- Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler

Adsense kodları


Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ezelinur
Thu 28 January 2010, 01:36 pm GMT +0200

Günlük beş vakit farz namazların vakitleri bahsinde, anılan namaz­ların edâ edilmelerinin gerekli olduğu bazı vakitlerin bulunduğunu, bu vakitleri geçirip de haram vakitte namaz kılan kişinin günahkâr olaca­ğını, yine bu vakitleri geçirip de kerahet vaktinde namaz kılan kişinin mekruh işlemiş olacağını anlatmıştık. Ancak üç mezheb imamı görüş birliği ederek vakti girdikten sonra kılınan namazın sahîh olacağını be­yân etmişlerdir. Hanefîler namazın, üç vakitte sahîh olmayacağını ileri sürerek, bu hükme muhalefet ederek; bu üç vakitte kılınan farz na­mazların asla sahîh olmayacağını söylemişlerdir.

Hanefiler dediler ki: Farz namazlar, üç vakitte kesinlikle geçer­li olmazlar:

1. Güneşin doğmasından yükselmesine kadar geçen zaman içinde geçerli olmazlar. Meselâ sabah namazına gün doğmadan önce başlanır da, namaz tamamlanmadan güneş doğarsa, namaz batıl olur. Ancak kâdede teşehhüd miktarı oturmuş olan kişinin namazının bu durumda batıl olup olmayacağı hususunda ihtilâf vardır. Bazı Hanefîler, sabah namazı­nın bu durumda batıl olacağını, bazılarıysa batıl olmayacağını söylemiş­lerdir.

2. Güneşin zevalden az önce, tam tepe noktasında bulunduğu sıra­da kılınan farz namazlar geçerli olmaz. Zeval kelimesinin anlamı, namaz vakitleri bahsinde anlatılmıştı.

3. Güneşin guruba girmeden az önce, kızarması anından başlaya­rak güneşin batmasına kadar geçen zaman içinde de farz namaz gerçek­leşmez. Kılınırsa, geçerli olmaz. Yalnız aynı günün ikindi namazı bu süre içinde kılınırsa geçerli olur. Fakat bu vakitte kılmak tahrîmen mekruh olur.

Bu vakitlerde farz namaz kılınamayacağı gibi, tilâvet secdesi de yapı­lamaz. Tilâvet secdesinin bu vakitlerde sahîh olmaması, anılan secdenin söz konusu vakitlerin girmesinden önce kişiye vâcib olması şartına bağlı­dır. Meselâ gün doğmadan secde âyetini işiten kişi, güneşin doğması anında secde ederse secdesi sahîh olmaz. Ama bu vakitlerin içinde bir secde âye­tini işiten kişi, secde ettiği takdirde secdesi sahîh olur. Meselâ güneşin, doğması esnasında veya zevalden az önce, tam göğün ortasında bulunma­sı anında veyahut da gurup vakti, kızarması esnasında secde âyetini işiten kişi, aynı anda secde etse, secdesi sahîh olur. Ama bu vakitlerde secde âyetinin okunduğu işitilse bile secdeyi, namaz kılmanın caiz olduğu vakte ertelemek daha faziletli olur. Cenaze namazı da bu açıdan tilâvet secdesi gibidir. Bu vakitlerin girmesinden önce cenaze hazır bulunur da üzerine namaz kılınmamış olursa, bu vakitlerin girmesi esnasında üzerine namaz kılmak sahîh olmaz. Fakat bu vakitlerin girişi esnasında cenaze hazır olursa üzerine kılınan namaz sahîh olur. Yalnız bu durumda cenaze namazını, namaz kılmanın caiz olduğu vakte ertelemek mekruhtur. Bu anlatılanlar, bütün farz namazları ilgilendirmektedir.

Nafile namazlara gelince bunları kılmanın yasak olduğu vakitler hususunda mezhebler muhtelif görüşlere sahihtirler.

