın ayrı ayrı zamanlarda tekerrür ettiğini ifade eder. Aynı şekilde adamın cemaati terk edişindeki sebebin; birinde işçi olması dolayısıyla kıra­atin uzamasına tahammül edemeyişi gösterilirken; diğerinde, suyun çokça gelip bahçeyi basmasından korkusunun sebep olarak gösterilmesi de bu hâ­disenin tekerrür ettiğine delalet eder. Yine İmam Âhmed'în Enes'ten rivayet ettiği bir hadiste bu adamın bahçe sulamak arzusuyla dışarı çıktığının ve Resûl-i Ekrem'in de Hz. Muâz'a "A'la ve Şems sûrelerini okusaydın ya" buyurduğunun ifâde edilmesi bu olayın muhtelif zamanlarda tekerrür ettiği­ni gösterir. Ancak Şurası muhakkak ki Muâz Hazretlerinin kendisi bir defa uyarıldıktan sonra bu hatada ısrar etmemesi gerekirdi. Böyleyken bu hata­da ısrar etmesinin sebebi izaha muhtaçtır. Bunu şu şekilde açıklamak müm­kündür. Başlangıçta Resûl-i Ekrem'in, Hz. Muâz'ı uzun sûre okumaması için ikaz etmesi, İslama yeni giren kimselerin cemaatten ve îslâmiyetten soğu­maları tehlikesinden ileri geliyordu. Daha sonraları İslâmiyet gönüllere iyice yerleşince, Hz. Muâz, "artık uzun sûre okumakta bir sakınca kalmadı" dü­şüncesiyle yine uzun sûre okumaktan çekinmemiştir. Bu defa da Resûl-i Ek­rem kendisini, arkasında yaşlı, zayıf, sıkışmış ve yolcu olan kimselerin bulunabileceği gerekçesiyle tekrar ikaz etmek lüzumunu hissetmiştir.

Buna göre zaruret olmadıkça imamın yatsı namazında A'la ve Şems, Leyi gibi orta uzunluktaki sûreleri okuması sünnettir. Çünkü yatsı istirahat ve uyku zamanına tesadüf eden bir namazdır. Onu fazla uzatmaya cemaat her zaman tahammül edemez. Bununla beraber akşam namazında olduğu gibi kısaltmak için de bir sebep yoktur.

Fettân'ın buradaki manası, namazdan nefret ettiren demektir.Çünkü uzun sûre okumak cemaatin namazdan çıkmalarına ve cemaatten tamamen nefret edip uzaklaşmalarına sebep olur. Bazılarına göre ise, fettan kelimesi­nin buradaki mânâsı "azab veren" demektir. Çünkü yatsı namazında uzun okuyan kimse cemaate azab verir.[304]

 

792. ...Peygamber (s.a.)'in sahabilerinden birinin naklettiğine gö­re, Resûl-i Ekrem (s.a.) bir adama; "Namazda ne okuyorsun?" diye sormuş. O da:

Şehadet getiriyorum ve "Allah'ım senden Cennet'i istiyorum ve (Cehennemdeki) ateşten de sana sığınırım" diyorum. Ama senin ve Muaz'ın nağmelerini beceremiyorum diye cevap vermiş. Bunun üzeri­ne Hz. Peygamber (s.a.) (şöyle) buyurmuştur:

"Biz de (senin gibi) Cennet ve Cehennem ile ilgili şeyler söylüyoruz"[305]

 

Açıklama
 

Sözü geçen fakat ismi açıklanmayan sahâbinin Ebû Hureyre (r.a.) Hazretleri olduğu İbn Mâce'nin, bu hadisi naklederken verdiği senette açıklanmaktadır.

