saniyenur
Mon 19 December 2011, 08:21 pm GMT +0200
28- Namaza Vakarla Ve Sükunetle Gelmenin Müste-Hab Olması Ve Koşarak Gelmenin Yasak Olması
497- Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edilmiştir: “Resulullah (s.a.v.)'in:
“Farz namaza kamet getirildiği zaman ona koşarak gelmeyip yürüyerek gelin. Çünkü size sükunet yaraşır. Yetişebildiğinizi imamla kılın. Yetişemediğinizi de (imamın selam vermesinden sonra kendi başınıza tamamlayın” buyurduğunu işittim. [734]
Açıklama:
Hadis, namaza kamet getirilirken koşarak ona yetişmeye çalışan kimse, yorulur ve bitkin düşer. Namaza bu şekilde başlar. Böyle yorgun ve bitkin bir halde kılınan namazda ise beklenilen huşu meydana gelmez. Fakat namaza vaktinde, vakar ve sükunetle giden kimse mescide kametten önce varacağı için dinlenme fırsatı bulur. Bu suretle hiçbir telaş ve yorgunluk hissetmeden kılınan namaz elbette huşu itibariyle daha mükemmel olur.
“Sükunet” ile “Vakar” kelimeleri, bazılarına göre aynı manadadır. Nevevî'ye göre ise sükunet, harketlerinde ağırbaşlı davranmak, abes sayılan şeylerden kaçınmaktır. Vakar ise duruşla olur. Yani bağı bağıra konuşmamak gibi davranışlardan kaçınmakla olur. [735]
498- Ebu Katâde (r.a)'tan rivayet edilmiştir:
“Bir defasında Resulullah (s.a.v.)'le birlikte namaz kılıyorduk. Derken bir gürültü işitti.” Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.):
“Size ne oluyor öyle?” buyurdu. Sahabiler:
“Namaza yetişmek için acele ettik” dediler. Resulullah (s.a.v.):
“Bir daha böyle yapmayın. Namaza geldiğiniz zaman sükuneti sağlayın. Namazdan yetişebildiğiniz kadarım imamla birlikte kılın, yetişemediğinizi de imam selam verdikten sonra tek başınıza tamamlayın” buyurdu. [736]
Açıklama:
Hadisin değişik rivayetlerinde geçen “Kaza” kelimesi ile “Tamamlama” kelimesinin aynı anlama gelip gelmediği hususunda ihtilaf edilmiştir. İşte imama sonradan yetişen bir kimsenin, imamla birlikte kıldığı rekatlar, namazının başında mı, yoksa sonunda mı olacağı meselesindeki görüş ayrılığı buradan çıkmaktadır. Bu konuda dört görüş vardır:
1- Cemaata sonradan yetişen kimseye mesbûk derler. Mesbûkun imamla birlikte kıldığı rekâtlar namazının başıdır, imam selâm verdikten sonra yalnız başına kıldığı rek'âtlar namazının sonudur. İmam Şafiî, İshâk ve Evzâî'nin görüşleri bu şekildedir.
2- Mesbûkun imamla beraber kıldığı rek'âtlar fiillere nispetle namazının başıdır. Dolayısıyla geri kalan kısmını o fiillerin üzerine bina eder. Fakat kalan kısımlara nispetle namazının sonudur. Şu hâlde geriye kalan kısımlan kaza eder. İmam Mâlik 'in görüşü bu şekildedir.
3- Mesbûk'un imamla beraber kıldığı rek'âtlar namazının başıdır.Şu kadar var ki imama yetiştiği rekâtlarda fatiha ile birlikte bir sûre okur, İmamdan sonra kıldığı rek'âtlarda ise yalnız fatihayı kaza eder. Çünkü bu rek'âtlar onun namazının sonudur. Zahirîler, Müzeni ve İshâk'ın görüşü bu şekildedir.
4- Mesbûk'un imamla birlikte kıldığı rek'âtlar, namazının sonudur. İmamdan sonra mesbûk namazın kalan fiil ve kısımlarını kaza etmiş olur. İmamA'zam'la bir rivayette İmam Ahmed b. Hanbel 'in görüşü bu şekildedir.
Hanefiler, Şafiilerin deliline; “Tamamlayınız” emrinin, mesbukun namazı imamın namazına bağlı olduğu için verilmiştir” şeklinde cevap vermişlerdir. Yani mesbukun yetişemediği rekatların kaza etmesi, namazın noksan kalan yerlerini tamamlamaktır. [737]
[734] Buharı, Cuın'a 18; Ebu Dâvud, Salat 54, 572; Tirmizî, Salat 244, 329; Nesâî, İmame 57; İbn Mâce, Mesacid 14, 775; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/282, 386, 472.
[735] Nevevî, Müslim Şerhi, 5/98
[736] Buhâri, Ezan 20; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/306; Ebu Avâne, Müsned, 2/83; İbn Hibbân, Sahih, (2147)
[737] B.k.z: A. Davudoğlu, Müslim Şerhi, 3/554-555