Hanefiler dediler ki: Bazı vakitlerde nafile namaz kılmak tahrî­men mekruhtur:

1. Fecrin doğmasından sonra ve sabah namazının farzını kılmadan önce, aradaki zaman içinde nafile kılmak tahrîmen mekruhtur. Yalnız aynı günün sabah namazının sünneti bu arada kılınabilir.

2. Sabahın farzını kıldıktan sonra, güneş doğuncaya kadar geçen zaman içinde nafile kılınmaz. Hatta farzdan önce kılınmamış ise, aynı günün sabah sünneti bile bu zaman içinde kılınmaz. Çünkü sabahın sün­neti, vakti geçtikten sonra artık mükellefin omzundan düşmüş sayılır ve iade edilmez.

3. İkindinin farzı kılındıktan sonra, güneşin batmasına kadar ge­çen zaman içinde nafile namaz kılınamaz.

4. Hatibin hutbeye çıkması ve hutbeye başlamasından sonra nafile namaz kılınamaz. Okunan hutbe de, ister Cuma hutbesi olsun, isterse bayram, hac, nikâh, güneş tutulması veya istiskâ namazı için olsun, hü­küm değişmez.

5. Farz namaz için müezzinin ikâmet etmesi esnasında da nafile namaz kılınmaz. Yalnız cemaatin kaçırtmamasından emİn olunduğu tak­dirde, müezzinin ikâmeti esnasında aynı günün sabah namazının sünneti kılınabilir.

6. Bayram namazlarından önce ve sonra nafile namaz kılınmaz.

7. Arafat’ta öğle ile ikindi namazlarının cem-i takdîm şeklinde bir arada kılınması sırasında, bu iki namaz arasında, aynı günün öğle sünneti bile olsa, herhangi bir nafile kılınmaz.

8. Akşamla yatsı namazının Müzdelife’de cem-i tehîr şeklinde bir arada kılınması hâlinde, aynı günün akşam sünneti de olsa, bu iki namaz arasında herhangi bir nafile namaz kılınamaz.

9. Farz namazların vaktinin daralması hâlinde nafile kılınamaz.

Bu sayılan vakitlerde nafile kılınırsa tahrîmen mekruh olmakla bir­likte geçerli olur. Bu esnada nafile namaza başlanmış ise, kesilmesi ve nafile namaz kılmanın caiz olduğu vakte ertelenmesi vâcib olur.

Hanbeliler dediler ki: Sebepli de olsa, üç vakitte nafile namaz kılmak haramdır. Kılınsa bile geçerli olmaz:

1. Fecrin doğmasından sonra, güneşin doğup bir mızrak boyu yük­selmesi anına kadar geçen zaman içinde, aynı günün iki rek’atlık sabah sünneti dışında hiçbir nafile namaz kılınamaz. Aynı günün sabah sünneti, sabahın farzından önce kılınması hâlinde sahîh olur. Farzdan sonra kılın­ması haramdır. Kılınsa da geçerli olmaz.

2. Öğleyle birlikte cem-i takdîm şeklinde kılınsa bile, ikindi nama­zından sonra, güneşin tam olarak batmasına kadar geçen zaman içinde o günün öğle sünneti dışında hiçbir nafile kılınamaz. O günün öğle sün­neti, öğle namazıyla birlikte cem-i takdîm şeklinde kılınan ikindi nama­zından sonra kılınırsa caiz olur.

3. Güneşin tam tepe noktasında bulunmasından zevale ermesine kadar geçen zaman içinde nafile kılınamaz. Yalnız bu zaman içinde iki rek’atlık tavaf namazı, nafile olmasına rağmen kılınabilir. İade edilmekte olan bir namaz mescîd içinde cemaatle birlikte kılınacak olursa bu vakitte de sahîh olur. Yani kılınmış olan bir namaz, yeniden cemaatle birlikte iade edildiği takdirde nafile de olsa bu esnada kılınabilir. Tahiyyetü’l-mescid namazı da bu hükme tâbidir. İmamın, hutbe okumaya başlaması ve güneşin göğün tam ortasında bulunması anında tahiyye namazı kılmak sahîh olur. Bu vakitlerin girmesinden önce nafile bir namaza başlayan bir kişinin, namazdayken bu vakitlerin girmesi halinde başladığı namazı tamamlaması sahîh olsa bile, haramdır. Cenaze namazına gelince bunun, güneşin göğün tam orta yerine gelmesinden zevaline kadar geçen zaman içinde kılınması haramdır. Güneşin guruba ulaşması ve tam olarak bat­ması anında da cenaze namazına başlamak haram olduğu gibi, güneşin doğmaya başlamasından tam olarak doğmasına kadar geçen zaman için­de de kılınması haramdır. Bir özre dayalı olduğu takdirde kılınması caiz olur. Aksi takdirde caiz olmaz.