Hadis-i Şerifte geçen "şehâdet getiriyorum" sözünün anlamı mecazen "ettehiyyatü okuyorum" demektir. Ettehiyatü duası içerisinde şehâdet keli­mesi geçtiği için bu duanın bir parçası olan şehâdet kelimesi söylenmiş. Fa­kat duanın tümü kast edilmiştir. "Nağme" ise, ağızdan çıkan ahenkli ve tatlı seslerdir. Bu sözüyle Hz. Ebû Hureyre, Hz. Peygamber'in ve Muâz'ın gizli­ce okudukları, bir söz ve ahenk hârikası ve şaheseri olan duaları tatlı bir nağmeye benzetmiş ve bu duaları kendisinin beceremediğini ve ne olduğunu da bilemediğini Fahr-i Kâinat Efendimiz'e güzel bir üslûb ile arz ederek cevabı­nı beklemeye başlamıştı. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem; "Biz de senin yaptı­ğın gibi Cennet ve Cehennem'le ilgili dualar ederiz. Allah'tan bize Cennet'i nasip etmesini ve Cehennem ateşinden de korumasını isteriz" diye cevap verdi. Ebû Hureyre Hazretlerinin Resûl-i Ekrem'in duâsıyla birlikte Hz. Mu-âz'ın duasından bahsetmesinin sebebi, Hz. Muâz'ın Ebû Hureyre'nin bulun­duğu mahallede imamlık yapmasına bağlanabilir.[306]

 

793. ...Câbir (r.a.), Muâz'ın olayını naklederek dedi ki; "Pey­gamber (s.a.) bir gence; "Ey kardeşimin oğlu namaz kılarken ne ya­pıyorsun?” diye sordu. (O da):

Fatiha okuyorum, bir de Allah'dan Cennet'i istiyorum, (Cehen­nem) ateş(in)den de (yine) Allah'a sığınıyorum. Senin güzel nağmele­rinle, Muâz'ın nağmelerininse ne olduğunu bilmiyorum, diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.):

“Gerçekten Ben de Muâz da bu ikisi ile ilgili (isteklerde bulun­maktayız)" buyurdu veya buna benzer bir şey (söyledi.)[307]

 

Açıklama
 

Resûl-i Ekrem (s.a.) Efendimizin soru yönelttiği bu genç bir önceki hadis-i şerifte sözü geçen kimsedir.   Resûl-i Zişan'ın sorusuna karşılık bu genç, ayakta iken Fatiha okuduğunu, oturduğu zaman da "et-Tehiyyatü" duasını okuduğunu, fakat Resûl-i Ekrem'le imamlık yap­makta olan Hz. Muâz'ın fevkalâde ahenkli dualarını anlayamadığını ifade etmiştir.

Bu gencin verdiği cevapta aslında ayakta Fatiha okuduğu, oturduğu za­man da "et-Tehiyyâtu" okuduğu açıklanmışsa da bundan önceki hadisin râvisi Ebû Salih sadece "et-Tehiyyâtü"yü okuduğunu nakletmekle yetinmiş, ko­numuzu teşkil eden hadisi nakleden Ubeydullah b. Miksen de sadece Fatiha okuduğunu nakletmekle yetinmiştir.

Bazı nüshalarda "genç" kelimesi geçmemektedir. Metinde geçen "bu ikisi" sözünden maksat, Cennet ve Cehennem'dir. Yani "biz de senin yaptı­ğın gibi Allah'tan bize Cenneti nasip etmesini ve Cehennem'den korumasını istiyoruz" demektir.

"Veya buna benzer bir şey" sözü ve bu sözdeki şüphe, hadisin râvisine aittir. Râvinin bu konudaki şüphesini söylemekteki maksadı Resûl-i Zîşân Efendimiz'in söylediği sözün aslını araştırmaya teşviktir. Şârih Hattâbî, "bu ikisi" sözüyle, bu gencin yapmış olduğu Cennet'i taleb ve Cehennem'den Allah'a sığınma dualarının kasd edilmiş olmasına da ihtimal vermektedir. İbn Huzeyme, ve Beyhakî'nin rivayet ettikleri bir hadiste ise bu gencin 790 no'lu hadis-i şerifte geçen Hz. Muâz'ın arkasında yatsı namazı kılmakta iken uzun süre okuduğu için cemaati terk eden ve bu yüzden cemaatin "sen mü­nafık mısın?" itabına mâruz kalan kimse olduğu ve "sen münafık mısın?” sözüne tahammül edemeyen bu kimsenin sonra bir savaşta şehit olduğu bu yüzden de Hz. Muâz'ın; "ben yanılmışım" diye çok acı duyduğu rivayet edil­mektedir.[308]

