sumeyye
Sun 30 January 2011, 01:40 pm GMT +0200
Namazda İmamlığa En Lâyık Olanlar:
Sonra namazda kimin imamlığa daha lâyık olduğunun, nasıl toplanılacağının açıklanmasına, insanlara namaz kıldıran imamlara, hafif tutmaları öğüdünün verilmesine, imama uyanların ona nasıl tabi olacaklarının beyan edilmesine ihtiyaç duyulmuştur. Bu konuda, namazı uzatması sebebiyle Rasûlullah'm (s.a.), Muâz'ı (r.a.J azarlaması meşhurdur.
Bu ihtiyacın bir sonucu olarak Rasûlullah (s.a.), bu konuyu gayet açık bir şekilde beyan etmiş ve şöyle buyurmuştur:
"Cemaate, Allah'ın kitabını en iyi bilenleri imam olur. Eğer Kur'ân bilgisi hususunda eşit iseler, sünneti en iyi bilenleri; sünnet hususunda da eşit iseler hicret itibariyle en kıdemlileri, hicret hususunda da eşit iseler Islâmiyeti kabulde en kıdemlileri imam olur. Sakın birinin hâkim olduğu yerde, başka biri ona imam olmasın! [257]
Kur'ân'ı En İyi Bilenlerin Öncelik Hakkı:
Kur'ân'ı en iyi bilenlerin takdim edilmesinin sebebi şudur: Hasûlullah (s.a.), daha önce de açıkladığımız gibi ilim için bir sınır koymuştur. Bunun ilk şartı da Kur'ân bilgisine sahip olmaktır; çünkü her ilmin başı Kur'ân'dır. Sonra Kur'ân, Allah'ın nişanele-nndendir. Bu durumda onu bilen kimsenin takdim edilmesi, mertebesinin yüceltilmesi vaciptir. Çünkü bu durum, Kur'ân bilgisine sahip olma konusunda insanların birbirleriyle yarışmalarını temin eder. Yoksa zannedildiği gibi, takdimin sebebi sadece namaz için Kur'ân kıraatine olan ihtiyaç değildir. Asıl amaç, insanları bu konuda yarış havasına sokmak, toplumda değerin ancak Kur'ân bilgisine sahip olmakla elde edilebileceği intibaını vermektir. Bilindiği gibi faziletler ancak yarış havasına girildiği zaman elde edilebilir. Kur'ân bilgisine sahip olanların özellikle namaz konusunda takdim edilmelerinin sebebi ise, namazın Kur'ân kıraatine olan ihtiyacıdır. Bu konu üzerinde düşünülmelidir. [258]
Sünneti En İyi Bilenlerin Takdimi:
Kur'ân'ı en iyi bilenlerden sonra, sünnet bilgisine sahip olanlar takdim olunur. Çünkü sünnet, Kur'ân'ı takip eder ve dinin kıyamı ancak onunla mümkündür. Sünnet, Rasûlullah'ın (s.a.) ümmeti içerisinde bırakmış olduğu mirasıdır. [259]
Hicret Fazileti;
Sünnet bilgisinden sonra hicret fazileti dikkate alınmıştır. Çünkü Rasûlullah (s.a.), hicret üzerinde çok durmuş, ona teşvik etmiş, dinde ne büyük bir yeri olduğuna işarette bulunmuştur. İmamette de dikkate alınması, ona bir tür teşvik olmakta ve böylece onun yüce bir mertebe olduğu vurgulanmaktadır. [260]
[257] Müslim, Mesâcid, 290.
Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/77.
[258] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/77-78.
[259] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/78.
[260] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/78.