Şâfiîler dediler ki: Sebepsiz nafileleri aşağıda sayılan şu beş va­kitte kılmak tahrîmen mekruhtur. Bu vakitlerde kılınsalar bile geçerli ol­mazlar.

1. Sabah namazının edâ edilmesinden sonra, güneşin doğup yük­selmesi anına kadar geçen zaman içinde nafile kılınamaz.

2. Güneşin doğması anından başlayıp bir mızrak boyu yükselmesi­ne kadar geçen zamanı içinde nafile kılınamaz.

3. İkindi namazının edâ edilmesinden sonra, ikindi namazı öğle namazıyla birlikte öğle vaktinde cem-i takdim şeklinde kılınsa bile, yine ikindi namazından sonra nafile namaz kılınamaz.

4. Güneşin sararmasından batmasına kadar geçen zaman içinde de nafile namaz kılınamaz.

5. Güneşin, göğün tam orta noktasında bulunmasından zevaline kadar geçen zaman içinde nafile kılınamaz.

Tahiyyetü’l-Mescid namazıyla abdestten sonra ve tavaftan sonra kılı­nan iki rek’atlik namaz gibi sebepli olan nafile namazlara gelince; bunla­rın anılan vakitlerde kılınmaları kerâhetsiz olarak sahîh olur. Çünkü bu namazların mescide girmek, abdest almak ve tavaf etmek gibi bazı sebepleri bulunmaktadır. İstiskâ ve küsûf namazları gibi kendisinden önce mevcûd bazı sebepleri bulunan namazlara gelince bunları da anılan vakitlerde kılmak kerâhetsiz olarak sahîh olur. Zîrâ istiskâ namazı, kendisinden ön­ce mevcûd olan kıtlık sebepine dayanmaktadır. Küsûf namazı da kendi­sinden önce mevcûd olan güneş tutulması sebepine dayanmaktadır. İstihare ve tevbe namazları gibi, sebepleri kendilerinden sonra mevcûd ola­cak namazlara gelince, bunların sebepleri kendilerinden sonra olduğun­dan ötürü anılan vakitlerde kılınmaları caiz olmaz. Yalnız Mekke’de bu gibi namazları kerahet vakitlerinden herhangi birinde kılmak, kerâhetsiz olarak sahîh olur. Mekke’de olsa bile kerahet vakitlerinde nafile kılmak, evlâ olan hükme ters düşer. Cuma günü güneşin tam tepe noktasında bulunması anında, namaz kılmanın haram olmayacağı hususu da bu hü­kümden istisna edilmiştir. Cuma günü, hatibin hutbe okumak için minbe­re oturmasından sonra tahiyye namazı dışındaki bütün namazlar haram olur. Tahiyye namazı ise ancak iki rek’at olursa caiz ohır. Üçüncü rek’atte kalkıldığı takdirde tahiyye namazının tümü batıl olur. Cuma hutbesi dışındaki diğer hutbelere gelince; o esnada namaz kılmak tenzîhen mekruhtur. Cuma namazı için ikâmet edilirken, eğer bu namazın ikinci rek’a-tinin rükûunda imama kavuşulamayacaksa nafile namaz kılmak haram olur. Nafile namaza başlanmışsa bile, bu esnada kesilmesi vâcib olur. İkâmetten önce nafileye başlayan kişi, namazdayken ikâmet edilirse, ce­maatin kaçırılmayacağından emîn olursa namazını tamamlar. Şayet ima­mın selâm verip cemaatin kaçırılacağından korkar ve aynı zamanda da başka bir cemaatin teşekkül edeceğine galip zanla karar veremezse nafile namazı kesmesi mendub olur.