 

794. ...Ebû Hureyre'den rivayet edildiğine göre, Peygamber (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz bir topluluğa namaz kıldıracak olur­sa, kısa kessin. Çünkü onların içinde zayıf olanı, hasta olanı, yaşlı olanı, iş-güç sahibi olanı vardır. Fakat yalnız kıldığı zaman, istediği kadar uzatsın."[309]

 

Açıklama

 

Bu mevzuda rivayet edilen hadis-i şeriflerin tümü beraberce mütalaa edildiği zaman, imam için namazı çok uzatmadan kıldırmanın mendub olduğu anlaşılır. Hatta bunun vâcib olduğunu söyleyen­ler bile vardır. Fakat imamın uzun sûre okumasını isteyen seçkin bir cemaate namaz kıldıran imamın uzun sûreler okumasında, rükû ve sücudda teşbihle­ri artırmasında ise, herhangi bir sakınca yoktur. Nitekim aleyhissalatü ves­selam Efendimiz Hazretlerinin, sahâbîlerin bu meseledeki aşırı istek ve rızalarını bildikleri için çok kere sûreleri uzattığı ve teşbihleri çoğalttığı bili­nen bir gerçektir. Fakat şurası da muhakkak ki namazı kısa kıldıracağım di­ye namazın erkân ve âdabına riâyet etmemek de son derece tehlikeli bir harekettir. Çünkü Resûl-i Ekrem rükû' ve sücûdunu tam olarak yapmayan bir kimseye "dön de namazını yeniden kıl, çünkü sen namaz kılmış değilsin" buyurduğu gibi[310] diğer bir hadisinde de: "Rükû ile sücûdda belini dümdüz etmeyen kimsenin namaz borcu düşmez"[311] buyurmuştur. Namazı çok uzat­madan kıldıranlardan biri Enes b. Mâlik Hazretleridir. Sa'd b. Ebî Vakkâs (r.a.)'da mescidde namaz kılarsa rüku' ve secdeleri kısa tutardı. Evinde kıl­dığı vakitlerde ise, namazı, rükû ve sücûdu uzatırdı. Niçin böyle yaptığı ken­disinden sorulunca şu cevabı vermiştir: "Biz imamız bize uyulur" demiştir. Zübeyr b. el-Avvâm ile Ammâr b. Yâsir de namazı kısa kıldınrlarmış. Ken­dilerine bunun sebebi sorulduğu vakit, "şeytan vesvese vermeden namazı bitirmek" gayesiyle böyle uzatmaktan kaçındıklarını ifâde ederlermiş. Ebû Hureyre Hazretlerine; "Namazı niçin böyle kısa kıldırıyorsun? Resûlullah da böyle kısa mı kıldırırdı?" denildiği zaman; "Evet, bununla beraber ben, büsbütün onun namazına benzetemiyorum" diye cevap vermiştir. Ömer (r.a.) şehadetine sebep olan yaralan aldığı zaman Abdurrahman b. Avf Kevser Nasr süreleriyle namazı kıldırmıştır.[312] Netice olarak:

1. Şâfiîlere göre, imamın kıraati uzatması, cemaatin buna razı oldukla­rını açıkça söylemeleri şartı ile sünnettir. Sabah namazı ile cuma namazı bu­nun dışındadır.. Bu namazlarda cemaatin rızası şart değildir.

2. Malikîlere göre şu şartlar bulunursa, imamın uzatması mendubtur:

a. Camide fazla kalabalık bulunmamalıdır.

b. Cemaatin buna razı olduğu ya hallerinden bilinmeli ve yahutta bunu istediklerini açıkça ifâde etmiş olmalılar.

c. Cemaatten birinin özrü bulunmamalı.

