- Namaz

Adsense kodları


Namaz

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Fri 20 May 2011, 02:50 pm GMT +0200
Namaz


Mü'minin dünyadaki görevi, dinin tasvip edip onayladığı hir iyiliğe da'vet etmek, dinle çatışan her çeşit fikir ve ameli ortadan kaldırmağa çalışmaktır. Allah ve Rasûlü'nün emrettiği her şey ma'ruf; yasakladığı her şey de "münker'dir. Bu iki kavram dini tümüyle ifade eder. Ma'rufu emredip münkeri yasaklamak hakikatte, "dini hayat uygulamak" demektir.
Geçmişte bu çok önemli ve büyük görevi omuzlayanlar, ancak kalpleri iman ile saflaşmış, hayatları tertemiz ve amelleri Kur'an ve sünnet ölçüleriyle anlam kazanmış seçkin insanlar idi. Zira bu kimseler ma'rufu yapanların ve bunu kendilerine tatbik edenlerin ilk nesli idi. Yoksa münkere batmış insanları nasıl men'edeceklerdi? Haktan yüz
çevirmiş insanlara ma'rufu nasıl emredeceklerdi? Dolayısıyla da dünyada, yapamadıklarını söyleyen, öğüt almayıp da öğüt verenlerin elleriyle eşsiz bir inkilab meydana gelmezdi.
Şu değişmez bir gerçektir: Bu dâva, da'vet ettikleri hayatta müşahhas ve canlı bir örnek olmaya azmeden ve bu uğurda kendilerini feda eden erler ve mücahidler ister. Bu kimseler konuştuklarının ilk tatbik edenleri ve da'vet ettiklerinin ilk kabul edenleri olacaklar ve olmak zorundalar.
İşte namaz, mü'mini, ma'rufu emr ve münkeri men'etme görevine ehliyetli kılar. Lokman oğluna vasiyet ederken bu hususa işaret ediyordu:
"Oğulcağızım, namazı dosdoğru kıl (kendini kemâle erdirmek için Beyzavî). iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış (başkalarını kemâle ulaştırmak için-Beyzavî)ı. Sana (bu emir ve nehiy sebebiyle) gelecek her türlü eziyet ve musibete karşı sabret. Çünkü bunlar kesin şekilde farz kılanan görevlerdendir." 473
Müfessirler derler ki: "Lokman'ın oğluna yaptığı bu vasiyetinde namazı dosdoğru kılmasını emretmekle, kendisinin tam olgunluğa ermesini, daima Allah'a dönmesini ve hakikî anlamda Allah'dan korkmak (yani ma'rufu emr münkeri nehiy) demek olan üstün takva sahibi olmasını istemiştir.
Ma'rufu emr, münkeri nehyetme görevini yüklemekle de; başkasını dine da'vet etmek,, terbiye ve ıslahı için gerekli çalışmayı yapmasını arzu etmiştir. 474
Bu iki konudan her biri başlı başına müstakil birer çalışmadır. Fakat ikisi arasında elbette kuvvetli bir ilişki vardır. Namaz -ıstılahı anlamıyla ma'rufu emr ve münkeri nehiy şartlarından olmamakla beraber- bu görevi daha güzel yürütmek için gerekli takviyeyi yapar. Namazdan uzak ve kusurlu olanlar bu görevin ağırlığı altında ezilirler. Gerçekten ma'rufu enredip münkeri yasaklamağa çalışmak için gerekli yüce vasıf ve faziletler ancak namaz ile gelişir. Zira bu görevi hakkıyla yapabilenler, ancak dünyanın aldatıcı parlaklıklarına kedini kaptırmayanlar, onun gurur ve zevklerine esir olup etkisinde kalmayan, aksine onu bir sınav yeri ve âhiretin tarlası olarak görebilenlerdir. Allah'ın huzurunda küçük-büyük herkesin sorumlusu imiş gibi yaptığı her çalışmaya karşılık peşin değil, âhiretteki ücrete ve Allah'ın rızasına talib olma yolunda hayatını feda edebilenler, ancak bu görevin gönüllü erleri olabilirler. Nefislerine Allah sevgisini karıştırıp kalbini, duygularını, aklını ve organlarmı bu sevgi ile besleyenler... Allah'tan uzaklaştıranların her türlü arzularından tamamen ayrılanlar. Yüz kızartıcı söz ve amellerden, her çeşit münker ve isyandan tam anlamıyla kaçınıp bunda dire tenler... Evet Kur'an-ı Kerim, bu yüce vasıfların kaynağının ve bu istenen faziletlerin menşeinin, "namaz" olduğunu îlân etmiştir, işte tüm bu sıfatların kaynağı ve menşei olan namaz, hayatı, Allah'ın boyası ile boyar. Eşsiz ahlâk âbidesinin temellerini yükseltir. Faziletli ahlâkı meydana getirir, insan hayatını, yüz kızartıcı söz ve amellerden, münkerin her çeşidinden temizler. Allah'ın zikriyle imar eder ve kulluk duygusuyla birleştirir.... Kur'ân-ı Kerim bu hususa şöyle işaret buyurur:
"Sana vahyeilen kitabı oku475 Namazı da dosdoğru kıl (ve kıldır). Çünkü namaz edepsizlikten ve akıl ve şeriata uymayan her şeyden alıkor. Allah'ı zikretmek elbette en büyük (ibâdet) dir." 476
Fesada karşı savaşa koşan, münkerin ortadan kalkması, hayrın yaygınlaşması ve ma'rufun emredilmesi için çaba sarfedenler için namazın önem derecesi, umarım ki anlaşılmıştır.



473 Lokman: 31/17.
474 Kitabımızın başında ve I. bölümünde ele aldığımız "Bu görevin farziyeti ve önemi" adındaki araştırmamızı gözönünde bulundurun ve bir daha gözatın.
475 Kur'ân'ın manâlarını iyiden iyiye düşünen kimse onu tekrar tekrar okumak sAretiyle daha evvelce anlamadığı bir çok mânâlar kendisine açılır. (Ebussuûd). Âyette geçen "Allah'ı zikretmek" kısmına Ibni Abbas (R.a.) şöyle mana vermiştir: "Allah'ın sizi anması sizin onu anmanızdan daha büyüktür." (Çeviren)
476 El-Ankebût: 29/45.