Malikiler dediler ki: Beş vakit farz namazdan başka namazların tümü nafile hükmünde olup bunların yedi vakitte kılınmaları haram olur. Değişip kokuşmasından korkulmayan cenaze için kılınan namazla, tilâvet secdesi ve sehiv secdesi de nafile namazın dengi sayılırlar. Bu namazları kılmanın haram olduğu vakitler şunlardır:

1. Güneşin doğmaya başlamasından, tam olarak doğmasına kadar geçen zaman.

2. Güneşin batmaya başlamasından, tam olarak batmasına kadar geçen zaman.

3. İttifakla Cuma hutbesi esnasında, kuvvetli görüşe göre de bay­ram hutbesi esnasında.

4. İmamın hutbe okumak için minbere çıkması esnasında.

5. Farz namazların ihtiyarî veya zarurî vakitlerinin daralması esna­sında.

6. Kaza namazlarının hatırlanması esnasında. Yalnız vitir, hafif hükümlü olduğundan dolayı bundan istisna edilmiştir. Onun kazaya kal­dığı hatırlansa bile o esnada nafile kılmak haram olmaz. Bu hususta Pey­gamber (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardır:

“Bir namazı unutan kişi, onu hatırladığında kılsın. Onun bundan başka kefareti yoktur.” [26]

7. Görevli imamın namaz için ikâmeti esnasında nafile kılmak ha­ramdır. Bununla ilgili olarak Peygamber (s.a.s.) Efendimiz buyurmuşlar­dır ki:

“Namaza ikâmet edildiğinde, (artık) farz namazdan başka namaz yok­tur.”[27]

Nafile namazlarla, yukarıda belirtilen nafile dengi namazların bazı vakitlerde kılınmaları mekruhtur:

1. Fecrin doğmasından itibaren, güneşin doğmasından az öncesine kadar geçen zaman içinde nafile kılmak mekruhtur. Bu zaman içinde ba­zı nafilelerin kılınması ise istisna kabilinden mekruh sayılmamışlardır:

a. Sabah namazından önce kılınan iki rek’atlik rağîbe namazı. Bu, sabahın farzından önce mekruhluk söz konusu olmaksızın kıhnabilir. Sa­bahın farzından sonra kılınmasıysa mekruhtur.

b. Vird namazı. Bu, bir kimsenin geceleri kılmak üzere kendisine vazife edindiği namazdır. Bunun, fecrin doğmasından sonra kılınması mek­ruh değildir. Aksine, bazı şartlar doğrultusunda fecirden sonra kılınması mendub olur:

1. Vird namazını fecir namazı ve sabah namazından önce kılmak. Sabahın farzı kılındıktan sonra virdin vakti çıkmış olur. Sabahın iki rek’­atlik sünnetini kılmakt^.olan kişi, vird namazını kılmadığını hatırlarsa, bu namazı kesip vird namazını kılar. İki rek’atlik sünneti tamamladıktan sonra vird namazını kılmadığını hatırlayan kişi, virdi kılıp iki rek’atlik sünneti yeniden kılar. Çünkü daha önce söylediğimiz gibi vird namazının vakti, sadece sabahın iki rek’atlık farzı kılınmakla sona erer.

2. Vird namazının ortalığın aydınlanmasından önce kılınması gere­kir. Ortalık aydınlandıktan sonra kılınması mekruhtur.

3. Kişinin vird namazını kılmayı âdet hâline getirmiş olması. Gece­leyin nafile namaz kılmayı âdet hâline getirmemiş olan kişinin, fecrin doğ­masından sonra nafile namaz kılması mekruhtur.

4. Vird namazının geciktirilmesi, gecenin son kısmında ve uyku­nun kişiye baskın gelmesi sebepinden dolayı olmalıdır. Şayet tenbellikten dolayı olmuşsa virdin, fecirden sonra kılınması mekruh olur.