3. Hanefîlere göre ise, cemaate ağır gelmeyeceğini bilirse, imamın kıra­ati uzatması sünnet, ağır geleceğini bildiği halde uzatırsa mekruhtur. Hane­fîlere göre, Hucurât'tan Burûc'a kadar olan sûreler sabah ve öğle namazlarında okunur. Yalnız öğle namazında sabahkinden biraz daha kısa tutulur. Bürûc'dan Beyyine Sûresine kadar olan sûreler ikindi namazlarında okunur. Beyyine'den aşağısı da akşam namazında okunur. Bu mevzuun ge­niş izahı 806 numaralı hadisin şerhinde gelecektir. Ayrıca 791 no'lu hadisin açıklamasında da mevzumuzla alakalı malumat vardır. Mufassal ve kısa sû­relerle ilgili bilgi için de 786 no'lu hadisin şerhine bakılabilir.[313]

 

Bazı Hükümler
 

1. İmamın namaz esnasında cemaatın durumunu gözetmesi, en zayıf olan kışının durumunu nazar-ı itibara alması gerekir.

2. Nafile kılan ve yalnız namaz kılan kişinin dilediği şekilde namazını uzatabileceğinin caiz olduğuna delâlet etmektedir.[314]

 

795. ...Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Peygam­ber (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Biriniz bir topluma namaz kıldırdığı zaman, hafif tutsun. Çünkü aralarında hasta, yaşlı ve ihtiyaç sahibi olan vardır."[315]

 

Açıklama
 

Bu hadisle  ilgili  açıklama  bir   önceki   hadisin  izahında geçtiğinden burada tekrara lüzum görülmemiştir.[316]

[298] Buhârî, ezan 60, 63; edeb 74; Müslim, Salât 178, 179. Nesâî, iftitah 63.7İ; imame 39, 41.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/228-229.

[299] bk. 791 no'lu hadis.

[300] Aynî, Umdetu'l-Kaarî, V, 237-239.

[301] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/230-231.

[302] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/231-232.

[303] Beyhakî, es Siinenu'l-Kubrâ, III, 117.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/232.

[304] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/232-234.

[305] İbn Mâce, ikâme 26, dua 4; Ahmed b. Hanbel, III, 474; V, 74.

   Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/234.

[306] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/234-235.

[307] Seyhakî, es-Sünenu'1-Kiibrâ, III, 85, 86, 112, 116.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/235.

[308] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/235-236.

[309] Buhârî, ilim 68; ezan 62; Müslim, salat 183-186: Ti'rmizî, salâtfil; Nesâî, imamet 35; Ibn Mâce ikâmet 48, 49.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/236.

[310] bk. 856 no'lu hadis.

[311] bk. 855 no'lu hadis

[312] Tecrîd Tercemesi II. 553.

[313] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/237-238.

[314] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/238.

[315] Beyhakî, es-Sünenu'l-kübrâ, III, 115-116.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/238.

[316] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/238.


RAMAZAN 7/D
Sat 17 June 2017, 02:44 pm GMT +0200
Es Selamun Aleykum . Cemaatin durumu onemlidir.  cogu yaslilardan ve iscilerden olusuyorsa cemaatin o zaman kisa sureler okuyup insanlari yormamak gerekir. 


Allah cc razi olsun

ceren
Sat 17 June 2017, 05:17 pm GMT +0200
Aleykumselam. Rabbim hakkiyla namaz kilan kullarfan eylesin bizleri insallah...

Bilal2009
Sat 17 June 2017, 07:19 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri namazı dosdoğru kılanlardan eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun

Sevgi.
Sat 4 November 2023, 06:31 am GMT +0200
Esselâmu aleyküm cemaatin durumu gözönünde bulundurulması gerektiği belirtilmiş..
Rabbim hakkıyla namaz kılanlardan eylesin inşaAllah