5. Vird namazını kılmaktan ötürü sabah namazının farzını cema­atle edâ edememekten korkulmaması gerekir. Şayet sabah namazının far­zını cemaat ile edâ edememekten korkutursa, bir kimsenin vird namazını mescidin dışında olduğu halde kılması mekruh olur. Eğer cemaat, görevli imamın cemaati ise ve bu kişi de mescidin içindeyse, bu durumda vird namazını kılması haram olur. Aynı şekilde şef ve vitir namazlarını fecir doğuncaya kadar kılamamış olan kimsenin, sabah namazını kılmadan ön­ce ve fecrin doğmasından sonra kılması mekruh sayılmaz. Sabah namazı­nı kılmamış olduğu sürece, anılan namazları kılması kendisinden istenir. Ancak sabah namazını geciktirip de güneşin doğmasına, sadece sabah na­mazını kılabilecek kadar zaman kalmışsa, bu durumda şef ve vitir na­mazlarını bırakıp yalnızca sabah namazını kılmak îcâb eder. Cenaze na­mazıyla tilâvet secdesi de bu vakitte kılmırsa, istisnaî olarak mekruh ol­maz. Bu namazların sabah namazından sonra da olsa ortalık aydınlan­madan önce kılınmaları mekruh olmaz. Ortalık aydınlandıktan sonra kılınmalarıysa mekruh olur. Yalnız, cenazenin bekletilmekten ötürü bozula cağından korkulursa, bekletilmeyip bu vakitte de namaz kılınabilir.

2. Güneşin doğuşunun tamamlanmasından, bir mızrak boyu yük­selmesi anına kadar, yani orta karışla oniki karış kadar yükselmesi zama­nına kadar nafile namaz kılmak mekruhtur.

3. İkindi farzının edâ edilmesinden itibaren, güneş batınımın az öncesine kadar nafile kılmak mekruhtur. Yalnız cenaze namazıyla tilâvet secdesini, güneşin sararmasından önce kılmak mekruh olmaz. Sararma­sından sonra kılmak ise mekruhtur. Ancak, cenazenin bekletilmesi duru­munda bozulacağından korkulursa, bu vakitte de cenaze namazı kılınabi­lir.

4. Güneşin batımının tamamlanmasından akşam namazı farzının kılınmasına kadar geçen zaman içinde de nafile kılınamaz.

5. Namazgahta kılındığı takdirde bayram namazından önce ve sonra nafile kılınamaz. Kastedilerek bu vakitlerde özellikle kılındıkları takdirde, haram veya mekruh olurlar. Bu nafileler nezredilmiş veya daha önce baş­lanıp da bozulan nafilelerin kazası olsalar bile, yine aynı yasağın kapsa­mına girerler. Fakat nafile kastedilmeyerek kılınacak olursa, meselâ nafi­le namaz kılmanın yasak olduğu bir vakitte farz namaz kılmaya başlamış olan kişi, bu namaz esnasında birinci rek’ati kıldıktan sonra üzerinde kazâya kalmış namaz bulunduğunu hatırlarsa, kıldığı birinci rek’ate bir rek’at daha ekledikten sonra selâm verir. Kıldığı bu namaz nafile olmasına rağ­men mekruh olmaz. Bir kişi, nafile namazın yasaklandığı bir vakitte nafi­le için iftitah tekbirini alıp namaza girmiş olursa, bu durumda haram bir vakitte bulunduğu için namazı kesmesi vâcib olur. Yalnız imamın hut­be okuması esnasında mescide girip de unuttuğundan veya bilmediğinden ötürü nafile namaza başlayan kişinin bu namazını kesmesi gerekmez. Na­fileye başladıktan sonra hatib, hutbe okumak için minbere çıkarsa; bu durumda bir rek’at kılınmamış olsa bile, namazı tamamlamak vâcib olur. Eğer mekruh bir vakitteyse kesmesi mendub olur ve bu kesmesi nedeniyle de kılmakta olduğu nafileyi daha sonra kaza etmesi gerekmez.[28]